Fotoğraflar: Kenan HAZNECİ Oğuz OKTAY
1977’li yıllarda ben çocukken Samsun’un kendine ait bir aurası vardı. Ülke genelinde fuar denildiği zaman İzmir den sonra adı gelen şehrimiz her yaz yüzlerce insanı bu şehre çekerdi. Çevre illerden Zonguldak’tan Artvin’e kadar uzanan bu sahil şeridi insan ı, fuarın açık kaldığı iki buçuk ay içinde muhakkak ki bir hafta sonunu bu şehir de geçirirdi.
1977’li yıllarda ben çocukken Samsun’un kendine ait bir aurası vardı. Ülke genelinde fuar denildiği zaman İzmir den sonra adı gelen şehrimiz her yaz yüzlerce insanı bu şehre çekerdi. Çevre illerden Zonguldak’tan Artvin’e kadar uzanan bu sahil şeridi insan ı, fuarın açık kaldığı iki buçuk ay içinde muhakkak ki bir hafta sonunu bu şehir de geçirirdi.
O tarihlerde bu şehirde çocuk olanlar iyi bilirler.
Muhteşem ışıklarıyla duvarlardan sarkan kristal taşlarıyla PAŞABAHÇE standı,
çayı ile ÇAYKUR, çikolatası, meşhur fındık ezmesi, tane fındığıyla FİSKOBİRLİK,
SAGRA standları... SAMSUN sigarasının standı tütün kolonyasının o ağır ama muhteşem
kokusu ise hala burnumda, özlemlerimde...
Ya lunaparkın önünde ki renk renk tavşan
balonlarıyla şapkasındaki düdüklerle baloncu Samet. Çinko kaplardaki sapsarı
salatalık turşuları, beyaz önlükleri ile gelin arabası gibi süsledikleri el
arabalarında ki mısırcılar… Nerde o zaman adım başı dönerciler, fuarın içindeki dönerci kuyrukları… Bunların
hepsi ayrı ayrı hafızamdan silinmeyen anılarla dolu fotoğraflar.
Ve her fuara gidişimizde düğüne gider gibi
süslenişlerimiz… Süslenirdik çünkü çok önemserdik. O yıllarda herkes fuara
gitmeyi o stantları gezmeyi açık hava sinemasında film seyretmeyi, sahildeki
tahta sandalyeleriyle meşhur çay bahçelerinde oturmayı severdi. Samsunlu
olmanın en büyük özelliğiydi yazın en güzel zamanlarının geçtiği o yıllar.
Neco gazinosuna, Faço restorana her yaz gelen ünlü
isimler ve konserleri ise olay olurdu. Ünlü sanatçılar yarışırlardı, Samsun
Fuarında çıkmak için onlar için ayrı bir prestijdi ve bu şehir bunu kaldırıyor
o kültüre cevap verebiliyordu. O ünlü isimlerin bu şehre gelmeleri kadar o
konserlere gitmekte ayrı bir olaydı. Yine her yıl çeşitli ülkelerden gelen
folklor ekipleri ise ayrı bir renk katardı. Danslarıyla festivalleştirirdi
adeta fuarı.
Ve sadece yazın bu şehre gelen giden insan
sirkülasyonu ve akan para direk şehir esnafına ve dolayısı ile şehir
ekonomisine yansırdı. Bölgenin turistik yönünün öne çıkmasına ve sosyal
yapısının olumlu bir şekilde gelişmesinde büyük rol oynardı. Zaten tarım ve
sanayisi istenilen seviyeye hiçbir zaman ulaşamayan bu şehir fuar sayesinde
bölgede ki cazibe merkezi olma özelliğini korurdu.
Kısaca sevgili Samsunlu hemşerilerim o yıllar bir
başka keyifliydi. Evet biz çocuktuk belki
gözümüzde büyüttük gibi düşünebilirsiniz o yılları ama çok yanılırsınız..çünkü hala iç çeken yaşlı
isimler tanırım o yıllar için..
Bunları sizlerle paylaştım çünkü o yılları ve
Samsun’u az çok fotoğraflayın istedim gözünüzde. O yıllarda istatistik verilere
dönülüp bakıldığında bu şehir göç veren değil aksine civar il ve ilçelerden göç
alan bir şehirdi.
Çünkü Samsun Türkiye haritasını gözünüzün önüne
getirdiğinizde Türkiye’nin kuzey ortası hava, kara, deniz tren trafiğine sahip
sayılı illerinden biriydi. Kuzey Anadolu’nun en büyük ili, Karadeniz Bölgesinin
en önemli kenti ve ticaret limanlarından birine sahipti. O yıllarda tamamen
mahalli imkânlarla, sosyo-kültürel yapıyı ekonomiyi, endüstriyel, tarımsal
gelişimi sağlamak ve iç turizmi canlandırmak amacıyla 1963 yılında 19 Mayıs
Karadeniz Fuarı adı ile açılmış, 1964’de de Bakanlar Kurulu Kararı Türkiye’nin
ilk milli fuarı kabul edilmişti.
İşte bu mahalli imkânlarla hayata geçen fuar bir
şehri bu kadar mı etkiler ve geliştirirdi. Tarihi doku yönünden Atatürk ün 19 Mayıs
1919 da tütün iskelesinden karaya çıkmasıyla başlayan kurtuluş savaşı mücadelesinin
temsilcisi olarak ta görülen bu şehir, maalesef o yıllarda yakaladığı
gelişmişlik hızını fuarın son bulmasıyla kaybetmiştir.
Sadece fuarını kaybetmemiş hemşerilik ruhunu da
fuarla birlikte çok gerilerde bırakmıştır. Yatırımlar başka illere kaymaya
başlamış yabancı sermaye şehre girmeye ve kazanılan her kuruş bu şehre
yatacakken dışarıya vergi olarak akmaya ve dolayısıyla zorlaşan yaşam şartları
da şehri göç vermeye zorlamıştır.
Fuarın kaybolmasıyla birlikte sosyo-kültürel yapıda
da bir gerileme söz konusu olmuştur. Şehir üstüne düşen görevi yerine
getirememiştir. Ne ticaret ve sanayi odaları ne esnaf odaları nede belediyeler
bu konuda hem sanayicisini hem de dışarıdan bu şehre gelerek para kazanan
özellikle finans sektörünün asıl sahibi bankaları yeteri kadar tetikleyememiş
şehre gerekli katkılar sunmalarını gerektiğini gösterememişlerdir.
Bir ülkenin bir şehrin gelişmişliği sosyo-kültürel
yapısıyla, dışarıdan akan yerli yabancı turist sayısıyla direkt orantılıdır.
Sirkülasyonu olmayan bir şehrin kendi yağıyla kavrulur ekonomisi de imkanları
ölçüsünde olacaktır. Bu şehir için önem arz eden korunamayan bu değerler
gelişme hızımızı kesmiş elimizi kolumuzu bağlamış ve bu şehir çok uzun
yıllarını bu durumu seyrederek geçirmiştir.
Son dört yıldır Samsun tekrar yapılan yatırımlarla
canlanmaya başlamıştır. Çok yakında faaliyete geçecek olan fuar ve kongre
merkezi ile eski nostaljisini yakalayamasa da daha etkin organizasyonlara ev
sahipliği yapacaktır. Yıllarca konaklama sıkıntısı çeken Samsun şimdi peş peşe
açılan otelleriyle bu sorunu da çözmüş açılan alışveriş merkezleriyle civar
illeri hafta sonları bu şehre toplamaya başlamıştır.
Bir doğu bloğu ülkesi olan Sovyetler Birliği’nin
çökmesiyle birlikte kapılarını dünyaya açan karşı kıyılar, 500 milyon dolarlık
bir pazarla kucak açmış bizi beklemektedir. Dışarıdan gelen yatırımcılar
maalesef bizden çok daha iyi gördükleri bu pazardan dilimlerini kapmak için bu
şehre hiç düşünmeden milyon dolarlık yatırımları yapmaktadır.
Bence en büyük fırsat zamanıdır bu zaman. Yapılan
turizm master planının bütçesel kısmının büyük bir bölümü bu şehirden para
kazanan iş dünyasının ve yabancı yatırımcının bu güne kadar yapmadığı katkıları
bu şehre yaptırmak, ilçe turizmini artırıp tekrar ilçe ve merkez ekonomisin
canlandırma kazandığı insan sirkülasyonu ve potansiyeli ile kaybettiği yılları
hızla geri kazanmak için çalışmalarını hızlandırmalıdır.
Yakakent’ten Terme kıyılarına kadar uzanan sahil
şeridi ve Havza, Kavak, Lâdik, Vezirköprü bileşkesiyle karasal ayrı bir yapı
çizen Samsun termali, kanyonu, kayak merkezi, Kızılırmak Deltası ile kendini
cazibe merkezi yapabilecek özelliklere sahiptir ama yine maalesef demek
zorundayım şehre gerekli katkıyı sağlayamayan sanayici ve finans sektörünün
asıl sahibi bankalar kadar turizm dernekleri de bu konuda gerekli çalışmaları
yapamamışlar bu şehri tanıtmakta çok geç kalmışlardır.
Geçmişi geride bırakıp önümüze bakma zamanıdır bu
gün. Bu şehir hak ettiği noktaya biran önce taşınmalı şehrin dinamikleri
özellikle odalar ve belediyeler bu konuda çok ciddi sürdürülebilir politikalar
geliştirmelidir. Bunu çok önemsiyorum çünkü yabancı yatırımcının bu şehir için
öngördüğü tablo çok etkin ve gelecekte çok büyük kazançların kapısının açıldığı
bir yer olacağının hesaplarını çoktan yapmış bulunmaktadır.
Bu güne kadar keşfedilmemişte yeni keşfedilen bir
şehir değildir Samsun. Karşı kıyılarda ki pazarın odak noktası olacak bu şehir
de gelen her yabancı yatırımcı bu şehre ciddi katkılar sağlayacak çalışmaların
içine sokulmalı bu şehre olan ahde vefasını yerine getirmelidir.
DOĞDUĞUN YER DEĞİL, DOYDUĞUN YERDİR TOPRAK demiş
atalarımız. Bu topraklarda doyuyorsak hakkını, hem doğup hem doyuyorsak vefa
hesabını hep birlikte vermeli Karadeniz’in incisi bu güzel şehirde, hemşerisi
olmanın güzelliğini ve gururunu hissetmeli, hissettirmeliyiz.
/Yeşim GÜRSOY
27 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder