17 Ocak 2014 Cuma

İnadına Mimarlık


Samsun Ruh Sağlığı Hastanesi


Adı Burhanettin, soyadı Çoban. Türkiye’de sayıları binlerce olan belediye başkanlarından bir tanesi. Öyle pek tanınmışlığı da yok. Belki kendi bölgesinde belirli takipçileri ve de hayranları vardır ama ülke içindeki durumundan söz ediyorum. Mesela gazetelerde afişe olan öyle popüler bir yüzü, belirgin ve akılda kalıcı demeçleri, kendini manşet edecek ilginç buluşları olduğunu da sanmıyorum. Ama çok kısa bir zaman önce ulusal gazetelerin illeri tanıtım yapan bir ekinde kendini ve düşüncelerini okuyunca benim çok dikkatimi çekti. Gazetenin onunla ilgili olan kısmını kestim defalarca da okudum. Çünkü bu kişi, gelişme sürecini hayranlıkla izlediğim bir ilin, Afyonkarahisar’ın belediye başkanı.

Yıllarca önce otobüsle güneydeki bir başka ile giderken yarım saatliğine uğranılan küçücük bir şehirdi Afyon. Mütevazı bir otogarda yarım saatin bile çok zor geçtiği, hiçbir cazibesi olmayan, sadece tuvalet ihtiyacının giderildiği bir şehir durumundayken, bugünlere parıldayarak gelen bir Anadolu yıldızı. Ama bugün şehirlerarası yolculukların olmazsa olmazı, uğramadan edilemeyen, kaymaklı lokumundan, sucuğuna, yemeklik yağından, yemeklerine, kaplıcalarına kadar her şeyiyle söz konusu edilmeyi hak etmiş bir kent. Hele ağız tadıyla bir yemek yemenin değişmez adresi, Afyon İkbal Restoranları’nın şehir içindeki tadını karayolu kenarına taşıyan bir becerinin merkezi Afyon.

İşte bu şehrin belediye başkanlığını yapan bu zat-ı muhterem kendini anlatabilmek için vizyon projelerim başlığı altında 14 konuluk ütopyasını anlatmış gazeteye. Konu başlıklarını alt alta yazarak yazıyı bir reklam panosuna döndürmeye ve konuyu zevksiz bir duruma getirmeye niyetim yok. Ama bu projelerin 9 tanesinin mimarlıkla direkt alakalı olduğunu söyleyebilirim. Bu arada spor komplekslerinden, Akarçay Rekreasyon Alanı’ndan başlayarak giden bu dizin içinde çok özel bir yeri de Afyon’un tarihi dokusuna yönelik restorasyon çalışmalarına ayırmış belediye başkanı. İşte ben bu kısmına takıldım vizyon projelerin. Kenti tanıtan, öne çıkaran bu büyük ve kompleks projelerin iddialı olanları hem direkt mimarlıkla ilgili hem de bu yapılanmanın can damarı, önemli kabul edilen tarihi restorasyon çalışmalarından oluşuyor.

Burhanettin Başkan zaten mütemmim cüzü kabul edilen ipuçlarını yakalamış ve bu konudaki başarı anahtarını çalışmaya ve işlemeye başlamış bile. Bundan sonrası kendiliğinden gelecek kadar bariz. Örnek mi arıyoruz? O kadar çok ki! İşte Beypazarı, işte Safranbolu, işte dünya listesinde sıralamada yer alan Mardin. Hele Beypazarı. Kimilerine göre, göz boyama, kimilerine göre yöresel evlere makyaj yapılmış denilen bir yerleşim.  Ama son yıllarda, Ankara’nın burnunun dibinde, uğranıp görülmezse ayıp kabul edilen bir ilçecik. Reçeli, tarhanası bir yana, şimdi marketlerde tereyağlı Beypazarı Kurusunu lezzet olarak tüm yurtta aranılır yapan bir belde. Bizler de marka olacağız diye yırtınırken elimizin avucumuzun içindekileri göremeyen ve hissedemeyenler isek elin adamı gelip de “sizin markanız şu” diyecek değil ya!

İşte Sayın Başkan da Afyon’daki eski Türk evleri ve Cumhuriyet dönemi yapılarının, gerek tarihi kimliğini canlı tutmak, gerekse turizmi daha da ileri götürmek adına restore etmeyi koymuş kafasına. Belki bundan bir siyasi prim bile bekliyor olabilir ki bu da çok tabiî hakkıdır. Kafasındaki gelişim projeleriyle, örnek olarak düşündüğü bölgenin ve mahallenin restorasyonlarını yaparak tarihe mal oluşuna yardımcı olacakmış.

İşte bu düşünce ve gerçekler beni kendi kentimde bir komplekse itiyor. 100. Yıl Bulvarı kenarında 30 Ağustos Okulu’nun hemen yanı başında birkaç yıl öncesine kadar yaşayan Samsun evlerinin yerinde şimdi yeller esiyor. Acem Tekkesi’yle birlikte bir tarihi motif oluşturan bu yapı grubu artık sadece eski Samsun fotoğraflarıyla hatırlanıyor. Üstelik bir dönem bir gayretle restorasyon projeleri dahi yaptırılmış, sosyal amaçlı olarak kullanımına ramak kalmışken. Şimdi ise bizler Amazonların Samsun ve civarında yaşadıklarını hayal ederek, ne olduğu da pek de belli olmayan yaşamlarından bir medet umarak turizm patlaması bekliyoruz. Ne derece kabul göreceğini zaman gösterir herhalde.

Bu anlayış ve bu mantık İstanbul AKM örneğindeki direncin sanki aynısı gibi. Ellerindeki kıymetlerin farkına varanlar bunu derhal tatbikata koyarak yol alıp yıldızlaşırken, bazıları da ahlarla vahlarla vakit geçiriyor.

Aslında formül belli ve aşikâr. İnadına ve ille de mimarlık! İyi haftalar.

/Sacit ACAR
24.09.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder