Köşe yazımı haftanın son günü yazdığım için hafta
başından itibaren “Bu hafta Samsun adına güzel bir şeyler olsa da, bu hafta
içimizi ısıtacak şeyler yazsam” diye düşünerek yeni haftaya başlıyorum. Açıkçası,
Samsun’un daha iyi günlere ulaşması amacı ile de olsa, eleştiri yazısı
yazmaktan usandım.
Aslında, Samsun adına sorumluluk üstlenmiş birileri
duyar da bu yanlışları düzeltir diye bu tür yazılar yazıyorum. İnanıyorum ki,
benim gibi yazanlarda aynı duygularla yazıyorlar.. Ne var ki, gençlerin yeni bir hayata koştuğu
düğün haberleri, kuaför ve yeni bir yeme içme yeri açılış törenleri gibi
insanımızı mutlu eden olaylar dışında, şöyle dişe dokunur tüm Samsunluları
umutlandıracak ve sevindirecek bir haberi duyamıyoruz. Tabii ara sıra belli güç
odaklarının moral vermek için olsa gerek, Samsun’u uçuran hayali müjde
balonları da çabuk patladığı için toplumu sevindiremiyor. Buna karşılık yerel
ve ulusal gazete ve televizyonlar da gün geçmiyor ki, Samsun ile ilgili yüz
kızartıcı bir haber çıkmasın.
Geçtiğimiz hafta da, Samsun adına iyi şeyler
duyamadığımız ama şimdi yazacağım iç burkan haberlerle sarsıldığımız bir hafta
oldu. Burası nasıl bir kenttir ki, bu kent adına idari ve siyasi sorumluluk
almış olanlar bu tür yanlışlardan, kötü haberlerden rahatsız olmuyorlar veya
rahatsız oluyorlarsa, en azından bu tür ayıpların tekrarlarını neden
önleyemiyorlar? Bu tabloya bakınca
insan, acaba bir avuç Samsuncu boşuna mı uğraş veriyor? Diye düşünmekten
kendini alıkoyamıyor. Biliyorum ki, bu kentte yaşamaktan mutluluk duyan herkes
de bu yanlışları görüyor ve rahatsız oluyordur.
Peki, bu vurdumduymazlık neden? Bunun iki nedeni
olabilir diye düşünüyorum. Ya, toplum bu kenti yönetmek üzere sorumluluk
alanlardan umudunu kesmiş ve kentin bu ayıplarla yaşamasını kabullenmiş ve
benim gibilerin eleştirisel yaklaşımlarını da ciddiye almıyor.. Ya da, Samsun’un bazı ciddi yanlışlara rağmen
son 15-20 yılda yüzeysel de olsa güzelleşmiş olmasını yeterli buluyor ve kentin
ekonomi, eğitim, sosyal yaşam ve spor alanında ki çöküşü ile akşam üzerleri
nefes almayı dahi güçleştiren hava kirliliğinin artışı ve her geçen gün daha
kilitlenen trafik sorunu onları hiç ilgilendirmiyor.. Sanıyorum bu
eleştirilerden rahatsız olarak çözüm araması gerekenler yerine, bu kentte
yaşayan ve güzel şeyler duymak isteyenler rahatsız oluyor.
Evet, geçen son 20 yılda, Samsun temiz bir içme
suyuna kavuştu. Eski fuar alanında ki düzenlemelerle Samsunlu sahili ile
buluştu. Güzergâh yanlışlarına ve sınırlı hattına rağmen ulaşımda çağdaşlığın
göstergesi raylı sistemle tanıştı. Kamyon garajları, borsa ve hal, otogar şehir
dışına alındı. Güzel bir havalimanına kavuştu. Çok değil daha 3-4 yıl önce, tek
beş yıldızlı otelimizin kapatılmaması için uğraş verirken, önümüzde ki iki üç
yıl içersinde 3-4 tane beş yıldızlı otelimiz olacak. Bunların hepsi doğru.
Eğer bunlar bize yeter, ötesi bizi ilgilendirmez
diye düşünenler varsa hiç kimsenin, Rekor seviyeye çıkan işsizlikten, Ekonomik geriye gidişten, Eğitim seviyesinin düşüşünden, Üniversite
bitiren gençlerimizin Samsun’a dönememesinden, Çalışmak için iş bulamadıklarından yardım
paketleri ile yaşamını sürdürmek zorunda kalan insanlarımızın sayısının her
geçen gün artmasından, Tarımdan geçimini sağlayan insanlarımızın buğday, tütün,
fındık, şeker pancarı ekememekten de, yakınmaması gerekmez mi?
Peki, bu konularda Samsunlu yakınmıyor mu? Yakınıyorsa
da sesi çıkmıyor. Sizce de bu işte bir çelişki yok mu? Geçtiğimiz hafta yerel basının Samsun
gündemine taşıdığı şu haberlerden Samsunlu rahatsız olmadı mı? Hemen söyleyeyim
ki, bir Samsunlu olarak ben kendi adıma hem rahatsız oldum, hem de üzüldüm.. İlk
haber, yerel bir gazete de yer alan ve CNBC-e Business’de yayınlanan bir
istatistiğe göre Samsun yaşanabilir iller sıralamasında % 44.06 puan ile ancak
17. sırada yer alırken, kültür, ekonomi, eğitim alanlarında ilk yirmide
kendisine yer bulamıyordu. Bu istatistikte tek sevindirici sıralama, suç
oranlarına göre yapılan sıralamaydı. Hemen her gün ulusal basınında bir suçla
yer alan Samsun, her nasılsa bu sıralamada ilk on içinde yer almıyordu.
İkinci haber, benim de yazdığım Hedef Halk’ta yer
alan EMİTT Fuar’ına ( Doğu Akdeniz Uluslar arası Turizm ve Seyahat fuarı)
katılacak olan Samsun’u fuarda tanıtacak olan tanıtım afişinde yaşanan
rezaletti. 24-27 Ocak 2013 de İstanbul Tüyap’ta yapılacak 17. EMİTT Fuarı’nda
Samsun’un tanıtımı için yetki verilen reklam ajansının hazırladığı afişte,
Samsun’un ne tarihsel, ne de turizm ve kültürel değerlerine yer verilmemişti. Ondokuzmayıs
Kenti Samsun’un simgesi Atatürk Anıtı’nın, Bandırma Vapuru’nun, Gazi
Müzesi’nin, Havza Termalleri’nin, Kızılırmak Deltası ve Kuş Cenneti’nden
görüntülerin, Akdağ Kayak Merkezi’nin, Kunduz Ormanları’nın yer almadığı,
onların yerine balık tutan adam heykeli ile balık çiftliklerinden görüntülerin
yer aldığı afişin görüntüleri herkesi şaşkına çevirdi.
Alelacele hazırlanan ve Atatürk Anıtı ile Bandırma
vapuru görüntülerine yer veren ikinci afişte yeterli bulunmadı. Neyse ki, bir
sivil toplum kuruluşu olan Samsun Platformu’nun uyarısı ve Hedef Halk
Gazetesi’nin gündeme taşıması ile fuarda yaşanacak bir utanç önlendi. Üçüncü
haber de, Samsunspor ile ilgiliydi. Yine yerel bir gazete olan Denge
Gazetesi’nde yer alan habere göre, Türkiye genelinde illerde yaşayan insanların
hangi takımı tuttuğunu belirleyen bir anket yapılmıştı.
Samsun’da ki anket sonuçları üzücü olduğu kadar da
düşündürücüydü. Ankete göre, Samsunluların % 35’i Galatasaray’ı, % 25’i
Fenerbahçe’yi, % 18’i Beşiktaş’ı birinci takımları olarak göstermişti. Samsun’da
önemli oranda Trabzonspor taraftarı olduğu da bilindiğine göre üç büyükten
geriye kalan % 22’nin ne kadarı Samsunspor’u birinci takım göstermiştir, varın
siz düşünün. Anketi yayınlayan köşe yazarının, “Bu kentte sürekli yerli yabancı
ayırımı yapan arkadaşlar bu ankete ne diyecekler? Çok merak ediyorum” sözlerini
Samsunluyum diyen herkesin sorgulaması gerekir diye düşünüyorum. Bu haberler ve
anketlerin sonuçları bu kenti yönetenleri nasıl rahatsız etmez anlayamıyorum.
Ediyorsa, ne yapıyorlar?
Yeri gelince büyük kent diye övündüğümüz bu kentin,
son anda fark edilmese tanıtım fuarında yaşayacağı ayıbın sorumlusu kim? Bildiğim
kadarı ile bu katılımı yönlendirenler, Samsun Valiliği ve bu konu ile ilgili İl
Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İl Özel
İdare Müdürlüğüdür. Böylesine büyük sorumluluğu ve önemi olan bir tanıtım işi
bir reklam şirketine verilirken, o reklam şirketi nasıl böylesine başıboş
bırakılır? Haftanın son günü Valilik bir açıklama ile yapılanın yanlışlığına
değinmiş ama bu yeterli mi? Bu işin bir
sorumlusu ve koordinatörü yok mu? Bu yanlış da olmamış kabul edilerek
unutturulacak mı?
Aylardır İl Özel İdaresi ile ilgili bir suiistimal
iddiası gündemi meşgul etti. Yerel Basının üzerine gitmesi ile bir soruşturma
da açıldı. Sonuç ne oldu? Bilen var mı? Korkarım, o da zamana bırakılıp
unutturulacak.. Ondan sonra da bunları
yazanlara sitem edilecek. Doğru oturup doğru konuşalım. Tüm kurum ve
kuruluşları ve kentte yaşayanlar olarak bu kenti gözden mi çıkarttık? Artık bu kenti yönetenlerin bu sorulara bir
açıklık getirmesi gerekir diye düşünüyorum.. Ne dersiniz? İsterseniz de bunları
hiç düşünmeyelim ve mevcutla yetinerek keyfimize bakalım...
/Sadi SUBAŞI
07 Ocak 2013