30 Ocak 2014 Perşembe

Unutulan Sektör: Tarım 3

Türkiye'de ilk şeker fabrikası, Uşaklı Molla Ömeroğlu Nuri(Şeker)'nin teşebbüsleri  ile, 600.000 TL sermeyeli olarak, "Uşak Terakki  Ziraat T.Ş.A tarafından 1925 yılında temeli atılan fabrika, 1926 yılında faaliyete geçmiştir. Osmanlı döneminde de şeker fabrikası kurulması ile ilgili faaliyetler olmasına rağmen bunlar başarılı olamamıştır. Ülkemizdeki bu fabrikayı takiben birçok fabrika kurulmuş ve Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü’nün önderliğinde, şeker pancarı üretimi desteklenmiş ve bir dönemde kendimize yetecek kadar şeker üretimi gerçekleştirildiği gibi, bazı yıllarda ihracat bile yapılacak duruma gelinmiştir. Türkiye tarım tarihinde T. Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü, büyük rol oynamış, şeker pancarı üretiminin yanında, yem bitkileri üretimi ile besi ve süt sığırcılığında da önderliği üstlenmiştir. Ülkemizin dört bir tarafındaki şeker fabrikaları, kendi faaliyetlerinin yanında tarımın diğer kollarındaki faaliyetleri ile örnek bir kuruluş olmuştur. Ülkemiz için olan önemi açısından, bu fabrikaların özelleştirilmesi üzerinde, ekonomi bakımından yeterli bilgiye sahip olmadığım, ayrıca bu husus bir tercihler manzumesi olduğu için üzerinde durmak istemiyorum. Şeker fabrikaları devletin veya özel teşebbüsün elinde olabilir. Yalnız, Türkiye'nin şeker üretimi bakımında dışarıya bağımlı olmaması gereği ortadadır. Zira, ülkemizde kendimize yetecek kadar şeker üretimini besleyecek pancar üretim potansiyeli vardır. Açıkça ben bu potansiyelin kullanılmasını arzu ederim.

Şeker pancarı üretimini de tahdit ederek, ABD'den ithal edilen mısırdan üretilen tatlandırıcıların yaygın olarak kullanılmasının ülkemizin yararına olmadığını ifade etmek isterim. Eğer, biz kendi imkânlarımızla ürettiğimiz şekeri, dışarıya göre daha pahalı olarak üretiyor isek, bunun önemi yoktur. Zira, bir kilo şeker için fazladan ödeyeceğimiz para Türkiye sınırları içinde kalacaktır ve cari açığın azalmasında önemli rol oynayacaktır. Tarım ürünleri bakımından dışarıya bağımlı olmayı anlamak mümkün değildir. Bunun yanında kendi ülkemizdeki ürünlerin ekimini tahdit ederken; dışarıya bağımlı bir durumu tercih etmemek gereği vardır. Bugün ucuz olarak ithal ettiğimiz tarım ürünleri, dünyanın bu alandaki fiyat durumuna göre ortaya çıkmaktadır. Yarın bunları, çok yüksek değerler vererek alınmayacağına kim garanti verebilir. Bunu bir tarafa bırakalım, kritik dönemlerde bu ürünleri bulmak da mümkün olamayabilir. Giderek tarım ürünlerinde dışarıya daha çok bağlandığımız gerçektir.

İthal ettiğimiz tarım ürünleri bakımından, yetkililerin verdiği rakamlar oldukça manidardır. Yıllara göre değişmekle birlikte, başta 2-3 milyon ton buğday ithal etmekteyiz. Özellikle, un ve undan mamul ürün yapan kuruluşlar, gerek kalite ve gerekse hektolitre ağırlığı olarak dışarıdan buğday ithal etmeyi tercih etmektedir. Özellikle, malt yapımında kullanılmak üzere, 400 bin ton kadar arpa ithal edilmektedir. Baklagillerle beraber bu rakamın bir milyon ton kadar olduğu tahmin edilmektedir. Benim çok önemsediğim bir ithal ürün de pamuktur. Elbette, uzun lifli olmak üzere pamuk ithal etmeye mecburuz, fakat bu hiçbir zaman bir milyon ton olamaz. Diğer ithal ettiğimiz önemli bir kalem ise, likit yağdır. Gerek sanayi ve gerekse yemeklik olarak ithal ettiğimiz likit yağ 800 bin ton kadardır. Ayrıca, hayvan yemi yapmak için küspe ve geçen yıl ithal ettiğimiz samanı da buna ilâve edebiliriz. Bunlara ilave olarak, önemli ölçüde turfanda sebze ve meyve ithali vardır. Ülkemizdeki tohumluk meselesi ise değişik bir durum arz etmektedir. Hollanda ve İsrail firmaları, Türkiye'de  ürettikleri tohumları, Türkiye dahil dış ülkelere pazarlamaktadır. Özellikle şunu ifade edebilirim ki, ülkemiz kendine yetecek olan sebze tohumlarını içeride üretecek kapasiteye gelmiş bulunmaktadır. Eğer, bir miktar eksiklik var ise, çok az bir destek ile bu da giderilebilir. Tarımda tüm ithal ettiğimiz ürünlerin tamamına ödenen paranın 8 ile 10 milyar dolar civarında olduğunu bazı yetkililer ifade etmektedir.

1960'lı yılardan sonra kendine yeten ve dışarıya, tarım ürünleri ihraç eden ülke konumundan bu duruma gelmemiz ve bunun sebepleri çok düşündürücüdür. İnsanlık tarihi boyunca önemini yitirmeyen ve yitirmeyecek olan sektör, tarımdır. Tarıma gereken önem verilmelidir. Saygılarımla.

/Osman ECEVİT
30.01.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder