Geçen
hafta Samsun Eğitim ve Araştırma
Hastanesi ile Samsun Ruh Sağlığı
Hastanesinde çalışan taşeron işçiler için ücretli rapor verildiği ortaya çıkmıştı. Benim asıl
dikkatimi çeken çalışan
sağlığı hizmetinin verildiği
alandı. Koskoca hastane. Çalışanlarına
bir kontenyrda sağlık
hizmetine eyvallah diyor. Gerçekten Sağlıkta
Devrim Hastanelerinin uygulamalarına inanmak
zor. DİSK Dev Sağlık-İş
olmasa bunları öğrenemeyecektik. Sendika Başkanı bu konuda:
“Yıllardır sırtından para kazanılan taşeron
işçilerin üzerlerine yeni bir yük yüklemek ve yasal olarak çalıştırılması
zorunlu olan işyeri hekiminin ücreti işçilere ödetilmektedir. Uygulamanın
yapıldığı Samsun Eğitim Araştırma ve Ruh Sağlığı Hastaneleri’nde 1000'in
üzerinde taşeron işçi çalışmaktadır. Her birinden 50 TL haksız kazanç
sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu raporu alamayan işçiler iş akitlerinin feshiyle
ve işten çıkartma ile tehdit edilmektedir. Taşeron işçiler birilerinin para
kazanma adresi ve rant kapısı değildir” diyor.
Olay
basına yansıyınca uygulama
durduruldu. Hafta sonu Samsun
Milletvekili Haluk Koç
bu konuda soru
önergesi verdi:
‘’ Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi’nde ihale
döneminde taşeron işçilerin sağlık kontrollerinin hastanede değil, hastane
önündeki konteynırda yapıldığı ve işçilere sağlık raporu için 50 TL'lik tutarın
maaşlarından kesilerek sağlık taraması yapan firmaya verileceği yönünde dilekçe
imzalatıldığı haberi kamuoyuna yansımıştır.
Bu bağlamda;
1) Sağlık kontrolünden geçirilen söz konusu
işçilerin Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi’nde halihazırda çalıştıkları,
taşeron ihalesinin yenilenmesi nedeniyle yeni işe giriyor muamelesi yapıldığı
iddiası doğru mudur?
2) İddia doğru ise hangi gerekçe ile işçiler
yeniden sağlık kontrolünden geçirilmiştir? Söz konusu durum yasalara aykırı
değil midir?
3) Sağlık işçilerinin sağlık kontrollerinin
hastanede değil de hastane önündeki konteynırda yapılmasının gerekçesi nedir?
4) Sağlık kontrolünden geçirilen işçilere
maaşlarından kesilmek üzere sağlık kontrolü tutarı olarak 50 TL kesileceğine
dair dilekçe imzalatıldığı doğru mudur?
5) 6331 No'lu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun İşveren
ile Çalışanların Görev, Yetki ve Yükümlülüklerini belirleyen 2. Bölüm'ün 4.
maddesinin 4. fıkrası "İşveren, iş
sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz" diye
hükmeder. Bu doğrultuda, çalışanlardan ücret kesilmesi yasaya aykırı değil
midir?
İçi boşaltılmış işyeri hekimleri eğitimleri şimdi
de “ne gerek var eğitimlere” yaklaşımıyla hiçleştirilmek istenmektedir. Aslında
bu gelinen nokta, bir yanıyla da; “Piyasa” ya teslim edilen eğitimlerin adının
konulmasıdır. Evet! Bu bir hiçleştirmedir.
Oysa ki; işyeri hekimliği yapacak profesyonellerin
mezuniyet sonrası işçi sağlığı ile ilgili ayrı bir eğitim almaları gerekliliği
işin doğasında vardır. Fransa, Almanya, Avusturya, İspanya gibi ülkelerde 6
yıllık tıp fakültesi eğitimi sonrası 3-4 yıllık uzmanlık eğitimi bilimsel
olarak tanımlanırken; Uzmanlık eğitiminin olmadığı ülkelerde ise 200-600
saatlik sertifika programlarına katılan hekimler işyeri hekimliği
yapabilmektedir.
6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” ve
buna bağlı olarak çıkartılan “İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev,
Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” ile işyeri hekimine
“sorumluluk ve görevler” tanımlayan, ama içerikli eğitim aramayan Çalışma
Bakanlığı’nın söylemini şimdi Sağlık Bakanlığı kendi dilinde şöyle ifade
etmektedir: “Benim işçinin sağlığını korumak diye bir derdim yok. Bana iş
kazalarının, meslek hastalıklarının, kısacası işçi cinayetlerinin sorumlusunu
bulun yeter. Ancak Hükümet’e ve aynı iktidar bloğu içinde bulunduğum sermayeye
buradan sorumluluk düşmesin.”
Oysaki bizler: Çalışma Bakanlığı tarafından
hazırlanan, yasaların-yönetmeliklerin sermaye ve temsilcileriyle buluşulup
pişirildikten sonra, “tarafları ikna etmek için” çağrıldığımız toplantılarda
iktidar bloğunun bilimsellikten uzak bürokratlarında işçi cinayetlerinin
sorumlularını görüyoruz.
Üretim ilişkilerinin sermayenin karını maksimize
etme modeli üzerine kurulduğu bir düzende, işyeri hekimlerinin bilimsel eğitimi
sermayenin karına yansıyacak mıdır ki, sermaye ve sözcüsü AKP’nin oluşturduğu
iktidar bloğu işyeri hekimleri eğitimlerinin içerikleriyle uğraşsın?
Gayri bilimsel-batıl akıl sahibi iktidar bloğu
işçilerimizin “kaderi”nin altını bir kez daha çizmiştir. Bilimsel akıl iş
kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunu savunurken,
bilimsellikten uzak batıl akıl ile bilimselliği sadece ve sadece karını artırma
teknolojileri için kullanan sermaye ise işçilerimizi iş kazası ve meslek
hastalıklarına davet ediyor.
Eğitimli ve/veya eğitimsiz işyeri hekimi ise
kapitalizmin sürekliliği için işçi cinayetlerinin sorumlusu olarak işaret
ediliyor.
/Cem ŞAHAN
31 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder