17 Ocak 2014 Cuma

Terme’ye İkinci Santral Mi Geliyor?


Tüm dünya yeşile koşarken, binalara dahi Yeşil Bina sertifikaları verilirken, Enerji koridoru olarak ilan edilen kentimizde ne yazık ki gökyüzünün maviden mora, denizlerimizin kızıla, ormanlarımızın sarıya, çevremizin karanlığa ve hepsinden önemlisi de sağlığımızın riske edilmesini katkıda bulunabilecek bir yatırımın daha ayak izlerini duyar gibiyiz.

Sözünü ettiğimiz bölge ne yazık ki OMV’nin kirli yatırımlarını tesis ettiği Terme’dir. Yine Güvenilir bir kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre Terme’nin yeni bir Termik Santrali yapımı için EPDK ile gerekli anlaşmaların yapılmış ve hatta kamuya ait olan bazı alanların kamulaştırma çalışmalarında finale doğru gelinmiştir.

Edindiğimiz bu bilginin yanlış veya bir dedikodudan ibaret olması en büyük temennimizdir. Aksi taktirde, Terme ve civarında resmen bir katliamın sorumlusu olacaktır. Neden Türkiye’nin en verimli topraklarına, yeşile ve maviye sahip bir bölgesinde kirli yatırımlara davetiye çıkarılır, tüm dünya’da terk edilen ve sökülen teknolojiler Türkiye’ye üstelik bizim bölgemize monte edilir bilinmez.

Kafamıza çuval geçiren, AB’ye üyeliğimizin askıya alınması için dost görünüp arkamızdan kuyumuzu kazan, ülkenin etnik kökenlere bölünmesi için içten içe kuyumuzu kazan ülkeler, petrol türevli ürünler ile üretilen ihtiyaç maddelerinin kullanımının bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ön plana çıkarılmasına neden çok heveslidirler?

Üstelik devlet ile yatırımcı arasında imzalanan protokoller, yatırımcı açısından öylesine maharetle hazırlanır ki, devlet kapatılan tesisler için aylarca tazminat ödemek zorunda bırakılır. Bu tür protokollerin altına imza atan kişi ve kurumların millet adına ellerine aldıkları kalemlerden mürekkep değil adeta kan damlamaktadır.

İki şirket arasında dahi yapılan protokollerde,  bir ürünün teslimi için  “mücbir sebepler” diye bir madde eklenmekte iken, yani istem dışı oluşan, kendi elinde olmayan nedenlerden ötürü sorumluluğun kabul edilmeyeceği belirtirken, devlet vatandaşının karşı çıktığı bir yatırımı mücbir sebep olarak belirleme gereğini duymamıştır. Sonuçta 140 milyon dolar gibi bir rakam birilerine ödenir hale gelinir.

Terme’ye ikinci bir Santralin yapılmasına ilişkin yetkililerin, böyle bir girişimin olmadığını ve tamamen spekülasyonlardan ibaret olduğunu açıklaması gerekmektedir. Bu konuda öncelikle muhatap olunması gereken kurum Terme Belediyesi’dir. Eğer böyle bir girişimden haberi ve tasarrufu var ise, başkanın bir şekilde bu durumu kamuoyu ile paylaşması gerekir.

Terme’nin hangi bölgesine Termik Santral yapılacakmış konusuna gelince; yine güvendiğimiz kaynağa göre yeni saha, Terme’deki mevcut Tersane civarlarıdır. Pek çoğu kamuya ait arazilerin olduğu bu bölge’de, kamulaştırma çalışmalarının yapılıp yapılmadığına ilişkin en somut ve doğru bilgi elbette Belediye Başkanın’ca verilecektir.


OMV’nin tesis ettiği Termik Santraller üzerinde önemli tartışmalar yaşanmakta iken, yine aynı bölgede yeni bir Santralin yapılmasının gündeme gelebileceğini pek düşünmüyoruz. Ancak Ateş olmayan yerden de duman çıkmayacağını biliyoruz. Umarız ki bu duyumlarımız bir dedikodun ibarettir. O zaman bende bu köşenin yazarı olarak, yanlış bir duyumu sizler ile paylaştığım için ve ortalığı bir nevi bulandırdığım için özür dilerim. Bana ulaşan haberleri de iyi istihbarat edemediğim için bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışırım. Ancak bu haberi aldığım kaynağın, bulunduğu mevki itibariyle dedikodulara veya gereksiz söylentilere kulak kabartacak biri olmadığını bildiğim için, şimdiden bu haberi okuyucularımızla paylaşma gereğini duydum. 

Biliyoruz ki ülkemizde kurumlar arasında devlet adına alınan kararlarda da çelişkiler yaşanmaktadır. Yine yaşanmış bir olay ile örnek verecek olur isek; bilindiği üzere, EÜAŞ Termik Santral Daire Başkanlığı, Aksa ve Cengiz inşaat firmalarına 16 Mart 2006 tarihli bir yazı ile, mahkemelerin aldığı kararlar çerçevesinde 9 aylık bir süre tanınarak, ÇED raporu çerçevesinde prosedürlerin yerine getirilinceye kadar kira bedelinin ödenmeyeceği, çevre mevzuatı gerekliliklerini yerine getirildiğinde, o tarihten itibaren sözleşmenin kalan süresinin yürütüleceği,  aksi taktirde sözleşmenin fesh edileceği bildirilir.

Ancak yine aynı kurum 10 Nisan 2006 tarihli yeni bir karar alır. Bu karar metninde, Firma ÇED raporu gerekliliklerinin yerine getirilmesi aşamasına kadar, teminat mektubu miktarının aşılmaması kaydı ile, aylık kira bedellerinin ödenmesi ifadeleri yer alır. Yani bir kurum önce firmanın aleyhine oluşabilecek bir fiilin altına imza atar. Yine aynı kurum bir ay sonra bu kararını yumuşatır. Sonrasında yaşananlar ise malumdur. Sözleşme süresi bittiğinde tekrar süre uzatımı gerçekleştirilir vesaire.

Köşemizde sürekli olarak ifade etmeye çalıştığımız gibi, yatırımcı firmaların ÇED raporu gerekliliklerini yerine getirmeden, tesis edecekleri yatırım için tespit ettikleri alanlara tek bir kazma dahi vuramazlar. Ancak kurumlar her ne hikmetse bu yaptırımı göz ardı ederler ve firmalara ardına kadar kapılar açılır.

Yatırımcı firmalar ile yapılan sözleşme hükümleri sadece kağıt üzerinde kalır. ÇED raporlarının bürokrasiye ilişkin işlem basamakları onar basamaklar halinde atlanır. Çevreye ilişkin basamakları ise bürokrasi ile ilişkin basamakların hızla kat edilmesi nedeniyle pek kıymeti yoktur.

Köşemizden siyasilerimize, yönetenlerimize seslenmek istiyoruz. Terme’de sözünü ettiğimiz yeni bir Santral tesisi yapılmasına öncülük ederseniz, gerçekten Samsun’a en büyük kötülüğü yapmış olacaksınız. İşsizliğe, ekonomik kalkınmışlıktaki yerimize, siftah etmeden kepenkleri kapatmaya, pazarlardan çürük sebze artıklarını toplamaya zaten talimliyiz. Ancak bizleri kirli yatırımlar bir kez daha zehirlemeyin.
/Süleyman SALUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder