17 Ocak 2014 Cuma

Samsunspor Başaracak


Futbolla çok ilgili olmadığım için hakkında yazmayı da istemiyorum hiç. Bu konuya ilgili duyan, profesyonel şekilde değerlendiren yazar-çizerlerimiz var. Benim futbol hakkında yazmaya kalkmam onlara hem haksızlık hem saygısızlık olur. Ama Samsun şehrinin futbol takımını bu halde gördükçe de içim sızlıyor, yüreğim burkuluyor.

Büyükşehir statüsünde bir küçük şehir olduğumuz gerçeğini büyüklerimiz “marka şehir” sözüyle örtbas etmeye çalışsa da her şey gün gibi ortada. Oysa gerçekten büyük olmamızı sağlayacak değerleri var bu şehrin. Mesela iki büyük ırmağı var;  Yeşilirmak ve Kızılırmak. Bunların suladığı iki de verimli ovası var. Ama biz Kızılırmağı, Yeşilırmağı atıklara ve mobil santrale kurban ettik. Bu zenginlik herhangi bir Avrupa ülkesinde olsa kendilerinin tarım ihtiyaçlarını giderir de fazlasını bize ihraç ederlerdi belki.

İlimizde binlerce kişinin istihdam edildiği üç büyük fabrik avardı; Tekel, Bakır ve Azot fabrikaları. Şimdi bunlar yok. Limanımız var, yakında o da olmayacak. Şimdi büyüklerimiz; bunları Samsun’dan kaldırıp götürdük mü, bakın hala yerlerinde duruyor diyecekler, desinler. Biz bu yerlerin satılmadan önce Samsun ve Türkiye ekonomisine katkıları neydi ona bakalım. 1980’li yıllarda işçi kadınlar sabahları işe gitmek için evlerinden çıktıklarında kalabalık pazar yerini andırırdı. Akşam dönüşlerinde sokaklar, kaldırımlar alışveriş merkezi halini alıverirdi. Onlar çalışır, üretir ve kazanırlardı. Bu kazançları şehir esnafına yansır, onlar da ticaretlerini yaparlardı. Hasılı alan memnun, satan memnundu.

Samsunsporumuz, Türkiye'nin her yanında tanınan ve takip edilen bir takımdı. 1985-1986 ve 1986-1987 sezonlarını üçüncü sırada tamamladı. 1987-1988 sezonunu dördüncü bitirdi. Türkiye Kupasında final oynadı. Şampiyonluğu kovaladığı 1986-87 sezonunu haftalarca lider götürdü. Son beş haftada aldığı sonuçlarla şampiyonluğu Galatasaray'a kaptırdı. Yine bu dönemlerde F.Bahçe ile oynadığı on resmi maçta yalnızca bir yenilgi almış, Beşiktaş ile oynadığı yedi maçta da kaybetmemiş, Trabzonspor'a ise yalnızca bir kez mağlup olmuştu. İki defa gol kralı çıkarmış ve dört futbolcusunu sürekli olarak milli takıma göndermişti.

1989 yılı ocak ayı Samsunspor efsanesinin elim bir kazayla son bulduğu tarihtir. Kafileyi taşıyan otobüs kaza yaptı. Bu kazada Nuri Asan ve futbolculardan Mete Adanır ve Muzaffer Badalıoğlu olay yerinde hayatlarını kaybetti.

Kazanın olduğu sırada yakınlarımdan biri de trafik kazası geçirmişti. Hayati tehlikesi olduğundan yanında refakatçi olarak kalıyordum. Kazadan koma halinde yaralı çıkan Yugoslav futbolcu Tomiç ile aynı hastane koridorundaydık. Orada bulunduğum sürede makineye bağlı sadece bir nefesten ibaretti. Görünen yerlerinde yara-bere izi yoktu. Biz ayrıldıktan kısa süre sonra da vefat etti.

Bu elim kazanın ardından Samsunspor bir daha belini doğrultup ayağa kalkamadı. Kazanın ardından ilk yıl Samsun halkı Samsunspor için kenetlendi, yekvücut oldu. Ama bu birlikteliği enerjiye çevirecek bir lider olmadı.

Bugün Samsunspor formasını taşıyan her futbolcu her şeye ve herkese rağmen başarmak zorunda. Samsunspor için hayatını verenlerin hatırası için başarmak zorunda. Çakılı kaldığı tekerlekli sandalye ile kırmızı-beyaz formayla oynayanları seyretmeye gelenler için başarmak zorunda. İdare edenler için değil, idare edemeyenlere nispet yaparcasına başarmak zorunda. Ben Samsunluyum diyip Samsunspor’a bir dirhem katkısı olmayanları utandırmak için başarmak zorunda…

Elindeki değerleri birer birer heba edilen Samsun için başarmak zorunda…

Değerli futbolcu kardeşlerim;
Siz hippi kılıklı, zibidi tavırlı o bar benim bu pavyon senin dolaşan insanlar değilsiniz. Hepiniz efsane Samsunspor formasını giymeye layık, değerli birer sporcusunuz. Samsunspor forması giyen futbolcu ikinci sınıf olamaz. Eminim sahaya ayaklarınızı değil yüreklerinizi koyduğunuzda bu iş tamam olacaktır. Lütfen yüreğinizle oynayın. “İnanmak başarmanın yarısıdır” inanırsanız başaracaksınız. Bunu hissediyorum.

Sevgiyle kalın...
/Şerif MIRIK
05.11.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder