9 Ocak 2014 Perşembe

STSO, Samsunspor Ve Tarlası


Geçen hafta sonu Samsun gündemini oluşturan etkinliklerin başında, başbakanın katılımı ile gerçekleşen ve STSO’nun organize ettiği “Samsun’un Üreten Yıldızları” ödül töreni ve Bank Asya Ligi’nin başlaması ile birlikte Samsunspor’un ilk maçında göstermiş olduğu performansıdır.

İstanbul’dan hem bu ödül törenini ve hem de takımımızın ilk maçını izlemek amacı ile yola çıktığımda, özellikle “Samsun’un Üreten Yıldızları” ödül töreninde başbakanın Samsun için vereceği mesajları merak etmekte idim.

Samsun için çizilecek pembe tablonun başbakan tarafından hangi başlıklar ile sunulacağını bizzat törene iştirak ederek izlemek istedim. Çünkü başbakan Samsun ‘un Teşvikli iller kapsamına dahil edilmesi başta olmak üzere Cazibe Merkezi olacağı ve Türkiye’nin Karadeniz’e açılan kapısı olması nedeniyle, bu çerçevede önemli yatırımların planlandığını ve Samsun’un yıldız kent olacağı hakkında pek çok taahhütleri yine bizzat kendi ağzından defalarca dinlemiş idik.

Başbakan her zaman olduğu gibi bir takım ekonomik veriler ile Türkiye’nin ekonomik anlamda çok önemli mesafeler kat ettiğini, dışarıdaki engellerin aşıldığını, önlerinin içerdekiler tarafından kesilmek istendiğini, üretimin, istihdamın, yatırımın ve ihracatın önünün açılacağını,  yastık altındaki paraların çıkarılarak yatırımlara yönlendirilmesini ve iktidara güvenilmesi gerektiği şeklinde bir konuşmanın ardından, Samsun’un Üreten Yıldızları’na ödüllerini vermiştir.

Samsun’un en önemli sorunu olarak görülen ve kentin her köşesinde izleri görülen işsizliğin boyutlarının had safhalara ulaşması ile birlikte, başbakanın Samsun’da gerek STSO’nun organize ettiği ödül töreni ve gerekse Cumhuriyet Meydanın’da yapmış olduğu konuşmalarında, yerine getirilemeyen taahhütlerinde olduğu gibi, yeni umutlar pompalanmamıştır.

Yani, yeni bir Tekel, Azot, Bakır işletmeleri benzeri önemli istihdam kaynaklarının yaratılacağı, bu yönde projelerin gündemde olduğu, Samsun’un herkesin ifade ettiği gibi Karadeniz’e açılan bir kapı olması nedeniyle, hükümet tarafından da desteklenecek ve teşvik edilecek yeni yatırımların planlandığı şeklinde bir mesaj alınamamıştır.

Bize güvenin, iktidar her türlü zorluğu aşacak güçtedir gibi siyasi içerikli konuşmalar ile Samsun’un yine kendi kaderine terk edileceği görüntüleri bir kez daha ortaya çıkmıştır.

STSO başkan ve yönetim kurulu üyeleri, özellikle Samsun Fuar ve Kongre Merkezi, Teknopark, Lojistik Merkezi gibi projelerde ağırlığını hissettirerek, söz konusu projelerin gerçekleştirilebilmesi adına tüm birimleri ile seferberlik ilan etmelidirler. Çünkü Samsun’un geleceği ve kalkınmışlıktaki yeri, anılan projelerin gerçekleşmesi ile şekillenecektir.

Bugün “x”  iktidar, yarın “y” iktidarının insiyatifinde olabilecek bir ekonomik yapılanma yerine, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomik modelin yaratılması, ancak bu tür projelerin gündeme getirilmesi ile mümkün olabilecektir.

İşsizlik oranlarının % 11 seviyelerinde olduğunu ifade eden başbakan’ın beyanları elbette ekonomik verilerin nabzını tutan kurumlarına dayanmaktadır. Oysa Türkiye genelindeki reel işsizlik oranlarını sokaklar tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Bu noktada sığınılan bahane kayıt dışı istihdamın varlığıdır.

Kayıt dışı istihdamın olmadığını hiç kimse iddia edemez. Çünkü işverene yüklenen vergi kalemlerine dünyanın hiçbir ülkesinde rastlamak mümkün değildir Bu nedenle İşverenler işçilerini asgari ücretle çalışır olarak beyan etmekte ve hatta bir ay SSK’lı çalıştırmak yerine 15 gün’lük prim ödemeleri ile işçi çalıştırmayı tercih etmektedir.

Eğer bir ülkede kayıt dışı istihdamında belirgin bir artış gözlemleniyor ise, bunun tek nedeni istihdam alanlarının yeterli olmamasıdır. Eğitimsizliğin yanı sıra, kayıtlı bulunmayan sektörlerde çalışan işçiler doğal olarak başbakan’ın ifade ettiği işsizlik oranları değerlendirmelerinin dışında kalmaktadır.

-Ne yazık ki ülkemizde kayıt dışı istihdam oranları 2009 verilerine göre % 43 seviyelerindedir. Bunun anlamı, devletin vergi yükümlülüğünden kurtulmak isteyen işverenlerin sayılarının fazlalığına değil, istihdam alanlarının yaratılmamasına bağlanmalıdır. Samsun örneğinden yola çıkılacak olur ise, eğer bu kent ilk ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşları arasında yer alan birkaç şirkete sahip ise, demek oluyor ki, bir yerlerde yanlışlık yapılmaktadır.

Yazımızın girişinde söz ettiğimiz ikinci konumuz ise Samsunspor’un Akhisar Belediyespor ile yapmış olduğu maçtır. Elbette bir futbol yorumcusu mantığı ile olayı değerlendirmemiz beklenmemelidir. Ancak seyirci gözü ile izlediğim kadarı ile yapılan transferlerden özellikle Zenka’nın Samsunspor’a çok faydalı olacağını düşünmekteyim.

Evet, takımımızın iyi oynadığı şeklinde görüşlere katılmamak mümkün değildir. Ancak Samsunspor’un,  bir Süper lig takımı değil, 3. lig’den yeni çıkmış bir ilçe takımı ile mücadele ettiği göz ardı edilmemelidir. Ayrıca hedefin şu an belirlenmesi de mümkün değildir. Hedef konusunda yönetimin takındığı tavır doğrudur. Hedefi belirleyecek olan kriter İsa hocanın da ifade ettiği gibi oynanacak ilk 5 ve hatta 8 maçın sonucu olacaktır.

Sahanın tarla haline gelmesinin altında yatan nedenleri, bir başka gözlükle incelemek gerekir. Bilindiği üzere kulübümüz aylardır personel maaşlarını ödeyememektedir. Zaten asgari ücret veya biraz üzerinde maaş ile çalışan ve üstelik bu maaşını da aylardır alamayan personelinizden hizmet beklemeniz mümkün değildir. Türkiye’nin en iyi stadının moloz yığını haline getirilmesinin mantığını çözebilmek için bu görüşün de göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünmekteyim. Sorumlu kim sorusuna verilecek cevap ise bence malumdur. Samsunspor’u Bank Asya Liginde dahi düşmeme mücadelesine getirenlerdir. Yani bizleriz. 
/Süleyman SALUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder