18 Ocak 2014 Cumartesi

Biz De Oradaydık Sayın Genç...

Atakum Belediyesi'nin organize ettiği bir konferansa katıldım. Konuşmacı, yazar Nihat Genç'ti. Sitemizde yer alan haberde de ifade edildiği gibi esti gürledi. Sadece bugünkü iktidara değil, 60 yıllık sağ iktidarların tümüne veryansın etti. Hükümetlerin ülkemizde neden olduğu hem ekonomik hem kültürel erezyonu o, televizyon ekranlarından alışık olduğumuz üslubuyla anlattı, anlattı... Bir fotoğraf çekip, salonu dolduranların çoğunun da bildiği bir durum tespiti yaptı.

Ülkücü gençlikten gelen, sonrasında ise büründüğü anti emperyalist yapısıyla hem sağ hem de sol kesimden hayran kazanan Nihat Genç, benim de çokça fikrine katıldığım bir yazar. Merkez medyada yer bulamadığı için sesini ancak bağırarak duyurmaya çalışmasını, ezilen kesimin yanında olduğu için ezen ve sömüren kesime olan çılgın öfkesini anlıyorum. Sözünü sakınmayışını, isyanındaki yetişkin bir "deli-kanlı" tavrını sempatik buluyor; ajitasyonunu (onun deyişiyle) bu topraklara olan sevdasına bağlıyorum. Küfürden, argo konuşmadan hiç hazzetmeyişime karşın, onca güzel söz arasında, hiç beklenmedik bir anda, pat diye küfredişini, kulağı rahatsız eden itici kelimeleri savurganca kullanışını geçiştirebiliyorum. Ama salı akşamı ısrarla yaptığı şu hitabı hala anlamakta güçlük çekiyorum...

Nihat Genç, her konuşmacısı gibi o akşam sıklıkla dinleyicilere hitap etti. Ve her seferinde salondaki biz kadınları görmezden gelerek "Beyler... beyler... beyler..." diyerek konuya vurgu yaptı, sözlerini pekiştirdi, anlattıklarına dikkat çekti. Bir, iki... her seferinde beyler... beyler... beyler... Ve konuşmasının bir yerinde "Beyefendiler içinde bilenler olacaktır" gibi bir cümleyle iyice belirginleştirdi, salondaki topluluğun sanki sadece erkeklerden oluştuğu algısını... İşte benim anlamakta güçlük çektiğim durum tam da bu! Bu algı! Ve salondaki kadınların hiç birinden (ben de dahil) bir ses gelmeyişi:  -Biz de burayız...", "Sayın Genç biz de buradayız..." O kadar sindirmişiz yok sayılmayı!
xxx

Konferans dönüşü yolda mevzu ettim bu durumu. Arkadaşlarım "Aldırma, ağız alışkanlığıdır" deyip geçiştirdiler. Gece, konferansı dinleyen, aynı hassasiyeti gösteren bir kadın arkadaşım telefon etti, durumdan yakındı. Ama daha çok da "Adamın anlattıkları dururken sadece bunu mu sorun yaptın?" diyen arkadaşlarından, üstelik içlerindeki bazı kadınların da böyle düşünmesinden yakındı. Ve bir de peş peşe, defalarca yapılan bu seslenişe tek bir kadından bile cevap verilmeyişinden. O kadar sindirmişiz yok sayılmayı...
xxx

Okuyanlarınız hatırlar; yazılarımdan birinde kadınların akla gelmediğinden, kadınlar hakkında iyi niyetli düşünenlerin bile aklına gelmediğimizden söz etmiştim. Neden bu işte! Akla gelmiyoruz... Nihat Genç gibi ülke meselelerine bu kadar kafa yoran, her sözünde haktan, adaletten, eşitlikten söz eden bir okumuş/yazmış adamın bile aklına gelmiyor, ağız alışkanlığını bozamıyoruz. Kadınları yok saymak alışkanlık haline gelmiş.

Algı bu...

/İlknur YAMAK
18.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder