21 Ocak 2014 Salı

Unutulan Sektör: Tarım 1

Yazmaktan usandığım ama, yine de yazacağım bir konu tarımdır. Ülkemizdeki esen bu kaos ortamında birçok hayati konunun araya gittiğini görüyorum. Diğer bir husus ise bu hayati konuları dile getirseniz bile, suni olarak yaratılan ve çok önemli olarak prezante edilen konular arasında kaynayıp gitmekte ve üzerinde durulmamaktadır. Elbette, Türkiye'nin gündeminde, çözüm süreci, paralel devlet, HSYK , rest çektiğimiz AB üyeliği gibi konular bulunmaktadır. TBMM, diğer ülkelerin parlamentolarından çok daha fazla çalışmasına ve yoğun trafiğine rağmen işleri yetiştirememektedir. Bunun temelinde yatan en önemli husus ise ayak üstü ve sonucunun ne olacağını düşünmeden çıkarılan kanunlardır. Çok kısa bir zaman içinde, bu kanunların aksaklıkları ortaya çıkmakta ve üzerinde düşünülmeden bir kanun daha çıkarılmaktadır. Çok kısa bir süre içinde, onu da cilası giderek, gerçek ile karşı karşıya gelinmekte yeniden bir kanun çıkarma gereği duyulmaktadır. Parlamentonun bu şekilde çalışması da gerçekte üzerinde durulması gereken hususlardan onu uzaklaştırmaktadır. Vesayet Anayasasından kurtulmak için yapılan çalışmalar çöpe gitmiştir. Diğer bir husus ise çıkarılan kanunların çoğunun da uygulamaya geçirilemeden ertelenmesidir. Bütün bu suni gündemlerden kurtularak esas gündemlere geçilmesinde yarar görüyorum ve ülkemizi bekleyen problemlerine çareler aranması gerekir.

Şu anda Türkiye'nin en önemli sorunu, tarımdaki üretim sorunudur. Gazetelerin arka sayfalarında gündeme gelen ve önemsenmeyen bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. 2013-2014 yılı kışının kurak geçmesi, gerek büyük şehirler ile tarımda sulama sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Gerek tarımsal sulama, içme ve kullanma suyu bakımından çok zorlu bir yıl idrak edeceğimizi ortaya koymaktadır.  Cari açığın ülkemizin en büyük problemi olmasına karşılık, bunu azaltma veya ortadan kaldırma çalışmalarının olmadığını görüyoruz. Ülkemizin tarımı uzun yıllardan bu yana SOS vermesine karşılık ilgililerin çok iyi tabloları ortaya koymaları anlaşılacak iş değildir. "Buğday ile koyun gerisi oyun " atasözünü unuttuk gitti. Birkaç ay önce, bir televizyon programına konuk olan bir yetkilinin verdiği üretim rakamları beni tatmin etmedi ama, öyle olmasını temenni ettiğimi açıklamak isterim. Elli yılını tarıma adamış birisi olarak, doğru olmasını istediğim; fakat inanamadığım ve yetkili tarafından verilen tarımda 2013 üretim rakamları: 21 milyon ton buğday; mısır, arpa, çeltik ve baklagillerle bu rakamın 35 milyon ton olduğu idi. Açıkça ifade etmek gerekir ise bu rakamların çok uçuk olmasına rağmen; inanmak istediğimi burada açıklamak isterim. Bundan kısa bir süre sonra, un sanayi ile uğraşan birisi ile tesadüfen biraraya geldik. Konuşmaların arasında, Türkiye'deki buğday fiyatları, üretimle ilgili sorular sordum ve yukarıda yazdığım üretim rakamlarını kendisine aktardım. Beni cidden rahatsız eden ifadelerle karşılaştım. Un sanayisi ile uğraşan arkadaşım şunları ifade etti. "O yetkili, hükümetin tarafında olduğu için bu rakamları vermiştir. Onun söylediği şekilde bir üretim ülkemizde yoktur. Biz un üretimimiz ile ilgili olarak, Kazakistan'dan kaliteli buğday ithal ediyoruz. Ülkemizde yetiştirilen buğday ucuz (55-60 kuruş kg.) olmakla birlikte, hektolitre ağırlığı bakımında düşük kalitede, yani danelerin içi tam dolu olmadığı gibi vasfı da düşüktür. Ülkemizde üretilen buğdayı daha çok yem sanayinde kullanıyoruz. Bu itibarla buğday ithal etmeye mecburuz" dedi. Bu ifadeler beni çok üzdü. Tarım bakımında düştüğümüz bu durumu kendime yediremiyorum. Ben, ülkemizdeki tarımın altın çağında, mesleğimi icra ettim ve tarımsal üretim bakımından dünyadaki kendine yeten ülkeler arasında olmaktan, gurur duyuyorduk. Şimdi düştüğümüz duruma lütfen bakınız. Patatesin kilosunun 5.- Tl'ye tırmandığı, dışarıdan saman ithal eden bir ülke olmak beni cidden rahatsız etmektedir. Daha düne kadar, Ortadoğu'da et deposu olan ülkemizin dışarıdan et ve canlı hayvan ithalini anlamam mümkün değildir. Tarımsal üretimin, GSMH içindeki %’ si ne olursa olsun, bunlar stratejik ürünlerdir. Asla tarımdan vazgeçmemiz mümkün değildir. Tarımla iştigal etmek, asla ütülmek değildir. Tarım ülkemizin geleceğidir. Tarımsız asla olmaz. Gün bir, öğünün üç olduğunu saygılarımla arz ederim.

/Osman ECEVİT
21.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder