20 Ocak 2014 Pazartesi

Terme İçin Uyanık Olmalıyız.



Terme Belediyesi sınırları içinde bulunan Terme Tersanesi civarında Termik Santral ile ilgili bir kamulaştırma çalışması yapıldığı konusundaki yazımızın akabinde ilk açıklama OMV’den yapılmıştır. Biz yazımızda hiçbir zaman OMV’nin söz konusu bölgede bir çalışma yaptığını ifade etmedik. Şirket adı vermedik. Bu nedenle OMV’nin “bölgedeki bu tür yatırımların tek sorumlusu biz değiliz” mantığındaki açıklamalarına hak veriyoruz.

İkinci konu, Terme Belediyesinden, söz konusu bölgede Termik Santral veya Petrol Rafinerisi gibi, petrol türevli ürünler ile üretilen hammaddelere ilişkin tesis kurmak üzere,  kendilerine herhangi bir talep olup olmadığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amaçlı bir açıklama yapılmasını talep etmiş idik.

Terme Belediyesi ile kurmuş olduğumuz telefon irtibatı sonucunda, kendilerine Tersane bölgesinde herhangi bir talep gelmediği, bu nedenle yazımız hakkında bir tekzip metni hazırladıklarını ifade etmişlerdir.

Öncelikle şunu ifade etmeliyim. Tekzip herhangi bir konuda bir kişi ve kurum hakkında yapılan asılsız bir haberi yalanlama, düzeltme ve düzenlenmesi amacı ile mahkeme kararı ile, haberin yapıldığı basın kuruluşuna tebliğ edilerek yayınlanması talebidir. Yazımızın tamamının okunduğunda da anlaşılacağı üzere, bizim anılan bölgede bir tesis kurulmasına yönelik EPDK bünyesinde çalışmalar yapıldığı ve bu konuda da belde belediyesinin bilgilerinin bulunup bulunulmadığının kamuoyuna açıklanması talebidir.

Yani, biz “Terme’de bir tesis yapılıyor, belediye neden halktan gizliyor ve açıklamıyor” mantığı ile bir yazı kaleme almadık ve belediye yetkililerini suçlamadık. Sadece konu ile ilgili kendilerine başvuru yapılıp yapılmadığını öğrenmek istedik. Hatta yazıda biz kendimiz için dahi, bu duyumun yanlış olması temennimizi ifade ederek, bu duyumun yanlış çıkması halinde okuyucularımızdan özür dileyeceğimizi belirttik.

Belediyelerin bu konularda yetkilerinin sınırlı olduğunu biliyoruz. Tersane bölgesi civarında bulunan arazilerin önemli bir bölümü Milli Emlak’a aittir. Yani Kıyı Kenar Çizgisinin altında bulunan arazilerde keyfiyet bu kuruma aittir. Milli Emlak arazileri birilerine verir. Belediyeden de sadece bu araziler üzerinde yapılacak tesis veya tesisler için 5018’e göre görüş ister. Yani Milli Emlak’a ait olan arazilerde hiçbir zaman belediyelerin bir tasarrufu veya söz hakkı bulunmaz.

Kısaca işler belediyelerde değil, yukarılarda bitirilir. Özellikle Bayındırlık Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile kurulacak ilişkiler ile Termik Santraller veya benzeri tesisler için arsa temini konusundaki problemleri tamamen ortadan kaldırabilmektedir. OMV’nin de izlediği yol aynen bu tablo içinde gerçekleşmiştir. Vatandaş ise sadece ÇED prosedürü gereği bir yerlere toplanması sağlanır., kendilerinin hiçbir zaman anlayamayacağı dilden bir takım teknik ifadeler kullanılır güya bilgilendirilirler.

Sivil Toplum Örgütlerinin veya belirli kurumların tepkileri hiçbir zaman değerlendirilmez. Aksine yatırımcı düşmanı olarak ilan edilirler. Çünkü onlara göre bölgede istihdam yaratacak olan tesislerin konuşlanmasına karşı çıkan herkes nerede ise vatan hainidirler. Oysa zehir kusan sistemlerin yol açacağı can kayıpları, çevre ve doğa katliamı gibi faktörler kesinlikle gündeme getirilmez.

Hiç kimse de ortaya çıkarak, “kardeşim biz mi akıllıyız, yoksa Avrupalılar mı aptal, neden bu tür teknolojileri söküyorlar, kendilerine gerekli olan enerjiler için neden doğal hammaddelere yöneliyorlar” sorusunu sormaz. Soranların ise sesi kesilmeye kalemleri köreltilmeye çalışılır.

Yabancı firmaların özellikle enerji konusunda Türkiye’yi üs seçmelerinin altında yatan nedenlerin yeterince analiz edilmediği ortadadır. Kendi ülkelerinde kurulan çevre, doğa ve insan sağlığını direkt olarak etkileyen tesislerin sökülmesi ve yok edilmesi için süreler tanınmakta ve ne hikmettir ki, aynı tesislerin kurulması için EPDK’da lisans alabilmek için yüzlerce dosya sıra beklemektedir.

Bölgede yaşayanlar olarak herkesten daha çok uyanık olmak zorundayız. Çünkü kirlenen ve yok olan bizim denizimiz, bizim göllerimiz, bizim çevremiz ve doğamız. Hayatlarını yitirecek olanlar bizim insanlarımızdır. Odak noktası insandır, doğa ve çevredir.  Artık Üsküdar At ile geçilmiyor. Jet hızı ile yani ses duvarlarının delinip geçildiği bir hız ile geçiliyor. Ankara’da tüm prosedürler yerine getirildikten sonra, yani halk tabiri ile iş bitirildikten sonra en son duyan ne yazık ki bizler oluyoruz.

Bu tür projeleri uygulayacak olan firmalar öncelikle Ankara’yı mesken ediniyorlar. Hükümet ise enerjide tamamen dışa bağımlı olduğumuz gerekçesi ile zaten projelere her zaman yeşil ışık yakıyor ve gerekli teşvik kapılarını da ardına kadar açıyor. . ÇED raporunun alınabilmesi için Bakanlıklar’da ilişkileri sağlam bir proje firması ile anlaşma yapılarak kendilerine firma adına yetki veriliyor. Diğer yandan Tesisin yapılacağı sahalarda zaten köy muhtarları veya köylülerimiz üzerinde etkili olabilecek kişiler kullanılarak araziler de toplanıyor.

Arazilerin satın alınmasının akabinde hiçbir şekilde projenin ret edilmesi zaten mümkün görünmüyor. Yani her cephede kapıların açılması yüzde yüz garanti ediliyor. Halkı bilgilendirirken de, her zaman ifade ettiğim gibi toplantıya iştirak edecek insanların profillerinin tezek kokusu ile doğalgaz kokusunu ayırt edemeyecek kişilerden olmasına dikkat ediliyor. Akademisyenler, Sivil Toplum Örgütleri gibi birinci derecede bu tür toplantılara davet edilmesi gerekenler yerine, haber amaçlı o toplantıda bulunması gereken muhabir arkadaşlarımız davet ediliyor.

Sütü öylesine kaynatarak önümüze koydular ki şimdiye kadar, değil üfleyerek vantilatörle dahi soğutmak mümkün değil.  Bu alışkanlık la da yoğurdu da üfleyerek değil artık vantilatörün altına koyarak üflememiz gerekmektedir. Bu nedenle Terme Belediyesinin konu ile ilgili bir bilgisinin bulunup bulunmadığını öğrenmek istedik.

Bu konuda ilk müracaat edilecek kapı elbette Milli Emlak Genel Müdürlüğü’dür. Söz konusu bölge için kamulaştırma talebinin olup olmadığı öğrenilebilir. İş bittikten sonra ne tür bir mazeret üretilirse üretilsin, ihale kesinlikle doğal olarak yönetenlere çıkarılacaktır. Bu nedenle Terme, Çarşamba veya hangi ilçemiz olursa olsun bölgemizde bu tür kirli yatırımların önünü açabilecek yatırımlara karşı uyanık olma zorunluluğumuz bulunmaktadır.

/Süleyman SALUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder