30 Aralık 2016 Cuma

Ortak Akıl


Önümüzdeki hafta içerisinde Zonguldak’ta Basketbol İl karmaları grup maçları yapılacak… Samsun’dan da erkek ve bayanlar olmak üzere iki takım buraya katılacak… Kulüp takımlarında oynayan basketbolculardan oluşacak ili temsil edecek takımlarda yer alacak oyuncular yarın yapılacak seçmelerle belirlenecek…

Buraya kadar her şey normal der gibisiniz, hissediyorum… Normali yazdım, sıra anormal de… Bu sporcuları yetiştiren, bugüne getiren, kulüp ve okul müsabakalarına çıkaran antrenörler dururken, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün kadrolu, belki de sözleşmeli antrenörü takımların başında tek sorumlu olarak yer alacak… “Armut Piş, Ağzıma Düş” misali…

Kulüp antrenörlerini aut eden, kendi antrenörüne görev veren mantalite ile karşı karşıyayız… Sporcular ve velileri bu durumdan müthiş derece rahatsız… Sporcu gitmek istemiyor, istiyor ki kendi antrenörü olsun başında… Veli göndermek istemiyor, çünkü çocuğunu emanet edeceği antrenörü tanımıyor… Kendi yetiştirdiği sporcularla il karmaları maçlarına gidememenin burukluğunu da yaşayan taraf ise kulüp antrenörleri…

Camianın içerisinde olduğum için, veli, sporcu, antrenör her pencereden dinledim bu konuyu… GSİM’yi dinlemedim, zira icraatları ortada… Bir yanlış var, düzeltilmesi gereken… Kim düzeltecek? Yanlışı yapan, hatalı bir tutum sergileyen taraf olanlar tabi ki…

Erkekleri bilemem, ama bayan takımının Zonguldak grubunu güle oynaya geçip Türkiye Finallerine gideceğine adım gibi eminim… Zira o takım geçen okul bazında iki yıl şeref kürsüsünde yer aldı… Bu yıl da aynı başarıyı elde edebilirler… Ama bu antrenörle değil, kendi antrenörleriyle… Çünkü o çocukları en iyi tanıyan onlar… Bilmem anlatabildim mi?

Yapılacak şeyi kısaca özetleyeyim… Veliler ve antrenörler bir araya gelmeli… Kulüp ve GSİM’in antrenörleri birlikte çalışmalı, guruplara birlikte gitmeleri… Bu durum sporcuların performansına direk etki edecektir… Başarı, zaten kendiliğinden gelir…

/Resul AKÇAY
30.12.2016

27 Aralık 2016 Salı

Yüzüyoruz…


Yüzme İl Birinciliği müsabakaları geçtiğimiz hafta sonu 19 Mayıs Yüzme Havuzu’nda yapıldı… Dereceye girenler değil, federasyonun belirlediği baraj derecelerini geçenler Türkiye Şampiyonasında Samsun’u temsil edecekler…

Kaç kişi o baraj derecelerini tutturdu? Bilemiyorum… Bildiğim bir şeye kafam takıldı, onu anlatayım… Bu yarışmalara 29 sporcu katıldı…  Hani nüfusu 1 milyonu geçen, hemen her ilçesinde yüzme havuzu bulunan, sahil şehri Samsun var ya… Hani örnek proje üretip ününü ulusala yayan Samsun…  Havuzda ancak 29 sporcu yarıştırabiliyor… Fazlası yok!

Neydi o proje? Devlet büyüklerinin övgüyle bahsettiği ve Samsun Valiliği ile Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Samsun Büyükşehir Belediyesi ortaklığı ile yürütülen “Geleceğe Kulaç Atıyoruz” projesi kapsamında 15 bin 200 öğrenci yüzme öğreniyor… Geçenlerde bir yetkilinin ağzından yapıldı bu açıklama…

İki yıl önce başlayan bu proje üzüntüyle yazıyorum ki yarışmacı sporcu yetiştiremiyor… Yetiştirmiş olsaydı… Kulvarlar dolup taşardı… Projeyi karalamak gibi bir derdim, uğraşım yok! Netice de yüzme bilmeyen bir çocuk yüzme öğrenecek, denize girdiğinde boğulmayacak, ya da yüzme bilmiyor diye deniz kenarında oturup kalmayacak…

Ama, Biz çocuğa sadece yüzmeyi öğretip, içlerinden yarışmacı sporcu çıkaramıyorsak, bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir… Anlatmak istediğim budur… Yarışmacı sporcuya profesyonel yüzücü denmesini bilgisizlik olarak görüyorum… Zira, Yüzme branşında profesyonellik yoktur…

İlgilenenlerin bilgilerine sunulur…

/Resul AKÇAY
27.12.2016

24 Aralık 2016 Cumartesi

Kendini Yenmek


Devrenin son karşılaşması, adeta bir jübile maçına dönüştü… Niye böyle düşünüyorum?  Zira; Eğer, planlanan transferler gerçekleşirse, pek çok oyuncunun bir daha bu formayı giyme şansları hiç, ama hiç yok! Benden söylemesi, kendini bilen bilir… Bugünden tezi yok, bulabilirlerse, kendilerine yeni yaşam alanları bulsunlar…

Maçın sonunu getiremeyen, az dakika sahada yer almasına rağmen koşamayan, mücadele etmeyen, tin tin gezenlere öğüdüm futbol onları bırakmadan, onlar futbolu bırakmaları…

Transfer tahtası mıdır, odunu mudur? Her neyse, o açılırsa eğer 6-7-8-9 bir düzüne oyuncu alınacak, onlarda önce takım olup, sonrasında da maç kazanacak, takım küme düşmekten kurtulacak! Ben demiyorum, yöneticisi, hocası diyor… Bekleyip göreceğiz…

Maça iyi başlamışsın, golü bulmuş, rakibini sürkilase etmişsin, yanlış işler yapmaz isen her şey istediğin gibi seyredecek… “Yok olmaz, böyle bir lüksüm” deyip rakibine “buyur buradan yak” deyip iki dakika geçmeden golü yiyeceksin… Yeter mi? Yetmez elbette…

Taç atışını top kontrol etme özürlü arkadaşına atacak, o topu kaptıracak, rakip yanından rüzgar gibi kaleye inerken seyre dalacaksın ve yenik duruma düşeceksin… Başka hata yapmayıp, maç bitene kadar gireni çıkarmak için bir yerlerini yırtacaksın… Bunu da beceremeyecek, yenileceksin…

Bu hataları kimlerin yaptığı önemli değil, isme de gerek yok… Kalecisinden, çakma forvetine kadar hepsi böyle… Çok mu insafsız, gaddarım… Ama maalesef gerçek bu, yazmasam olmaz, kurtlanırım sonra…

Bir takım düşünün, kendi kendini mağlup etsin… O takım bu takımdır, başka yerden aramayın… Maçın hakemi üç uzatma dakikası verdi, herkesi çıldırttı… Sadece kalecinin sakatlanması iki dakika sürdü, beş oyuncu değişikliği yapıldı, yan gelip yatanlarda vardı, onları unuttu… Bunun dışında iyi yönetti…

Devre bitti, Samsunsporlular olarak bizde bittik! Çile bitecek mi? Yoksa devam mı edecek? Bekleyip göreceğiz…

/Resul AKÇAY
24.12.2016

20 Aralık 2016 Salı

Beklemedeyiz…


Her maçın hikayesi farklı… Bakıyorum herkes başka başka konuşuyor… Murat o pozisyonda golü yapsaymış, Alperen topları kafasıyla top toplayıcıya göndermeseymiş, miş miş de mıs mıs mış….

Geç bunları anam babam geç… Sen busun işte fazlası yok! Güçsüz, ezik, yetersiz, yeteneksiz… Bu futbolcu topluluğunun ederi, çapı bu, fazlasını beklemek hayal olur…

Allem edip, kalem edip 11 puan toplandı ve devreye girildi… Unutmadım tabi ki, cumartesi günkü maçı… Beklentim yok, ne oyundan, ne puandan yana… İlgimi çeken konu, ara transfer döneminde bu yönetimin ne yapacağıdır…

Önce para bulacaklar, tahta mıdır? Odun mudur? Her neyse onu halledecekler…  Sonra da nereden, nasıl bulacaklarsa oyuncu alacaklar… Onlar da takım olup maç kazanacaklar… Bizlerinde yüzü gülecek!

“Ölme eşeğim ölme yonca biter de yersin” misali… Umutlu olmak istiyorum, ama beceremiyorum… Bize bekleyip görmek düşüyor…


İstifa İşi Ne Oldu?

“Hepimiz istifa ediyoruz” deyip de, kıvıran adamdan ses soluk çıkmıyor… Ne o bir tek senin sütün mü ak çıktı? Diğerleri kesik… Öyle mi?

Lisans sahtekârlığı yapıp takımını rezil rüsva et, üstüne üstlük hükmen yenilgi alınmasına sebep ol… Zeytinyağı gibi su üstüne çık…

Tıpkı antrenörünün bir futbolcu velisi tarafından tartaklanması olayında olduğu gibi başını deve kuşu gibi kuma göm… Kıçın hala gözüküyor…

Kimin kanatları altına girdiğini biliyorum… Zannetme ki görünmüyorsun… Çoktan sobelendin, oyun dışısın artık, kenara gel…

/Resul AKÇAY
20.12.2016

5 Aralık 2016 Pazartesi

Kepazelik!


Samsunspor’un adını sahtekarlık yapan kulübe çıkaran her kimse çeksin gitsin… Bugünden tezi yok arkasına bile bakmadan bir daha kulübün önünden geçmeyecek şekilde defolsun… Daha sert ifadeler kullanmak istemiyorum… Bu ne demektir? Birileri izah etsin bi zahmet…

U21 takımı Samsun’dan kalkıp, İstanbul’a gidiyor, başında bir tane yönetici yok! Maça çıkılıyor, esame listesinde görevini bırakmış antrenörün ismi var, ama kendi yok! Maçın hakemi, tutturmuş “yönetici isterim, yönetici isterim” diye…

Kurallar bunu zorunlu kılmıyor, kılmasına da hakemin bu ısrarlı tutumu bir acı gerçeği de ortaya çıkarıyor aslında… Sen, ya da siz, her kimseniz… Görevi bırakan antrenörün yerine Kütahya’dan hoca getiriyorsunuz… Çok ta başarılı bir işe imza atıyorsunuz… O hoca tüm evrakları hazırlayıp, size veriyor, lisansı çıkarılsın diye…

Topu, topu 2000 TL’yi bile bulmayan bir parayı denkleştirip, federasyona yatıramadığınız için, adamın lisansını çıkaramıyorsunuz… Eski hocanızın lisansıyla, sahtekarlık yaparak, yeni hocayı sahaya sürüyorsunuz… Ama hakem tarafından yakalanıyorsunuz… Budur işte rezaletin, sahtekarlığın iç yüzü… Rakam ile 2000 TL, yazı ile iki bin türk lirası…

O çocuklar İstanbul’a gidip, maç oynayamadan geri döndüler… Ne söylediniz, nasıl bakabildiniz yüzlerine? Formaliteye takıldığı için maçı oynatmayan hakem suçludur… Amma… Başkasının lisansıyla maça çıkmaya zorlanan buna mecbur bırakılan yeni hoca Ali Buçan zerre kadar suçlu değildir…

Hele hele, Lisansını başkalarına kullandırdığı iddia edilen eski hoca Recep Boyer hiç suçlu değildir… Kimse köşe kapmaca, kafayı kuma gömmece oynamasın… Ne yapmaları gerektiğini yazımın en başında belirttim…

Samsunspor’a bu rezaleti yaşatanlar utanın be utanın!...

/Resul AKÇAY
05.12.2016

4 Aralık 2016 Pazar

Ya Sabır


Gole kadar üç net pozisyon üretti ev sahibi ekip… Savunmanın gayreti ve kaleci şansı devreye girdi… Sonuç çıkmadı… 20.dakika da soldan yapılan ortada herkes seyredip, kimse müdahale edemeyince gol geldi… Bu aslında malumun ilanı idi…

Çünkü bu yapının maçı geriden gelip, lehine çevirecek ne gücü, ne de yeteneği var! Kim gol attıracak? Aldığı her topu ezen, jübilesi gelmiş futbolcu resmi veren Mehmet mi? Vaziyeti idare eden bir anlayışla oynayan Hasan mı? Kanat ta görev yapmasına karşın tek bir atak geliştiremeyen Halil İbrahim mi? Varlığıyla, yokluğu bir Zola mı?

Bütün yük Mustafa’nın ayaklarına bindi, o da bir yere kadar gidebildi… Kim gol atacak? Yetenek fukarası, sahada dili danalar gibi bir oraya, bir buraya koşuşturan, duracağı yeri bilmeyen Alperen mi? Yoksa, geliştirilen nadide olgun atakları ezen, girdiği ikili mücadelelerde ayakta kalamayan Murat mı?

Samsunspor’u yönetenlerin, yönettiğini zannedenlerin ortaya koyduğu menü bu… Nereden yakarsanız, yakın! Kabul ettirildik, kabul ettik ki bu takım bu haliyle sadece lafta umut pompalar, icraatta ise şekil A’da olduğu gibi sıfır çeker…

İlk yarının bitmesine bir şey kalmadı… Kurtarıcılar, He Man’lar, Süpermenler bekleniyor… Bize düşen de… Tahliye bekleyen hükümlüler gibi elde tespih sabır çekmek…. “Gel devre arası gel, gel” diyerek!...

/Resul AKÇAY
04.12.2016