17 Ocak 2014 Cuma

2011 Yılında Türkiye Ve Samsun Adına Düşlerim

Samsun Sigara Fabrikası


Lütfen! Yazımın başlığını düşlerim olarak yazmama bakmayınız. Biliyorum ki, düşlerimin çoğu sizlerin de düşleridir. O halde, benim gibi düşünenlerle birlikte özlem duyduğumuz Türkiye ve Samsun’a, 2011 penceresinden şöyle bir göz atalım.

Bizler, öyle bir Türkiye düşlüyoruz ki, Bu ülkede yaşayanlar, hangi etnik kimliğe, hangi dini inanışa, hangi mezhebe, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, hangi bölgemizde yaşarsa yaşasın, dünya cenneti bu ülkenin eşit haklara sahip insanları olduklarını kabullenerek birlikte yaşamayı içlerine sindirmiş olsunlar. Bizleri yönetenler de, insanlarımızın yukarıda ki tüm farklılıklarının bu ülkenin büyüklüğünün birer simgesi olduğunun bilinciyle hepsini kucaklasınlar..

Bu ülkenin kaynaklarının tüm insanlarımıza yeterli olduğu gerçeği kabul edilsin. Yeter ki, bu kaynaklarımızı eşit dağıtmayan, onları hovardaca harcayan ve bu kaynakları bir takım çıkarcılara peşkeş çeken siyasetçiler, “Sırf bizdendir” yaklaşımı ile sahiplenilmesin. TBMM, suçluların, mesleğinde başarılı olamayanların, işi bitmiş insanların sığındığı çatı olmaktan kurtulsun.

Milletvekili denice güvenilirlik anketlerinde son sıralarda yer alan insanlar akla gelmesin.   Milletvekilleri şair Neyzen ve şair Eşref’in alaycı dizeleri ile anılmasın. Kürt’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Gürcü’sü, Rum’u, Ermeni’si ve diğer etnik kökenlilerle Sünni, Alevi, Musevi, Hıristiyan gibi farklı dini inanışlara sahip vatandaşlarımızla bir bütünün parçaları olduğumuz göz ardı edilmesin. Bu farklı özelliklerimizle bu ülkede birlikte yaşamamın tadına varılsın, bizleri ayrıştırmaya çalışan iç ve dış düşmanlara, bir takım siyasi hesaplarla destek verilmesin.
  
Bu yanlışı yapanlara birlikte direnme ve karşı koyma bilinci topluma hakim olsun.. İktidarla muhalefetin birbirlerini karalayarak büyüme çabaları, yerini toplumun çıkarları doğrultusunda yaptıkları projelerle yarışmaya bıraksın. Toplumsal barışı zedeleyen, anaların yüreğini dağlayan kardeşkanının akıtılması durdurulsun. Dün yanlış denilen uygulamalara, bugün uygun diyen siyasi anlayışa destek verilmesin. Özgürlükler genişletiliyor denilerek, üniversite öğrencilerine şiddet uygulanmasın.

Çalanın çaldığının yanına kar kaldığı inancı artık yıkılsın. Ülkeyi yönetenlerle ilgili çıkan akçeli söylentilerle ilgili olarak, “İddiası olan kanıtlasın” anlayışı, yerini “suçlananların tüm yasal olanakları kullanarak” iddiaları aydınlatan anlayışına terk etsin. Böylece topluma hâkim olan önyargılar yıkılsın.

Köylümüzü toprağından kopartarak büyük kentlere göçe mecbur bırakıp, onları kentlerin varoşlarında perişan eden uygulamalara son verilsin.  Onları gıda ve kömür paketleri ile yaşamak zorunda bırakarak tembelliğe alıştıran, onurlarını kıran siyasi amaçlı yanlışlara dur denilsin.    Ülkemiz yeniden üreten bir toplum haline getirilsin.

Köylümüz köylerine dönebilsin. Tarlaları eskiden olduğu gibi, traktörler ve harman makineleri süslesin.  Yol boylarında ki ekili alanlarda eskiden olduğu gibi buğday başaklarının, ayçiçeklerinin fışkırdığını görelim.
  
Yabancı ülkelerin çıkarları değil, ülkemizin çıkarları kollansın. Çocuklarımızın geleceği olan sularımızı, ovalarımızı, doğamızı yok edecek ve Türkiye’yi Avrupa’nın çöplüğü yapacak kirli yatırımlar gündemden kaldırılsın..  İşsizlerin iş bularak ekmek parasını onuru ile kazandığı, çevreye ve doğaya zarar vermeyen yatırımlar yapılsın.  Halkımız, ürettiğinin ve akıttığı alın terinin getirisi ile hiç kimseye muhtaç olmadan ailesini geçinebilmenin onurunu yaşasın.
   
İşte benim ve benim gibi düşünenlerin, 2011 yılında ki Türkiye beklentileri. Çağdaş demokrasilerde yaşayanlar için sıradan olan bunları, bu ülke insanlarına yaşatmak da tüm siyasetçilerin de ilk görevi olsun.. Ve, işte benim gibi düşünen Samsun sevdalılarının 2011 de görmek istediği Samsun’dan kesitler..   Bu kenti kendi istekleri ile yönetmeye talip olan kent yönetenleri, aralarında ki iletişimsizlik sorununa artık bir son versinler..
  
Gerek seçilmiş ve gerekse atanmış tüm yöneticiler, bu kentin sıradan bir kent olmadığını ve çok özel bir Ondokuzmayıs kenti olma misyonuna sahip olduğunu akıllarından çıkartmasınlar.. Samsun tarihinden gelen kültürel birikimleri olan, sanatsal ve sosyal yaşam anlayışı ile Türkiye’nin en çağdaş kentlerinden birisidir. Bu yapının ne şekilde olursa olsun bozulmasına izin verilmesin..   İzmir’in konumu Türkiye için neyi temsil ediyorsa, Samsun’da Anadolu için aynı konumun temsilcisidir.
  
Bu kentin en önemli eksiği kurumların kendi arasında ki ve kent dinamikleri ile olan iletişimsizlik sorunudur.  Zaten, Samsun’u sorunlar kenti haline getiren, işsizlik, teşvik dışı bırakılma ayıbı, cazibeli kent yapılmaması da bundandır.,   İstihdam yaratacak sanayi yatırımları yerine, Samsun’u Avrupa’nın çöplüğü yapacak tüm kirli yatırımların, Türkiye’nin ve çocuklarımızın geleceği olan Çarşamba ve Bafra Ovalarına yapılmasına göz yummanın, Samsunspor’un yıllardır süper lig dışında kalışının tek ve en büyük sorumlusu kent içi iletişim eksikliğidir. 

Tüm bu eksikliklerin ortak adı ise, bu kentin yakasına bir rozet gibi takılan, “Sahipsiz Kent Samsun” Ayıbıdır. Samsun’da ki Sivil Toplum Kuruluşları son derece donanımlı olup, adeta birer bilgi bankası haline gelmiştir. Böyle bir kaynaktan yararlanmak, kent yönetenleri için büyük bir şanstır.  İşte bu iletişimin sağlandığı bir Samsun’da yaşamak, ben ve benim gibi düşünenlerin ortak dileğidir. 
  
Biliyoruz ki, bu kentte bu liderliği yapacak bir kent yöneteni vardır ve Samsun, 2011 de bu şanssızlığı yıkmak zorundadır. Ve biliyoruz ki, bu sağlandığında Samsun’da işsizlik sorunu da çözülecek, projeler daha rahat ve doğru uygulamaya girebilecek, bu kentin en büyük markası Samsunspor yeniden Süper Lig’de fırtına gibi esecektir.  Umudumuz, rüyalarımızın 2011 de gerçekleşmesidir. Bu ülke ve bu kent bunu fazlası ile hak ediyor. Bunu sağlamak da, bu ülkeyi ve bu kenti yönetmeye talip olanların yeni yılda ilk hedefi olmalıdır diyor ve olacağı umudumu da yineleyerek, 2011 yılının tüm insanlarımıza, bekledikleri ve özledikleri güzellikleri getirmesi dileğiyle, sevgiler sunuyorum.
/Sadi SUBAŞI


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder