2 Aralık 2009 Çarşamba

Bir Otel Hikâyesi


Sezen Aksu gibiyiz... O yıllarca, "Bir kedim bile yok..." şarkısını söyledi... Biz de yıllardır, "Bir 5 yıldızlımız bile yok" dedik!
***

Sadece biz mi?  Milletvekillerimiz bile... Mesela en sert tepkiyi veren Fatih Öztürk oldu! Ardından milletvekilimiz ve iktidar partisinin grup başkanvekili Suat Kılıç hayıflandı... Sonra AKP koro halinde çığırdı aynı şarkıyı... "Bir otelimiz bile yok... Sadece 5 yıldızlı..."
***

Oysa kendinden öncekiler yapmıştı... Üstelik yer bulamayıp denizi doldurarak... Hem de devlet yapmıştı...  Şimdilerde birilerinin 'bizden önce hiç bir şey yapılmadı" dedikleri dönemlerde... Samsun'daki birçok diğer yatırım gibi... Hatta bugün iktidarın doğrudan alımlara para harcamak için peş peşe sattıkları gibi...
***

Sonra uyuşmazlık çıktı...  Samsun'un tek 5 yıldızlı oteli mahkeme salonlarına taşındı... Mülkün temeli olan adaletten...  Mülkün sahibini bulması istendi...  Adalet Tanrıçasının eteğinin son dönemlerde çok uzatılmasından olsa gerek... Adaletin ikide bir ayağı takıldı... Terazi kefeleri sırayla ağır bastı...  Bundan sonra da defalarca ağırlığın yer değiştireceği gibi...
***

Ama bugün Samsun 5 yıldızlı oteline kavuşuyor... Açılış sırasında, mahkemenin verdiği son karar bilgisayardan çıkıp... İşletmeciye teslim edilmezse... Ya edilirse...  O zaman da açılış bir kez daha teslime dönüşecek!  Açılış yapılırsa... Samsun 5 yıldızlı bir otele kavuşacak!
***

Nasrettin hocanın eşeğini önce kaybedip, sonra bulup sevinmesi gibi...  Hepimiz sevineceğiz! Belki, "Samsun'a 5 yıldızlı otel kazandırdık" açıklaması yapan siyasetçi bile çıkabilir!  Olmaz olmaz demeyin!
Hafızanızı balıklara emanet etmeyin!

/Erdem EROL
02.12.2009

24 Kasım 2009 Salı

Hangi Samsun


Çok yazdık...  Çok söyledik...  Kimi inanmadı...  Kimi 'işleri muhalefet' dedi... Ama şimdi herkes konuşuyor!
***
Soru şu:  "Hangi Samsun'da oturuyorsunuz?"   Kuzey Samsun'da mı...  Güney Samsun'da mı? Deniz kenarındaki Samsun'da mı...  Tren yolunun ötesindeki Samsun'da mı?
***

Raylı sistem duvarlarının şehri ikiye böldüğünün yeni farkına varıldı...  Duvarlar yükselince... Şehir, tam kenardan ikiye bölününce...  Tren yolunun kuzeyinde, denizle arasına duvar örülmemiş yerde oturanlar... Tren yolunun güneyinde, denizle arasında duvar bulunanlar!
***

OMÜ'den Eğitim'e kadar olan bölümde kısmen yarı yarıya bölündü... Yarısına yeni bir rant sağlandı... "Deniz tarafı" diye... Diğer yarısı ise...  Raylıdan yukarı!  Ama eğitimden meydana kadar tüm şehir eski Berlin'e döndü... Hepsi duvarların arkasında kaldı! Doğu Berlin, batı Berlin bitti... Kuzey Samsun, güney Samsun geldi!
***

Aynı aga ile marabanın meşhur hikayesi gibi... Düşünsenize... Dün Samsun'u sahile kavuşturduk diyorsun... Sonra sahille Samsun arasına duvar çekiyorsun... Koskoca şehri eski Berlin'e dönüştürüyorsun...
***

Şimdi duvarlara bakıp söyleyin bakalım...  Siz hangi Samsun'da yaşıyorsunuz...  Sahili olanda mı?...  Duvarların ardındakinde mi?

 /Erdem EROL
24.11.2009

2 Kasım 2009 Pazartesi

Marka Şehir


Siyasetçilerimize göre Samsun marka şehir olma yolunda hızla ilerliyor. AB fonlarından 'Samsun'u marka yapmak için alınan 200 bin Euronun nereye harcandığının hesabı verilemezken... "Güneşin Doğduğu şehir"  patenti bile Samsun'a ait değilken... Marka yolculuğu için bilmem kaç bin Tl harcanarak yaptırılan internet sitesi bile çalışmazken... Marka oluyoruz...


*
Samsun'un ilk markası 19 Mayıs ve Atatürk! Samsun'un simgesi Atatürk heykellerinin çevresini 'ampulle', 'sarıkla' donatıyoruz... 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını belki de Atatürk'ün posterlerinin en az asıldığı yıl olarak kutladık...  İyi mi?  Marka oluyoruz... "Atatürk markasını en hızlı kaybeden şehir" markası!
*
Samsun'un ikinci markası ne? Samsunspor... Hangi ligde ve kaçıncı? "Bir zamanlar Avrupa kupalarına giden bir takımı, yok etmede en başarılı şehir" olarak markalaşıyoruz...
*
2002 yılından beri tüm kamusal varlıklarını en hızlı kaybeden şehir diye... Büyükşehir Belediye Başkanı ve arkadaşları 'zimmet, para aklama, rüşvet..." gibi suçlardan yargılanmasıyla... Başkan ve arkadaşları adliyeye çıkarken dayak yiyen gazetecilerinin, bir tam sayfa ilan alabilmek için başkan taraftarı olmasıyla...
*
Türkiye'nin kilometre maliyeti en pahalı raylı sistemi yaptıran şehir olarak... Dünyanın en büyük sülün heykellerinin yapıldığı şehir diye... En çok yöneticinin vekâleten koltukta oturduğu kent... Yöneticilerinin bomboş bardağı gösterip, "Bunun dolu tarafından bakmak gerekir" diyerek, halkıyla dalga geçtiği...

Muhalefetinin, özellikle belediye hizmetleri başta olmak üzere Samsun'la ilgili konularda konuşmamaya, eleştirmemeye yemin ettiği...

Tüm bunlara rağmen, halkının kuzu kuzu dinlediği; ender şehirlerden biri olarak markalaşıyoruz!
*
Evet Samsun her geçen gün marka şehir oluyor... Çünkü yukarıdaki listelere her gün yenileri ekleniyor!

/Erdem EROL
02.11.2009

12 Ekim 2009 Pazartesi

Gelişen Samsun Ve Kurdele


Ne diyorlar... "Samsun gelişiyor...  Türkiye'nin ilk 10 şehri arasına giriyor... Bilmem hangi şehri geçti..."

*

Bir şehrin gelişmesi için ne gerekli?  Yatırım!  Samsun'un 6 bin kilometre asfaltlanmayı bekleyen köy yolu varken... Kayak merkezine yol... Samsun hala birleşik sınıflarda ve ikili eğitim yapan iller sıralamasında ilk 5 içindeyken... Yeni bir hükümet binası yapmak veya yapmaya çalışmak... Gelişmenin göstergesi midir?
*

Gelişmek için üretmek lazım... Samsun'da üretip... Başka şehirlere, başka ülkelere satmak! Samsun'da işsiz sayısını azaltıp, nitelikli çalışan sayısını artırmak...
*

Şöyle bir baktım arşivlere... Samsun'a son bir yılda ne temeli atılmış diye... İkinci el oto Center...
Canik Kültür Merkezi... MMO Hizmet binası... Raylı Sistem...  Bir de Baumax ticaret merkezi...
*

Peki açılışı yapılan ne var?  Vezirköprü Göl beldesinde selden yıkılan köprü... Salıpazarı Alan köyü içme suyu şebekesi... Halkbank Vezirköprü Şubesi... Bol miktarda SKM (Siyasi parti ve adayların Seçim Koordinasyon Merkezi) Kavak Rıdvan Çelikel Anadolu Lisesi... Çarşamba Canlı Hayvan Borsası...  Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü... Bir de Başbakanın seçimden hemen önce toplu açılışını yaptığı... Sayısının 243 olduğu söylenen... Ne olduğunu kimsenin sıralayamadığı... Köy yolu geçişi, küçük dere üzeri köprüler gibi... Belediyelerin yaptığı park bahçe düzenlemeleri gibi kurdelelik (!) işler var!

*
Tesis olarak sadece... Borsan'ın kurduğu organik Mobilya Entegre tesisi... Başka?
...
*
Hani Samsun 10-12 yıl sonra bir bakan kazandı ama... Şöyle ona bile bir büyük fabrikanın temelini atma... Bir büyük fabrikanın kurdelesini kesmeyi nasip etmediler! Aha! Süre geldi, geçiyor... Mağaza açılışlarıyla geçiştiriyorlar Samsun'un bakanını! Büyükşehir Belediyesi bile önceki Bayındırlık Bakanı'na büyük bir otel (!) temeli attırdığı halde... Bakan olan Samsun'un milletvekiline bunu bile çok görüyorlar! Bitmese de olur! Diğerleri gibi, billboardlarda bitmiş afişi olsun… Altında da ‘Samsun’a hayırlı uğurlu olsun’ yazsın yeter! Temel attırın, kurdele kestirin Samsun’un bakanına! Gelişen Samsun”u hissetsin keserken kurdeleyi… Sallarken harç dolu küreği… “Lafla Samsun gelişmez” diyen şer cephesini (!) utandırın! Hiç değilse billboardlarla, kurdelelerle, küreklerle kalkındırın (!) Samsun’u!

/Erdem EROL
12.10.2009

20 Ağustos 2009 Perşembe

Samsun’un Ateş’le İmtihanı

Alev Alatlı, İlber Ortaylı, Hilmi Yavuz, Beşir Ayvazoğlu, Nazan Bekiroğlu, İskender Pala, Mustafa Armağan, Mustafa Kutlu, Abdurrahim Karakoç, Ümit Meriç, Nihat Genç, Ahmet Turan Alkan, Bekir Coşkun, Halil İnalcık, Murat Belge, Doğan Hızlan, Vedat Türkali, Haydar Ergülen, Yavuz Bülent Bakiler, Sevinç Çokum, Mehmet Niyazi, Sunay Akın, Cezmi Ersöz, Şaban Abak, Vehbi Vakkasoğlu….

Yukarıdaki isimler Samsun İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerinin hazırladıkları “Mülakat” isimli iki ciltlik dev eser için görüştükleri yazarların listesi.. Kitaplarını okuyorlar, randevularını alıyorlar ve kalkıp gidiyorlar; İstanbul, Ankara Sivas.. Daha çok isim var..

Öğrencilerin röportajlarından oluşan Mülakat ile birlikte Makalat serisinde ise öğrencilerin araştırmaları ve makalelerini bulabilirsiniz.

Öğrencilerin bir de kendi süreli yayınları var; Gelecek Dergisi, zaten okulun sloganı da ‘Geleceğinize Hoş Geldiniz’

İki tane Sempozyum Bildiler kitabı, Türkçemiz Geleceğimiz isimli araştırma eseri..  Meraklısı okulun diğer yayınlarını da edinebilirler adresinden.

Okul, ülke genelinden 3337 kişi ve 1925 projenin katıldığı TÜBİTAK Proje Yarışmasında Sosyoloji projesiyle Türkiye üçüncüsü, Tarih projesiyle Türkiye 3.sü oldu. Samsun bu gururu daha önce hiç yaşamamıştı.

Samsun Valisi Hasan Basri GÜZELOĞLU, Sosyal Bilimler alanında TÜBİTAK tarafından Türkiye genelinde düzenlenen yarışmada aynı yıl Samsun’a bir birincilik ve bir üçüncülük kazandıran İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerini makamında kabul ederek,  "Sizleri Samsun'un gururu olarak ilan ediyorum." dedi.

Samsun Sosyal Bilimler lisesi Samsun dışında bir yıldız gibi parlıyor.. Biz içeriden bu okulun kıymetini bilemiyoruz..

Yayınlarıyla, sempozyumlarıyla, eğitim anlayışıyla.. Samsun'da 2. Uluslararası Samsun Sosyal Bilimler Sempozyumu'nu gerçekleştiren Samsun İbrahim Tanrıverdi Sosyal Bilimler Lisesi Türkiye'de uluslarası bir Sempozyum düzenleyen ilk lise oldu.

Başarıyı görmüyoruz.. Görmezden gelerek saklıyoruz ortaya çıkarsa utanacakmışız gibi.. Ama okul müdürünün öğrencilerinin barınma problemi için ortaya koymuş olduğu mücadeleyi lekelemek karalamak için elimizden geleni yapıyoruz.. Hatta diyoruz ki “ Sana ne Hocam öğrencilerinin yurt probleminden, bak bizim de bir yığın problemlerimiz var, sesimiz çıkıyor mu?”

Bir müdürün devletin okulu ve milletin öğrencileri için duymuş olduğu ıstırabı ve çekmiş olduğu sıkıntıyı kıskanıyoruz.. Adamı günah keçisi yapıyor, ortalığı velveleye veriyoruz.. Hiç kimse elini taşın altına koymuyor ama elini taşın altına koyanı da çekemiyor.. Anlaşılması zor bir pskoloji demek isterdim ne ki Samsun’da bunlardan çok oluyor; siyasi ortamlarda kulis yapmak yerine, o çıkar çetesinin, şu topluluğun, bu cemiyetin adamı olmak yerine işini yaptığı hem de çok iyi yaptığı için bir insan nasıl eleştiriliyor merak eden varsa buyursun baksın Samsun’da yaşananlara..

Meraklısı için iki not:  Yozgat`ın Sarıkaya ilçesindeki İmam Hatip Lisesi eski binasının, Sarıkaya Lisesi`nin talebine rağmen dershaneye verildiği yönündeki iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktı. Binanın iki yıl önce Sarıkaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düz liseye ek bina olarak verilmek istendiği; ama lise yönetiminin bu teklifi reddettiği öğrenildi. `Devletin binasını liseye değil de dershaneye verdiler` başlığıyla Hürriyet gazetesinde yer alan haberde okul binasının liseye değil de dershaneye tahsis edildiği iddia ediliyordu.  Konu hakkında bilgi veren Sarıkaya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, ilçede derslik ihtiyacının bulunmadığını belirterek, İmam Hatip Lisesi`nde derslik başına 5 öğrencinin, Çok Programlı Sarıkaya Lisesi`nde ise bir dersliğe 29 öğrencinin düştüğünü söyledi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ayrıca, Çok Programlı Sarıkaya Lisesi`nde bazı sınıfların boş olduğuna işaret ederek, istenmesi durumunda bu sınıfların da eğitime açılabileceğini vurguladı. Maltepe Dershanesi`nin yap-işlet-devret modeliyle 8 yıllığına devraldığı binada 3 yıl öncesine kadar İHL`ye devam eden kız öğrenciler eğitim görüyordu. İHL`de karma eğitime geçilmesi üzerine kızların devam ettiği bina boşaltılmıştı. 20.08.2005 Zaman Gazetesi ve  http://www.gasteci.com/haber5508.htm

‘Emin Çölaşan Yine Tekzip Yedi’ 
İstifa meselesine gelince; Bırakıp gitmeyi bilmediğimiz için bu tavrı anlamakta zorlanıyoruz. Altında bir Çapanoğlu vardır diyoruz.. Sen gurbette değilsin gurbet senin içinde..

20.08.2009
/Recep YAZGAN

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Plaj Yapıldı Halk Denize Giremiyor!


Zamanın İstanbul valisi Fahrettin Kerim Gökay, Florya plajında yaşanan sorunlar üzerine 50 yıl önce "Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor" diye bir serzenişte bulunmuş...

Bunun tam tersi bir ifadeyi de ben bugün Samsun için kullanmak istiyorum: "Plajlar açıldı, halk denize giremiyor." Bu sözümde iddialıyım. Her ne kadar Samsunlu denizle kucaklaşmış olsa da Atakum hariç Samsun'da halkın denize girebileceği açık alan kalmadı.

Bilindiği gibi Samsun il merkezi dolgular nedeniyle denizden epey uzakta. Uzak da olsa, var olan kıyı şeridi kumsal değil taş ve kaya dolgulu. Limandan başlayıp Kirazlık' a kadar olan alan içinde iki adet kumsal alanın ikisine de plaj (Mert ve Bandırma Plajları) yapılınca hali vakti yerinde olan vatandaşlar haricinde halkın serbestçe denize gireceği alan maalesef kalmamıştır.

Önceden, domates ekmek Allah ne verdiyse piknik sepetleri hazırlanır, deniz kıyısına gidilip yer tutulur, gün boyu ailecek orada kalınır, yandıkça denize dalınır, üşüdükçe kumda uzanıp yatılır, acıktıkça da ekmek arası menüye saldırılarak karın doyurulur böylece halk kendince bir deniz sefası sürerdi.

Şimdi plajlar var. Girişler ücretli. Dışarıdan yiyecek sokmak da yasak. Hafta sonu giriş ücreti 6 TL, yeme-içme bilmem şu kadar... Varın hesabını siz yapın. Daha düne kadar iğne atsan yere düşmeyecek şekilde dolu olan bugünkü Bandırma Plajının olduğu alanda maalesef görevlilerden başka birilerini görmek çok zor.

Mahalle araları da dâhil duyuru için her tarafa “Bandırma Plajı Hizmete Girmiştir.” Afişleri asılmış olsa da geçim derdine düşmüş vatandaş para verip denize girecek durumda değil maalesef.

/Çetin KOŞAR
27 Tem 2009

 http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=1333518#1333518

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Samsun'la İlgili Önemli Olaylar


Samsun Ticaret ve Sanayi Odası, Samsun 2008 iktisadi raporunu kitapçık halinde yayınladı. Güzel bir çalışma... Güzel bir baskı... Üstelik Samsun'da bastırılmış... Emeği geçenlere teşekkür!


Kitabın 9. sayfasında Cumhuriyet döneminde Samsun'la ilgili bazı önemli olaylar başlığı altında, Samsun'a yapılanlar sıralanmış...

19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıktı...
1923 Samsun-Sivas Demiryolu inşaatı 2. defa başladı...
1924 İlk lokomotif Samsun'a getirildi...
1926 Samsun-Çarşamba demiryolu hizmete girdi...
1927 Elektrik şebekesi hizmete açıldı...
1929 Samsun su şebekesine kavuştu...
1932 Samsun-Sivas Demiryolu hizmete açıldı...
1946 Verem Savaş Dispanseri açıldı...
1953 SSK Hastanesi Hizmete açıldı...
1957 Samsun Havalimanı hizmete açıldı...
1960 Samsun Limanı hizmete açıldı...
1963 Samsun Fuarı hizmete açıldı...
1968 Karadeniz Bakır İşletmeleri hizmete girdi...
1970 Azot fabrikası üretime başladı...
1975 OMÜ Tıp Fakültesi öğretime başladı...
...
1993 Samsun Büyükşehir Belediyesi oldu...
1996 Samsun içme suyu ve kullanma suyu projesi tamamlandı...
1998 Samsun-Çarşamba Uluslararası Hava limanı hizmete açıldı...
(Barajlar, yollar ve diğerleri önemli görülmemiş)
*
2002 Doğalgaz OSB'ye geldi, Büyükşehir sınırları genişledi...
2005 Gübre Sanayi A.Ş. (Azot) özelleştirildi...
2006 Bakır özelleştirildi...
2008 Samsun Limanı özelleştirildi...
*
1923'ten, 1998'e kadar...  Sürekli yapılmış... Hizmete açılmış... 2002'den sonra da... Sürekli satılmış! Teşekkürler STSO...

Balık hafızaya karşı, tarihe düştüğünüz not için!

/Erdem EROL
04.07.2009

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Samsun Matbaalarına Kıran Mı Girdi


Bir matbaamız yok. Kurum olarak baskı işleri de yapmıyoruz. O nedenle bu yazıyı çok rahat yazıyorum. Çünkü kimsenin takabileceği kulp için gerekçesi de yok.

Geçen gün İl Özel İdaresi'nin kitapçığını dağıttılar mecliste. Yeni Meclis üyelerinin resimlerinin de bulunduğu... Baştan sona Vali Güzeloğlu'nun resimleriyle donatılmış... Hepsi de zaten gazetelerde yer almış haberlere yer verilerek yapılmış... Hadi o kadar olsun! Ama kitabın basım yeri bölümünde hangi il yazıyordu?  Ankara!

*
Samsun'da yüzlerce matbaa var! Bunlardan en az 10-15'i aynı kitabı en kötü aynı kalitede basabilme özelliğine sahip! Hatta daha fazlasını bile yapabilirler! Ama Özel İdaremiz Ankara'yı tercih etmiş! Ankara matbaasına işi vermiş! Nasıl verdiler? İhale mi yaptılar... Üç teklif mi aldılar? Tercih mi ettiler...  Orasını bilmem!

*

Kim bilir?

Belki de Samsun'daki matbaalara kıran girmiştir!

Zenginleşen, markalaşan Samsun'da, özel idarenin vereceği işe ihtiyaçları kalmamıştır!

*

Belki fiyat istemişlerdir...  Samsun matbaaları biraz yüksek fiyat çekmiştir... Ankara daha ucuz teklif vermiştir... O nedenle idare Samsun'u tercih etmemiştir!

*

Gerekçe ne olursa olsun... Masaldan bir Samsun portresi çizerken... Üç kuruş düşük fiyat diye (belki) Samsun işletmelerini yok saymak, Samsun'un özel idaresine... Ve onun başındaki Samsun'un çocuğuna yakışmıyor! Fiyat fazlaysa... Yasada en fazla 5 denilen ve sürekli 5 kez yapılan meclis oturum sayısını 4'e düşürürsünüz... Aradaki farkı bu oturumun parasından karşılarsınız! Kim bilir... Belki o zaman meclis üyeleri sorar!

Samsun'da matbaa yok mu diye?

/Erdem EROL
18.05.2009

26 Nisan 2009 Pazar

Samsun Ve Marka


Seçim de bitti ama Başbakan İstanbul'da Samsun için yine marka şehir betimlemesinde bulundu. Başbakan Erdoğan, Karadeniz sahilinde en önemli marka şehir olmak üzere öne çıkan şehir Samsun´dur dedi. 


  Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) sordum, marka nedir? diye.

TPE yanıt verdi: Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.

Yine sordum: Siz de markalanmış şehir var mı?  TPE sustu... Çıtı çıkmadı!

*

Beyaz eşya denilence akla Arçelik, Vestel, Bosh gelir mesela... Otomobil denilince; Mercedes, Renault, Tofaş, Wolswagen... Takım elbisede Beymen, Altınyıldız... Ama hepsinin görüyorsunuz ki bir kategorisi var!

Şehir denilince herkesin aklına yaşadığı kent gelir!  Büyükşehir denilince; Önce İstanbul! Ankara, İzmir!  Ama tekstil denilince... Düne kadar Denizli akıllarda belirirdi... Gemiyse kategori Tuzla! Pastırma ve sucuk olunca iş, Kayseri.  Bürokrasi zikredilince Ankara... Medya denilince İstanbul! Patates akla gelirse ille de Nevşehir! Karpuz'da Adana ve Diyarbakır. Şeftali Bursa... Kavun, Manisa Kırkağaç! Turizm denilince Antalya! Hamsi'de ise tüm Karadeniz! Fındık'ta Giresun!

...

*

Marka denilince bir şeylerin öne çıkmış olması lazım! Şimdi Samsun marka şehir olunca hangi özelliği ile öne çıkacak? Yoksa Karadeniz denince akla Samsun gelmesi kadar doğal bir şey yok! Gerçi onu da kaybediyor ama...

Bu şehrin Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve siyasetçileri Samsun'un hangi konuda marka olacağını bir zahmet Başbakan'a sormalı!

Bu markalaşma hareketi sonunda Samsun denilince akla ne gelecek? Sanayisi mi, tarımı mı, ticareti mi?

*

Yok Karadeniz denilince akla Samsun gelecek deniliyorsa... O da biraz 'eşeğini kaybettirip, sonra buldurmaya' benzer. Çünkü Karadeniz'in bir tane Büyükşehir'i var... O da Samsun!

Samsun'a böylesine bir markalık biçmek... Samsun'un büyükşehir statüsünü korumak anlamına gelir ki...  Bunun da tercümesi; Samsun'a bir halt vermeyeceğiz!dir! Yapılana da markalaşma değil... Oyalama, uyutma denir!

İnanmıyorsanız TPE'ye sorun?

/ Erdem EROL
26.04.2009

9 Nisan 2009 Perşembe

Samimiyetimiz İtibarımızdır, Teşkilat Lolo…

 ‘Ya bizim itibarımız…’ 
En iyimiz Fevzi
             
Ey okur merhaba yine.

Kimileriniz bu merhaba işinden sıkıldı biliyorum. İçinden hatta dışından ‘başlicam merhabana hoca’ diyenleri duyar gibiyim. Oysa bizim ettiğimiz, sizi adam yerine koymaktan öte bir şey değildir vesselam.

Selam verdik merhabaya durduk. Selamımız rüşvet değildir evet. Merhabamız bir ince Cumali’dir. Bir İnce Memed’dir; Yaşar Kemal’in kulakları çınlasın… Bir ince sazdır merhabayla çaldığımız…

Geçen haftaki yazımdan sonra pek ‘bi’ alkış aldım. Tezahürat sesleri Başbakan’a kadar gitti mi bilmem. Umarım Başbakan gereğini yapacaktır.

Gelelim bu yana. Bir süredir Obama buralarda. Misafire hürmettir bize yakışan. Lakin anlayamadığım bir şeyler var ehil biri merakımı gidersin. Şimdi bu Obama elini kolunu sallaya sallaya bizim Meclise giriyor ve konuşuyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bilumum bakanlar, burnundan kıl aldırmayan askerimiz her bir büyüğümüz locadan ve de sıradan adamı dinliyor. Eyvallah. Aklımın çalışma biçimine mani olamıyorum tabi. Karlofça Anlaşmasına kadar başka bir ülkeden kral, sultan her neyse devlet başkanları Osmanlı’ya geldiğinde ancak Vezir (Bakan) düzeyinde muamele görürdü bir vakitler. O gün bizim Sultanlar genellikle ava neyim giderlerdi. Enis Abi yarım yamalak hikâyeci tarihçiliğiyle girdi araya, şu meseli aktardı. ‘Tam hatırlayamıyorum 2.Mahmut yahut 3.Selim Dönemi neredense bir Frenk Prensi diyor Enis Abi, Osmanlıya gelecek, Sultan’a izin için mektup gönderir, mektubu okur Sultan ve mektubun altına not düşer; ‘çan çaldırmasın, edebiyle gelecekse gelsin’. Şimdi ben bunları yazdığım için ‘faşist oluyor’ olmam umarım.          

Efendiler itibarımız önemlidir evet. İtibarlı bir ülkeyizdir artık. Obama bu işin farkındadır. Obama çan çaldırmamıştır edebiyle gelip edebiyle gitmiştir. Bizim Ak Parti il teşkilatı farkında değildir. Ortadoğu için itibarlı bir ülkeyizdir. Balkanlar için itibarlı bir ülkeyizdir. Türkî Cumhuriyetler için itibarlı bir ülkeyizdir. Doğu Blok’u için önemli bir ülke, Avrupa Birliği için önemli bir ülkeyizdir. Vel hâsılı kelam Türkiye Cumhuriyeti Devleti Küresel bir güçtür ve ‘yedi düvel’ bunun farkındadır bir tek Samsun il teşkilatı farkında değildir. Davostan sonra, Sayın Başbakan Nato’yu da hizaya getirmiş sadece baş sallayan, el kaldıran, gâvurlar ne derse ‘başım üstüne gardaş’ diyen bir ülke olmaktan çıkmışızdır. Rasmussen İslam Dünyasından özür dilemek zorunda bırakılmıştır. Türkiye Nato sürecini yine iyi yönetmiştir.  Dış politikada etkin bir ülke haline gelmiştir ülkemiz. Ak Parti Samsun il teşkilatı bütün bunların farkında değildir.

Anlatmak istediğim aslında şudur. Başbakan Tayyip Erdoğan yalnız ve itibarlı bir adamdır ülkemizde ve dünyada. Muhalefet ne kadar farkında değilse bu itibarın Ak Parti Samsun il teşkilatı da farkında değildir. Diğer birçok il ilçe teşkilatı da farkında değildir bu yalnızlığın ve itibarın. Sandıklara bile sahip çıkmayarak, milletin kullandığı oyları geçersiz kılmayı başararak itibar kaybeden bir teşkilattır Samsın il teşkilatı. Şimdi bir tek şeyi söylemek kalıyor Ak Partiye oy veren insanlara;’ Fevzi’nin dediği gibi ya bizim itibarımız’.

Hamiş: Ey Okur iş bu yazının muharririnin ne Ak Parti Genel Merkeziyle ne de il ve ilçe teşkilatlarıyla hiçbir ilişkisi yoktur, vergilerini düzensiz ödemekte olan düz bir vatandaştır…

09.04.2009
/Nevzat ONMUŞ

10 Mart 2009 Salı

Samsun'a Merkez Masalları


Samsun, hiç bir şeyden çekmedi bu merkez olmaktan çektiği kadar! Tarım Merkezi denildi! Ovalara su gelecek diye çiftçinin gözü pörtledi! Bafra'ya başlandı... Çarşamba'ya başlanacak inşallah! Allah'tan umut kesilmez ama 50 yıl sonra proje tamamlanmış olacak!

Zaten 70 yıl sonra da deniz yükselecek, her yer suyla dolacak!
*

Yatırım Merkezi denildi!  Samsun'a yatırımcı yağacaktı. Fabrikaların bacaları boy boy yükselecek, tütecekti...  Yatırım Merkezi için Teşvik merkezi olmak gerekiyordu... Ne müjdeler verdiler, ne müjdeler...  Milletvekilleri, belediye başkanları ayrı ayrı açıklamalar gönderdiler medyaya! Sonunda olan oldu! Teşvik haritasında Samsun yapayalnız kaldı!

Yatırım Merkezi olacak denilen Samsun, Kaçım (Yatırımın kaçtığı) merkez oluverdi!
*

Turizm Merkezi olacaktı! Milletvekillerimiz ve şimdi ki Lojistik merkezi projesinin de yatarıcısı Yusuf ziya Yılmaz öyle söylemişti! Samsun'un tek 5 yıldızlı oteli kapatıldı! İki bakanla atılan otele kazma vurulmadı!

Milletvekillerini ve belediye başkanını tek işaretle belirleyen başbakan bile Samsun'da misafirhanelerde kalıyor artık!
*

Cazibe Merkezi denildi bir süre... Bu sözü söyleyenlerde ne olduğunu bilmiyordu ama sonra gerçek ortaya çıktı...  AB fonlarının projelere aktarılacağı öncelikli il olacaktı Samsun güya! Samsun'un KÖY (Kalkınmada Öncelikli Yöre) kapsamında iken teşvik kapsamı dışında kalan tek il olduğunu söyledik! Anlamadılar! Cazgırlar tutup bağırttılar! "Samsun Cazibe Merkezi oluyor!" diye...

Bakan açıkladı, orada da yok Samsun!
*

Samsun-Ceyhan boru hattı da gitti biliyorsunuz! Ünye'ye kaydırıldı! Ama adı kaldı yadigar!
*

Tersane Merkezi de yaptılar (!) Samsun'u! 5 yılda Terme'de özel sektör kendi başardı. Bu konuşanları tutmasan Samsun'u boydan boya tersane yapıyorlardı... Bir mendireği bile yapmayı başaramadan!
*

Şimdi de 'Lojistik Merkezi' masalının kurdelesini kestiler. Paketten çıkardılar! Makyajlamaya başladılar!

Kayserilinin anasını boyayıp, babasına yeni gelin diye satması gibi!
*

Yapmayın be!  Bu kadar da dalga geçmeyin bu milletle! Sesini çıkarmıyor diye bu kadar da yüklenmeyin!

Bu kadar da aşağılamayın!


/Erdem Erol
10.03.2009

16 Şubat 2009 Pazartesi

Samsun'u İki İsim İnletti!


Pazartesi günü yayınlanan HALK Gazetesi'nin başlığıydı...  Samsun'u iki isim inletti... Biri Erdoğan, biri Yılmaz!  Aferin HALK'a! Altını okumaya gerek yok! Samsun'un son 6 yılını özetliyor bu başlık! 


Samsun'u iki isim inletti: Biri Erdoğan, biri Yılmaz! Hem de ne inletme! İnim, inim! Biri Samsun'u her türlü desteğin dışında bıraktı... Diğeri Samsun'u akıl fikir ermez işlerle borçlandırdı.

Samsun'u inleten isimlerden ilki Erdoğan! Azot'u sattı... TÜGSAŞ'ı sattı... TEKEL'i sattı... Limanı sattı...  Samsun'u teşvik haritasının ortasında yalnız bıraktı... Samsun'u cazibe merkezi yapacağım dedi, aldattı... Samsun sanayisini batırdı... Milleti işsizsiz bıraktı... Çocukları aşevine muhtaç yaptı... Kanun çıkardı, beşikteki çocukları sigortalatıp, dürüst insanları sahtekârlaştırdı... Türkiye'yle birlikte Samsun'u inletti!

Biri Yılmaz! Yolsuzluktan yargılanan tek Büyükşehir Belediyesi olarak Samsun'un adını çıkardı... 80 araçlık park yeri için Samsunlunun cebinden 15 trilyon para çıkmasını sağladı... Şehir plancısı olmayan belediyede, planı define haritası zannedenlerle şehrin içini boşalttı... Anavatan'da kavga ettiği başkanlar yetmedi, kavgayı AKP'ye taşıdı... Yalakalarına 'bedava iş' dağıtıp, Samsun ekonomisini topal bıraktı... Belediyeyi milyarlarca lira zarara uğrattı, onu da Samsunlunun sırtına sardı... 'Yusufcular' ve karşı olanlar diye Samsun'u ikiye yardı... Daha saymaya gerek var mı? Samsun'u anlayanlar için... İnim inim inletti!

Aferin HALK'a!  Ne güzel bir başlık atmış öyle! Son 6 yılın en güzel özeti! Samsun'u iki isim inletti: Biri Erdoğan, Biri Yılmaz! Hem de inim inim!

 /Erdem Erol
 16.02.2009

7 Şubat 2009 Cumartesi

Samsunspor Kimin


Samsunspor bu şehrin ortak değeri... Markası...  Samsunlunun gururu... Samsunlunun onuru... Samsun'un can damarı!


Dün Samsunspor Başkanı Fuat Köktaş, veciz bir cümle kurdu. "Samsunspor'u düşünmeyen, Samsun'u düşünmez!" Samsun'u düşünmek, Samsunspor'u düşünmektir. Samsun'u sevmek, Samsunspor'u sevmektir. Çünkü Samsun, Samsunspor'dur!  Samsun denilince ilk akla gelen; 19 Mayıs 1919 ve Atatürk. Sonra Samsunspor'dur!

Samsunspor, ikinci ligde iken... Samsun'u ilk 10 hatta ilk 5'e sokacağız diyemezsiniz! Derseniz, size gülerler! Samsunspor mağlup olunca, rakip takım taraftarı bağırır...  "Evirdik, çevirdik, geçirdik!" Siz ortaya çıkıp, "Ben Samsunspor taraftarı değilim" diyemezsiniz! Siz bu şehrin yöneticisiyseniz, taraftarın o sözü aynı zamanda sizedir! O taraftar bana da geçirmiştir, Samsun'da yaşayana da, Samsun'u yönetene de! Oranı, oturduğunuz makama göre değişir! Samsunspor bir takımı yenince, onun sevincini yaşayan insanlara yolda size sarılırsa, onu engelleyebilir misiniz?  "Bana ne ya, galip geldiysen" diyecek delikanlılığı yapabilir misiniz?

Ya da.

Şehir dışına çıktığınızda, Samsun'u temsil eden bir makamda oturan kişilere Samsunspor sorulduğunda...

"Ben Samsun'un ..... ama Samsunspor'la ilgim yok... Ben Fenerbahçe'yi tutuyorum" derseniz, alnınızın tam ortasına damgayı yapıştırırlar vallahi!  Üzerine de yazının en kibarı 'İşgalci' olmaz mı?

Samsunspor bir futbol takımı değildir. Samsunspor'a, 'bir yuvarlak, 22 manyak' gözüyle bakamazsınız! Samsunspor, Samsun'un elçisidir. Samsunspor, Samsun'un temsilcisidir. Samsun'u, Samsun yapan... Samsun'da yaşayan herkesi Samsunlu haline getiren değerdir!

Pekiiii… Samsunspor kimin?  Taraftarın mı? Nüfus cüzdanında 'Samsun' yazanların mı? Samsun'da yaşayan herkesin mi?  Yoksa bir avuç nöbetçi yöneticinin mi?

Samsun'daki koltuklara oturanlara göre Samsunspor kimin acaba? Koltuklar Samsun'un da, Samsunspor kimin? Ya koltuklara oturmaya niyetlenenler kendini nereli görüyor? Samsunsporsuz bir Samsun düşünenlere yakışan… Samsunsporsuz şehirlerde koltuk aramak olmalı!

/Erdem Erol
07.02.2009

30 Ocak 2009 Cuma

Başbakan Davos’ta Yüzyılın Hareketini Yapmıştır

Başbakan Davos’ta Yüzyılın Hareketini Yapmıştır. İçimden Başbakanı Davos Dönüşü Çarşamba Hava Limanında Beklemek Geçmiştir…

Ey okur merhaba yine yeniden. Biliyordum bu sıralar güzel bir şeyler olabileceğini. Oldu evet. Budur. Sayın Başbakan çok sağlam bir hareket yaptı ve gönendim bir kez daha. Gönendim ve bu ülkenin bu bölgenin ve önemli bir medeniyetin bir parçası olduğumu hissettim yeniden. Başbakan’ın vicdanı ve basireti önünde, onurlu duruşu önünde saygıyla eğildim. Bir iki hafta önce bir yazı yazmıştım. ‘Başbakan yüzyılın hareketini yapmalıdır’ demiştim. Yaptı işte. Budur. Biri Buşa Çarşamba ayakkabısı fırlatmalıdır, alnının ortasına çaat diye bir Çarşamba ayakkabısı demiştim. Başbakan ayakkabıyı ‘konjonktürün efendisi’ Şimon Perez’in katil suratına fırlatmıştır.

Başbakan Davos’ta, Iraklı gazeteci Zeydi’nin Bush’a fırlattığı ayakkabı olayından sonra yüzyılın en iyi hareketlerinden birini yapmış, başımızı göğe erdirmiştir.    Evet, ‘Davos bitmiştir’. Başbakanın bu hareketiyle Davos bitmiş, sonrası bizler ve bütün Ortadoğu ve bütün İslam dünyası ve bütün mazlum uluslar, bütün vicdanı olan insanlar da keyiften bitmiştir. Fena halde keyiflenmişizdir.

Bir ara Başbakan’ın Davos’tan dönüşünde Hava Limanında İstanbul halkının onu karşılamak üzere toplanmaya başladığını öğrendiğimde, orada olamama üzüldüm hayıflandım. Acaba dedim kendi kendime. Samsun Çarşamba Hava Limanına mı gitsem. Başlıkta yazan ifadeyi msn de nikime yazdım. Enis abiye sordum msn’de. Nikim nasıl? Enis abi ‘çok hoş’ dedi. ‘Gidelim mi havaalanına’ dedim ‘bir çılgınlık yapalım ne dersin, belki Samsuna iner,  Samsuna inmeli Başbakan’ dedim.  Enis abi ‘yarın işin yoksa olabilir’ dedi. ‘Şimdi şimdi Enis abi’ dedim. ‘Çünkü burası İstanbul değil havaalanı da jandarma bölgesi bizi alırlar bırakmazlar, haberlere de Karadeniz fıkrası olarak çıkarız’ dedi. ‘Olsun dedim’ ama ikna edemedim. ‘Kırk yaşımdayım’ dedi. ‘Peki’ dedim.

 ‘Başbakan buraya’ sloganları atmak isterdim evet. Düşünsenize bir, herkes İstanbul Hava Limanında beklerken, Başbakan Samsun Hava Limanına iniyor. Neden peki? Milli Mücadele Samsun’dan başlamıştır. Mustafa Kemal Milli Mücadeleyi Samsun’dan başlatmıştır. Başbakan’ın bu hareketi yeni bir dünyanın kapısını aralamaktadır. Yeni bir dünya kurulmaktadır. Misakı Milli sınırları bu medeniyet havzası insanlarına artık dar gelmektedir. İnsanların ve halkların nazarında insanların kafalarında ve vicdanlarında sınırlar ortadan bir bir kalkmaktadır. Geçenlerde bir gazeteci dostum Orta Doğu’da şöyle bir anket yapıldığından bahsetmiştir. ‘En çok hangi komşunuzla sınırların kalkmasını istersiniz? Suriye İran Irak gibi ülkelerde yapılan anket sonuçlarında halkın top yekûn cevabı şudur. ‘Türkiye ile’. Türkiye itibarlı bir ülkedir artık. Budur. Gazze saldırılarının ardından nefis bir yazı yazılmıştı. ‘Gazze aslında İstanbul’u savunuyor’. Başbakan bunu görmüştür. Gazzeyi savunmuştur, yani bütün İslam dünyasının maşeri vicdanına sahip çıkmıştır Başbakan.

 Ne güzel olurdu. Samsun Hava Limanına inse.  Fiyakamız olurdu. Fantezinin sonu yok tabi.  Şöyle bir slogan atıldı İstanbul’da; ‘Dik dur eğilme, Türkiye seninle.’ bunu biz de atabilirdik. Biz daha iyi sloganlar atabilirdik. ‘Dik dur eğilme, Çarşamba seninle’ mesela. Hatta Kavak, Ladik, Terme, Bafra bütün Samsun seninle. Başbakan uçaktan iner inmez şöyle bir konuşma yaptı onbinlerce İstanbulluya. Şunu özellikle bilmenizi isterim bize gece gündüz demeden heyecanla, coşkuyla koşturma güveni veren, sizi buraya getiren asil duyguyu da iyi biliyorum. Sizin asaletli duruşunuz bizi sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimi durumuna getirmiştir. Budur… Teşekkürler Başbakan…

30.01.2009
/Nevzat ONMUŞ