22 Ocak 2014 Çarşamba

Ladikli Hüseyin Avni Lifij...

Geçen akşam Yerel Tarih grubunun öncülüğünde düzenlenen bir toplantıya katıldım. Konu Samsun Arkeoloji Müzesi'nin ihtiyaca cevap vermemesinden dolayı yeni bir müze yapılması idi. Tespit çok doğru; zira mevcut müzede sergilenmesi gereken 10 bin eserden 600 tanesinin ancak sergilenebildiği, gerisinin ise depoda saklandığı haylidir bilinen bir gerçek. Sanata, kültüre önem veren aklı başında hiçkimsenin itiraz edebileceği bir durum değil, her ne kadar toplantıda yeni bir müze yapımı için Samsun Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin birbirinden farklı ifadeler kullandığı söylense de!(ancak belirtmeliyim ki, bildiğim kadarıyla belediye bu konuyu gündemine aldı)...

Yerel Tarih Grubunun işi çok ciddiye aldığı belli. Henüz ortada belirli bir yer bile yok iken, katılımcılardan bir iki kişi hariç hiçkimse mimar ya da mühendis değil iken, dahası bu yeni müze yapılacağı zaman bizim hiç tanımayacağımız bir firmaya ihale edilmesi veya projesi için bir yarışma açılması muhtemel iken bir sunum yapıp Türkiye'den ve dünyadan arkeoloji müzesi örneklerini bize tanıttılar. Toplantıya katılan 20 kişi (19'u STK temsilcisi idi) hayli bilgilendik, hatta içimiz biraz gıptayla, biraz kıskançlıkla doldu ve biraz da hayıflandık: "Bizde niye yok, bizim eserlerimiz niye depoda çürüyor?" diye...

Büyükşehir Belediyesi Samsun'a yeni bir arkeoloji müzesi yapımını kısa vadeli programına aldı veya almadı, müze yapılırken grubun yaptığı sunumla hayli bilgilenen bizlerin fikri alınır veya alınmaz, benim üzerinde durmak istediğim şey başka. Malumunuz, bir süre önce kentimizde Kent Müzesi açıldı. Planlandı, tasarlandı, açıldı, açılacak diye aylarca süren, açılışı ha bire ertelenen ve onca meraktan sonra açılan Kent Müzesi dağın fare doğurması misali tam bir fiyasko (bu konuda ne düşündüğümü daha önce yazmıştım). Arkeoloji Müzesinin içini doldurmak Kent Müzesindeki gibi sorun olmayacaktır, zira zaten depoda bekleyen eserlerin sergilenebilmesi ihtiyaçından yapılacaktır. Ancak bu kez de Samsunluyu ve şehre gelen ziyaretçileri o eserlerle tanıştırma, bir anlamda yine müzenin içini (insanla)doldurma ihtiyacı doğacaktır.

Şimdi her zaman olduğu gibi bu satırlara denk düşerse eğer birileri çıkıp yıllık ziyaretçi rakamları verecek, okulların toplu müze ziyaretlerinden söz edecek, bize de ikna olmak düşecektir ama öyle değil. Gerçekten öyle değil!

Siz hiç Hüseyin Avni Lifij adını duydunuz mu? Samsun'un Ladik ilçesine bağlı Karaaptalsultan köyünde doğan Hüseyin Avni Lifij! Ressam! Karagün ve Akgün adlı tablolarıyla Kurtuluş Savaşını anlatan Ladikli ressam... Canik Belediyesi'nin düzenlediği Uluslararası Canik Sempozyumunda sitemizin de yazarı olan değerli tarih profesörü, aynı zamanda hemşehrimiz Kemal Arı hoca anlatana kadar ben de duymamıştım...

Ve siz; tanıdıklarınızın, yan komşunuzun, iş yerinizde masa arkadaşınızın mevcut arkeoloji müzesindeki mozaiği gördüğüne, dikkat ettiğine tanık oldunuz mu?

İşte üzerinde durmak istediğim bu! Gün gelip televizyon kanallarında düzenlenen anlamsız yarışmalara katılan ve sonra da sabun köpüğü gibi kaybolup giden bir iki günlük popüler isimlere bile karşılama törenleri yapan yöneticilerimiz kalıcı müzeler yaparken, oluştururken kalıcı isimlerin öne çıkmasında ön ayak olsunlar ve o eserlerle, isimlerle bizleri tanıştırsınlar ki bizler bu önemli isimleri duyduğumuzda "Aaaa" yapmayalım...

/İlknur YAMAK
22.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder