Yazmaktan usandığım ama, yine de yazacağım bir konu
tarımdır. Ülkemizdeki esen bu kaos ortamında birçok hayati konunun araya
gittiğini görüyorum. Diğer bir husus ise bu hayati konuları dile getirseniz
bile, suni olarak yaratılan ve çok önemli olarak prezante edilen konular
arasında kaynayıp gitmekte ve üzerinde durulmamaktadır. Elbette, Türkiye'nin
gündeminde, çözüm süreci, paralel devlet, HSYK , rest çektiğimiz AB üyeliği
gibi konular bulunmaktadır. TBMM, diğer ülkelerin parlamentolarından çok daha
fazla çalışmasına ve yoğun trafiğine rağmen işleri yetiştirememektedir. Bunun
temelinde yatan en önemli husus ise ayak üstü ve sonucunun ne olacağını
düşünmeden çıkarılan kanunlardır. Çok kısa bir zaman içinde, bu kanunların
aksaklıkları ortaya çıkmakta ve üzerinde düşünülmeden bir kanun daha
çıkarılmaktadır. Çok kısa bir süre içinde, onu da cilası giderek, gerçek ile
karşı karşıya gelinmekte yeniden bir kanun çıkarma gereği duyulmaktadır.
Parlamentonun bu şekilde çalışması da gerçekte üzerinde durulması gereken
hususlardan onu uzaklaştırmaktadır. Vesayet Anayasasından kurtulmak için
yapılan çalışmalar çöpe gitmiştir. Diğer bir husus ise çıkarılan kanunların
çoğunun da uygulamaya geçirilemeden ertelenmesidir. Bütün bu suni gündemlerden
kurtularak esas gündemlere geçilmesinde yarar görüyorum ve ülkemizi bekleyen
problemlerine çareler aranması gerekir.
Şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu, tarımdaki
üretim sorunudur. Gazetelerin arka sayfalarında gündeme gelen ve önemsenmeyen
bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. 2013-2014 yılı kışının kurak geçmesi,
gerek büyük şehirler ile tarımda sulama sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Gerek
tarımsal sulama, içme ve kullanma suyu bakımından çok zorlu bir yıl idrak
edeceğimizi ortaya koymaktadır. Cari
açığın ülkemizin en büyük problemi olmasına karşılık, bunu azaltma veya ortadan
kaldırma çalışmalarının olmadığını görüyoruz. Ülkemizin tarımı uzun yıllardan
bu yana SOS vermesine karşılık ilgililerin çok iyi tabloları ortaya koymaları
anlaşılacak iş değildir. "Buğday ile koyun gerisi oyun " atasözünü
unuttuk gitti. Birkaç ay önce, bir televizyon programına konuk olan bir
yetkilinin verdiği üretim rakamları beni tatmin etmedi ama, öyle olmasını
temenni ettiğimi açıklamak isterim. Elli yılını tarıma adamış birisi olarak,
doğru olmasını istediğim; fakat inanamadığım ve yetkili tarafından verilen tarımda
2013 üretim rakamları: 21 milyon ton buğday; mısır, arpa, çeltik ve
baklagillerle bu rakamın 35 milyon ton olduğu idi. Açıkça ifade etmek gerekir
ise bu rakamların çok uçuk olmasına rağmen; inanmak istediğimi burada açıklamak
isterim. Bundan kısa bir süre sonra, un sanayi ile uğraşan birisi ile tesadüfen
biraraya geldik. Konuşmaların arasında, Türkiye'deki buğday fiyatları, üretimle
ilgili sorular sordum ve yukarıda yazdığım üretim rakamlarını kendisine
aktardım. Beni cidden rahatsız eden ifadelerle karşılaştım. Un sanayisi ile
uğraşan arkadaşım şunları ifade etti. "O yetkili, hükümetin tarafında
olduğu için bu rakamları vermiştir. Onun söylediği şekilde bir üretim ülkemizde
yoktur. Biz un üretimimiz ile ilgili olarak, Kazakistan'dan kaliteli buğday
ithal ediyoruz. Ülkemizde yetiştirilen buğday ucuz (55-60 kuruş kg.) olmakla
birlikte, hektolitre ağırlığı bakımında düşük kalitede, yani danelerin içi tam
dolu olmadığı gibi vasfı da düşüktür. Ülkemizde üretilen buğdayı daha çok yem
sanayinde kullanıyoruz. Bu itibarla buğday ithal etmeye mecburuz" dedi. Bu
ifadeler beni çok üzdü. Tarım bakımında düştüğümüz bu durumu kendime
yediremiyorum. Ben, ülkemizdeki tarımın altın çağında, mesleğimi icra ettim ve
tarımsal üretim bakımından dünyadaki kendine yeten ülkeler arasında olmaktan,
gurur duyuyorduk. Şimdi düştüğümüz duruma lütfen bakınız. Patatesin kilosunun
5.- Tl'ye tırmandığı, dışarıdan saman ithal eden bir ülke olmak beni cidden
rahatsız etmektedir. Daha düne kadar, Ortadoğu'da et deposu olan ülkemizin
dışarıdan et ve canlı hayvan ithalini anlamam mümkün değildir. Tarımsal
üretimin, GSMH içindeki %’ si ne olursa olsun, bunlar stratejik ürünlerdir.
Asla tarımdan vazgeçmemiz mümkün değildir. Tarımla iştigal etmek, asla ütülmek
değildir. Tarım ülkemizin geleceğidir. Tarımsız asla olmaz. Gün bir, öğünün üç
olduğunu saygılarımla arz ederim.
/Osman ECEVİT
21.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder