20 Ocak 2014 Pazartesi

Kent Hafızası


Samsun Kent Kültürü Dergisi

Yaşanılan bölgenin özelliklerinin zaman içinde hangi değişikliklere uğradığı hangi süreleri tekâmül ederek geçirdiği, hangi gereklilikten dolayı nelere ihtiyaç duyulduğu yerleşim kriterleri bakımından gereklidir. İnsan; yaşanılan sürelerin bir tarihsel geçmişini bir almanağını belgeleyerek zamana nakşedebilirse bundan dersler çıkarabilmek, bundan faydalanabilmek geleceğin rehberini hazırlamak diye de düşünülebilir. Çünkü yaşanılan zamanın belirli aşamalarını, belirli afet evrelerini, zaman mekân ilişkilerinin dökümlendiği bir tarihsel evrak katoloğunu herhangi özel bir kurumda bulamadığınız gibi resmi bir kurumdan da temin etme şansınız adeta yok gibidir. Sadece belirli bir kesimin özel ilgi alanına giren yazım ve belgeleme ruhu ve ihtiyacı neticesinde bazı dökümanlara ulaşmak mümkün olmakta ise de bunun da çok fazla bir derinliği olamamaktadır.  Samsun Büyükşehir Belediyesi bu neviden bir ihtiyacın gerekliliğini bir şekilde anlamış olmalı ki Samsun’un Tarihi ile ilgili bir seri kitabı Kent Belleğine armağan etmiş hiç olmazsa eğlenceden, çevre değişimlerine kadar bazı belgeleri bulma şansı olabilmiştir.

Kastım bunu önemsememek ve hafife almak değil tabii ki. Ancak geçen zaman içinde kentsel değişimleri plansal değişim süreçlerini bölge, mevki, yaşamsal safhaları anlatan, tanıtan böyle bir belgeyi kim ve ne zaman ortaya koyar bilemiyorum. Mesela buna benzer bir çalışmayı İstanbul ile ilgili olarak Murat Belge “İstanbul Gezi Rehberi” adıyla yazmıştır.

Bazı plansal ve folklorik kültürün geleceğe aktarılması gerekli, bilinmesi de bir ihtiyaçtır. Ancak zaman içinde belgelenmeyenlerin kaybolup gitmesi de muhtemeldir. Samsunda; Ermeni Mahallesini, Odun Pazarını, Eşek Köprüsünü, Subaşını, Gündoğdu Sokağını acaba kaç kişi hatırlamakta ve değişimini gözlemlemekte veya ömrü yetmektedir. Bunlar geçen zamanın unutkanlığı ve karanlığı içinde kaybolan özellikler olarak mı kalacaklardır acaba?

Şehir Rasathanesinin eski yerinde şu anda yollar geçiyor ve apartmanlar yükseliyor. Şimdi mahalleye adını veren Caminin ve Rasathanenin kenarından aşağıya doğru süzülen Gündoğdu Sokak, mısır tarlalarının yanından şen dereye kadar iner oradan yine ince bir kıvrım yaparak Kiliseye kadar uzanırdı. Bir ince nazenin edayla Rasathane Camiinden tatlı bir yokuşu inen bu sokağın Bulvara bakan bir yüzünde Roman Vatandaşların evleri diğer tarafında ise şu anda Anneler Parkının içinde oturduğu tarlalar yeşerirdi. Çoluk çocuğun top oynadığı boşluklar sakin kentin belki de varoşu olarak hiç de göze batmazdı. Gündoğdu’nun Ağabali Caddesiyle kavuştuğu köşe Mahalle Çeşmesinin o şırıl şırıl akan haliyle hem fakir fukaranın su aldığı ve sokak hayvanlarının faydalandığı bir kaynak olarak yakın zamana kadar kullanıldı. Bizler okula gidenler olarak, cıvıldaşarak çeşmede suyumuzu içer bazen de ayaklarımızdaki çamuru şakalaşarak temizlerdik.

Çeşmenin hemen üst kısmındaki, Bağ Sokakla Gündoğdu Sokak gerçek yol özellikleriyle, cilveleşerek buluşurdu. O günlerde, Bağ Sokak seyyar satıcıların yaya trafiğini tamamen kilitlediği kasa ve sebze arabalarının bir geçişlik yaya yolu bırakan görünümünde de değildi. Ayrıca yolun tamamı da açık otoparka dönüşmemişti.

Bizler de Arnavut kaldırımlardan sekerek Sakarya mektebinin avlusuna doğru koşuşurduk. Yol üzerinde koca mahallelerin ekmek ihtiyaçlarını gören Kaya amcanın ve Tacettin ağabeyin Gündoğdu fırınları vardı ki Pazar günleri önlerindeki kalabalığın Pazar pidesi için sıra bekleyişleri tam bir siyaset meydanı havasındaydı. Hele bazı mahalle efendilerinin çizgili pijamaları ile yol üzerinde muhabbet etmeleri ve sigara içişleri unutulur manzaralar değildi.

Sakarya mektebi zamana ve kamulaştırmalara dayanamayarak yıkıldı. Şimdi o günlerden kalan bir karışlık yerde, araya zorla sıkıştırılmış görüntüsüyle küçücük bir çocuk oyun parkı ve derbeder görünümlü manav büfe hatıra olarak kaldı. 

Gelişen ve asrileşen kentin iri ve modern profiliyle ilk tanışan yol Gündoğdu Sokak oldu. Cadde üzerinde yapılan ilk yapılar, Ayda ve Celal Şişik apartmanları, asansörlü ve yüksek katlarıyla kentin ilk örnek yapıları olarak yarım asırlık yaşlarına rağmen şekil değişimine uyum sağladılar.

Gündoğdu Sokaktan şu anda Belediye İlköğretim Okulunun arkasında kısacık bir parça kaldı. Geri kalan bölümü ise isim ve şekil değiştiren 100. yıl Bulvarı olarak şehrin ortasından akan sevimsiz ve bulanık bir ırmak gibi. Her iki tarafında 9 katlı yapıların birbirine bitişmiş ve hava aldırmayan siluetiyle artık günün doğuşunu bile göstermiyor üzerinde yaşayanlarına. Keşke yine Gün doğabilseydi.

İyi haftalar. 
/Sacit ACAR
29.12.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder