26 Ağustos 2006 Cumartesi

Samsun’un Marka Yolculuğu –2


Samsun denince akla ne geliyor? Şeklinde anket veya testvari bir soru ile başlıyor yolculuğumuz. Şıklarımızın ilki Samsun’a fersah fersah uzaklarda olanlar için hazırlanmış gibi görünüyor; “ Karadeniz Bölgesi’nde yer alan bir şehir” Diğer şıklara bakıp bir anlam veremeyenler bu ilk şıkkı işaretleyecekler. Biz de onlara, Karadeniz Bölgesi’nde yer alan bu şehirde yaşayanlar olarak Samsun’u anlatmaya/ tanıtmaya çalışacağız. Neyse ki bu bir anket veya test değil, proje sunumu.


Diğer şıkları matruşka gibi birbirinin içine rahatlıkla sokabiliriz; “19 Mayıs”, “Milli Mücadele”, ve  “Atatürk”  Burada, benim de daha önce bir kez yazdığım ana temaya vurgu yapılıyor. Samsun’un marka değeri olabilecekse onun tarihi sürecinden kaynaklanan “kıymetinden” başka bir şeyden olamayacağı temasına.

Samsun, Türkiye için çok sıkça zikredilen “ jeo-stratejik” bir merkez olmadığı veya olamadığı için, iki önemli nehrinin olmasının, deltalarının, barajlarının, santrallerinin, yaylalarının hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Olamayacaktır.  Olması için bu şehre bir “ülkü Birliği” aşılamak gerekmektedir. Bu aşı elbette 19 Mayıs Ruhudur. Bu ruh ile ayağa kalkmanın yolları aranmalı ve 19 Mayıs’ı markalaştırmanın plan, program ve projeleri yapılmalıdır.

Şunu da belirtmek gerek ki, Samsun’un kaplıca bölgeleri eğer sahip oldukları kıymetin farkına varabilirler ve bu konuda çok ciddi çalışmalar yapabilirlerse kısa bir zaman sosyo-ekonomik ve turistik anlamda Samsun’u bile sollayabilirler.

26.08.2006
/Recep Yazgan 

22 Ağustos 2006 Salı

Samsun’un Marka Yolculuğu –1


Samsun Şehrinin Marka yolculuğu Projesi AB’den hibe almaya hak kazanarak uygulamaya koyuldu.


AB’ye sunulan proje isminin “Samsun Şehrinin Marka Yolculuğu” yerine “Samsun’un Marka Yolculuğu” olmaması dikkatimi çekti ilk başta. Proje ile uzaktan ya da yakından ilgili olanlara “ demek ki Samsun da bir şehirmiş” şeklinde bir düşünceyi davet eden ve Samsun ile AB’ye sunulan proje arasına mesafe koyan bir isimlendirme tercihi. Yani oryantalist-müsteşriklerin Doğuya bakışı gibi...

Yadırgadığım hususlardan bir diğeri de ( ki bence önemli noktalardan birisi); Marka ve marka oluşumu ile tüketim değerlerinin yapışık ikizler gibi düşünülmüş olması. Markanın sanki mal veya hizmete yönelik bir imaj çalışmasından başka bir şey olamayacağı ön kabulüne yönelmiş-yenilmiş oarak işe başlanmış olması.

Bu düşünce ve yaklaşım tarzının gereğinden fazla “Batılı” bir düşünüş olduğunu bilmem hatırlatmaya lüzum var mı? Türk Tipi Düşünüş Biçimini AB uğruna teğet geçiyorsak ayrı tabi...

Bu durumun Felsefi arka planını tartışmaya açarak zaman kaybetmek yerine; bir kişinin, bir isimin ve/ veya bir fenomenin de pek ala marka (alamet_i farika) olabileceği ihtimali ve doğrusunun üzerinden atlanarak işe başlanılmış olduğunu hatırlatmak istiyorum.


Hal bu ki Samsun’un en önemli marka değeri yani alamet-i farikası tarihtir. Yani 19 Mayıs’tır. Yani Milli Mücadele’dir. Ve yani Atatürk’tür..

22.08.2006
/Recep Yazgan

Samsun’un Marka Yolculuğu –3


“Samsun’un Marka Yolculuğu” nun ilk yazısı yayınlandığı gün “Samsun Şehri’nin Marka Yolculuğu Projesi Koordinatörü” Mustafa Çakır arayarak yazının içeriği için olmasa da “konuya ilişkin yazdığım için” teşekkür etme nezaketini gösterdi. Telefondaki yaklaşık 40 dakikadan sonra ertesi sabah için sözleştik. 


Projeye yapılan eleştirilere verdikleri önemden bahsetti Mustafa Çakır. Samsun için kafa yormanın, Samsun’un daha gelişmiş ve daha problemsiz bir şehir olması için verilen her çabanın kıymetinden... Sonra projesinin uygulama aşamalarını anlattı. Projenin bütün Samsunluları içine alabilecek çerçevesinden..

Ortaya konmuş bu çalışmanın hazırlanışındaki emek ve yorucu çabayı elbette görmezden gelemeyiz. Bu mümkün değil zaten. Ne ki “ Samsun Şehri’nin Marka yolculuğu” projesinin üzerine oturduğu manifestoryal platformun tam olarak doğru seçilmemiş olma ihtimalini düşündürtmem gerekiyor. Projenin ilerleyiş sürecindeki hedeflerin de ulaşılması zor,muğlak ve palyatif duruyor olmasını da....

Samsun’u tüketim değeri, mal ve hizmet olarak görmek/ kabul etmek akla en son gelen olmalıydı. Ne ki ; “ Biz Samsun’u bir ürün ya da bir hizmet gibi ele alıp bunun tanıtımını hedef alan bir yapı üzerine çalışmalarımızı kurduk” Projenin girişi böyle..

 Samsun’u “Mal ve Hizmet gibi” görmek neden doğru değildir? Bence Samsun’u bir şehir gibi görebilmek gerekir. İkisinin arasındaki fark nedir?

Bir ürün veya hizmetin pazara yani tüketime açık olan yanı dolasıyla “ Marka”sı ( tanınırlığı ) oranında tüketimi çağrıştıracak imaj ve simgelerle donanmaktadır. Bu bir reklâmcılık dehası olabilir. Kestirmeden şöyle söyleyeyim; Marka şemsiyesi altında ürün (veya hizmet) tüketildikçe büyür.

Şehir öyle midir? Değildir. Şehirde piyasa şartlarından önce göz önüne almamız gereken daha önemli bir şey vardır; o da insandır. İnsani duygular ise tüketildikçe değil paylaşıldıkça büyür.

Sadece tanıtım, bilenebilirlik için, yani marka değerini arttırmak amacıyla ürün (veya hizmet) sürecinin benzeri olarak tanıtım ve reklam tekniklerinin kullanılıyor olması, medya ve sair işitsel ve görsel enstürümanlara “sesini duyurabilmek için” başvuruyor olması bir şehrin ürün (veya hizmet) gibi algılanması ve öyle düşünülmesi için yeter sebep olmamalıdır.. Bu durum usul olarak doğru gibi görünse de esastan yanlıştır. Kullanılan yöntem aynı diye iki “şeyi” birleştirmek  “gibi kabul etmek” elma ve armut gibi...

Oysa bir şehir, yani bu şehir, her şeyden önce yaşayan bir organizmadır. Sosyal bir platform yani ürün (ve hizmetten) daha karmaşık ilişkiler sarmalıdır. Belki huzurun, belki bir coşkunun, belki bir sevginin ya da aşkın hatta kaosun, yani hayatın, yaşamanın alanı olarak görmek, kabul etmek, değerlendirmek gerekir(di).

Samsunluluk bilincinin “yerleştirilmesi” için ise  treni kaçırmış olma ihtimalimiz fazlasıyla yüksek. Samsunluluk Ruhu ya da Samsunluluk Üst Kimliği gibi isimlendirmelerle pek çok kez siyasetçilerimiz tarafından zikredilen bu “varoluşsal” problemimiz, daha karmaşık ve daha dolaylı bir mantık zincirlemesiyle ele alınacak bir durum - oluşumdur. Bence böyle bir bilincin oluşturulması için insanlarımızın üzerinde mutabakatla birleşebilecekleri bir heyecanın oluşturulması gerekmektedir. Bu heyecan aynı zamanda onlar için bir ideal veya bir ülküye doğru evrilen yön bulan tarihi arka plana yaslanmalıdır. Bu da Samsun için 19 Mayıs Ruhu’dur. 19 Mayıs Ruhu’nu şimdiye kadar hep meydanlarda siyasi ve hamasi nutukların malzemesi olarak gördük ve dinledik. Ya da  “ Gençlik festivallerinin” cilalı bir ismi olarak. Hal bu ki 19 Mayıs’ın Samsun için anlamı çok ama çok daha yüksek bir makamda olmalıdır. Kurtuluş makamında.

22.08.2006
/Recep Yazgan