Geçen akşam bir kültür hizmeti olarak Canik
Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan, "Tarih Boyunca Karadeniz Ticareti
ve Canik" isimli iki ciltlik eserin gala gecesi vardı. Ama ben şimdi bu
kapsamlı eserle tanıtımda Belediye Başkanı Osman Genç'in Canik'i aşıp tarihteki
Canik'in bugünkü karşılığı Samsun'a dokunan, hem de bayağı kapsamlı dokunan
konuşmasını bir kenara bırakıp, o gece Samsun Milletvekili Prof.Dr.Tülay
Bakır'ın birkaç cümle ile özetlediği, üstelik çok da güzel özetlediği bir başka
şeyden söz edeceğim...
Sayın Bakır o akşam, Başkan Osman Genç'in aktarmayı
sonraya bıraktığım konuşmasından sonra mikrofonu aldı ve Genç'in Samsunla
ilgili altına imzamı atacağım sözlerini takiben çok önemsedİğim bir durumun
altını çizdi. Aslında bu sadece benim değil, yıllardır şehrimizde pek çok
kişinin, sivil toplum örgütünün önemsediği; yaratmaya, insanlara bulaştırmaya,
olmayınca da 'niye olmuyor' diye sorup çare aramaya çalıştığı bir durum.
Ne mi bu durum? Samsunluluk durumu... Samsunlu olma
kimliği, Samsunlu olma ruhu...
Osman Genç'in şehrimizin tarihteki o canlı
durumundan, o canlılığı bugün neden yitirdiğimizden, tekrar nasıl
kazanabileceğimizden söz eden umutvar konuşmasının ardından Tülay Bakır kısa,
öz, bana göre çok da doğru bir özet yaptı şehrimizle ilgili olarak ve şöyle
dedi:
"Samsun tarihte de hiçbir zaman bir ideal
etrafında toplanmamış, bir başkent olmamış. Herkes yararlanmış ve gitmiş.
Sadece ticari bir merkez olmuş. O yüzden sıkıntılı. Örneğin Trabzon'da
Trabzonspor için insanlar ölüyor (Sayın Bakır bunu mecazi anlamda kullandı tabi
ki). Oysa burada bu yok. Büyük bir yatırım yok. İhracatımız Trabzon'un yarısı
kadar. Ticaret Odamız Rusya'yla bağlantı kurmaya çalışıyor ama gücümüzü aşıyor.
Organize Sanayi yetersiz. Tarım Organize Sanayi, Organik Tarım hiç yok. Tersane
açılmış ama bakalım biz o gemileri üretebilecek miyiz burada? Kadın teşvikleri
en azda. Oysa çok toleranslı bir şehir burası. Ben tolerans açısından Samsun'u
İzmir'e benzetiyorum. Tipik İzmir. Örneğin ben Samsunlu değilim, Borçkalıyım
ama beni milletvekili seçtiniz. Çok teşekkür ederim."...
Milletvekilimiz Tülay Bakır'ın yukarıda
aktardığımdan birkaç cümle daha fazla olan konuşmasının özü, ilk cümlesiyle son
cümlesinde... Benim altını çizmek
istediğim nokta da zaten bu! Bir ideal altında toplanmak/toplanamamak! Ve Sayın
Bakır'ın nezaket göstererek ve İzmir'e benzeterek 'tolerans' olarak
nitelendirdiği durum! Bu iki cümle bile gösteriyor ki; Tülay hanımın kendisinin
de ifade ettiği 'Samsunlu olmadığı halde şehrimizden milletvekili seçilmesi'
öyle İzmirli gibi toleranslı filan olmaktan değil, bir ideal etrafında
toplanamamaktan kaynaklanıyor...
Tabi ki şovenistlik yapmıyorum ve tabi ki şovenist
değilim. Ama hepimiz biliyoruz ki Samsun'da başta futbol ve Meclise
gönderdiğimiz milletvekillerimiz söz konusu olduğunda hepimizin yakındığı konu
şehrimizi de bir birlik, beraberelik olmadığı ve bu yüzden taleplerimizin kabul
görmediği, bu yüzden de boşlukların (ben isim vermiyorum zira milletvekilimizin
sözleri yeterince açık) bizim dışımızda doldurulduğudur...
Eğri oturup doğru konuşalım: Bizim şehrimizin böyle
sahiplenici, bir ideal etrafında toplanmayı sağlayıcı ruhu, kimliği yok. Bu
yüzden ne ekonomide ne siyasette isteklerimiz önemsenmiyor. Teşvikler bize
verilmiyor, siyasiler bizim istediğimiz isimleri önemsemiyor... ve şehrimiz hak
ettiği yere bir türlü gelemiyor...
Milletvekilimiz bile Borçkalı olduğu halde
kendisini Meclise gönderdiğimize şaşırdığına göre...
/İlknur YAMAK
20.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder