13 Eylül 2007 Perşembe

Samsun'un İki Yüzü






Samsun Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası' nın 18. olağan mali genel kurulu 18 Mayıs 2007 Cuma günü Büyük Samsun Oteli' nde yapıldı. Protokolünde katılımları ile ilgi gösterdiği genel kurul toplantısına ayrıca TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeciler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği) Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri, İstanbul Odası Sekreteri ile komşu illerimizden Ordu, Amasya, Sinop ve Tokat illerinin başkan ve yönetim kurulu üyeleri iştirak ettiler.

Gelen konuklarımıza kısa bir zaman dilimi içerisinde de olsa  Samsunumuzu gezdirme imkanı bulduk. Aslında her biri Samsun'a daha önce birkaç kez gelmiş olmalarına karşılık yine kentimizi değişmiş ve gelişmiş, güzelleşmiş bulduklarını ifade ettiler.

    Gururlandık ve biz de kendilerine bu çerçevede sürdürülen faaliyetlerden söz ettik. Sahil Yolu'ndan sevgi gölüne, teleferiğinden Amisos tepelerine, Meşe tesislerinden şehirlerarası otogarına kadar ortaya çıkan tabloyu ve değişimi konuk gözü ile gördü ve gönül okşayıcı sözler söylediler.

Evet Samsun' da  Büyükşehir Belediyesi' nin önderliğinde şehircilik anlamında çok önemli ve güzel şeyler gerçekleştirildi gerçekleşmekte. 19 Mayıs Bulvarı' nın sahile bağlanması ile daha bir güzel olacak Samsun.

Tüm bunlara alkış tutuyor ve başta Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Yusuf Ziya Yılmaz olmak üzere bu manada kente hizmet veren herkesi yürekten kutluyor, alkışlıyoruz.

Hiç kuşku yok ki buraya kadar yazdıklarım Samsun' un bir yüzü.  İsterseniz biz o kısmına Samsun' un gülümseyen, onurlandıran yüzü yani "vitrini" diyelim. Ama takdir olunur ki, Samsun sadece merkez ilçeden ibaret değil. O nedenle Samsun'un bir de ikinci yüzü var. İsterseniz ona da devlet yatırımlarından hak ettiği payı alamayan, ihmal edilmiş, bir zamanlar göç alırken göç verir hale düşmüş, işsizlik oranında ülke genelinde ilk sıralara oturmuş bir Samsun diyelim.

Samsun SMMMO'nun genel kurul toplantısından bir gün önce bir başka genel kurul toplantısında bir araya geldiğimiz Makine Mühendisleri Odası Başkanı sevgili Kadir GÜRKAN'la sohbet etme imkanı bulduk. Konu tahmin olunacağı üzere Samsun'a geldi elbette. 25 Nisan 2007 tarihinde Ceyhan' da temeli atılan Samsun – Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın Karadeniz Bölgesi'nde giriş ayağının Samsun'dan Ünye'ye alındığını ve bu konuyu her hafta makalesinin yayımlandığı köşesinde aynı gün dile getirdiğini anlattı. Kadir kardeşim sadece aldığı duyumla da kalmamış, projenin yüklenici firması Çalık – Eni ortaklığının yetkililerine ulaşmış ve durumu teyit etmiş. Yetkililerin ifadelerine göre Ünye'yi tercih edişin nedeni teknik sorunlar. Bana bu  açıklamanın çok mantıklı gelmediğini açık  yüreklilikle ifade etmeliyim. Üstelik projenin adını da değiştirmeyi düşünmüyorlarmış. Proje adı yine "Samsun – Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi".  Zaten aynı gün yaptığım kısa bir araştırma sonunda konunun 25 gün önce gazete manşetlerine çıkmış olduğunu öğrendim. 23 – 29 Nisan arasında Samsun dışında bir mesleki sempozyumda oluşum nedeniyle de konuya yeni vakıf oluyordum.

Bu güzel kentte yaşayan herkesin göstereceği doğal eaksiyonu gösterdim elbette. Hangi Samsunlu üzülmezdi ki  ve genel kurulda açış konuşmasını yaparken konuklar ve üyelerle bu hususu paylaştım ve yukarıda da ifadeye çalıştığım gibi pek mantıklı görünmeyen yer değişimi kararının asıl nedenini yetkililerimizin mutlaka tespit etmesi gerekliliğine işaret ettim.

Ben  kişisel çabalarımla genel kurulda sıraladığım (acaba?)lardan birisini tespit etmeyi başardım. Açış konuşmamda ben olaya değindikten sonra misafirlerimizden Ordu SMMM Odası Başkanı Ordu'ya yapılacak bir yatırımdan niçin rahatsızlık duyuyorsunuz diye  şaka yollu serzenişte bulundu.

Oysa mesele sevgili konuğumuzun dediği gibi değildi. Gerçek olan Samsun'a yapılması düşünülen ve hatta adı da verilmiş olan bir yatırımın söylenenin tamamen tersi biçimde Samsun'un elinden kayışı idi. Ünyeli bir meslektaşımla konuyu ayrıca paylaştım. Meslektaşımın  olayla ilgili tespit ve düşüncesi özetle şöyle.

Projenin Karadeniz giriş ayağı Ünye'de "KOCUKLU KÖYÜ" mevkiinde gerçekleşecek.  Sahilden itibaren köye giriş noktasına kadar Hazine arazisinin çok olması burasının tercih edilmesinde birinci neden. Yani yüklenici araziyi ucuza mal edebilecek. Ancak yine meslektaşımın ifadesine göre Ünyeliler bu yatırımı istemiyorlar. Karşı duruşun gerekçesi ise şöyle; stoklama için varillerin kurulacağı yerin etrafına 2 km çapında güvenlik kordonu oluşturmak gerekiyor. Bu durumda Kocuklu köyünün tek geçim kaynağı olan verimli fındık arazisinin elden çıkması demek ki köylü bu duruma razı değil. Bergama köylüleri gibi karşı dururuz diyor.

Sonuç itibariyle anlaşıldığı kadar henüz kesin bir kayıp söz konusu değil. Çalık-Eni Grubu bir şekilde ikna edilip yatırımın yine adını aldığı şekilde Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı konumuna dönmesi sağlanabilir. Ancak, ülkemiz neredeyse her haliyle 22 Temmuz 2007 tarihide yapılacak genel seçimlere endekslenmiş vaziyette. Siyasilerde elbette. O halde onları harekete geçirmek öncelikle  Samsun'un birinci yüzünü gerçekleştirenlere düşüyor. Samsun bu projeyi kayıp etmemelidir. Bu konuda kime ne görev düşüyorsa yapmalıdır. Yapmak zorundadır. Ben mevcut parlamenterlerimizin de önemli bir bölümünün gereken gayreti göstereceğine inanıyorum.

/Ahmet Hayvalı

Sammey



Altı yıl önce TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş'nin (Azot) özelleştirilmesi gündemde. Dönemin milletvekillerinden odamız üyesi SMMM dostum Mehmet ÇAKAR ile konuyu görüşüyoruz. İkimizin de ortak arzusu bu fabrikanın Samsunlu sanayici, iş adamları ve özellikle çalışanları tarafından satın alınması.  Bu konuda yapılacak ilk toplantıya ev sahipliği yapmayı üstleniyorum. 

Yerel basınımızın çok büyük destek verdiği toplantıya katılım oldukça yüksek oluyor. Ancak katılımcılar tedirgin. Zira Samsun'da birlikte iş yapma, kolektif çalışma ve çok ortaklı şirket kurma kültürü yok gibi.  Kaygılar, düşünceler, öneriler dile getiriliyor ve toplantı neredeyse hiçbir sonuç alınamadan dağıldı dağılacak gibi. İş adamlarımızdan sayın Mustafa Kurumahmutoğlu söz alıyor ve özetle; "… Ben kendilerine Anadolu Aslanı – Kaplanı falan diyen ve gerçekten başarıyı yakalamış olanları çok merak ederdim. Gittim ve hem kendileri ile tanıştım hem de tesislerin gezdim. Bu başarıyı elde edenlerin ne fiziken bizden yakışıklı, ne de fazlaca akıllı olmadıklarını gördüm. Onlar sadece olaya inanmışlar, birlikteliği gerçekleştirmiş ve şirketleşmişler. Biz Azot'u alır adam gibi de çalıştırırız. Biraz cesaret beyler…" diyor. Toplantı bu konuşamadan sonra farklı bir çehre kazanıyor. Atılacak adımlar belirlendikten sonra, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı'nın  önderliğinde Samsun'da bir ilk gerçekleştiriliyor ve Ortak Girişim Gurubu oluşuyor. Her aşamasında büyük bir coşku ile görev aldığım ortak girişimin ihalede elde ettiği başarı ve dönemin özelleştirmeden sorumlu Bakanı tarafından Samsunlu'nun nasıl engellendiğini kamu oyumuz hatırlayacaktır.

Bu konuyu neden mi yazıyorum. Çünkü Samsun' da bir çok ortaklı bir şirketin gerçekleştirildiğini ve çok da başarılı işlere imza attığını görmenin mutluluğunu yaşıyorum da ondan. Samsun' da üretken bir adam düşüncesini 23 arkadaşı ile paylaşıyor. Hepsi de son derece güvendikleri bu arkadaşlarına destek veriyorlar ve  SAMMEY doğuyor Samsun' da.

Sevgili dostum Mustafa KARABIYIK'ın  SAMMEY'in kuruluşu, mevcut durumu ve hedefleri ile ilgili sözlerinin önemli bölümlerini isterseniz  MÜSİAD Bülteni'ne verdiği röportaj' dan aktaralım.

" …23 iş adamı ile birlikte 2004 yılının onuncu ayında SAMMEY A.Ş'yi (Samsun Meyvecilik Gıda Sanayi AŞ.) kurduk. Arkadaşlarım ellerini taşın altına koydu, bense kafamı. Yaklaşık 4 milyon YTL ile ilk önce Samsun' un 19 Mayıs İlçesi'ne bağlı Çandır Köyü'nde 645 bin 300 metrekarelik bir arazi satın alarak işe başladık… İtalya' nın PO Ovası'nı dolaşarak orada  modern meyveciliğin nasıl geliştiğini araştırdım ve meyve bahçelerini gezdim. Türkiye şartlarında 1 dönümden iki ton meyve üretimi olduğu yerde orada bilinçli bir tarım ile dönüme 8 ton alındığını öğrendiğimde 'böyle bir üretim Türkiye'de neden olmasın' diye düşündüm. SAMMEY, İtalya'nın Zanzi şirketinden 92 bin meyve fidesi alımını gerçekleştirdi…

… Arazimizde 500 bin metrekare alana fidan dikilmiş durumda ve bu alanın; 220 dönümü elma, 110 dönümü armut, 60 dönümü nektarin, 50 dönümü erik, 30 dönümü kiraz ve 30 dönümü şeftali ile kaplıdır. 2007 yılı içinde 30 dönümlük bir nar fidanı dikimi yapılacaktır… 300 tonluk soğuk hava deposu kurulacaktır.
SAMMEY çifliğinde dikili fidan alanı dışında, orman piknik alanı, şirket idare binası, sosyal tesisler, lojmanlar ve yaklaşık 350 kişilik toplantı salonu yapılacaktır. Tarımda gelişen teknolojiyi sürekli olarak takip etmekteyiz...

…Önümüzdeki yıldan itibaren meyvecilik yapan veya yapmak isteyen çiftçilere haftanın belirli günlerinde hem teorik ve hem de arazide uygulamalı eğitim vereceğiz. Standartlara uygun paketleme yapmak suretiyle ürünümüzü  dünya pazarına açacağız. Organize Tarım Sanayi Bölgesi'nde bu amaçla paketleme tesisi kuracağız. Bu olay aynı zamanda istihdam alanı yaratacaktır…

…Sloganımız; 'Diktiğin Yıl Tat, İkinci Yıl Sat' dır.  Çünkü teknolojik tarımda böyle bir avantaj vardır… Biz SAMMEY A.Ş. olarak Bafra ve Çarşamba ovalarının kaderlerini değiştirmeye karar verdik. Bunun Samsun'un kaderini değiştirebilecek büyük ve önemli bir proje olduğuna inanıyoruz…"

Mustafa kardeşim, seni ve 23 yol arkadaşını yürekten kutluyorum.

Başlattığınız birlikteliğin güzel bir örnek teşkil edeceğine inanıyorum. Çok ortaklı şirketlerin giderek çoğalması ve   Samsun'un önemli yatırım merkezlerinden biri haline gelmesi ümidiyle.

/Ahmet Hayvalı

Samsun Gazi Müzesi'nin Son Durumu



Gazi Müzesi / Mıntıka Palas Oteli

/Rasim Efendioğlu
Türkçe sözlükte "MÜZE":Sanat ve bilim eserlerinin saklandığı yer olarak tanımlanıyor. Ancak bu tanımda bir eksiklik var. Sanat ve bilim eserleri, ancak geçmişten geleceğe tüm kültür ürünlerinin saklandığı, unutulmayacak anıların saklandığı yer de denebilir. Tanımlar genişletilebilir de önemli olan 'Müze" kavramını doğru kavramaktır. Bu tanımdan giderek müzeler türlere ayrılır. Arkeoloji müzeleri, etnografya müzeleri, açık hava müzeler, doğa müzeleri... gibi. Müze tanımını iyi kavradıktan sonra türlerini de iyi tanımak gerekir. Türleri birbirine karıştırmamak gerekir. Güzel sanatlar galerileri ile müzeleri ayırmak gerekir. Müzeleri süslemek, gösterişli duruma getirmek yeterli değil. Örneğin Çanakkale Savaşlarının verildiği alan bir açık hava müzesidir. Siz bu alanı çok modern bir duruma getirirseniz artık o alanda bu büyük savaşın verildiğini, o günün koşullarını kavratmanız zor olur. Ya da Sivas Kongresi'nin toplandığı binayı düzenlerken çok modernleştirirseniz o 1919'daki havadan uzaklaşırsınız. Müzeyi gezenler kongrenin havasını soluyamaz. Ya da bir kentteki "Atatürk Evi"ni yeniden düzenlerken o günlerin anılarının büyük bir kısmını yok edersiniz.

Bu gerçeklerden hareketle 19 Mayıs 2006'da düzenlenerek yeniden açılan Samsun Gazi Müzesi'ne bir bakalım. Evet uzun bir süre bakımı ihmal edildi, temizliği ve düzeni ihmal edilmiş bu müzemiz. Bu durumu gören sivil toplum örgütleri, I9 Mayıs 1919 ruhunu yüreğinde duymuş yurtseverlerimiz güç birliği yaparak müzede büyük bir bakım yaptılar. Temizlendi, düzenlendi, güzel, çok güzel bir görünüm ortaya çıktı. Bu çalışmaya katkı sağlayanları kutluyor teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Açılışından buyana yoğun bir ziyaretçi akımına uğradı, beğeni ile karşılandı.

Buraya dek çok güzel de yapılan çalışmayı müzecilik açısından inceleyerek bir değerlendirme yapsak bu çalışmaya katılanlar kırılmasınlar bize. Ne yapıldı? Önce "Gazi Müzesi" binası temizlendi, boyandı, projesine uygun tadilat yapıldı. Bu konuda kentimizde iki müze vardı bunlar birleştirildi. Vilayet konağının bahçesinde ATATÜRK MÜZESİ vardı buradaki eşyalar ve mum heykeller buraya taşındı. ATATÜRK MÜZESİ'nin bina olarak tarihi bir özelliği yoktu, sadece bu eserleri koruyup sergilemek için yapılmıştı. O halde buradan eserlerin alınması bir sorun değil. Çünkü bu binanın müze olarak bir değeri yoktur. Böylece kentimizdeki ATATÜRK MÜZESİ kapanmıştır. Eserler GAZİ MÜZESİ'nde sergilenmektedir.

GAZİ MÜZESİ'nin özelliği nedir? Gazi müzesinin binası I9 Mayıs I9I9'da MINTIKA PALAS OTELİ'ydi. Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak bastıklarında burada ağırlandı. Bu bina bu mutlu, bu büyük olayın anılarını saklıyor.

Şimdi de GAZİ MÜZESİ'nin son durumuna bakalım. Temizlenmiş, boyanmış yeniden düzenlenmiş. Çok güzel aydınlatılmış. Daha önce konferans salonu olarak kullanılan salonda 1919'daki olayları gösteren tablolar sergilenmiş. Daha önce Atatürk Müzesi için yaptırılmış mum heykeller de birinci katta özel bölümde sergileniyor. Bu düzenlemeler yapılırken eskiden kalan eserler biraz arka planda kalmış.

Müzeyi gezenler MINTIKA PALAS OTELİ'nden kalan çok az eser görebilir. Bu düzenlemeye göre Gazi Müzesi eski kimliğinden epey uzaklaşmış. Adeta yeni bir müze durumuna gelmiş. Bu durum daha mı iyi? Müze mantığıma göre biraz tartışmalı. Oysa Gazi Müzesini gezenler 19 Mayıs 1919'un Mıntıka Palas Oteli'ni görmeleri gerekir. Bu biraz zor. Diğer müzelerin durumu nasıl. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi artık geniş bir mekâna kavuştu. Aşırı nemden bozulan eserler artık kurtulabilir, sergilenemeyen eserler daha rahat sergilenebilir. Bu müze de böyle düzenlendikten sonra kentimiz için çok gerekli olduğunu birçok kez yinelediğimiz KENT MÜZESİ kurulmalıdır. Bazı kurum ve kuruluşun kültürünü sergileyebileceği özel müzeler kurulmalıdır. Kentteki taşınmaz kültür varlıkları aslına uygun restore edilmelidir. Özellikle vakıflara ait TAŞHAN ve camiler gözden geçirilerek restore edilmeli, ildeki diğer kültür varlıklarına sahip çıkılmalı. GAZİ MÜZESİ'nde sivil toplum örgütlerinin gösterdiği duyarlılık kentimizin kültürünün korunmasında da gösterilmeli. Sayın TANRIVERDİ'nin gösterdiği duyarlılığı diğer işadamlarımızdan da bekliyoruz. 

Amerika'dan Samsun'a



Amerika'da Çeyrek Yüzyıl(Amerikanin Sesi) 
Samsunlu Metin Türk İmren 1980 yılından beri Amerika'da yaşıyor. Türkiye'yi o zamanlar etkisi altına alan siyasi istikrarsızlık Metin'i de doğrudan etkilemeye başlayınca "Ver elini Amerika!" demiş. Geliş o geliş..
Röportajı Sesli Olarak Dinlemek İçin Tıklayınız




/Metin Türk İMREN
Amerika’dan Yazıyor


Sevgili Arkadaşlar,
Eskiler bilir, Mecidiye'nin Mecidiye olduğu devirde, 1950'lİ, 60'lı, 70'lİ yıllarda o caddede birçok "karakter tip' vardı. Anlattıklarını dinler, sevgi dolu selamlarını alır, hürmet gösterirdik.

Akar kırtasiyede Şevket Akar, Cebbar abi, yanında elektrik malzemesi satan Ahmet amca, karşıda tuhafiyeci İbrahim amca (umarım ismini yanlış hatırlamıyorum), Samsun Pazarı Necdet’in babası, Kamer Eczanesi, biraz daha aşağıda Faruk Araboğlu abimiz, karşısında Kökçüoğlu kütüphanesi Hasan kitaplı, Bursa Pazarının Mithat amcası! Hepsi rahmetli oldu, ruhları şad olsun. Bugünde o ufacık dükkânında çalışıp evlatlarını yetiştirmek için hiçbirşeyini esirgemeyen sevgili Celal hocayı kaybettık. Allah geride kalanlarına sabır ona da rahmet ihsan etsin!

Bir şeyi daha anlatmadan geçemeyeceğim. Tuhafiyeci İbrahim amca bambaşka bir insandı. Dükkânı sanki 1880'den kalma idi ama esprisi, sohbeti ve muzipliği dillere destandı. 1930'larda belki 40'larda bir gün caddeye herkesten önce gelmiş, karşı taraftaki dükkânların basından başlayıp, bütün dükkânların kepenk kilitlerine bir İp, bir kurşun damga, ipi uzatmış yandaki dükkâna, onun kilidine bir kursun, taka taka taa herhalde Samsun Pazarına kadar hepsini mühürlemiş!  Esnaf gelmeye başlamış, bu dükkânda vitrinin arkasından herkesi gözlüyor, mühürü gören şaşırıyormuş, ama cesaret edip te mühürü kırıp dükkânını açamıyormuş! En azından bir sıradaki 10 dükkân ne yapacaklarını şaşırmışlar! Belediyeye haber göndermişler, gelen giden yok! Rahmetli bakmış ki İs buyuyor, korkudan dükkânını kapattığı gibi kaçıp gıtmıs, yanılmıyorsam iki üç günde dükkânını açmamış!

Bu günlerde nerde böyle bir espri anlayışı, nerede bu insanlar! Şaşırıp ta böyle bir şey yapsan, ya dükkânını yakarlar, ya adamı vururlar!

Kısacası, Samsun Şehir idi. Şimdi köy oldu ama kimse farkında değil herhalde! Hemde o canım köylerdeki samimiyet, iyi niyet dolu insanlardan yoksun bir köy oldu!

Allah hesabını 60 binlik şehre 360 bin kişiyi yerleştiren yetkililerden sorsun!

Sevgi ve Selamlarımla.

Not: Acı haberi üzüntü ile aldım ama tesellim Celal Hocayı tanımış olmam ve onun aramızdan zamanlı ayrılışı. (Allah nur içinde yatırsın.)

Samsun'daki Altyapı Sorunu


Samsun, 23 Ağustos 2007

/Şükrü DEMİREL
Bir yanda Büyükşehirlerde yaşanan su sorunu, diğer yanda alt yapı problemleri. Evet. Samsunumuzda da aynı sorunlar var. Plansız şehirleşme ve dolayısıyla plansızlığın ortasında yaşanan çaresizlikler....
Yaşanan yoğun yağış sonrasında gelişen tatsız olaylar... Esnafın dağılan işyerini bütün çabalarına rağmen kurtaramayıp selde akıp giden malını seyredişi, diğer yanda selde akıp giden malı yağmalayan kişiler, belediye araçlarının evlerin ve işyerlerinin bodrum katlarından motopomplarla su boşaltma uğraşıları...vs vs
Her yoğun yağış sonrasında bu olaylar artık maalesef yaşanmaya başlandı. Nedir bu çile? Yok mu bunun çaresi. Elbette var. Konuyu mühendisçe ele alıp ve bakmak,incelemek.
Artık; Samsun’un alt yapısı  masaya yatırılmalı. Evet. Yapılacak iş; Samsun’un jeolojik yapısı ele alınmalı. Yeryüzü şekillerine göre şehrin en düşük kot seviyesi olan bölgeler harita üzerinde işaretlenmeli ve o bölgeler üzerinde yapılacak olanlar belediyece saptanarak  eğer yerleşim yeri ise; gerekirse istimlak edilmeli ve bu alanların kot farklılıkları giderilip,o bölgelerin kanalizasyon ağını genişleterek yan bağlantılarını artırarak suyun debisini azaltmak gerekiyor.
Ben; Altınkum belediyesinin alt yapı ve kanalizasyon teşkilatını yeni baştan yapan bir kişi olarak bu görevi üstlenmeye hazırım. Bu konuda yapılacak her türlü teknik çalışmanın her kademesinde yardımcı olabilirim. Çünkü ben Samsunluyum ve her Samsunlu gibi memleketimi seviyorum.
Bu iş; park, bahçe, metro, yol yapmaktan daha önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü yukarda adı geçen işleri yapmazsanız kimsenin maddi zararı olmaz. Ancak kanalizasyonlar sık sık tıkanır ve yetersiz kalırsa ve bunun sonucu olarak ev ve işyerlerini su basar ve maddi kayıp oluşur.
O halde öncelikler iyi belirlenmelidir. Avrupa’da ve özellikle Fransa’da Paris’te dev kanalizasyonların yapımı 18.yüzyıla dayanır. Onlar bu konuda yaklaşık 200 yıllık bir deneyime sahipler. Ayrıca onlar bu çalışmaları (metro-kanalizasyon-telekomünikasyon-elektrik-su ) blok bir proje olarak görmekte ve çözmektedirler. Bu konuda örnek çalışmayı Ankara Büyükşehir Belediyesi başlatmıştır. Zira projeyi bir bütün olarak almazsanız, birbiriden bağımsız çalışan devlet kurumları diğer devlet kurumu tarafından yapılan işi bozmaktadır. Dolayısıyla masraflar katlanmaktadır. Bu arada vatandaşta bu plansız işlerden dolayı mağdur olmaktadır. Esnaf ise işyerinin önünün kazılmasından dolayı müşteri kaybına uğramaktadır.
Sonuç olarak; yarınlarımızı güzel yaşamak istiyorsak geçmişimizi sorgulayıp aynı hatalara düşmemek için vakit geçirmeden tedbirler almalıyız.
Saygılarımla....

Samsun Ve Cemal Yeşilyurt




/ Ahmet Hayvalı
Cumartesi günü ziyaretine gittim Cemal Ağabey'in.   Çaylarımızı yudumlarken konu elbette yine Samsun'du.  Dünü, bugünü ve geleceği ile Samsun.  Kimin ne kadar sahip çıktığı, kimin ne denli Samsunlu sayılabileceği bir Samsun.

 01.01.2007 itibarıyla İstanbul' da faaliyete başlayan Büyük Mükellefler ( VIP) Vergi Dairesi Başkanlığı' nı konuştuk bir süre. Çok detaylı bilgisi yoktu VIP Vergi Dairesi hakkında, ben biraz anlattım.  Bakın, bu konuda özetle ne diyor Cemal Yeşilyurt:

"…  Eğer Türkiye'deki ilk 1000 mükellefin kayıtlarının İstanbul'a alınmasının yanında, bu işletmelerin vergilerini de aynı daire çerçevesinde ödemeleri istenirse,  Samsun'da, Denizli'de ve özellikle Kocaeli'de büyük kayıplara uğrar. Devlet bizim gibi sanayi işletmelerine söylendiği gibi VIP hizmet sunacak ise amenna. Ama her ne şekilde olursa olsun, vergiler ve KDV ' ler yine işletmenin bulunduğu yerde ödenmelidir.  Ben hiçbir biçimde vergi mükellefiyetimi Samsun dışına taşımak istemem. Yeşilyurt, Samsun'da kazanıyor, vergisini de Samsun'da ödemeye devam edecektir. Bu vergilerden bir pay alınacak ise o payı Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin almasını isterim…."

"… Bir Fehmi YILDIZ,  mükellefiyetini Samsun’dan almış götürmüştür. Keza Yıldırımlar da öyle. Bunların sebepleri doğru araştırılmalıdır..."

İKİ FABRİKA BENDEN
"…Samsun'da yatırımcının önü kesilmemelidir." diyen Cemal Ağabey, bakın basit bir formülle önerisini nasıl açıklıyor:

"… Havaalanı ile Çarşamba arasında arazi yapısı, sanayi sektörü için müsait bir alan. Bakın, hesap gayet basit. Önce üretilecek  alana bakalım;(4 x 250  = 1000) + (6 x 150 = 900) + (10 x 1000 = 1000) + (20 x 50 = 1000 ) = 3900 x (1,20 inş.alanı) = 4680  dönüm inşaat alanı eder.   Devlet 400 Me***** gücünde elektrik trafosunu koysun bu alana ve sanayiciyi davet etsin.  

Bu olayı gerçekleştirsinler,  Ben Samsun'a bu alan üzerinde iki fabrika daha yapmayı taahhüt ediyorum.

İşte size ikinci organize sanayi sitesi; nereden baksanız en az 40 fabrika…."

2006 RAKAMLARIYLA YEŞİLYURT
İstanbul  Sanayi Odası tarafından  2005 yılı için  tespit edilip ilan edilen  ilk 500 sanayi işletmesi içinde 190'ıncı sırada yer alan Yeşilyurt' un 2006 sonunda durumu nedir, diye soruyorum.   Açık yüreklilikle açıyor önündeki dosyayı ve bana işletmenin 2006 yılında ulaştığı bazı rakamları veriyor. Bunları okurlarla paylaşmamda sakınca olup olmadığını soruyorum ve yine aynı sevecenlikle " … Ne demek, tabii ki açıklayabilirsin. Bizim Samsunludan saklayacağımız ne olabilir ki ?.." diyor.

İşte  2006 sonunda Yeşilyurt:

*  İhracat Tutarı          :    50.000.000  USD
*  Ödenen KDV          :    29.500.000  YTL
*  Kurumlar Vergisi    :     5.000.000   YTL
*  Stopaj  Vergisi         :        900.000    YTL
*  İşletmenin personel sayısı     :   560

Samsun'da kazandığını, hemen yine Samsun'da yatırıma dönüştüren ve istihdam alanı yaratan Cemal YEŞİLYURT'un en büyük üzüntüsü, bazılarının kendisini hala Samsunlu olarak görmemesi.

Kulakları çınlasın, eski valimiz İstanbul Valisi Sayın Muammer GÜLER; " ..Samsunlu olmak yetmez. Samsuncu olmak lazım…"   demişti. Sevgili Cemal Ağabey, sen hem çok iyi bir Samsunlu hem de iyi bir Samsuncusun. 

Bir Samsunlu olarak verdiğin ve vermekte olduğun hizmetlere teşekkürler.

VIP Vergi Dairesi ve Samsun



/Ahmet Hayvalı
"VIP Vergi Dairesi "  ya da bir diğer adıyla Büyük Mükellefler Vergi Dairesi   uygulaması 01 Ocak 2007  itibariyle faaliyete giriyor. İstanbul' da açılacak olan VIP Vergi Dairesi ilk etapta İstanbul' daki Kurumlar Vergisi Mükelleflerini kapsama alacak.   Ardından diğer illerdeki mükelleflerin de bu vergi dairesi mükellefleri içine dahil edilmesiyle dairenin mükellef sayısı 1000 ' i bulacak.

IMF' nin ısrarları doğrultusunda oluşturulduğu ifade edilen  ve ilk etapta İstanbul' daki Kurumlar Vergisi Mükelleflerini kapsama alacak olan   Mükellef temsilcilerinin de bulunacağı VIP   Vergi Diresi'nde mükelleflere bir yandan hizmet verilirken, diğer yandan denetimleri yapılacak.   2007 içinde diğer illerdeki büyük vergi mükellefleri de kapsama alınacak. Bu büyük mükelleflerin ülke genelinde hangi mükellefler olacağı noktasında çalışmaların devam ettiği ifade edilmekte.

" Ciro, ödenilen vergi, aktif büyüklük ve çalışan sayısı " gibi çeşitli kriterlere göre bu tespitlerin yapılacağı anlaşılmaktadır.

Bankacılık ve Sigortacılık sektörü de, VIP Vergi Dairesi mükellefleri arasında yer alacaktır. VIP Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Akif ULUSOY 'un açıklamalarına göre;  VIP Vergi Dairesinin İstanbul' da hizmet vereceği bina sorununu çözülmüş ve uygulamaya yönelik altyapı çalışmaları da büyük ölçüde tamamlanmıştır. Daire,  önümüzdeki aydan itibaren büyük mükelleflere hizmet vermeye başlayacaktır. Şu anda yalnızca İstanbul'da kayıtlı şirketleri kapsayacak olan daireye, 5-6 ay sonra diğer illerdeki büyük mükelleflerin tamamının bağlanacağının altı çizilmekte.

Sayın ULUSOY' un ifadelerinden birkaç ay içinde İzmir' de ilk şube' nin açılacağını ve bunu Ankara' da açılacak şubenin takip edeceğini anlamaktayız. 

Peki VIP Vergi Dairesi Başkanlığı' nın oluşması ile Samsun arasında ne gibi bir bağlantı var ki yazımın başlığına " VIP Vergi Dairesi ve Samsun " adını verdim.  İlk paragrafta yer alan    "….. ardından diğer illerdeki mükelleflerin içine dahil edilmesiyle…"   ifadesi beni bu başlığı kullanmaya sevk etti. 

Neden mi? İstanbul Ticaret Odası her yıl çok önemli bir çalışmayı gerçekleştirerek Türkiye' de   ilk 500 ve ikinci 500 olmak üzere en büyük  1000 mükellefi belirliyor ve açıklıyor.

İlk 500 içinde; Yıldız EntegreSan.AŞ(133),   Yeşilyurt Demir Çekme ltd.Şti.(190)  ve Özyılmaz Fındık San. Ltd.Şti. (330) ile ikinci 500 içinde ilk sıralarda yer alan  Adeka İlaç Sanayi AŞ. Ve Ulusoy Gıda AŞ. gibi    Samsun' umuzun göz bebeği büyük firmalarımız yer almaktadır. 

Bu firmalarımızdan Yıldız Entegre San.AŞ. ' nin 2006 yılı içinde zaten mükellefiyetini İstanbul' a naklettiğini biliyoruz.     Endişemiz odur ki, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi (VIP)  mükellefleri kapsamına diğerlerinin de alınması ile Samsun çok önemli kayıplara uğrayacaktır.

Bakın aynı durumda olan Kocaeli' den nasıl tepkiler yükseliyor.
"…Kentimizin önünde yeni ve ciddi bir tehlike daha var.   Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu, şirketi için İstanbul'da yeni bir vergi dairesi kuruldu.  Yılbaşından itibaren 500 büyük şirket, bütün vergilerini İstanbul'daki VIP Vergi Dairesi'ne yatıracaklar. Bunların içinde başta Tüpraş olmak üzere ilimizden de çok sayıda büyük firma bulunuyor. Halen Kocaeli'deki vergi dairelerine vergilerini ödeyen büyük firmalar, yılbaşından itibaren bütün vergilerini VIP'e yatıracaklar. Büyükşehir Belediyeleri ile ilgili yasalar açık. Büyükşehir Belediyeleri, kendi illerinde toplanan vergilerden pay alıyorlar. En önemli gelirleri bu...  Biz Kocaeli'de yıllardır, 'Fabrikası ilimizde olan bütün kuruluşlar vergilerini de ilimizde yatırsın'  diye bağırdık ama olmadı. Şimdi vergilerini ilimizde yatıranlar da gidiyorlar.  Sadece Tüpraş gitse Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin geliri yarıya yarıya azalır…Özgür Kocaeli Gazetesi"

Kocaeli'  den yükselen bu tepki içinde yer alan ifadeler sizlere,   benim yıllardan beri ısrarla " Samsun' da faaliyet gösteren büyük işletmeler vergilerini Samsun' da yatırsınlar ve Büyükşehir Belediyemiz de bundan hak ettiği payı alsın.." şeklindeki   çabalarımı anımsatmıyor mu?

VIP Vergi Dairesi Başkanlığı oluşumu ile ilgili olarak görüştüğüm Vergi Dairesi Başkanımız sayın Şuayip SEVGİ de benimle aynı fikirde ve aynı endişeleri taşıyor. Ayrıca bu oluşuma ait ilk duyumu alır almaz konuyu kent yöneticileri ile de paylaşmışlar. 

Bu konuda  olayı paranoya derecesine getirmek istemiyorum ama bir tehlikenin hemen kapının ardında olduğu gerçeğini de kimse yadsıyamaz.   En azından bu oluşum gerçekleşirse bile tahakkuk edecek vergilerden Büyükşehir belediyelerine intikal edecek payın muhafaza edilmesi noktasında garanti alınmalı ve bunun için gerekli çalışmalar hemen ve hiç zaman kayıp edilmeden başlatılmalıdır.

Samsun'un İki Yüzü






/Ahmet Hayvalı
Samsun Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası' nın 18. olağan mali genel kurulu 18 Mayıs 2007 Cuma günü Büyük Samsun Oteli' nde yapıldı. Protokolünde katılımları ile ilgi gösterdiği genel kurul toplantısına ayrıca TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeciler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği) Genel Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri, İstanbul Odası Sekreteri ile komşu illerimizden Ordu, Amasya, Sinop ve Tokat illerinin başkan ve yönetim kurulu üyeleri iştirak ettiler.

Gelen konuklarımıza kısa bir zaman dilimi içerisinde de olsa  Samsunumuzu gezdirme imkanı bulduk. Aslında her biri Samsun'a daha önce birkaç kez gelmiş olmalarına karşılık yine kentimizi değişmiş ve gelişmiş, güzelleşmiş bulduklarını ifade ettiler.

    Gururlandık ve biz de kendilerine bu çerçevede sürdürülen faaliyetlerden söz ettik. Sahil Yolu'ndan sevgi gölüne, teleferiğinden Amisos tepelerine, Meşe tesislerinden şehirlerarası otogarına kadar ortaya çıkan tabloyu ve değişimi konuk gözü ile gördü ve gönül okşayıcı sözler söylediler.

Evet Samsun' da  Büyükşehir Belediyesi' nin önderliğinde şehircilik anlamında çok önemli ve güzel şeyler gerçekleştirildi gerçekleşmekte. 19 Mayıs Bulvarı' nın sahile bağlanması ile daha bir güzel olacak Samsun.

Tüm bunlara alkış tutuyor ve başta Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Yusuf Ziya Yılmaz olmak üzere bu manada kente hizmet veren herkesi yürekten kutluyor, alkışlıyoruz.

Hiç kuşku yok ki buraya kadar yazdıklarım Samsun' un bir yüzü.  İsterseniz biz o kısmına Samsun' un gülümseyen, onurlandıran yüzü yani "vitrini" diyelim. Ama takdir olunur ki, Samsun sadece merkez ilçeden ibaret değil. O nedenle Samsun'un bir de ikinci yüzü var. İsterseniz ona da devlet yatırımlarından hak ettiği payı alamayan, ihmal edilmiş, bir zamanlar göç alırken göç verir hale düşmüş, işsizlik oranında ülke genelinde ilk sıralara oturmuş bir Samsun diyelim.

Samsun SMMMO'nun genel kurul toplantısından bir gün önce bir başka genel kurul toplantısında bir araya geldiğimiz Makine Mühendisleri Odası Başkanı sevgili Kadir GÜRKAN'la sohbet etme imkanı bulduk. Konu tahmin olunacağı üzere Samsun'a geldi elbette. 25 Nisan 2007 tarihinde Ceyhan' da temeli atılan Samsun – Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın Karadeniz Bölgesi'nde giriş ayağının Samsun'dan Ünye'ye alındığını ve bu konuyu her hafta makalesinin yayımlandığı köşesinde aynı gün dile getirdiğini anlattı. Kadir kardeşim sadece aldığı duyumla da kalmamış, projenin yüklenici firması Çalık – Eni ortaklığının yetkililerine ulaşmış ve durumu teyit etmiş. Yetkililerin ifadelerine göre Ünye'yi tercih edişin nedeni teknik sorunlar. Bana bu  açıklamanın çok mantıklı gelmediğini açık  yüreklilikle ifade etmeliyim. Üstelik projenin adını da değiştirmeyi düşünmüyorlarmış. Proje adı yine "Samsun – Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi".  Zaten aynı gün yaptığım kısa bir araştırma sonunda konunun 25 gün önce gazete manşetlerine çıkmış olduğunu öğrendim. 23 – 29 Nisan arasında Samsun dışında bir mesleki sempozyumda oluşum nedeniyle de konuya yeni vakıf oluyordum.

Bu güzel kentte yaşayan herkesin göstereceği doğal eaksiyonu gösterdim elbette. Hangi Samsunlu üzülmezdi ki  ve genel kurulda açış konuşmasını yaparken konuklar ve üyelerle bu hususu paylaştım ve yukarıda da ifadeye çalıştığım gibi pek mantıklı görünmeyen yer değişimi kararının asıl nedenini yetkililerimizin mutlaka tespit etmesi gerekliliğine işaret ettim.

Ben  kişisel çabalarımla genel kurulda sıraladığım (acaba?)lardan birisini tespit etmeyi başardım. Açış konuşmamda ben olaya değindikten sonra misafirlerimizden Ordu SMMM Odası Başkanı Ordu'ya yapılacak bir yatırımdan niçin rahatsızlık duyuyorsunuz diye  şaka yollu serzenişte bulundu.

Oysa mesele sevgili konuğumuzun dediği gibi değildi. Gerçek olan Samsun'a yapılması düşünülen ve hatta adı da verilmiş olan bir yatırımın söylenenin tamamen tersi biçimde Samsun'un elinden kayışı idi. Ünyeli bir meslektaşımla konuyu ayrıca paylaştım. Meslektaşımın  olayla ilgili tespit ve düşüncesi özetle şöyle.

Projenin Karadeniz giriş ayağı Ünye'de "KOCUKLU KÖYÜ" mevkiinde gerçekleşecek.  Sahilden itibaren köye giriş noktasına kadar Hazine arazisinin çok olması burasının tercih edilmesinde birinci neden. Yani yüklenici araziyi ucuza mal edebilecek. Ancak yine meslektaşımın ifadesine göre Ünyeliler bu yatırımı istemiyorlar. Karşı duruşun gerekçesi ise şöyle; stoklama için varillerin kurulacağı yerin etrafına 2 km çapında güvenlik kordonu oluşturmak gerekiyor. Bu durumda Kocuklu köyünün tek geçim kaynağı olan verimli fındık arazisinin elden çıkması demek ki köylü bu duruma razı değil. Bergama köylüleri gibi karşı dururuz diyor.

Sonuç itibariyle anlaşıldığı kadar henüz kesin bir kayıp söz konusu değil. Çalık-Eni Grubu bir şekilde ikna edilip yatırımın yine adını aldığı şekilde Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı konumuna dönmesi sağlanabilir. Ancak, ülkemiz neredeyse her haliyle 22 Temmuz 2007 tarihide yapılacak genel seçimlere endekslenmiş vaziyette. Siyasilerde elbette. O halde onları harekete geçirmek öncelikle  Samsun'un birinci yüzünü gerçekleştirenlere düşüyor. Samsun bu projeyi kayıp etmemelidir. Bu konuda kime ne görev düşüyorsa yapmalıdır. Yapmak zorundadır. Ben mevcut parlamenterlerimizin de önemli bir bölümünün gereken gayreti göstereceğine inanıyorum.

S A M M E Y





/Ahmet Hayvalı
Altı yıl önce TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş'nin (Azot) özelleştirilmesi gündemde. Dönemin milletvekillerinden odamız üyesi SMMM dostum Mehmet ÇAKAR ile konuyu görüşüyoruz. İkimizin de ortak arzusu bu fabrikanın Samsunlu sanayici, iş adamları ve özellikle çalışanları tarafından satın alınması.  Bu konuda yapılacak ilk toplantıya ev sahipliği yapmayı üstleniyorum. 

Yerel basınımızın çok büyük destek verdiği toplantıya katılım oldukça yüksek oluyor. Ancak katılımcılar tedirgin. Zira Samsun'da birlikte iş yapma, kolektif çalışma ve çok ortaklı şirket kurma kültürü yok gibi.  Kaygılar, düşünceler, öneriler dile getiriliyor ve toplantı neredeyse hiçbir sonuç alınamadan dağıldı dağılacak gibi. İş adamlarımızdan sayın Mustafa Kurumahmutoğlu söz alıyor ve özetle; "… Ben kendilerine Anadolu Aslanı – Kaplanı falan diyen ve gerçekten başarıyı yakalamış olanları çok merak ederdim. Gittim ve hem kendileri ile tanıştım hem de tesislerin gezdim. Bu başarıyı elde edenlerin ne fiziken bizden yakışıklı, ne de fazlaca akıllı olmadıklarını gördüm. Onlar sadece olaya inanmışlar, birlikteliği gerçekleştirmiş ve şirketleşmişler. Biz Azot'u alır adam gibi de çalıştırırız. Biraz cesaret beyler…" diyor. Toplantı bu konuşamadan sonra farklı bir çehre kazanıyor. Atılacak adımlar belirlendikten sonra, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı'nın  önderliğinde Samsun'da bir ilk gerçekleştiriliyor ve Ortak Girişim Gurubu oluşuyor. Her aşamasında büyük bir coşku ile görev aldığım ortak girişimin ihalede elde ettiği başarı ve dönemin özelleştirmeden sorumlu Bakanı tarafından Samsunlu'nun nasıl engellendiğini kamu oyumuz hatırlayacaktır.

Bu konuyu neden mi yazıyorum. Çünkü Samsun' da bir çok ortaklı bir şirketin gerçekleştirildiğini ve çok da başarılı işlere imza attığını görmenin mutluluğunu yaşıyorum da ondan. Samsun' da üretken bir adam düşüncesini 23 arkadaşı ile paylaşıyor. Hepsi de son derece güvendikleri bu arkadaşlarına destek veriyorlar ve  SAMMEY doğuyor Samsun' da.

Sevgili dostum Mustafa KARABIYIK'ın  SAMMEY'in kuruluşu, mevcut durumu ve hedefleri ile ilgili sözlerinin önemli bölümlerini isterseniz  MÜSİAD Bülteni'ne verdiği röportaj' dan aktaralım.

" …23 iş adamı ile birlikte 2004 yılının onuncu ayında SAMMEY A.Ş'yi (Samsun Meyvecilik Gıda Sanayi AŞ.) kurduk. Arkadaşlarım ellerini taşın altına koydu, bense kafamı. Yaklaşık 4 milyon YTL ile ilk önce Samsun' un 19 Mayıs İlçesi'ne bağlı Çandır Köyü'nde 645 bin 300 metrekarelik bir arazi satın alarak işe başladık… İtalya' nın PO Ovası'nı dolaşarak orada  modern meyveciliğin nasıl geliştiğini araştırdım ve meyve bahçelerini gezdim. Türkiye şartlarında 1 dönümden iki ton meyve üretimi olduğu yerde orada bilinçli bir tarım ile dönüme 8 ton alındığını öğrendiğimde 'böyle bir üretim Türkiye'de neden olmasın' diye düşündüm. SAMMEY, İtalya'nın Zanzi şirketinden 92 bin meyve fidesi alımını gerçekleştirdi…

… Arazimizde 500 bin metrekare alana fidan dikilmiş durumda ve bu alanın; 220 dönümü elma, 110 dönümü armut, 60 dönümü nektarin, 50 dönümü erik, 30 dönümü kiraz ve 30 dönümü şeftali ile kaplıdır. 2007 yılı içinde 30 dönümlük bir nar fidanı dikimi yapılacaktır… 300 tonluk soğuk hava deposu kurulacaktır.
SAMMEY çifliğinde dikili fidan alanı dışında, orman piknik alanı, şirket idare binası, sosyal tesisler, lojmanlar ve yaklaşık 350 kişilik toplantı salonu yapılacaktır. Tarımda gelişen teknolojiyi sürekli olarak takip etmekteyiz...

…Önümüzdeki yıldan itibaren meyvecilik yapan veya yapmak isteyen çiftçilere haftanın belirli günlerinde hem teorik ve hem de arazide uygulamalı eğitim vereceğiz. Standartlara uygun paketleme yapmak suretiyle ürünümüzü  dünya pazarına açacağız. Organize Tarım Sanayi Bölgesi'nde bu amaçla paketleme tesisi kuracağız. Bu olay aynı zamanda istihdam alanı yaratacaktır…

…Sloganımız; 'Diktiğin Yıl Tat, İkinci Yıl Sat' dır.  Çünkü teknolojik tarımda böyle bir avantaj vardır… Biz SAMMEY A.Ş. olarak Bafra ve Çarşamba ovalarının kaderlerini değiştirmeye karar verdik. Bunun Samsun'un kaderini değiştirebilecek büyük ve önemli bir proje olduğuna inanıyoruz…"

Mustafa kardeşim, seni ve 23 yol arkadaşını yürekten kutluyorum.

Başlattığınız birlikteliğin güzel bir örnek teşkil edeceğine inanıyorum. Çok ortaklı şirketlerin giderek çoğalması ve   Samsun'un önemli yatırım merkezlerinden biri haline gelmesi ümidiyle.

12 Eylül 2007 Çarşamba

Samsun'u İyi ve Doğru Tanımak





/ Rasim Efendioğlu
Hani bir söylem var balıklar suyun içinde, nasıl bir nimetin içinde olduklarının farkında olmazlar, diye. Evet, bizler de bu güzelim dünyada yaşarken bu dünyanın kıymetini bilmeyiz. Bilmeyince de gereken biçimde yararlanamayız. Elimizdeki olanakları bilirsek onlardan yararlanırız. 

Samsun'u Samsun’a gelmeden de tanıyabiliriz, tanıdık da tanıyorlar da. Ancak yeterli mi? Hayır yeterli değil. Değil dışından tanımak, uzaktan tanımak orda doğup büyüyenler, orda yaşayanlar bile Samsun’u yeterince tanımaz, bilmez. O halde bir yeri tanımak için bir çaba gerekir, bakmak yeterli değil görmek gerekir, Oturduğunuz evin kaç odası olduğunu, bahçesini, balkonunu bilmezseniz o evde nasıl yaşarsınız. Bahçeniz var, bu bahçede ne yetişir, nasıl yetişir bilmezseniz o bahçe ne işe yarar.

Samsun'u Türkiye’nin neresine giderseniz gidin herkes az çok tanır. Tanır da nasıl tanır? 19 Mayıs 1919 Samsun. İlk akla gelen bu. Peki, nedir 19 Mayıs, niçin Samsun? ve geldiniz Samsun'a baktınız sağa sola, solumaya başladınız havasını, içtiniz suyunu. Tanımaya başladınız. Karayolu var, deniz yolu var, hava yolu var ve belki çoğunuz bilmez demiryolu da var. Yani ulaşım olanakları çok geniş. Kent büyük. Karadeniz Bölgesinde tek "Büyük Şehir". Karadeniz Bölgesi dağlık engebeli bir bölge, dağlar denize paralel uzanır bir set gibi, ya Samsun da... Samsun da ülkemizin en büyük iki ovası, dağlar alçalmış yol vermiş Anadolu’ya. Ne yetişir bu topraklarda. . Hemen hemen bu ülkede ne yetişirse hepsi yetişir burda. İster hayvancılık yapın, ister meyve yetiştirin, Kızılırmak, Yeşilırmak toplamış Anadolu’nun en verimli topraklarını yaymış Bafra ve Çarşamba deltasına. Efe yapmış Samsun'lu kentler kurmuş bu verimli toprakların üzerine, hava alanları kurmuş üzerine. Salt Samsun da mı yo Anadolu’nun her yanında bu çarpıklık var. Dünyanın en verimli topraklarına sahibiz, bu olanağı kullansak dünyayı doyururuz da kendimizi bile doyuramıyoruz. İşte bunun tipik bir örneği Samsun.

Samsun ne zaman kuruldu, bu topraklarda kaç yıldan bu yana insan yaşar? Hemen diyebiliriz ki Hz. Âdem eğer bu topraklarda yaratılmadıysa ilk oğullarından biri mutlaka bu topraklara gelmiştir. Yani ilk insandan bu yana bu topraklarda insan yaşar. Yaşar da ne yapar. Atadan dededen gördüğü ile kıt kanaat yaşar gider.

Bu topraklarda kültür ne âlemde? İlk insan dedik ya! Kültür de insan ürünü ya!..  O halde Samsun’da büyük bir kültür birikimi var. Öyleyse çıkın bakın ne kalmış? Yemiş bitirmişiz hain bir mirasyedi gibi. Kentte taşınmaz kültür varlıklarından neler kalmış. Yok, yok öyle binlerce yıl geriye gitmeyin de yüzyıllık eserler bile yok edildi ediliyor. Müzeleri var, bulgular orda sergileniyor. Gezdiniz mi, gördünüz mü? Sadeleştire sadeleştire ne kaldı. Bir bilgi tahtasında "Samsun tarihini teleferikten görün" yazıyor. Binin teleferiğe görün Samsun Tarihini... Ondan sonra konuşalım. Yaptıklarımızı öve öve bitiremiyoruz da ne yaptık Allah askına.

Ya turizm... Samsun da nasıl. Samsun da şifalı sular var, deniz var yayla var, Lâdik’te Akdağda dört ay kar var kaynak için de... Cümlelerimin sonunu getiremiyorum, siz tamamlayın cümlelerini. Kaç tane beş yıldızlı otelimiz var var olanların doluluk oranı nasıl?

Samsun’a geldiniz, yaşamaya başladınız, Samsun'u tanımak istiyorsunuz. Alın il haritasını, kent planını inceleyin birkaç gün ve varsa olanağınız gezin görün, görün diyorum BAKIN demiyorum. Çünkü bakmak ayrı görmek ayrıdır.

Samsun Karadeniz Bölgesinin İZMİR'İ. Ancak kent yaşamına bakın, kültürel etkinliklere bakın, turizmine bakın, tarımına, sanayisine bakın benziyor mu? Efendim Samsun ihmal edilmiş. Kim ihmal etmiş, kim yemiş hakkını Samsun'un? İstanbul’da Samsunlu iş adamı, Bursa’da Samsunlu iş adamı, İzmir’de Samsunlu iş adamı ve Samsun’da da başka illerden girişimciler, iş adamları bir şeyler yapmaya çalışanlar. Peki, onlara hangi gözle bakılmış? Samsun'un öz evlatları Samsun'a sahip çıkmıyor ya... Bunlar kimler. Amisoslardan kalanlar (Terme) Amazonlardan kalanlar. Baktım da kimsenin kimliğinde bunlar yazmıyor, bunlar nereye gitti.

Beyler bu dünya hepimizin, bu topraklar bizim ve hele hele yüzyıllarca şehitlerimizin kanları ile suladığımız bu topraklar hepimizin. Doğulu, batılı, güneyli kuzeyli, bozalım üzerimize oynanan oyunları sızlatmayalım atalarımızın kemiklerini.

Samsun'u da yurdumuzu da iyi tanıyalım iyi değerlendirelim.