17 Ocak 2014 Cuma

İtfaiye 'Yangın Var İhbarına' İnanmaz Hale Geldi...


Yangın gibi bir olayla karşılaşan herkesin arayacağı ilk yer 'Alo 110 ' yani  itfaiyedir.. Ama asıl sorun 'yangını haber vermek için' telefonu açmak değil ve zaman kaybetmeden bilgi vermek değil... Asıl sorun, 'Alo 110'dan karşınıza çıkan itfaiye görevlisini yangın olduğuna inandırmak.. Gerçek bu.. Ama bu gerçeği anlatmak öyle kolay değil..

*Önce yangın ihbarını yapıyorsun. Adresi veriyorsun. Yetmiyor çabuk bulmaları için nokta yani bilinen yerlerden tarif yapıyorsun. Heyecan ve korkuyla neden yangın çıktığını anlatıyorsun. Sonra yangının boyutunu anlatıyorsun.. Bu arada telefonun diğer ucundaki görevlinin 'hemen geliyoruz' demesini bekliyorsun, değil mi?.. Ama hayır öyle olmuyor ve demiyor..

Eğer yangın ile ilgili ihbar kesin bir noktadan, yani polisten, sağlık kuruluşundan, muhtardan, belediyeden yapılmıyorsa, vatandaşın yaptığı yangın ihbarına hemen itibar edilmiyor.. Önce gerçek mi, diye soruluyor. Nereden arıyorsun deniliyor

Aradan biraz zaman geçiyor ve 'halen itfaiye gelmedi' diye bir şikayet gelirse, yine benzer sorular.. O sırada başka kişiler de aynı olay nedeniyle ihbar yapmaya başlarsa, itfaiye basıyor sirene ve gaza.. Tüm bu anlattıklarım 'itfaiye daire başkanlığının' gevşekliğinden ya da işi savsaklamasından, ihmalinden yaşanmıyor..

Bu telefondaki soruların ve 'yapılan ihbarlara' inandırıcı bakılmamasının nedeni, günde onlarca yapılan asılsız 'yangın ihbarları'..  Artık itfaiyenin canına tak etmiş durumda. Her yapılan 10 ihbardan ancak biri ya da ikisi doğru çıkıyor. Gerisi bunu oyun zanneden çocukların ya da 'bu şakanın sonuçlarını' tahmin bile edemeyen aklı sıra şakacıların işi.. 'Hayatlara ve mal kayıplarına yol açacak' olmasını düşünmeden yapılan bu asılsız ihbarlar, 112 Acil Ekibi'nin de baş sıkıntısı..

Ne anlarla bu tip kandırmacalardan bilmiyorum ama Atakum'da işletmecilik yapan Truva Kafe, işte bu 'şakacıların' bedelini ödedi. Zaten ahşap olan kafede yangın çıktığı ilk andan itibaren yangın ihbarı yapılmasına rağmen, derdini anlatmaya çalışırken geçen süre içinde her şey kül oldu. İtfaiye geldiğinde daha çok soğutma çalışmaları yapabildi. Çünkü ortada kurtarılacak ne mal ne de bina kalmıştı. İskelet kaldı, gerisi yandı.. İşletmeci, bir kaç kez aramak zorunda kaldığını ve itfaiyeyi ikna etmekte zorlandığını söylese de gerçekte 'acaba kim haklı'.. Bir yanda malı alevler içinde kalan işletmecinin çırpınması, diğer tarafta asılsız ihbarlar nedeniyle 'gerçek yangınlara geç kalma korkusu yaşayan itfaiye'..

Aslında gittikçe gelişen ve büyüyen samsun bunun da çözümünü bulmalı. Önceki gün Atakum Türkİş'te yine bir yangın çıktı ve iki katlı ahşap ev kül oldu.. Yıllarca itfaiyeye komşu büroda çalıştığım için yangın olunca nasıl hızlı çıktıklarını bildiğim itfaiye ekiplerini yakından tanırım. Canlarını ortaya koyarlar, anında müdahale etmek için.. Ama Samsun artık eski Samsun değil. Büyüdü gelişti.. Trafik gün geçtikçe sıkışıyor.. Artık ilçelere 'tali ekipler oluşturma' ve ilk müdahalenin yapılma zamanı çoktan geldi.

O zaman hem asılsız ihbar olayları en aza iner, hem de yangına tali ekip anında müdahale eder..

Asıl ekip de ardından gelir, kapsamlı müdahalesini yapar.. Büyükşehir Belediyesi, çok geç kalınmış 'gelişen Samsun'da bunun da girişimlerini yapmalı..

Özellikle, kendi başına kent konumunda olan ve Samsun'a olan uzaklığı yoğun trafikte 20 dakikaya kadar uzayan Atakum Belediyesi bunun tedbirlerini şimdiden almalı..

İki günde iki yapı kül oldu.
/A.Yener CABBAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder