26 Nisan 2009 Pazar

Samsun Ve Marka


Seçim de bitti ama Başbakan İstanbul'da Samsun için yine marka şehir betimlemesinde bulundu. Başbakan Erdoğan, Karadeniz sahilinde en önemli marka şehir olmak üzere öne çıkan şehir Samsun´dur dedi. 


  Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) sordum, marka nedir? diye.

TPE yanıt verdi: Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.

Yine sordum: Siz de markalanmış şehir var mı?  TPE sustu... Çıtı çıkmadı!

*

Beyaz eşya denilence akla Arçelik, Vestel, Bosh gelir mesela... Otomobil denilince; Mercedes, Renault, Tofaş, Wolswagen... Takım elbisede Beymen, Altınyıldız... Ama hepsinin görüyorsunuz ki bir kategorisi var!

Şehir denilince herkesin aklına yaşadığı kent gelir!  Büyükşehir denilince; Önce İstanbul! Ankara, İzmir!  Ama tekstil denilince... Düne kadar Denizli akıllarda belirirdi... Gemiyse kategori Tuzla! Pastırma ve sucuk olunca iş, Kayseri.  Bürokrasi zikredilince Ankara... Medya denilince İstanbul! Patates akla gelirse ille de Nevşehir! Karpuz'da Adana ve Diyarbakır. Şeftali Bursa... Kavun, Manisa Kırkağaç! Turizm denilince Antalya! Hamsi'de ise tüm Karadeniz! Fındık'ta Giresun!

...

*

Marka denilince bir şeylerin öne çıkmış olması lazım! Şimdi Samsun marka şehir olunca hangi özelliği ile öne çıkacak? Yoksa Karadeniz denince akla Samsun gelmesi kadar doğal bir şey yok! Gerçi onu da kaybediyor ama...

Bu şehrin Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve siyasetçileri Samsun'un hangi konuda marka olacağını bir zahmet Başbakan'a sormalı!

Bu markalaşma hareketi sonunda Samsun denilince akla ne gelecek? Sanayisi mi, tarımı mı, ticareti mi?

*

Yok Karadeniz denilince akla Samsun gelecek deniliyorsa... O da biraz 'eşeğini kaybettirip, sonra buldurmaya' benzer. Çünkü Karadeniz'in bir tane Büyükşehir'i var... O da Samsun!

Samsun'a böylesine bir markalık biçmek... Samsun'un büyükşehir statüsünü korumak anlamına gelir ki...  Bunun da tercümesi; Samsun'a bir halt vermeyeceğiz!dir! Yapılana da markalaşma değil... Oyalama, uyutma denir!

İnanmıyorsanız TPE'ye sorun?

/ Erdem EROL
26.04.2009

9 Nisan 2009 Perşembe

Samimiyetimiz İtibarımızdır, Teşkilat Lolo…

 ‘Ya bizim itibarımız…’ 
En iyimiz Fevzi
             
Ey okur merhaba yine.

Kimileriniz bu merhaba işinden sıkıldı biliyorum. İçinden hatta dışından ‘başlicam merhabana hoca’ diyenleri duyar gibiyim. Oysa bizim ettiğimiz, sizi adam yerine koymaktan öte bir şey değildir vesselam.

Selam verdik merhabaya durduk. Selamımız rüşvet değildir evet. Merhabamız bir ince Cumali’dir. Bir İnce Memed’dir; Yaşar Kemal’in kulakları çınlasın… Bir ince sazdır merhabayla çaldığımız…

Geçen haftaki yazımdan sonra pek ‘bi’ alkış aldım. Tezahürat sesleri Başbakan’a kadar gitti mi bilmem. Umarım Başbakan gereğini yapacaktır.

Gelelim bu yana. Bir süredir Obama buralarda. Misafire hürmettir bize yakışan. Lakin anlayamadığım bir şeyler var ehil biri merakımı gidersin. Şimdi bu Obama elini kolunu sallaya sallaya bizim Meclise giriyor ve konuşuyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bilumum bakanlar, burnundan kıl aldırmayan askerimiz her bir büyüğümüz locadan ve de sıradan adamı dinliyor. Eyvallah. Aklımın çalışma biçimine mani olamıyorum tabi. Karlofça Anlaşmasına kadar başka bir ülkeden kral, sultan her neyse devlet başkanları Osmanlı’ya geldiğinde ancak Vezir (Bakan) düzeyinde muamele görürdü bir vakitler. O gün bizim Sultanlar genellikle ava neyim giderlerdi. Enis Abi yarım yamalak hikâyeci tarihçiliğiyle girdi araya, şu meseli aktardı. ‘Tam hatırlayamıyorum 2.Mahmut yahut 3.Selim Dönemi neredense bir Frenk Prensi diyor Enis Abi, Osmanlıya gelecek, Sultan’a izin için mektup gönderir, mektubu okur Sultan ve mektubun altına not düşer; ‘çan çaldırmasın, edebiyle gelecekse gelsin’. Şimdi ben bunları yazdığım için ‘faşist oluyor’ olmam umarım.          

Efendiler itibarımız önemlidir evet. İtibarlı bir ülkeyizdir artık. Obama bu işin farkındadır. Obama çan çaldırmamıştır edebiyle gelip edebiyle gitmiştir. Bizim Ak Parti il teşkilatı farkında değildir. Ortadoğu için itibarlı bir ülkeyizdir. Balkanlar için itibarlı bir ülkeyizdir. Türkî Cumhuriyetler için itibarlı bir ülkeyizdir. Doğu Blok’u için önemli bir ülke, Avrupa Birliği için önemli bir ülkeyizdir. Vel hâsılı kelam Türkiye Cumhuriyeti Devleti Küresel bir güçtür ve ‘yedi düvel’ bunun farkındadır bir tek Samsun il teşkilatı farkında değildir. Davostan sonra, Sayın Başbakan Nato’yu da hizaya getirmiş sadece baş sallayan, el kaldıran, gâvurlar ne derse ‘başım üstüne gardaş’ diyen bir ülke olmaktan çıkmışızdır. Rasmussen İslam Dünyasından özür dilemek zorunda bırakılmıştır. Türkiye Nato sürecini yine iyi yönetmiştir.  Dış politikada etkin bir ülke haline gelmiştir ülkemiz. Ak Parti Samsun il teşkilatı bütün bunların farkında değildir.

Anlatmak istediğim aslında şudur. Başbakan Tayyip Erdoğan yalnız ve itibarlı bir adamdır ülkemizde ve dünyada. Muhalefet ne kadar farkında değilse bu itibarın Ak Parti Samsun il teşkilatı da farkında değildir. Diğer birçok il ilçe teşkilatı da farkında değildir bu yalnızlığın ve itibarın. Sandıklara bile sahip çıkmayarak, milletin kullandığı oyları geçersiz kılmayı başararak itibar kaybeden bir teşkilattır Samsın il teşkilatı. Şimdi bir tek şeyi söylemek kalıyor Ak Partiye oy veren insanlara;’ Fevzi’nin dediği gibi ya bizim itibarımız’.

Hamiş: Ey Okur iş bu yazının muharririnin ne Ak Parti Genel Merkeziyle ne de il ve ilçe teşkilatlarıyla hiçbir ilişkisi yoktur, vergilerini düzensiz ödemekte olan düz bir vatandaştır…

09.04.2009
/Nevzat ONMUŞ