Bafra Karaköy İşletmesi'ne haber yapmak için yıllar
önce gitmiştim. Gördüklerimden epey etkilenmiştim. Burada sadece iklim şartları
bakımından bölgeye uyum sağlayan ve yurdun başka yerlerinde pek yaşamayan
Jersey ırkı süt hayvanları yetiştiriliyor, Tüm sahil boyunca her isteyen bölge
köylüsüne veriliyordu. Hatta o zaman bize eşlik eden bir yetkili, 'burada besiciye
istediği özellikte hatta renkte dahi aşılama yapabiliriz' demiş, verdiği
bilgilerle o yıllarda çalıştığım DÜNYA Gazetesi'nde haber yapmıştım.
Şimdi devlet, aldığı bir kararla burayı da elinden
çıkartacak. 30 yıllığına özel sektöre kiralama yöntemiyle verecek. İlk ihale de
geçenlerde yapıldı. Öğrendiğim kadarıyla bu ihaleye dosya alıp teklif veren tek
bir Diyarbakır firması katılmış. İhale
gerçi ihale iptal oldu ama işin acı yanı Samsun'un buna sessiz kalmasıydı. Acı
ama gerçek bu. Dışardan gelen bir yatırımcı devletin özelleştireceği ülkenin
önemli bir işletmesi olan Karaköy'ü geziyor. İhale dosyası alıp teklif veriyor.
Yere talip oluyor. Ama gelin görün ki koca
Samsun'da "tık" yok.
Oysa Samsun, en başından beri tüm kesimleri ile
ayağa kalkıp, "Burası Samsunlu işadamlarına verilmeli' diye yeri göğü
yıkmaları, hatta iktidar Milletvekillerine baskı uygulamaları gerekmez mi? Gerekirdi
ama "tık" yok. MHP Milletvekili Cemalettin Şimşek'te bir görüşmemizde
eğer burası ille özelleşecek ve birilerine verilecekse niye Samsunlu Bafralı
işadamları almasın demişti. Ama Bafra'dan da 'tık' yok. Ne oldu? Hani son
yıllarda Samsun güçbirliğinin en güzel örneklerini sergiliyordu. Şimdi böyle
bir durumda niçin birlik olunmaz anlamıyorum.
Bafra Ziraat Odası Başkanı Sait Karagöl de aynı
yakınma içinde. Karagöl'ü uzun süredir tanırım. Bölgenin ve yöre çiftçisinin
kalkınması için yıllardır bir mücadele içinde. Karaköy'ün ihale süreci ile
birlikte yeri yöre işadamları alsın diye kapı kapı gezmiş, insanları karşı
harekete geçirmeye çalışmış ama nafile kimsede "tık" yok. Hatta o
süreci Karagöl, şöyle anlatmıştı; "TİGEM ihale sürecine girdiğinde bize
bilgi verildi. Biz de iş adamlarına bildirdik ama teklif dahi yapılmadı. Ben
Oda Başkanı olarak görevimi yaptım. Herkesi aradım, arıyorum. Bölgemiz neden
sessiz kaldı anlayamıyorum. İnsanları ikna etmeye çalışıyorum."
Bu konuşma üzerinden yaklaşık 10 gün geçti. 'Acaba
bir farklılık var mıdır' diye dün bir kez daha aradım Karagöl'ü ve sordum
"tık var mı tık?" "Çok çabalıyorum. Kapı kapı geziyorum ama gene
yok" deyip ekledi. Korkuyorum bu 'tık'sızlık hepimizin ayıbı olacak."
Evet, umarız biz bir tek "tık'ın farkı ve önemine varana kadar başkaları
Samsun'un kapısına, "tık tık " yapıp burayı elimizden almış olmaz. Unutmayalım
saat aheyhimize işliyor; "tık, tık, tık."
/Salim
SÜRMELİ
28.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder