20 Ocak 2014 Pazartesi

Şehrin Kültürünün Merkezi


İnşası uzun yıllar süren ve yaklaşık on yıldır Samsun halkının hizmetinde olan bu yapı, yani Atatürk Kültür Merkezi Büyükşehir vasfında bir yerde olduğunuzun işaretlerinden biridir. Şehrin göbeğinde denize karşı heybetli duruşu, çok işlevli salonları ve özgün mimarisi ile isminin hakkını veren bir görüntüsü var doğrusu.

Gösterimi yapılan eserlere Samsun halkının ilgisi ise oldukça fazla. Hani deyim yerindeyse tüm sanatsal etkinlikler kapalı gişe oynuyor. Bilet fiyatlarının bir paket sigara fiyatının bile altında olması bu yoğun ilginin nedenlerinden biri olabilir. Yine de bu tür sanatsal etkinliklerin en büyük sıkıntısı seyirci bulamamak iken Samsun bu anlamda ciddi bir potansiyel gibi görünüyor. Merkezdeki etkinliklerin takipçileri arasında lise-üniversite öğrencileri, öğretmenler, avukatlar, doktorlar ve ticaretle uğraşan insanlar var.

Gelelim her etkinlik günü onca insanı misafir eden kültür merkezinin çevresel ve işlevsel koşullarına. Aracınızla AKM sınırlarından içeri girdiniz, arabanızı bırakabilmek için park yerini en az iki defa turluyorsunuz. Sizi karşılayıp aracınızı park etmek için yönlendirecek bir kişi yok varsa bile ben görmedim. Park edilen araçlar gelişigüzel ve düzensiz olarak bırakılmış. Orada bir görevli olsa hali hazırda park yeri bulabilen araçların 2-3 katı kadar araç nizami bir şekilde otoparktan faydalanabilir. Böylece insanlar araçlarını dışarıda bırakmak zorunda kalmazlar.

Neyse arabanızı bir şekilde park ettiniz. Otoparktan kültür merkezinin kapısına uzanan yolda sağa sola dağılmış kaldırım taşlarını, inşaat malzemelerini atlaya zıplaya girişe vardınız. Gözünüz gitmeniz gereken salonu gösterecek birilerini arıyor ama bulamıyorsunuz. Kalabalığın peşine takılmaktan başka çare yok. O kalabalığın peşinde bir salona varıyorsunuz ama orada sergilenecek olan sizin arzu ettiğiniz etkinlik değil. Neyse ki kapıda bir bilet toplayıcı var. Sorunuz üzerine sizi yönlendiriyor ve gitmeniz gereken yeri buluyorsunuz. Sizin salonun kapısında da bir bilet toplayıcı. Biletinizin bir parçasını veriyor içeri giriyorsunuz. İçeride yine yalnızsınız. Başlıyorsunuz koltuk sıralarının başlarında elinizde kalan bilet parçasında yazılı harfleri aramaya. Harfleri buldunuz, sıra rakamlarda. Salona giren herkes aynı arayışta olduğu için koridorlarla gözle görülür bir yığılma oluyor. Bu arada çalan zil oyunun başlamasına 5 dakika kaldığını uyarıyor. Siz yerinizi bulur bulmaz lambalar sönüyor ve oyun hemen başlıyor. Anlayacağınız hiç zaman kaybetmiyorsunuz(!)

Trilyonlarca lira yatırım yapılmış bu mekânda ufacık değişikliklerle her şey çok güzel olabilir. Öncelikle her ziyaretçinin aslında düzen ve temizlik konusunda özen ile kendilerine gösterilen ilgiyi ölçerek hizmet kalitesini değerlendirecek birer müşteri olduğunu kavramak gerekiyor. Sergilenen eserlerin kalitesini de yükseltmek gerek tabi.

Son zamanlarda 3-4 tiyatro oyunu izledim,  hepsi de bana göre üçüncü sınıf oyunlardı. Oysa toplumu aydınlatacak daha başarılı eserler sergilenebilir bu mekânlarda. Çağdaş ülkelerde tiyatro yaşamın hava ve su gibi vazgeçilmez bir parçasıdır. İki dünya savaşından tamamen bitik durumda çıkmış olan Almanya savaş sonrası onarım çalışmalarına ilk olarak tiyatro salonlarından başlamıştır.

Bu mekânlardan sorumlu insanlar isabetli eser seçimleri ve sunacakları iyi hizmet ile seyirciyi kültüre sıkı sıkı bağlamalıdırlar. Samsun halkının teveccühünü ciddiye alıp oraya gelenlere seçkin birer insan olduklarını hissettirmelidirler. Denizi geçip derede boğulmanın anlamı yok zira.

Sevgiyle kalın…
/Şerif MIRIK
31.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder