29 Ocak 2014 Çarşamba

Mübadele'nin İzinde...

Yaklaşık bir buçuk haftadır ilçelerdeyim... Özellikle Alaçam, Kavak, Tekkeköy... Köyleri karış karış gezdim, hikaye peşine düştüm... Samsun, çok farklı bir kent deriz ya hep, gezilerde buna şahit oldum... Çok değerli hikayeler dinledim, not etmeye çalıştım... Bir toprak gibi, kazdıkça su çıktı... Daha derine indikçe suyun rengi de tadı da değişti... Daha da güzelleşti... Hikayeler, insanlar, çocuklar, yaşlılar, anılar, fotoğraflar...

Samsun, dünya tarihindeki ender olaylardan birisine, milyonlarca hayata etki eden büyük bir nüfus değişimine ev sahipliği yapmış; her iki taraftan da acıyı yüreğinde hissetmiş bir kent... İşte ben de, bu acının, hikayelerin peşine düştüm... Acı hatıraları da dinledim, komik hikayeleri de... İlk etapta, "gelenlerin" hikayesine ulaşmaya çalıştım... Gidenlerin hikayesine ulaşmak için de aslında bir ön çalışma yapmış oldum...

Rumeli'nden Samsun'a "mübadele" ile gelenleri buldum, birinci kuşağa ulaşmak imkansızla eşdeğerdi... Çünkü birinci kuşak, acılarıyla, hatıralarıyla, anlattıkları hikayeleriyle bu dünyadan göçüp gitti... Birinci kuşak aslında hikayelerini anlatamadan gitti... Zaten, mübadillerin büyük bir kısmı da, o kuşağın; canlı tarihin yeterince değerlendirilemediği konusunda bir özeleştiri verdi... Bu pişmanlığı, görüşmeleri yaparken hep duydum. "Çok geç kaldık, hepsi birer canlı tarihti" diyenlerin sayısı çoktu... Geç de olsa, yakalayabildiğim kadarıyla canlı tarihi yakalamaya çalıştım. Birinci kuşaktan da bulduklarım, dinlemeye çalıştıklarım oldu...

Ancak, ya hastalıktan ya da onların eskiyi konuşmak istememesinden dolayı kaydedemedim... Mesela Alaçam'da 80 küsur yaşındaki Hürriyet Teyze ile sohbet ettim... Geliş sürecinin bir kısmını dinledim, Alaçam'da ilk etapta yaşadıkları travmayı, bambaşka bir coğrafyadan yine bilmedikleri, yabancısı oldukları bir coğrafyaya gelişlerini konuştuk, o duyguyu yakalamaya çalıştık... Ancak Hürriyet Teyze ne konuşmaların not edilmesine ne de fotoğraflarının çekilmesine izin vermedi... Ama anlattıkları, bize o dönemde yaşananlarla ilgili çok önemli ipuçları verdi... Yazı dizisinin omurgasını oluşturdu...

Tarihteki ilk ve tek nüfus mübadelesinin izinde geçen bir buçuk haftanın sonucunda, mübadeleyi yaşayanlar, onların çocukları ve torunları için belki de bir belge niteliği taşıyacak doneler elde ettim... Elbette ki, eksik kalan, atladığım, ulaşamadığım, unuttuğum yerler vardır. Bunun için şimdiden herkesten özür dilerim...

Elimden geldiğince ve kısıtlı bir zaman diliminde ortaya çıkan bu hikayeler zinciri ve kültür araştırması, yazı dizisi olarak sizlerle buluşacak... Şimdiden, bana bu konuda yardımcı olan isimlerini yazı dizisinde bulacağınız mübadillere, mübadil dostlarına, dernek yöneticilerine, tarihçi mübadil dostu Mehmet Köseoğlu'na, yazı dizisini oluştururken fotoğraflarıyla bana destek olan değerli arkadaşım Yavuz Sultan Kavalcı'ya ve tüm dostlarıma teşekkür ediyorum... 'Mübadele'nin İzinde', 3 Şubat 2014 Pazartesi günü, sizlerle bu sayfalarda buluşacak... Sağlıcakla kalın…

/Miraç ÖZTÜRK
29 Ocak 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder