31 Mart 2017 Cuma

Ahlaksız Şantaj


Üç yıl önce Samsun basketboluna gönül vermiş dostlarla bir araya gelip kurucu başkanlık görevini üstlendiğim “Samsun Basketbol 1919 Gençlik ve Spor Kulübü” nü kurduk… Başlıca hedefimiz Samsunlu çocuklara basketbol eğitimi vermek, yarışmacı sporcu yeteneğine erişmişlerden oluşturulacak takımlarla il içi müsabakalara katılmaktı…

Üç yıl boyunca eğitimcilerimiz Murat Kumbasar ve Yavuz Kılıç nezaretinde çocuklarımıza saat kiralama ücreti ödeme karşılığında kiraladığımız 19 Mayıs Lisesi Spor salonunda antrenmanlar yaptırdık, temel basketbol eğitimi verdirdik… Kısa süre içerisinde nezih, seçkin, elit bir kulüp hüviyetine kavuştuk… İstanbul ya da başka il dışı kulüplerinin himayelerinde değil SAMSUN adı altında Samsunlu çocuklarımıza sahip çıktık…

İçlerinden yetenekli oyuncular çıktı, yıldız, minik kategorilerinde takımlar oluşturduk, forma giydirip sahaya sürdük… Büyük bir heyecan, heves, istek ile parkelere çıkıp kendilerini gösterme gayreti içerisindeydiler…O minik yüreklerdeki heyecanı anlatamam, görmeniz gerek…

Parmakla gösterilecek, “bu çocukta iş var” dedirtecek, isimler göze çarptı… Hele bir tanesi var ki, doğuştan basketbolcu dersiniz… Kulübümüzün göz bebeği… Babası iyi bir eğitim görmesi için Bahçeşehir Koleji’ne kaydetti… Oyuncuyu okul takımında da oynayacağı için %10 burs verdi… Anlayacağınız üzere babasının cebinden yıllık ödeyeceği paradan %10 daha az para ödeyecekti…

Oyuncu hem kulübünde, hem de okul takımında oynar iken; Aklı şeytanlığa çalışan birilerinin tezgahına sokuldu… Okul, öğrenci velisine, “Çocuğunuzun lisansını Samsun 1919 Basketbol Gençlik ve Spor kulübünden alıp, Büyükşehir Belediyesi Anakentspor Kulübü’ne vereceksiniz. Bunu yapmaz iseniz, %10 luk bursu keseriz” talimatını verir.

Veli şaşkın, tedirgin olur… İki ara bir derede kalmıştır… Kimse kusura bakmasın… Ben buna, ŞEREFSİZLİK, ONURSUZLUK, EMEK HIRSIZLIĞI VE ŞANTAJ derim… Benim oyuncuma bu tehdidi yapan benim gözümde adam değildir…

Eyy, Başak Şehir Koleji yöneticileri, Büyük Şehir Anakentspor ile göbek bağınız nedir? Bir açıklayın da bilelim…

Benim hocalarım, üç yıl bu çocuğu yarışmacı sporcu yapmak için emek verdiler, sen, Anakentspor’a bu çocuğu peşkeş çekiyorsun… Bu ne adi ve haysiyetsiz, karaktersiz bir davranıştır? Bir eğitim yuvasında böyle bir hareket olabilir mi? Bu nasıl yöneticiliktir?  Nasıl bir ahlaktır?

Hiç sorguladın mı, iki yetenekli hocadan kopardığın geleceğin yıldız adayını kimlerin eline teslim edeceğini? Anakentspor’un ahlaksız teklifine nasıl onay verirsiniz? Çocuk okulunda oynuyor, hangi kulüpte oynayacağına sen hangi hakla karar veriyorsun ve böyle bir şantaja alet oluyorsun?

Umarım attığınız bu yanlış adımdan geri dönersiniz… Umarım, umarım…

/Resul AKÇAY
31.03.2017

17 Mart 2017 Cuma

Söke Söke…


Samsunspor forveti Erce’yi milli edecek pozisyonları bozuk para gibi harcarken, aklımdan sürekli olarak “atamayana atarlar” endişesi tilki gibi dolanıyordu… Futbol bu, olma ihtimali de çoktu… Ama, kırmızı beyazlı futbolcular buna izin vermedi…

Mental olarak çok iyi hazırlanmış iştahlı ve istekli bir takım vardı sahada… Rakibe pozisyon vermeden geçen ilk yarıda yakaladıklarını gole çeviremeyen Samsunspor ikinci yarıda kazanma arzusunu devam ettirdi…

Ev sahibi takımın oyuna ortak olmaya başladığı bölümlerde kaleci başta olmak üzere savunma sürpriz bir gole izin vermedi… Kone’nin yaratıcılığıyla finali usta bir dokunuşla yapan Göksu, o dakikaya kadar kendisine kızanların da gönlünü almış oldu… Gol yemeden ikinci golü bulmak çok önemliydi…

Sahanın en iyilerinden biri olan Hasan şutunda kaleciye geçemedi ama dönen topu Kone tamamlayıp, takımını rahatlattı… Maç da aslında bu noktada bitti…

Kimsenin işine karışmak istemem ama sanki Gökay’ın daha fazla süre alması gerektiğini düşünüyorum… Çok hızlı ve çabuk adam eksilten bir oyuncu… Attırdığı ve attığı gollerle Kone, sahanın kara elması idi… Bu galibiyet çok önemliydi… Takım olma adına iyi sinyaller verildi… Şu maç beraberlikle bile bitseydi inanın kahrolmamak içten bile değildi…

Hak edilen, söke söke alınan üç puanda takımlarını evinde oynuyor hissini yaratan taraftarların büyük katkısı var… Yiğit düştüğü yerden kalkıyor, rakipler titresin ve korksun…

/Resul AKÇAY
17.03.2017

15 Mart 2017 Çarşamba

Vay Beee!!!


Dün Samsun 19 Mayıs Stadı Protokol Tribünündeki curcunayı yazdım… Amanın aman, herkes içini döktü… Dinlediğim ve okuduklarımdan çıkardığım sonuç yazmakla ne de iyi ettiğim oldu..

En ilginç olanından başlıyayım… Adamın biri Samsunspor’un etkili ve yetkili biri aleyhine sinkaflı konuşuyormuş… Gerekçesi, her maçta girdiği protokol tribününe son maçta alınmamış… Adını listeye yazmayı unutmuşlar, maça girememiş… Bu adam kulüp idarecisine kendisini içeri almasını istemiş, o kişi de alınması için yardımcı olmamış…

Bu olayı bana anlatan kişi diyor ki; “Resul sen yazdın ya iyi de ettin, bak bu anlattığım adamın mesleği berber… Futbol ile ilgisi maç izlemekten öteye geçmemiş biri… Kendisini protokol tribününe layık ve hakkı olarak görüyor… Alınmayınca da tepki koyuyor”…

Al sana gençlik ve sporun uhdesindeki protokol tribününden bir başka örnek… Adam muhtar bile değil, takılmış bir siyasetçinin peşine girmiş içeri, kim aldıysa artık?

Devre arası ikram salonunda ağıza alınmayacak sözlerle maçın hakemine giydiriyor… TFF temsilcileri ve hakem gözlemcilerinin gözlerinin içine bakarak… İnanır mısınız, bu boş ve gereksiz adamlarının yoğunluğundan dolayı kulüp yöneticileri bile oturmaya yer bulamıyorlar… Daha çok örnek var yazacak ama yerim dar…

Bir yaraya parmak bastım… İş büyüdü… Balıkesirspor maçında da aynı durum devam ederse, bu kez bu işin sorumlularını isim isim deşifre edeceğim bilesiniz…

Protokolden basın tribününe sıçrayanları da kovacağız bilesiniz… Haa unutmadan sorayım… Bir zamanlar protokol tribününe giriş 100 TL idi… Niye kaldırdınız? Yemedi mi?

Cevabınızı duymak istiyorum…

/Resul AKÇAY
15.03.2017

14 Mart 2017 Salı

Protokol Tribünü Mü? Yolgeçen Hanı Mı?


İnanın bana son adını bilmiyorum… Eskiden Şeref Tribünü derlerdi… Bir ara protokol tribünü dediler… Bu aralar ne diyorlar, bî-haberim…

Hani hakem ve takımlar sahaya çıkıp burada ki zevata yüzlerini dönüp, arkalarındaki bayrağa sırt dönerek istiklal marşı söyleyip hazır ol da duruyorlar ya o tribünden bahsediyorum… Yanında da biz gazetecilerin oturduğu Basın tribünü var… Birileri kızar, ama çok da umursamıyorum, yol geçen hanı daha uygun olur düşüncesindeyim… Zira…

Elini kolunu sallayan, futbolla uzaktan bile alakası olmayanlar, mesleklerine saygı duyduğum için yazmıyorum, bir yığın zat-ı muhterem burada kendisine yer buluyor… Bildiğim kadarıyla burada oturacakların tasarrufu Gençli ve Spor Müdürlüğü’ne ait… Samsunspor karışamıyor…

Yine bildiğim kadarıyla buraya girmek için valilik onaylı bir liste hafta içi hazırlanıyor, maç günü kapıdaki görevliye veriliyor, adı listede olanlar içeri giriyor… Bu listeyi kim hazırlıyorsa tribündeki koltuk kapasitesinden zerre kadar bilgisi yok… Olsaydı tıka basa dolu olup dahası taşan bir olayı görürdü…

Son G.Antep maçında öyle bir taşma oldu ki, basın tribününde bir anda gazeteciden çok daha fazla sayıda vatandaş oldu… Hem de çocuklarıyla birlikte… Bundan ne gibi rahatsızlık duyduğuma gelince…

TFF Görevlileri akreditasyon yaptırıp maçı takip eden gazetecilerin ve foto muhabirlerinin isimlerinin olduğu listeyi alır, hatta gizlice de sahada ve tribündeki gazetecileri sayar… Basın tribünündeki fazlalığı ise rapor eder, kesilen cezayı ise kulüp öder… Tıpkı sarı merdiven boşluklarında tüm ısrarlara rağmen inatla duran umarsız seyircinin cezasını ödediği gibi…

Son iki iç saha maçında kulüp 18.000 den 36.000 TL ceza ödedi… Şimdi de protokol tribününden basın tribününe zıplayanlar için ceza ödeyecek! Bu işin sorumlusu kimdir? Hesap verir mi? İşini doğru yapsın diye kulağı çekilir mi?

Bilmem, bilemem… Bildiğim tek şey var, para diye kırk takla atan Samsunspor’un uğradığı zarardır…

/Resul AKÇAY
14.03.2017

13 Mart 2017 Pazartesi

Kıssadan Hisseler


Antep beraberliğine sevindim… Çünkü; İki ay öncesine kadar değil Samsunspor forması giymeyi, Samsun şehrinin üzerinden uçakla bile geçmeyenler maç bitimi yeşil çimlerin üzerine yığılıp kalmış, üzüntülerinden göz yaşı döküyorlarsa bu takımın başaracağına olan inancım daha da arttı da ondan…

Onları iki ayda gerçek Samsunsporlu yapan nedenlerden biri, taşıdıkları kutsal armaya olan sevgileri, ya da  mesleğine olan saygıları değildir de, nedir? Bileniniz var mı? Teknik analize derin girmeme gerek yok! Her şey orta da…

Kıçından korktuğunu sahaya forvetsiz çıkmakla belli eden, “Çanakkale Geçilmez” zihniyetiyle kale önünde Çin setti inşa eden bir takıma karşı, etkin planlara sahip olmadığımızı gördük… Kanatsız uçulmuyor, uçamadık zaten… Bunun sebebi kenar oyuncularının yetersizliği ve etkisizliğiydi…

Rakip savunmanın göbeğini bodoslama delme çabaları da sonuç vermedi… Örneğin Kone, aldığı her topla üç kişinin arasına daldı, her seferinde de ağa düşen balık gibi kala kaldı… Yenseydik, “ballı lokma tatlısı” olacaktı… Yenemedik, her şeyden önce yenilmedik te…

Zaten pısırık rakibin, yenme gibi bir düşünceyi akıllarının köşesinden bile geçirmediklerini maç sonu teknik direktörleri açık bir şekilde itiraf etmişti… Kıssa dan hisse… 2.Devrede ki Samsunspor’dan artık takımlar tırsıyor…

Bu da iyi bir şey…

Korksunlar artık…

/Resul AKÇAY
13.03.2017

7 Mart 2017 Salı

Samsunspor 90 Yaşındadır; 1927-2017


Bilinenin aksine profesyonel kulüp hüviyetine kavuştuğu 1965 tarihi Samsunspor için aslında bir milat teşkil etmemektedir… Oysa bunun bir de evveli var… Gelin isterseniz 90 yıl öncesine gidelim…

1926 yılında kurulan “Zafer-i Milli İdman Derneği” bir yıl sonra “Türk Ocağı Spor Şubesi” adını aldı… Türkocağı Spor Şubesi de o yıl Al Yıldız Spor kulübüyle birleşerek Samsunspor Kulübü adını aldı.

Bu sırada takvim yaprakları 1927’yi gösteriyordu… Kulüp başkanı Nuri Bey idi…

O Dönemin yöneticileri arasında Muallim İsmail Hakkı Bey, Niyazi Bey, Vecdi Bey, Hamdi Bey gibi şehrin ileri gelen memur ve tüccarları yer alıyordu.

Samsun Valisi Kazım Paşa, Fırka komutanı Naci Paşa, Müdafaa-i Milliye Örgütü ve Yelkencizade Şükrü bey kulübe büyük destek vermişlerdi.

Siyah beyaz formalara sahip Samsunspor ilk maçını Bahriye Futbol takımıyla yapmıştır. (Haziran 1927) Maçın hakemi Cevdet Sefa bey olup maç 1-0 Bahriye takımının üstünlüğüyle tamamlanmıştır.

1929-30 sezonunda Samsunspor, “Halkspor” adını almıştır, 1931 yılında tekrardan adı Samsunspor olarak değiştirilmiş ve şehrin beş takımından biri olmuştur.

Arşivler 1932 yılında yapılan bir genel kurul da Samsunspor’un başkanlığına Süleyman Bey, umumi kaptanlığa Tevfik Ruhi, katip üyeliğe Salih bey, muhasipliğe Emin bey, veznedarlığa Hüseyin Bey, kulüp müdürlüğüne de Nihat bey seçildiğini ortaya koymaktadır.

1923 yılından 1959 yılına kadar ülkemizde futbol il içinde amatör olarak mücadele eden kulüpler arasında düzenlenen liglerde oynanıyordu…

1959 yılında profesyonel 1.lig kuruldu…

İstanbul, Ankara ve İzmir’den 16 takım lige alındı…

1963 tarihinde Orhan Şeref Apak yönetimindeki Türkiye Futbol Federasyonu 2.Türkiye Ligi’ni kurdu…

Amaç Anadolu illerinin adını taşıyan kulüplerin kurulması ve profesyonel olarak liglerde yer almalarıdır…

Samsun’un ileri gelenleri bu ligde yer alma adına o zamana kadar amatör kulüp olarak mücadele eden “Ondokuzmayıs”, “Fener gençlik”, “30 Ağustos” ve “Akınspor” kulüplerini Samsunspor çatısı altında birleştirirler…

Bu Karadeniz Bölgesindeki ilk yapılanmadır…

1965-1966 sezonunda Samsunspor profesyonel takımı liglerdeki mücadelesine başlar ve bugünlere gelinir… Dönemin yöneticileri kulübün kuruluş tarihini 1965 olarak belirler, 1927 senesinden gelen tarihi süreci yok sayarlar…

Oysa ki !

1959 yılında profesyonelliğe kavuşan Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş Vefa, Karşıyaka, Altay, gibi takımlar o ilk kuruldukları tarihten şaşmamış vazgeçmemişlerdir…

Biz de diyoruz ki Samsunspor’un kuruluşu 1927’dir. Bu gün itibarıyla 90 yıllık maziye sahiptir…

Umarız ki belgelerle, resimlerle, bilgilerle kanıtlanmış ve zapt-ı rapt altına alınmış bu durum bir an evvel hakiki kimliğine kavuşturulur…

Siyah beyazlı formaya hizmet eden yönetici, sporcu ve antrenörlerin, bu kulübe gönül vermişlerin aziz hatıraları yâd edilir…

1965 yılı yerine 1927 yılı Samsunsporumuzun kuruluş yılı olarak kabul edilir…

/Resul AKÇAY
07.03.2017

5 Mart 2017 Pazar

Tatlı Mı, Tatlı…


Lumu ofsayttan çıkmıyormuş,
Kazandıklarını olumlu kullanmıyormuş,
Göksu sahada geziniyormuş,
Kone yürüyen hayaletmiş,
Murat beceri yoksunuymuş
Sol bek koridor olmuş…
Sahanın en iyisi Hasan’mış…
Mış mış mışda muş muş muş…

Kazanan kim ?
Sen ona bak !
Düşmüşsün bir ateş topunun içine içinden nasıl çıkacaksın?
Çık ta nasıl çıkarsan çık…
“İyi oynadın al sana puan” diyen var da, ben mi duymadım?
Rakiplerinin alayı kazanmış, gözleri senin üzerinde…
İçlerinden “ Ah şu horoz Samsun’u bir gagalasa” diye geçiriyorlar…

Hevesleri kursaklarında kaldı…
Murat beceremedi, Gökay becerdi, üç puan cebe indragandi yapıldı…
Fena mı oldu?
Cuk oturdu cuk!

Ya kaybedilseydi, vay halimize…
Ligin boyu kısaldıkça taa orta sıralara kadar yükseldi ateşin ısısı…
Sen kazanmana bak, rakiplerin düşünsün…
Bir yıl sonra gelen galibiyet bu kadar mı tatlı olur yahu?
Şekerim yükseldi…
Darısı Antep’e

/Resul AKÇAY
05.03.2017