31 Ekim 2013 Perşembe

Efsane Samsunspor’un Çöküşü-13 (Son)

Yıllardan beri Samsunspor kulübüne aday olmak isteyenlerin bir şekilde önleri hep kesilmiştir. Birileri, belirli gurupların baskısı ile yönetimler oluşturulmak zorunda bırakılmıştır. Bu şartlarda göreve gelen yönetimler başarılı olamamıştır. Samsunspor Kulübü on yıllardır iyi idare edilmedi. Samsunspor hep kullanıldı. Hep birilerine muhtaç duruma düşürüldü. Ekonomik olarak büyük borç altına sokuldu. Samsunspor’u yönetenler Kulübü bu şehre yabancılaştırdılar. Bu zihniyetler bu takımı ligde asansör takım haline getirdiler.

Eski dönemlere göre mali yapıyı iyi kullanarak, yıllar önceden gelen borçları artırmadan, 25 milyonluk bir borçla Samsunspor’u zor şartlarda Süper lige çıkartan ekip takdir edilmedi. Senin işin bitti dediler. Süper lig için yeni bir Yönetim oluşturulmak istendi ve de yapıldı. Bu yönetimler; Süper ligdeki takımı tekrar Bank Asya’ya düşürmekle kalmadı. Üstüne üstlük bu kulübün borcunu 40 milyona çıkarttılar. Bu tablo Samsunspor’un neden bu durumlara geldiğinin bir göstergesidir. Yapanın değil bozanın prim aldığı bir şehirden ne beklenir.

Samsunspor’um seni hep kullandılar. Seni yönetenler senin isminden prim yaptılar. Senin hakkını yediler. Senin sırtından kazandılar. Seni arkadan vurdular, ona buna yem ettiler. Bununla da yetinmediler. Seni suçlu ilan ettiler. Bunlar var ya senin hakkını savunanlara da çamur attılar. Vay samsun’um vay…

Sen bir âlemsin. Koca bir Şehir seni bünyesinde barındıramadı. Seni barındıramayan şehri ne yapalım… Senin ismini kullanarak şehri yönetenlere ne demeli? Şehrin ileri gelenleri biraz düşünmeleri gerekir. Samsunspor’un Samsun Şehrine zararı olmaz ve de olamazdı. Bilakis Kente katma değer kazandırır. Bunu neden düşünemezler anlamak mümkün değil. Samsunspor’un kaderi deyip ötelenemez, geçiştirilemez. Futbol takımında olması gereken alt yapı Samsun’da var. Seyirci, sporcu alt yapısı v.s ne arasan Samsun’da.

Spor bir şehrin kalkınması demektir. Gençliğin kötü alışkanlıklardan alı konması demektir. Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi; Gençliğin zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklı yetişmesi demektir.

Bunları anlayabilecek yöneticilerin olması gerekir. Samsunspor’u bu duruma düşürenler utansın. Sebep olanlardan tarih elbet bir gün bunun hesabını soracaktır. Kalın sağlıcakla…
(Son)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -12

Bütün bu olumsuzluklara rağmen devre arası eksiklikler tamamlanır ikinci yarı Samsunspor kendine gelir düşünesi vardı. Öyle olmadı. Hatalar zinciri devam etti. İkinci yarı hazırlıklarına başlayan Samsunspor’da değişen bir şey yoktu. Aynı transfer ekibi işin başındaydı. Yanlış transferler. İlk yarıda alınan oyuncuların pek çoğu ile Samsunspor yollarını ayırmış. Bu başarısızlığın baş aktörü genel menejer Adnan Sezgin olarak gösteriliyordu. İlk yarıda olduğu gibi yine yanlış transferler yapılıyordu.  
Bu kısa ara sonrası i
kinci yarı başlar. 2.ci yarıya da Samsunspor iyi başlamıyor. Sahada kötü sonuç almaya devam eden bir Samsunspor vardı. Bu kötü saha sonuçları sonunda Samsunspor’un sıralamadaki yeri 17 sırada demirlemişti. Samsunspor kötü gidiyordu. Teknik direktör Petkovıc’in hala görevde olması Samsun’da tepkilere neden olmaya başladı. Bu duruma fazla dayanamayan Yönetim Ligin 21.ci haftası sonunda 23 Ocakta Teknik direktör Petkovıc ile yollarını ayırıyor.

Yeni teknik direktör arayışını sürdüren Samsunspor 27 Ocakta Mesut Bakkal’la anlaşır. Samsunspor’un yeni Teknik patronu Bakkal oluyor. Bakkal ayağının tozuyla Samsunspor’da ne var ne yok hesapları derken transfer süresi bitiyor. Bakkal eldeki oyuncularla bu ligi bitirmek mecburiyetindeydi. Bu ara Bakkal’ın gelmesiyle Genel koordinatör Sayın Adnan Sezginle de Kulüp 30 Ocakta ilişkisini kesiyor. Mesut Bakkal’ın olduğu yerde Adnan Sezgin’in olması mümkün olmazdı elbet. Bakkal da kabul etmezdi.

Bakkal’ın Samsunspor Başındaki ilk maçı Fenerbahçe ile olması işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyordu. Rakip Fenerbahçe. Şampiyonluk peşinde koşan bir takımla oynamak elbette çok zor olacaktı. Böyle bir atmosferde maça çıkmak kolay değildi. Bakkal bu imtihanı başarılı bir şekilde verir. Samsunspor Fenerbahçe’yi 3-1lik bir skorla geçer. Bakkal’ın gelmesiyle iyi bir ivme kazanan Samsunspor ligde kalma yolunda umutları artırır. Eldeki oyuncularla ligde mücadele edecekti Samsunspor. 29.cu hafta deplasmanda Antalya’yı yenen Samsunspor rakiplerini korkutur. En yakın rakip olan Antep’le kendi evinde oynaması Samsunspor için bir avantajdı. Ama olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymaz. Samsunspor rakibiyle kendi sahasında berabere kalır. Samsunspor büyük bir fırsatı teper. 31.ci haftada Kayseri’ye de yenilen Samsunspor, tüm hesapları alt üst eder. Son üç haftaya 6 puan geride giren Samsunspor, umutlarını mucizelere bırakır. Samsunspor’un düşmedeki rakibi Antalya olur. Ligin bitimine 2 hafta kala aradaki puan farkı 6 olarak devam eder. 33.cü haftada Samsunspor deplasmanda Beşiktaş, Antalya ise kendi evinde Bursa ile oynar. Antalyaspor kendi evinde Bursa’ya kaybetmesi, Samsunspor’un da deplasmanda kazanması umutları bir anda son haftaya taşır.           

 Son haftaya girildiğinde aradaki puan farkı 3’e iner. Fikstür avantaj Samsunspor’dan yana. Puan eşitliğinde Samsunspor ligde kalacaktı. Samsunspor kendi sahasında Sivasspor ile Antalyaspor ise İstanbul’da Fenerbahçe karşısına çıkacaktı. Fenerbahçe’nin Antalya’yı yenmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Çünkü Fenerbahçe Galatasaray’la şampiyonluk mücadelesi veriyordu. Şampiyonlukta varım demesi için mutlak galip gelmesi gerekiyordu. Bu da Samsunspor açısından büyük bir avantajdı. Samsunspor ligde kalması için rakibini yenmek 3 puan almak zorundaydı. Daha doğrusu Samsunspor kendi kaderini belirleyecekti. 

Beklenen olmadı. Şehrin umutları suya düştü. Zaten dar bir kadro, kapasitesi vasatın altındaki oyuncularla bu ligde kalması zordu. Zoru başaramadı Samsunspor. Bu oyuncularla zoru başarırımıydı? Çok zor. Kendi evinde Sivasspor’a 2-1 lik skorla yenilen Samsunspor kendi ipini çeker. Kendi düşen ağlamaz misali. 2011-2012 futbol sezonunu 16.cı sırada bitiren Samsunspor küme düşer.

Sayın Başkan Kazım Yılmaz’ın yanlışlara geç müdahale etmesi Samsunspor’un bu durumlara gelmesine sebep olur. Başka bir deyişle istifa eden yöneticilerin haklı oldukları ortaya çıkmıştır. 
(Devamı yarın)
/Nedim AYDIN


Efsane Samsunspor’un Çöküşü -11

2010-2011 sezon bitiminde Samsunspor’da yeni dönem Spor Toto Süper ligi için çalışmalar sürdürülüyordu. Samsunspor Kulübü yeni başkanı kim olacak diye düşünülürken Metro Şirketler Gurubu Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Galip Öztürk’ün önderliğinde bir çalışma başlatıldı. Samsunspor Kulübünün şirketleşmesi ön şart olmak şartıyla yeni bir oluşuma gidildi. Samsunspor Kulübü Başkanlığına en son düşünülecek kişi olan Sayın Kazım Yılmaz’ın ismi bir anda ön plana çıkıyor. Sayın galip Öztürk Sayın Yılmaz’ın Başkanlığında her türlü desteğe varım diyor. Sayın Kazım Yılmaz’ın Başkanlığında yeni bir yönetim oluşturuluyor. Gelecek olan bu yönetim, ivedilikle Kulübün şirketleşmesi çalışmalarının yapması gerekmekte idi. Genel Kurulda Sayın Kazım Yılmaz Başkanlığındaki liste kabul görerek seçilirler. Genel Kuruldaki mesajlara bakıldığında Samsunspor artık emin ellerde deniliyordu. Bu hava Şehirde herkesi ümitlendirmişti. Samsunspor takımı artık asansör takım olmayacaktır denilmeye başlandı.

Yeni göreve gelen Sayın kazım Yılmaz çalışmalara hızlı başladı. Ekonomik olarak sıkıntının olmadığı imajı kamuoyuna verilmişti. Sayın Kazım Yılmaz ile Sayın Galip Öztürk taşın altına ellerini koymuşlardı. Bu da Samsunspor’un para sıkıntısı çekmeyeceği anlamına geliyordu.

Yeni sezon transferlerine hızlı girildi. Ard arda transfer haberleri gelmeye başladı. Takımı Süper lige çıkartan teknik direktör Hüseyin Kalpar’la Samsunspor yollarını ayırmıştı. Samsunspor’u Spor Toto Süper liginde çalıştıracak olan hoca arayışları başladı. Çok geçmeden yeni teknik direktör bulunur. Tercih yabanı hocadan yana olur. Petkovıc’le anlaşma yapılır. Artık Samsunspor’un yeni teknik patronu Petkovıc’tir. Kulübün Genel menejerliğine de Adnan Sezgin getirilir. Dışarıdan bakıldığında her şey güzeldi. İşler yolunda gibi gözüküyordu. Sıra yeni sezonda oynayacak olan kadronun oluşturulmasında idi. Hem genel koordinatör Adnan Sezgin hem de teknik patron Petkovıc’in direktifleri doğrultusunda transferler ard arda yapılıyor. Yeni Yönetim, kaliteli futbolcular aldıklarını belirterek, Samsunspor’un iyi yolda olduğu mesajları veriliyordu. Bu doğrultuda Samsunspor takımı yeni sezon çalışmalarına başlar. Sezon hazırlıkları derken lige başlama zamanı gelir.

 Bu arada spor kamuoyu şike skandalı ile çalkalanır. Spor Toto Süper liginin ne zaman başlayacağı belirsizliği gündeme gelir. Futbol federasyonu şike skandalı nedeniyle liglerin 10 Eylülde başlayacağını açıklar. Bu belirsizlik içerisinde takımların motivasyonu da alt üst olur.

Derken lige başlama zamanı gelir çatar. Samsunspor ilk müsabakayı kendi evinde Gençlerbirliği ile oynar. Gençler karşısında Samsunspor’un 3-2 lik bir skorla galip ayrılması herkesi umutlandırır. Lige iyi başlayan Samsunspor, ilerleyen haftalarda düşüşe geçmeye başlar. Ligin 6.cı haftasında Samsunspor’un puan cetvelindeki yeri 15.ci sırada olması, acaba, yine mi, seslerinin yükselmesine neden olur. Samsunspor ilerleyen günlerde performansında bir değişiklik olmaz. 10.uncu haftaya gelindiğinde, Samsunspor ligin dibine demir atar. Ankaragücü ile kendi evinde oynayan Samsunspor ilk yarıyı 2-0 önde bitirir. İkinci yarı ilk yarının aksine sahada yürüyen bir Samsunspor. Müsabakayı 2-2 lik skorla bitiren Samsunspor’dan iyi mesaj gelmiyordu.

Tarih 30.11.2011. 12.ci haftaya gelindiğinde Samsunspor yönetiminden şok istifalar gelir. Bu istifalar Samsunspor’da beklenmeyen istifalardı. Sayın Galip Öztürk, ekibini tamamen yönetimden el çektirmesi sonun başlangıcı idi.    Samsunspor yönetim iki parçaya ayrılır. İstifa eden Yöneticiler, Samsunspor’un iyi yönetilmediğini, yapılan transferlerden haberdar olmadıklarını beyan ederler. İstifa eden Yöneticilerin belirtmiş oldukları mazeretlerin doğruluğunu ilerleyen haftalarda anlaşılacaktı. Bu istifalarda tarafların haklılığı Samsunspor’un alacağı başarıya endeksli olması kaçınılmazdı. Yöneticilerin istifa ettikleri dönemde Samsunspor’un fikstürdeki yeri 16.cı sıra idi.

İstifalar sonrası Sayın Başkan Kazım Yılmaz, istifa eden eder. Yönetim görevinin başındadır. Yönetim yoluna devam edecektir diye beyanat verir. Bu arada Samsunspor bazı oyuncularla yollarını ayırır. Samsunspor’da işler iyi gitmiyordu. Bu kargaşa içerisinde takım sahada kötü sonuçlar alıyordu. Fikstürdeki yeri bir basamak daha geriler. İlk yarıyı Samsunspor 17.ci sırada bitirir.

Samsunspor başarısız bir ilk yarıyı geride bırakmıştı. Başka bir deyişle, alınan başarısız sonuçlar, istifa eden yöneticilerin haklılığını öne çıkartır gibiydi.
(Devam Ediyor)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -10

2009 2010 sezonu bitiminde Hakkı Tomaç’ın ben yoğum demesinden sonra oluşan oluşumun ardından Sayın Tutu Samsunspor Kulübü Başkanlığına adaylığını açıklamasının ardından Genel kurula gidildi. Genel Kurulda Sayın Tutu Samsunspor Kulübü Başkanlığına seçilir. Böylece Samsunspor’da Tutu dönemi de başlamış oldu.

2000 yılından bu yana Samsunspor 9 Başkan değiştirdi. Samsunspor’un nasıl yönetildiğinin bir ölçüsü olsa gerek. Samsunspor Kulübüne gelen başkan bir yıl zor dayanabiliyordu. Başka yerlerde Başkanlık, imkân dahilinde olsa ölünceye kadar bırakılmaz. Ama bu Samsunspor için geçerli değil. Böylesi bir ortamda nasıl görev yapılacağını siz düşünün. 2007-2008 sezonundan bu güne kadar bu kentteki hiçbir Kurum, Kuruluş, sivil toplum örgütleri, meslek odaları Belediyeler (bunlara ilçeler de dâhil) v.s. aklınıza gelen hiçbir kesimin, Samsunspor’a hiçbir katkıları olmamıştır. Sadece lafla Samsunluluk olmuyor. Samsun’luktan dem vuranlar hiç inlerinden dışarı çıkmamışlardır. Sadece yağcılık olduğunda kendilerini öne atarlar. Korkmayın, verdiklerinizi Samsunspor fazlasıyla size geri iade edecektir. Spora katkınız yoksa gençliğini de yok demektir. Bari gençliğimize sahip çıkalım. 

Sayın Tutu lig hazırlıkları transferler derken gerekli çalışmaları yapar.  Lige başlar. Lige iyi başlayan Samsunspor ilk yarının ortalarında puan sıralamasında 6.cı sıraya kadar yükselir. Geçmiş yıllara göre bu sezon Samsunspor sahada başarılı sonuçlar alıyor olması herkesi umutlandırır. Bu gidişle Samsunspor Süper lige çıkar sesleri yükselmeye başlar. Sayın Tutu’nun Başkanlığındaki Yönetim lige hedef koymayarak kendilerine bir avantaj sağlamışlardı. Hedef koyup Spor Kamuoyunu umutlandırmadılar. Samsunspor ilk yarıyı liderin bir puan ardından 27 puanla 4.cü olarak bitirir.

Bu başarılı sonuç şehirde çok büyük olumlu hava yaratır. Bu atmosferde ikinci yarı hazırlıkları başlar. Başarılı bir ilk yarının ardından, basının Samsunspor teknik direktörü Kapların istifasını istemesi ayrı bir skandal olarak gündeme oturur. Samsun’da bir başarı görüldüğünde, hemen fitne gurupları iş başı yapar. Hani Samsun’u ve Samsunspor’u çok seviyorlar ya! Böyle bir ortam da boş durulur mu? İşleri güçleri arı kovanına çomak sokmaktan başak bir şey değil.

Neyse devre arası hazırlıklar tamamlanır, ikinci yarı başlar. İkinci yarı 20.ci haftada Samsunspor puan cetvelinde 2. ci sıraya kadar yükselir. Takım iyi gidiyor. İstenilen saha sonuçları alınıyor. On yıldan beri Samsunspor yüzleri güldürmeye başlamış. Samsunspor 22.ci haftada liderliğe oturuyor. Liderlikte bir hafta kalan Samsunspor, 26.cı haftada tekrar liderliği ele alıyor. Samsunspor taraftarının müthiş desteği devam ediyor. Şehirde on yıldan beri gülmeyen yüzler gülmeye başladı. İşte Samsunspor bu dercesine kentte hava birden değişti. Samsunspor Kulübünün şehre ne kadar katkısı olduğu anlaşılmaya başlandı.

Samsunspor ligin 32.ci haftasında süper lige çıkmayı garantiler. 33.cü haftaya kadar da ligi lider olarak tamamlar. 5 yıl aradan sonra tekrar Süper lige çıkan Samsunspor, Samsun’a bayram havası yaşatır. 2000 yılından beri bir türlü istenilen başarıyı yakalayamayan Samsunspor 10 yıldan sonra böylesi büyük bir başarıyı elde etmesi şehirde yaşlısı genci herkesi sevince boğmuştu. Samsunspor’umuz tekrar Süper lige çıkmıştı. Yönetim çok büyük başarıya imza atmıştı. Burada başarısı olan herkese ne kadar teşekkür etsek azdır. Uçurumun kenarındaki bir takımı bu duruma getirmek kolay değildi. Samsunspor birilerinin güdümünden kurtulmuştu. Samsunspor hep birilerine mahkûm edilmişti. Daha önceleri de yazmıştım. 2007 yılı Samsunspor için bir dönüm noktasıydı.  2007 yılına kadar Samsunspor Kulübü Samsun halkının değildi. Hep birilerinin güdümündeydi. Samsunspor Kulübü bu durumdan kurtulduğu anda başarı da peşinden gelecekti ve de öyle oldu. Samsunspor artık bağımsızlığına kavuşmuştu. Bundan sonra Spor Toto Süper liginde mücadele edecekti. 

2010-2011 sezonu bitince Genel kurul gündeme gelir. Birilerine göre, gelecek sezon için yeni bir yönetimin belirlenmesi gerekiyordu. İş başına geçecek yönetimin belirlenmesinde hep bazı faktörler ön plana çıkması Samsun’da hep olmuştur. Bu doğru mu? Tartışılır. En doğru olanın başarılı olan mevcut yönetimin devam etmesiydi. Ama öyle olmadı. Yıllardan beri hep aynı hatalar. Samsun’da gündem birden değişir. Başarılı Başkan Erkut Tutu ile devam edilmesi bazı çevreler tarafından düşünülmez. Sayın Tutu’nun ekonomik gücü yoktu. Sayın Tutu’nun ekonomik gücü olmasa da kısıtlı imkânlarla işini iyi yapıyordu. Ekonomik gücü olmadığı için bu plan hemen devreye sokuldu. Malum çevreler Yeni sezon için çalışmaları hemen başlattı. Kalın sağlıcakla...
(Devamı yarın:  2011-2012)  
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -9

Samsunspor’da top koşturmuş ve de eskiden Başkanlığını yapmış Sayın Hakkı Tomaç ben varım diyerek Başkanlığa aday oluyor.

Bu Kulübün Başkansız kalmasına gönlüm razı olmaz diyen Sayın Tomaç bu işe soyunuyor. Soyunuyor ama eskiden olduğu gibi öyle kolay değil. Borçlar artmasa da yerinde duruyordu. Yüzündeki ifade hey gidi Samsunspor ne hallere düştün der gibiydi. Ne yapsın, Samsunspor içindeki bir parçaydı. Yüreği yanıyordu. Böyle büyük bir yükün altına girmek Samsun ve Samsunspor için bir şerefti. Genel Kurul zamanı geldi. Genel kurulda yok mu Samsunspor’a talip olacak deniliyordu. Hep zor günlerin adamıydı. Ekmeğini yemişti Samsunspor’un. Yoktu başka alternatif. Sayın Tomaç yaptı listesini. Genel kurulda aday oldu. Başkanlığa seçildi.  

Böylece 2.ci Tomaç dönemi de başlamış oldu. Bu Kulübü canı kadar çok seviyordu Sayın Tomaç. Zor şartlarda lig hazırlıkları yapıldı. Para yok pul yok. Kısıtlı imkânlarla transferler yapılıyor. Hazırlık dönemi derken ligler başlıyor. Lige iyi başlayamayan Samsunspor, sahada kötü sonuçlar alıyor. Ligin başlarında puan sıralamasının dibinde yer alan Samsunspor, ilerleyen haftalarda biraz toparlanır gibi olsa da ilk devreyi 17 puanla 14.cü sırada bitiriyor.

Lig bitimi normal bir şartlarda devam etmiyor Samsunspor’da. Hep para konuşuluyor. Şehirden yardım gelmiyor. Sadece birkaç kişiden yardım alınıyor. Yardım yapanların başını da Metro ve Yeşilyurt gibi firmalar çekiyor. Gelen yardımlar Kulübün giderlerini karşılamıyor. Futbolcular alacaklarını ister, alamıyorlar. Yönetim bütün mesaisini para arama peşinde geçiriyor. Takımın idmanları v.s. işlerle ilgilenmesi diye bir şey yok. Varsa da yoksa da para. Napolyon’un dediği gibi,“para, para, para.” 

Devre arası hazırlıkları derken 2.ci yarı başlıyor. İkinci devrede 2 maçını üst üste kaybeden Samsunspor’da alarm zilleri çalmaya başlıyor. Derken peş peşe Samsunspor 5 hafta galip gelmesi umutları artırıyor. Böyle bir sonucu hiç kimse beklemiyordu. Samsunspor 10.cu sıralara kadar yükselmişti. İlk altıya girer hesapları derken yine üst üste dört mağlubiyet alan Samsunspor kesesinden yemeye başladı. 28.ci haftadan sonra tekrar toparlanan Samsunspor içerisinde bulunduğu şartlarda 2009-2010 futbol sezonunu 42 puanla 10.cu sırada bitirerek başarılı bir sezonu daha geride bırakmıştır. Bu sezonu da hayırlısı ile bitiren Samsunspor, geçmiş yıllarda olduğu gibi hep gelecek senenin hesapları yapılıyor. Her gelen Başkan bir yıl anca dayanabiliyordu. Böylesi bir atmosfer altında görev yapmak her babayiğidin karı değil.

Sayın Tomaç’da öyle yapmak zorundaydı. Bu mücadeleye insanın bünyesi dayanmıyordu. Yeni sezon için yeni bir Başkan lazımdı. Yine belirli insanların dışında Samsunspor’a ekonomik yardımlar gelmiyordu. Bütün bu işler kulübün ekonomik yapısından kaynaklanıyordu. Yeni oluşumlar için çalışmalar başlatıldı. Belli ölçüde sınırlı sayıda Şehirdeki bazı siyasilerin ve de Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Galip Öztürk’ün destekleriyle yeni sezon için umut ışığı gözüktü. Bütün bu olayların ışığında Sayın Tomaç, Sayın İ.Erkut Tutu’yu Başkanlığa ikna etti. Sayın Tutu görüşmeler neticesinde Başkan adaylığını açıkladı.
Kalın sağlıcakla…
(Devamı yarın: 2010-2011)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -8

2007-2008 sezonu bazı tapuları kırmıştı. Belli çevrelerin güdümünden kurtulan bir Samsunspor vardı artık. Bu kulübün ne kadar borcu olursa olsun bunu aşar artık denilmeye başlandı. Sayın Gümüş başkanlığa devam ettirmeyeceğini belirterek Şehirde Samsunspor’a talip olacakların öne çıkmalarını sağlamıştı. 

 Kent Yöneticileri ve de zengin işadamlarına rağmen Samsunspor’a hiç kimsenin sahip çıkmaması Samsun için çok büyük bir ayıptı. Kulüp ne hallere getirilmiş. Bu kentte hiç kimse sahip çıkmıyor diye Kulüp sahipsiz kalacak değildi ya.

 Bu şehre dışarıdan gelip de ekmeğini burada kazananlar sayısı elbette çok. Onlardan biri ortaya çıkıyor. Samsun’da yaşayan ve buradan ekmeğini kazanan Sayın Fuat Köktaş bu sefer sahneye çıkıyor. Sayın Köktaş Genel kurulda Samsunspor Kulübü Başkanlığına aday oluyor. Genel Kuruldan onay alan Sayın Köktaş artık Başkan. Samsunspor’un yeni Başkanı Sayın Köktaş oluyor.

Öyle kolay değil Samsunspor’a bu şartlarda Başkan olmak. Herkesin kaçtığı bir ortamda böyle insanların çıkması Samsunspor için bir şanstı. Kimileri bu kulübe gerçekten hizmet etmek için gelir, kimileri de bu kulübün nimetlerinden faydalanmak için gelir. 

 Ligler başlamadan futbolcu transferleri derken hazırlıklar tamamlandı. Paranın olmadığı yerde yol almanın ne kadar zor olduğunu tahmin etmek öyle zor değil.

 Ligler başlar. Samsunspor lige iyi başlamadı. Sahada iyi sonuç alamayan Samsunspor yine düşündürmeye başlar. İlk yarının ortalarına doğru biraz kendini düzeltir gibi oldu. Puan cetvelinde 12.ci sırada yer alıyordu. Bir tarafta yönetim para kaynağı ararken diğer tarafta da Sahada takım mücadele etmeye çalışıyordu. Bu şartlarda Samsunspor ilk yarıyı 20 puanla 12.ci sırada bitirme başarısını gösterir.

Yönetim bir tarafta borçlarla mücadele ediyor, bir tarafta da futbolculara vereceği paraları bulmanın peşinde. Şehirden destek gelmiyor. Belli insanların yardımlarıyla bu işi götürülüyor. Bu arada takım da ikinci yarı hazırlıklarını yapıyor. Kampta futbolcular para bekler. Yöneticiler parasız kampa gitmek istemezler. Süreç böyle devam eder ve ikinci yarı başlar.

İkinci yarıda da ilk yarıdaki performansla devam edilir. 23.cü haftaya gelinince Samsunspor 8.ci sıralara kadar yükselir. Bu sonuç samsun’da Samsunspor’un ilk 6 ya girer kanaatini oluşturur. İlerleyen haftalarda Samsunspor bu konumunu koruyamaz. Puan kayıpları yaşar. Bu şartlarda bu takımdan Süper lige çıkmasını kimse beklemiyordu. Önemli olan geçmişten gelen bu borçları bir şekilde azaltmak ve de durumu idare etmekti. 2008-2009 sezonunu Samsunspor 39 puanla 15.ci sırada bitirerek kapatır.

O dönemlerde bu takım Göztepe gibi gider diye düşünenler bu skora çoktan razıydı. Sayın Köktaş yüzünün akıyla bu işten çıkar. Samsunspor Kulübüne iki dönem Başkanlık yapmak her babayiğidin harcı değildi. Bir yıl boyunca gece gündüz demeden çalışacaksın. Evinin yolunu unutacaksın. Bu maratona hangi bünye dayanırdı. Ligin bitimde Sayın Köktaş tekrar aday olmayacağını açıklar.

Samsunspor ne olursa olsun yola devam etmek zorundaydı. Samsun ve Samsunspor sevdalıları bu işin peşini bırakamazlardı elbette. Bazıları gibi biz Samsun’u çok seviyoruz deyip Samsunspor’u yol ortasına bırakıp kaçanlardan olmak istemezlerdi. 2000 li yıllardan beri bu Kulübü idare edip de batağın içerisine sokanlar olayları dışarıdan izlemekle yetiniyorlardı. Hiç mi hiç vicdan muhasebesi yapmıyorlardı. Hiç kimse büyük laf etmemeli ve de lafının altında kalmaması gerekir.

Samsunspor’un genel kurulu yaklaşıyor. Şehirde acaba kim bu kulübe Başkan olur diye konuşuluyordu. Her yıl Samsunspor kamuoyu lig bitiminde kara kara düşünmek zorunda bırakılmıştı. Hep acaba sorusu ile karşı karşıya bırakılmıştı. Bu kâbus bir gün inşallah biter diye dualar ediliyordu.  

Bu sefer Samsunspor’da top koşturmuş ve de eskiden Başkanlığını yapmış, zoru seven, Sayın Hakkı Tomaç sahneye çıkıyor. Ben varım diyor. Kalın sağlıcakla…
(Devamı Yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -7

2007 yılı Samsunspor için bir milat olarak tarihteki yerini almıştı. 2006-2007 futbol sezonu bitiminin ardından Samsunspor’da bazı değişikliklerin yapılması kaçınılmazdı. Sezon bitiminden sonra gelişen olaylardan sonra, belli çevrelerin güdümünden kurtulan Samsunspor Kulübü elbette sahipsiz kalmayacaktı. Bu şehre sevdalı insanlar sadece Samsun’da yaşamıyordu. Ekmek parası için Şehirden ayrılmak zorunda kalan Samsun sevdalıları Samsun dışında yaşasalar da bir kulakları Samsundaydı. Samsun’daki feryatları duyan İstanbul’daki Samsunlulardan mesajların gelmesi gecikmedi. Biz varız diyerek Samsun’a selam gönderdiler. Samsunspor Kulüp başkanlığı için çalışmalar başlattıklarını belirttiler. Bu oluşumun başında da Sayın Sezgin Gümüş’ün olduğunu Samsun’a bildirdiler. Çalışmalar neticesinde Sayın Gümüş çok ağır bir yükün altına girmeye karar verdi. Sayın Gümüş Samsunspor Kulübü Başkanlığına adaylığını açıklamasının ardından, Şehirde de bir hareketlilik başladı. Sayın Gümüş, göreve Samsun ve İstanbul karışımı bir liste yaparak talip oldu. Bir buçuk miyon nüfuslu şehirde bir adayın çıkmaması aslında Samsun şehrine yapılan en büyük saygısızlıktı.

Genel Kurulunda aday alan Sayın Gümüş Samsunspor Kulübü Başkanlığına seçildi. Çok zor bir dönemde bu görevi üstlenen Sezgin’in işi çok zordu. Yönetimi zor günler bekliyordu. Ekonomik olarak batmış bir kulübü almak kolay değildi. Sayın Gümüş Yönetimi ile kolları sıvayarak işe başladı. Para yok pul yok. Sezon öncesi yapılması gereken transferler var. Bu takımın sezona hazırlanması gerekiyordu. Çalışmalar başlatıldı. Zar zor şartlarda oyuncular transfer edilerek takım ligde mücadele edecek duruma getirildi.

Ligler başladı. Öncelikli olarak hedef ligde kalmaktı. Samsunspor ilk yarının 8.ci haftasında 12 puanla 8.ci sırada yerini almıştı. Takım fena değildi. Bu kadar kaostan sonra alınan sonuçlara bakıldığında işler iyi gidiyor gibiydi. İlk yarıyı Samsunspor 23 puanla 11.ci sırada bitirerek başarılı bir sonuç almıştı.

Samsunspor devre arasını çok sancılı geçirmişti. Futbolcuların paralarını ödemekte zorlanan yönetim çaresizlik içerisindeydi. Futbolcusuna sadaka miktarı para ödeyerek hazırlıklarını sürdürüyordu.

Zor şartlarda ve de dar bir kadro ile 2.ci yarıya başlayan Samsunspor 4 hafta üst üste yenilince endişeler artmaya başladı. Bu arada Yönetimde de istifalar olunca bu durum ister istemez takım üzerinde olumsuzluklar yaratmış. Bu durum üzerine kötü saha sonuçlarının alınması işleri iyice zora sokuyordu.

Samsunspor’un başarısızlığı biraz da kendi içerisindeki yöneticilerden kaynaklanıyordu. Basında çıkan asılsız haberlerle Samsunspor’un olumsuz etkilenmesi bazı çevrelerin işine yarıyordu. Bir taraftan da aslı astarı olamayan haberlerle gündem oluşturuluyordu. Bu da çok Samsunspor’a zarar veriyordu. Bunun bile farkında değillerdi. Yönetim, bir tarafta saha dışı olaylarla mücadele ederken, diğer tarafta da futbolcusu ile uğraşıyordu. Futbolcular haftada bir idmanla müsabakalara çıkıyorlardı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Sayın Gümüş yılmadı. Üzerine aldığı bu kutsal görevi layıkıyla yerine getirmenin mücadelesini veriyordu. Sayın Gümüş, Samsun şehri dışarıdan bakıldığı gibi değil diyordu.

Şehirde bazı kesimlerin haricinde hiç bir kimseden destek ve yardım almayan Sezgin Gümüş serzenişte bulunarak, eski yönetimlere bu kentin idarecileri yaptıkları yardımların zerre miktarını yapmadılar. Oluşturduğumuz kaynakların da önünü kestiler. Bırakın yardım almayı, tüm kapılar yüzümüze kapatıldı. Böylesi bir dönemde Yönetim, hem sahada mücadele etmeye çalışıyor, hem de ekonomik zorluklarla uğraşıyordu. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Samsunspor ligin bitimine 7 hafta kala kümede kalmayı başarmıştı. Borç batağındaki bir kulübü kentten yardım almadan idare etmek öyle kolay eğildi elbet. Her şeye rağmen zor da olsa 2007-2008 sezonunu Samsunspor 38 puanla 15.ci sırada bitirerek büyük bir başarı sağlamıştı.

Sayın Sezgin Gümüş, Kulüp kendi ayakları üzerinde durması gerektiğinin işaretini Samsun Kamuoyuna verir gibiydi. Bu yönetim, Samsunspor’u bazı çevrelerin baskısından kurtarmıştı. En önemlisi bu kulübe herkesin aday olabileceğinin önünü açmıştı. Samsunspor Kulübü bağımsızlığını kazanmıştı. Sayın Gümüş bir yıl görev yaptıktan sonra çok yorulduğunu ifade ederek devam etmenin zor olacağı sinyalini vererek yeni arayışların önünü açmıştır. Kalın sağlıcakla…     
(Devamı  yarın- 2008-2009)
/Nedim AYDIN 

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -6

Ligin bitiminde işler iyice karıştı. O dönemde Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı A Takımı adı altında bir operasyon yapıyor. Bazı işadamları ile Büyükşehir ve Samsunspor’lu yöneticiler gözaltına alınıyor. Samsunspor’la ilgili toplanan paraların usulsüzlüğü gündeme bomba gibi düşüyor. İddialara göre Belediye ile işi olan işadamlarına zorluk çıkartılıyor. İş adamları Samsunspor’a para vermeye zorlandırılıyor. Toplanan paraların farklı yerlerde kullanılması gibi iddialar. Olay yargıya intikal etmiş yargı süreci devam ediyor. A Takımı operasyonu davası 2007 yılından beri halen daha devam etmekte. Davanın nasıl biteceği de Samsun kamuoyunun merak konusu.

2007 yılı Samsunspor için bir milat olarak spor tarihindeki yerini almıştır. 2000 li yıllardan beri Samsunspor’u yönetenler Samsunspor yönetimini bırakmışlar. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz ve ekibi de A Takımı operasyonundan sonra Samsunspor Kulübü ile ilişkilerini tamamen kesmişler. Samsunspor bir anda kendini boşlukta bulmuş.

Samsun’da herkes ne olacak bu takımın hali diye birbirine soruyor. Kim bu kulübe sahip çıkar. Borç batağında. Kulübün borcunu bilen yok. Rivayetlere göre 25-35 milyon civarında bir borç. Bu şartlar altında bu takım amatör kümeye kadar düşer söylentileri. Spor şehri olan Samsun’da futbol konuşulamıyor. Herkesin tansiyonu çıkıyor. Allahım ne günlere geldik. Bir umut denilerek dualar ediliyordu.

Sayın Mazhar Başoğlu bundan sonra Samsunspor’la işim olmaz dercesine bırakıp gidiyor. Gözler Sayın Yılmaz’a çevriliyor. Sayın Yılmaz da, bakın başınızın çaresine, bundan sonra benim Samsunspor’la işim olmaz, Samsunspor benim kimyamı bozdu diyerek tamamen kapılarını Samsunspor’a kapatıyor. Sayın Yılmaz, Belediyenin bir çivisini bile Samsunspor için kullandırmayan bir Başkan oluyor. Sayın Başkan Samsunspor’la ilgili hiç kimseyle görüşmüyor.

Spor kamuoyu şokta. Spor şehri Samsun sessizliğe bürünmüş. Bundan sonra ne olacak sesleri yükselmeye başladı. Derken Samsun’da Samsunspor’la ilgili arayışlar sürdürülüyor. Bu arayışlardan bir sonuç çıkmıyor. Şehirden sonuç çıkmayınca feryatlar başlıyor. Bu şehrin Yöneticileri, ileri gelenleri, zenginleri nerede, şehirde bu kulübe sahip çıkacak kimseler yok mu? Deniliyordu. Yöneticilerinin öve öve bitiremedikleri koca Samsun’da bir kişinin ben Samsunspor için varım diyememesi, düşündürücü bir tabloydu.

Koca Samsun’dan ses çıkmayınca, İstanbul’da yaşayan Samsun’lular ayağa kalkıyor. İstanbul’da çalışmalar başlatılıyor. Çalışmalar sonucunda İstanbul’dan Samsun’a iyi haberler gelmeye başladı.   
 Kalın sağlıcakla… 
(Devamı yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -6

Samsunspor Kulüp başkanlığı için arayışlarını sürdüren ekip yeni bir isim üzerinde karara vardılar. Bu isim de Sayın Mazhar Başoğlu idi.  Sayın Başoğlu isminin öne çıkması kamuoyunda pek ilgi görmedi diyebiliriz. Kamuoyunun isteyip istemesi önemli değil. Genel kurulda aday olan Sayın Başoğlu Samsunspor Kulübü başkanlığına seçildi. Yeni başkan Başoğlu’nu ilerleyen günlerde zorlukların beklediğinden habersiz görevine başladı.

Başoğlu Başkanlığında Samsunspor, Bank Asya ligindeki hazırlıklarına başladı. Başoğlu’nun ekonomik gücü yoktu. Verilen vaatler doğrultusunda Sayın Y.Ziya Yılmaz’ın ekonomik desteği ile işleri yürütecekti. Sayın Yılmaz önderliğinde para geliyordu. Paranın nereden geldiği değil gelmesi önemli idi. Süper ligden düşmüş bir takımı yeni ligine motive etmek de zordu elbette. Hazırlıklar süreci biter ligler başlar.

Spor kamuoyu Samsunspor’dan fazla beklenti içerisine girerek, geldiği gibi tekrar süper lige çıkarız umutları vardı. İlerleyen haftalarda istenilen başarıya Samsunspor ulaşamadı. Hep bıçak sırtında ligi götürüyordu. Yönetim geçmiş yıllarda olduğu gibi ekonomik sıkıntı içerisindeydi. Samsunspor’da telaffuz edilen borç 25 milyon. Böyle bir borçla ligi getirmek de kolay değildi. Ekonomik sıkıntılarla boğuşan Samsunspor, sahada da başarılı olamıyordu. İlk yarıda bir ara 8.liğe kadar yükselen Samsunspor, burada tutunamadı. İlk yarıyı Samsunspor 20 puanla 12.ci sırada bitirdi.

Samsunspor kamuoyu bu skordan memnun değildi. Umutlar 2.ci yarıya kalmıştı. Samsunspor’da hem sahada, hem de Yönetimde işler iyi gitmiyordu. Samsunspor’un üzerindeki gizli eller bu kulübü bir türlü bırakamıyordu. Devre arası derken 2.ci yarı da başladı.

Samsunspor ilk yarıda olduğu gibi 2.ci yarıda da aynı tempoyla lige devam ediyordu. 2.ci yarını ortalarına gelindiğinde puan cetvelindeki yeri 34 puanla 10.cu sıra. Biraz umut derken bir türlü sahada istenileni alamıyordu Samsunspor. Ligin sonu yaklaşırken ilk altı umutları yitirilmiş, Samsunspor ilk yarıda olduğu gibi ligi 43 puanla 10.cu sırada bitirerek herkesi hayal kırıklığına uğratmıştı. Her zaman ki gibi umutlar yine bir sonraki bahara bırakılmış.

Bu sonuç Kulübün içerisini bilenler için iyi bir sonuçtu. Dışarıdan bakıldığında sonuç Samsunspor’a yakışmayan bir sonuç gibi gözüküyordu. Hani derler ya; “içi beni dışı seni yakar” öyle bir şey.

Ne olursa olsun Samsunspor kulübü hayatını idame ettirmek zorundaydı. Kent yöneticileri Samsunspor’u idare etmekte pek başarılı olamadılar. 2000 li yıllardan beri iki iş; Hem belediye hem de Samsunspor bir arada yönetilemedi. 

İstenilen başarılar niye gelmiyordu diye aklımıza gelmiyor değildi ya. Her şeyi Samsun Halkından gizlemenin bir bedeli vardır. O bedel de Samsun’a ödettirildi. Bir önceki dönemlerde de aynı senaryolar oynandı. Perde arkasında yapılan pazarlıklar sonucu, Samsunspor bu hallere düşürüldü. Alınan kötü saha sonuçları açısından değil. Bu şehir bu Samsunspor’u taşıyamıyorsa bir yerlerde eksiklikler var demektir. Bir buçuk milyonu aşan nüfus ile süper bir futbol alt yapısına sahip olan şehir, neden bu durumlara düşmüştür. Bu hiç sorgulanmadı. Samsun Kenti, kendi öz eleştirisini yapamadı. Hep makyajlı taraf kamuoyuna gösterildi. Samsunspor belirli gurupların emellerine alet edildi. Bu zihniyette olanlar unutmasınlar, bir gün bunun hesabını Samsun’a vereceklerdir. İşin özü Samsunspor iyi yönetilemedi.
(Devamı yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -5

Yine Pembe vaatler. Şehir ayakta. Yeni Başkan kim. Samsunspor Başkansız kalmayacak. Tam işler yolunda derken gündem birden değişmez mi. Samsunspor Kulübünün 35 trilyonun üzerinde borcu olduğu ağızdan ağza dolaşmaya başlıyor. O da ne. Nerden çıktı bu borç. Bu kadar borç karşısında kim Samsunspor’a Başkan olur. Herkes kara kara düşünmeye başlıyor.

Yine sahneye Sayın Yılmaz çıkıyor. Samsunspor Kulübü Başkanlığına Borsan Şirketler Gurubu Başkanı Sayın Adnan Ölmez gösteriliyor. Sayın Ölmez ile Sayın Yılmaz’ın uzun uzun görüşmeler sonunda karar veriliyor. Tabi ki bu görüşmelerde Sayın Yılmaz’ın Sayın Ölmez’e verdiği vaatler de dilden dile dolaşıyor. Biraz zor olsa da Sayın Yılmaz, Sayın Ölmez’i ikna ediyor. Sayın Ölme de Başkanlığa adaylığını açıklıyor. Genel Kurulda Sayın Ölmez Samsunspor Kulübü Başkanlığına getiriliyor.

Kulüp Başkanlığının önüne geçen olay bu borç batağından bu Kulübü kim kurtaracak. Zor bir döneme girildi. Şehirde herkes hayırlısı demeye başladı. 2005-2006 sezonuna kadar işler öyle böyle idare edilerek gelindi. Bundan sonra öyle idare edilecek bir durum da yoktu. 

Sayın Ölmez Başkanlığında seçilen yeni yönetim görevine başladı. Lig öncesi çalışmalara hız verildi. Geçmişte olduğu gibi, biraz reklam, biraz hava, işler iyi gidiyor imajı. Olumsuz bir hava kamuoyuna yansıtılmıyordu. Transferler hazırlıklar derken lige başlama zamanı geldi.

Sayın Ölmez Kulübün bu durumu karşısında bir önceki Başkan İsmail Uyanık’a veryansın etmesi ilginçti. Samsunspor’da Uyanık’lara yer yok diye basında beyanatlar veren Ölmez, aslında bu kulüp iyi yönetilmedi mesajını veriyordu. Samsunspor dışarıdan görüldüğü gibi olmadığının feryatları idi. O dönemde kimseler anlamıyordu. Karamanın koyunu sonra çıktı oyunu gibi... 

Samsunspor lige kötü başlıyor. 9.cu haftaya kadar sadece 5 puan toplayabilen Samsunspor’da işler iyi gitmiyordu. Sahada alınan sonuçlar açısından Samsunspor kötü bir sezon yaşıyordu. Yönetim bir taraftan para bulma peşinde bir taraftan da sahada mücadele etmek durumunda kalmıştı. 14.cü haftaya gelindiğinde Samsunspor sadece 9 puan toplayabilmişti. Seyirci sahada alınan kötü sonuçlar nedeniyle tribünlerde kriz geçiriyordu. Acaba yolun sonuna mı geliniyordu. İlk yarıyı Samsunspor 14 puanla bitirerek herkesi üzmüştü.

Umutsuz yaşamak olur mu? Umutlar 2.ci yarıya kalmıştı. İlk iki maçta 6 puan alan Samsunspor taraftarını umutlandırdı diyebiliriz. Tabi bu sonuçlar geçici idi. İlk yarıya oranla 2.ci yarıda Samsunspor daha iyi gözüküyordu. Aldığı saha sonuçları ligde kalması için umut verir gibiydi. Her zamanki gibi perde arkasında olanlardan kimsenin haberi yoktu. Verilen sözler tutulmuyor. Ligin dibi gözükmüyordu. Ligin bitimine 5 hafta kala Samsunspor’da SOS sesleri gelmeye başladı. Her maçını mutlak kazanmak zorunda olan bir Samsunspor vardı. İlk üç müsabakadan 9 puanla ayrılan Samsunspor ligde kalma şansını devam ettiriyordu. Şehirde herkes nefesini tutmuş son iki maça kilitlenmişti. Samsunspor son maçını kendi sahasında Diyarbakırspor’la oynayacaktı. Diyarbakır ligden düşmeyi garantilemişti. Ondan önce kendisi gibi puan cetvelinde sonlarda olan Malatyaspor’la deplasmanda oynayacaktı. Malatya’dan alacağı 3 puan Samsunspor’u ligde bırakacaktı. Olmadı. Malatya deplasmanında Samsunspor 3-0 gibi farklı bir skorla mağlup olunca bütün hesaplar alt üst oldu. Son maçında 3 puan alan Samsunspor topladığı 36 puanla ligi 17.ci sırada bitirerek Bank Asya ligine düştü.

Bu sonuçtan sonra da Sayın Ölmez Samsunspor’u kümeye düşüren Başkan olarak Samsunspor tarihindeki yerini almış oldu.

Sayın Ölmez’e verilen vaatler yerine getirilmemişti. Bu da yaşanan sürece etki yapmıştı. Sayın Ölmez kendisinin kullanıldığını der gibiydi. Yaşadığı bu olumsuzluklar karşısında, ben bu işte olamam der ve Kulüp Başkanlığını bırakır. Böylece Ölmez dönemi de bitmiş olur.  

Samsunspor’un kötü kaderi. Bir defa virüs bulaşmasın. Sayın Yılmaz o tarihten beri Samsunspor’u orkestra şefi gibi yönetti ve de yönlendirdi. Hep aynı ekip iş başındaydı. Biri alıyor biri bırakıyordu. Kendi ekipleri dışında hiç kimsenin Kulüp Başkanlığına onayı verilmiyordu. Neden böyle yapıyorlardı. Düşünülmedi değil ya. Kulüp hep birilerine mahkûm edildi. Samsunspor Samsun’a mal edilemedi. Hal böyle olunca belirli kişilerin haricinde hiç kimde kulübe giremedi veya gelmek istemedi. Bu güne kadar Samsunspor’un geleceği için herhangi bir olumlu projeler üretilemedi. Kurumsallaşma adına bir çivi çakılmadı. Günlük geçici çözümler ve hep günü kurtarmanın hesapları yapıldı. Hesabı olmayanın durumu nasıl olur bilinmez.

Samsunspor’un küme düşmesi, Samsunda kamuoyunda şok etkisi yaratınca; Samsunspor’u idare eden ekip başka arayışlar içerisine girmek zorunda kaldı. Onlar için çok ta önemli değildi. Biri gider biri gelir.

2. ligde yani bugünkü ismiyle Bank Asya liginde Samsunspor kulübüne başkanlık yapacak yeni başkan arayışları sonuç verdi. İsim üzerinde anlaşma sağlandı. Kalın sağlıcakla…     
(Devamı Yarın)

/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -4

Samsunspor Yönetimi ile Kent idarecilerinin bu tablo karşısında her şeyin iyi yolda gittiği izleniminin vermesi, işin başka bir boyutu idi. Bu tablo karşısında Sayın Uyanık’ın Yönetiminin devam etmekten başka seçeneklerinin olmadığını gösteriyordu.
 
 Samsunspor Sayın Uyanık’ın Başkanlığında 3.cü sezona yani 2004-2005 sezonuna devam etmesi dışarıdan bakıldığında hoş gözüküyordu. İçi beni dışı seni yakar misali. Bu yönetim, ileriki günlerde başlarına geleceklerden habersiz sezon hazırlıklarını yapmaya devam ediyorlardı.

Sayın Yılmaz ile Sayın Uyanık sık sık görüşüyor. Görüşmelerde istenilen sonuçlar alınamıyordu.  Sayın Uyanık’ın işin başında verilen vaatlerin yerine getirilmemesinden yakınıyordu. Uyanık bu şartlarda Samsunspor’u zor günlerin beklediğini her defasında gündeme getiriyor olması aslında bir mesajdı. Verilen vaatlerin yerine getirilmemesi, ekonomik sıkıntıların devam etmesi, futbol takımının saha sonuçlarına yansıması, spor kamuoyunu endişelendiriyordu. Acaba bu takım kümeye düşer mi sesleri yükselmeye başlamıştı. Samsunspor lig maratonuna devam ederken diğer taraftan Samsunspor Yönetimi ile Sayın Yılmaz arasında görüşmeler çıkmaza giriyor. Bu görüşmelerde Samsunspor’un ekonomik yapısını düzeltecek bir kararların çıkmaması, Sayın Yılmaz’ın da süreci uzatması Sayın Uyanık’ın sığınacak bir limanı idi.

Samsunspor sahada istenilen başarılı sonuçları alamaması herkesin uykularını kaçırıyordu. 2004-2005 sezonu deyim yerinde ise “kör topal” gidiyordu. 1999 yerel seçimlerinde konuşulan ve de verilen vaatler yerine getirilemeyince süreç olumsuz bir şekilde devam ediyordu. Vaatler yerine getirilmiş olsaydı; Samsunspor Kulübü Belediye tarafından idare edilecek, maddi sıkıntı olmayacaktı.

Ama olmadı. Sayın Yılmaz ile Sayın Uyanık’ın bir türlü yıldızları bu konuda barışmadı. Kan uyuşmazlığı oldu diyebiliriz. Sayın Yılmaz, Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Süleyman Demirel’in “dün dündür, bugün bugündür” sloganı ile işleri geçiştiriyordu. Bunda da başarılı oldu diyebiliriz. Sayın Yılmaz’ın Sayın Uyanık’a verdiği vaatlerle işleri geçiştirmenin yolunu seçmişti. 5-6 sene böyle idare edilerek bu günlere gelindi.

Sayın Yılmaz’ın hesabına karşılık, Sayın Uyanık’ın da bir hesabı vardı. İki Başkanın hesabı yüzünden olan Samunspor’a oluyordu. Kulüp Başkanlığına bu ortamda kimsenin talip olmaması da ayrı bir olaydı. Sayın Uyanık bu sezonu hayırlısı ile bir bitireyim dercesine işleri sezon sonuna kadar idare etmenin hesaplarını yapıyordu.

Sayın Uyanık Başkanlığındaki Yönetim Samsunspor’u 2004-2005 futbol sezonunu sonunda 38 puanla ligi 12.ci sırada bitirmişti.

Ligi bitirdikten sonra Sayın Uyanık ben yokum Başkanlığı bırakıyorum demesi beklenen sonuçtu. Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. Yaşanan süreç onu gösteriyordu. Sayın Uyanık’ın da vardır elbet bir hesabı. Ne şiş yansın ne kebap dercesine bugüne kadar işleri idare edip getirdi. Her iki Başkan da her şey Samsunspor için deseler de sonuç olarak öyle olmadı. Böylece Samsunspor’da İsmail Uyanık dönemi de bitmiş oluyordu.

O dönemlerde hep ön kesilme taktiği uygulanıyordu. Belki birileri çıkıp Samsunspor Kulüp Başkanlığa aday olurdu. Ama olmadı. Olamazdı. Kulübün ekonomik yapısı hakkında hiç kimsenin bilgisi yoktu. Hiçbir bilgi de verilmiyordu. İçeriden bilgi almak öyle her babayiğidi harcı değildi. Krallıkla yönetilen ülkeler gibi, Babadan oğula. Samsunspor hep öyle yönetildi. Sayın Yılmaz’ın Kulübü kendisinin arzu etmediği kişilere vermek istememesi bunun en bariz örneğiydi.

Sayın Uyanık gibi Sayın Yılmaz’ın da bir hesabı vardı. Memlekette adam yok değil ya. Mesele iş yürüsün. Samsunspor düşmüş, kalkmış, kimin umurunda. Samsunspor’un Kent ekonomisine katkısı olacakmış, kime ne. Söylenen cicili laflar. Sadece günü kurtarmaktan başka bir şey değildi.

Sayın Uyanık’ın Başkanlığı bırakması, Samsunspor’a Başkan arayışlarını gündeme getiriyor. Sahnede Yine Aynı ekip. Sayın Yılmaz’ın önderliğinde Başkan aranıyordu. Çalışmalar harıl harıl devam ediyor. Gece uyku uyunmuyor. Ve nihayet çok geçmeden Samsunspor Kulübüne yeni başkan adayı bulunuyor. 
Kalın sağlıcakla…     
(Devamı yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -3

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Ziya Yılmaz, bir buçuk sezon Başkanlığını yaptığı Samsunspor’u bırakma kararından sonra, kimin Başkan olacağı konusunda da arayışlar devam ediyordu. Bu arayışlar neticesinde Tekrar eski pazarlıklar gündeme gelince, Sayın İsmail Uyanık’la devam edilmesi yönünde karar alındı. Gelecek olan Başkan adayını Sayın Yılmaz’ın onaylaması gerekiyordu. Sayın İsmail Uyanık Başkanlığı bıraktıktan sonra ben bundan sonra yokum demişti. Sayın Yılmaz ile Sayın Uyanık’ın aralarında ne görüşmeler yaptılarsa, bu görüşme sonrasında ben yokum demesine rağmen Sayın Uyanık’ın Başkanlığı kabul etmesi biraz manidardı.

Samsunspor 2002-2003 futbol sezonuna Sayın İsmail Uyanık’ın başkalığında başlıyor. Böylece 2.ci İsmail Uyanık dönemi de başlamış oluyordu. Yeni bir yönetim. Verilen vaatler. Beklentiler yüksek. Sayın Uyanık Başkanlığında transferler yapılıyor. Lig öncesi Samsunspor’un hazırlıklarına hızlı bir şekilde başlanıyor. Sonuçta bu iş para ile oluyor. Samsunspor’un ekonomik yapısı da belli. Kısıtlı imkânlarla bu hazırlık dönemi atlatılıyor. Lige başlanıyor.

İlerleyen günlerde yine ekonomik sıkıntılar başlıyor. Şehirde Samsunspor’la ilgili yine parasal sıkıntılar baş gösteriyor. Futbol Takımı sahada mücadele etmeye çalışırken, Yöneticiler de saha dışında para bulma  arayışlarını sürdürüyorlardı. Samsunspor’un 10 trilyon borcu ve de yeni sezon için de en az 3-4 trilyona ihtiyaç olduğu söylentileri Samsunspor kamuoyunda dilden dile dolaşıyordu.

Sayın Uyanık ile Sayın Başkan Yılmaz’ın görüşmeleri devam ediyor. Bu görüşmelerde istenilen sonuçlar alınamıyor. Zor şartlarda Samsunspor’un ligdeki mücadelesi devam ediyor. Saha sonuçları da pek iç açıcı değil. Kamuoyunda bir önceki sezon gibi zorlanacağız mı düşüncesi hâkim. Samsunspor Yönetimi ile Sayın Başkan Y.Ziya yılmaz sürekli görüşmeler yaparak Kulüpte olumlu hava yaratılıyor. Bir önceki sezona göre biraz daha iyi denecek durumda Samsunspor. Sayın Uyanık’ın tecrübesine Samsunspor Kamuoyu güveniyor imajı veriliyordu. Sayın Uyanık Samsunspor’un bu şartlarda gitmesinin çok zor olacağını her defasında dile getiriyor. Kulübe kalıcı gelirlerin kazandırılmasının gereğini vurguluyordu. Gaziantep ve Kocaeli modeli örnek alınmalı deniliyordu. Zor şartlar altında Samsunspor 2002-2003 futbol sezonunu Sayın Uyanık’ın başkanlığında 39 puanla  12.ci sırada bitiriyor.

Kentin Yöneticileri ile yönetime yakın işadamlarının Samsunspor’un yeni sezona aynı yönetimle devam edilmesi yönünde fikir beyan etmeleri, Sayın Uyanık’ın 2003-2004 sezonuna da devam etmesindeki en büyük etkendi. Bir önceki sezona göre biraz daha derli toplu sezon öncesi çalışmalar yapıldı. Sayın Yılmaz’ın vereceği maddi destekle Uyanık’ın bu işi daha rahat götüreceği kanaati kamuoyunda kabul görmüştü.  

Görünüşte olumlu bir hava varsa da Kulüp içerisindeki ekonomik sıkıntılar devam etmekte idi. Bu şartlar altında lige başlanıyor. 2003-2004 sezonda, bir önceki sezona göre Samsunspor sahada daha başarılı sonuçlar alıyordu. Bu saha sonuçları Kulüpteki sıkıntıları geçici olarak Kamuoyu gündeminden uzak tutuyordu. Samsunspor sezon içerisinde takım olarak iyi oynuyordu. Puan cetvelindeki yeri de iyi idi. Bu da her şeyin iyi gittiğinin işareti olarak algılanıyordu. İşin arka tarafının öyle olmadığı daha sonraki yıllarda anlaşılacaktı.

Spor kamuoyu genelde saha sonuçlarına bakarak değerlendirme yapar. Samsunspor 2003-2004 sezonunu 46 puanla 7.ci sırada bitirmesi Samsunspor açısından başarılı geçmişti. Samsunspor’un bu başarısı kamuoyunda takdir edilmesi, belki de işin arka planda olanların gün yüzüne çıkmasını geçici olarak erteliyordu. Başka bir deyişle günü kurtarma olarak kullanılıyordu.  

Samsunspor’un bu başarısı en çok Sayın Yılmaz’ın işine yarıyordu. Sahada alınan bu sonuçlarla kamuoyuna işin iyi idare edildiği izlenimi veriliyordu. Sayın Yılmaz bu bombanın ilerleyen günlerde elinde patlayacağının hesabını iyi yapamamıştı. Sayın Uyanık’ın bu işleri iyi bilmesine rağmen, verilen vaatlere kamuoyu önünde inanmış gibi gözükmesi, Samsunspor’un gerçeklerinin bir bakıma gizlenmesi idi. Kalın sağlıcakla…  
(Devamı yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -2

Ekonomik olarak sıkıntı çeken Samsunspor’a sezon içerisinde yardım kampanyaları başlatıldı. Bu kampanyaların çok başarılı olduğu söylenemez. O dönemde ilk kampanya Samsev tarafından yapıldı. Bu kampanya başarısızlıkla sonuçlandı. Peşinden daha kapsamlı bir kampanya tasarlandı. Bunda da bazı ayak oyunları olunca istenilen sonuca varılamadı. Samsun Büyük otelde toplantı düzenlenerek şehirdeki iş adamlarından yardımlar talep edildi. Sözler alındı. Bazı kişilerin haricinde hiç kimse verdiği vaat ve sözleri yerine getirmedi. Verilen sözler reklâmdan öteye geçmedi. Bu kesimler verdikleri sözlerinin üzerlerine yattılar. Sayın Başkan’ın tutum ve tavrı bu kampanyanın başarısız olmasındaki en büyük etkendi.

Ekonomik arayış sürmeye devam etti. Sayın Başkan Y.Ziya Yılmaz’ın Kulübü aldıktan sonra tavrı tamamen değişti. Kendi dediğinden başka önerileri kabul etmeyen bir tutum içerisine girmesi takıma destekleri de etkiledi diyebiliriz. İstemeyerek Kulüp Başkalığına gelen Sayın Yılmaz belirli bir çevrenin önerilerinden başka hiçbir istek ve öneriyi kabul etmiyordu. O dönemlerde Sayın Başkan gitmiş yerine sanki bir başkası gelmişti. Bu tutumu şehirde epey bir tepki almıştı.

O zamanki Valimiz Sayın Muammer Güler de bu işin içerisindekilerden birisiydi. Bu zor dönemde benim de aracı ve de şahit olduğum bir konu da Metro Holding Yönetim Kurulu başkanı Sayın Galip Öztürk’ün Kulübe talip olmasıydı. Borçları kapatacak bir para (o zamanki para ile Samsunspor’un borcu olan yaklaşık 10 tırılyon) ortaya koyacağını vaat etmiş. Ancak Sayın Başkan Yılmaz’ın bazı gerekçeler göstererek kabul etmemiştir. Sayın Başkana Kulüp ekonomik olarak zor durumda, Sayın Galip Öztürk’ün teklifi hatırlatılsa da asla olmaz diyordu.

Sayın Öztürk’ün o yıllardaki talebini kabul etmeyen Sayın Başkan’ın daha sonraki yıllarda, önemli ulaşım işletmesini Sayın Öztürk’e vermesinin bir gerekçesi vardır elbet. 

Takımın sahada kötü sonuçlar alıyor olması, şehirde bir belirsizlik, küme düşme korkusu hâkim olmaya başladı. Buna rağmen taraftar stattaki yerini alıyor takımına desteklerini sürdürüyordu. Samsunspor hem ekonomik sıkıntı çekiyor hem de sahada kötü sonuçlar alıyordu. Sezonun bitimine üç hafta kalmıştı. Herkes Samsunspor küme düşer diyordu. O dönemde bu kötü gidiş ile ilgili Sayın Yılmaz ile bir telefon görüşmesi yaptım. Sayın Başkanım ligin bitimine üç hafta kaldı. Ligde kalabilmemiz için bu üç maçımızı da kazanmamız gerekir. Bu konu ile ilgili olarak Samsun’daki bütün Belediye Başkanlarımızı, Kurumlarımızın Amirlerini, Tüm meslek odaları Başkan ve yöneticilerini, Sendikalar Başkanlarımızı, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler velhasıl her kesimle birlikte Samsunspor tesislerine gelerek, bir moral ve motivasyon desteği vermek istiyoruz deyince, Başkan bu konu ile ilgili olarak bana Futbol şubesi sorumlusu Sayın Suat Çalık ile görüşmemi, bu desteğin zamanlamasını Suat beyle görüşmemi belirterek konuşmamızı tamamladık. Hemen akabinde Sayın Suat Çalık’ı arayarak Başkanla aramızda geçen konuşmayı aktardım. Sayın Çalık zaman olarak Cuma günü saat 14.00 de olabileceğini söyleyerek ne yapacağımızı bana sordu. Ben de Sayın Çalık’a Samsun’daki bütün Belediye Başkanlarımızı, Kurumlarımızın Amirlerini, Tüm meslek odaları Başkan ve yöneticilerini, Sendikalar Başkanlarımızı, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler velhasıl her kesimle birlikte Samsunspor tesislerine gelerek, bir moral ve motivasyon desteği vermek istiyoruz Samsunspor takımına çiçeklerimizi sunup arkanızda olduğumuzu ifade edeceğimizi ifade ettim.  Sayın Çalık Cuma günü saat 14.00 da olabileceğini teyit ederek telefon görüşmemizi tamamladık. Tekrar Sayın Başkan Yılmaz’ı arayarak Suat beyle aramızda geçen konuşmayı kendilerine sundum. Cuma günü saat 14.00’da moral desteğini yapacağımızı ilettim. Sayın Başkan’ın da onayını alarak çalışmalarımıza başladık. O dönemdeki; Sayın Valimiz Muammer Güler, sahil Güvenlik Komutanımız, Milletvekillerimiz, Siyasi partilerimizin il Başkanları, Belediye Başkanlarımız, Baro, Meslek odaları, Sivil toplum Kuruluşları, Sendikalar, Dernekler velhasıl tüm Samsunlular, takımın 12.ci oyuncusu taraftarlar olarak, Samsunspor tesislerinde takıma moral, motivasyon desteği ve yürüyüşü yapıldı. Zorlu bir lig maratonu sonucu, son üç müsabakasını kazanan Samsunspor 38 puanla ligi 15.ci sırada bitirerek ligde kalmayı başardı. 

Samsunspor çok sancılı ve de zorlu bir sezonun sonunda Sayın Yılmaz, Başkanlığı bırakacağını, bu benim işim olmadığını söylüyordu. Buna karşılık da gelecek olan Başkana kendisinin onay vereceğini vurguluyordu. Kalın sağlıcakla…
(Devamı Yarın)
/Nedim AYDIN

Efsane Samsunspor’un Çöküşü -1

2011-2012 futbol sezonu Samsunspor açısından kötü geçti diyebiliriz. Samsunspor yönetimi kendi içerisinde anlaşamayınca sonuç da kaçınılmaz olarak bu durumlara geldi. Samsunspor Samsun’un borsası idi. Ama maalesef yanlış yönetimler yüzünden borsamız dibe vurdu. Böyle olmamalıydı. Samsun Kenti ve de Samsunspor buna layık değildi.

Tabi ki Samsunspor bu durumlara bu sezon gelmedi. Bu sürecin başlangıcı çok geçmişlere, 1999-2000’lı yıllara dayanır. 2000’li yıllardan beri kara bulutlar Samsunspor’un üzerinde dolaşıp durdu. Bu kara bulutlar durduk yere gelmedi. Birileri bu bulutlara davetiye çıkarttı. O süreçten bu yana Kulüp iyi yönetilmedi. Yapılan yanlış uygulamaları Samsun kamuoyu çok iyi bilmektedir. İstişarenin olmadığı, benim dediğim olacak mantığıyla hareket edildiği için Samsunspor bugünlere geldi.

Bu süreci kısaca bir hatırlayacak olursak; Verilen vaatler doğrultusunda 1999 yılında, Sayın İsmail Uyanık’ın Samsunspor olarak 1999 yerel Belediye seçimlerinde, Sayın Yusuf Ziya Yılmaz’ı destekleyeceklerini, buna mukabil Sayın Yılmaz seçildiği takdirde Samsunspor Kulübü Başkanlığını Belediye olarak alacak olması idi. O zamanlarda Kocaelispor ve Gaziantepspor modeli vardı. Sayın Sefa Sirmen, Sayın Celal Doğan gibi Samsunspor Kulüp Başkanı Sayın Yılmaz’ın olması düşünülüyordu.
1999 yerel seçimlerinde Samsunspor olarak Sayın Yılmaz’a destek verildi. Seçim kampanyalarında Samsunspor ön plandaydı. Sayın Uyanık’ın Samsunspor olarak yaptığı plan tutmuştu. Sayın Yılmaz seçilince Samsunspor için umut ışığı doğmuştu. Seçim sonrası, Sayın Uyanık’ın Kulüp başkanlığını bırakacağı yerine ise Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Y.Ziya Yılmaz’ın geleceği tüm kamuoyunun yakın takibindeydi. Bu devir teslim işlemi 1999 yılında gerçekleşmedi. Bu süreç biraz uzadı. Sürecin uzamasında taraflar arasındaki anlaşmazlık etkili olmuştu.  

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz baskılara fazla dayanamayınca 2001 yılı 21 Ocakta, daha önceden verilen vaatler ve de konuşulanlar doğrultusunda Samsunspor Kulüp Başkanlığını Sayın İsmail Uyanık’tan devraldı. Sayın Yılmaz’ın pek istekli Kulüp başkanlığına gelmediği kamuoyu tarafından hissediliyordu. 

2000-2001 futbol sezonunun ikinci yarısında Başkanlığı alan Sayın Yılmaz’ın gelişiyle Samsunspor Kulübünde alışılmamış uygulamalar başlıyor. Bu sezonda puan cetvelindeki yeri 7.ci sırada olan Samsunspor rahat bir sezon geçiriyordu. İsmail Uyanık’ın bıraktığı sermayeyi kullanan Sayın Yılmaz, ligin son haftasında Samsunspor’un tarihinde yaşamadığı bir geleneği Samsunspor’a yaşattı. Samsunspor ligin son maçını Fenerbahçe ile kendi evinde oynayacaktı. Sayın Yılmaz 19 Mayıs stadyumunun tribünlerini Fenerbahçe seyircilerine satmıştı. Bu uygulama Samsun şehrini ayağa kaldırmış, Samsunspor kamuoyundan büyük tepki almıştı. Aslında bu uygulama Samsunspor’un geleceğinin iyi yolda olmadığının işareti idi.

Sayın Yılmaz kendi sahasında oynanacak olan bir maçta kendi seyircisinin tribünlerini satan ilk başkan olarak spor tarihine geçmiştir. Sayın Yılmaz’ın yarım sezonluk yönetimi, gelecek sezonun zor geçeceğinin sinyallerini veriyordu. Samsunspor 2000-2001 futbol sezonunu 48 puanla 8.ci sırada bitirerek sezonu kapattı.

Sayın Yusuf Ziya Yılmaz 2000-2001 sezonunda edindiği tecrübe ile yeni sezona başladı. Samsunspor’u zor bir dönem bekliyordu. V ede öyle oldu. 2001-2002 futbol sezonu çok sancılı geçti. Bunun nedenlerinden biri Sayın Yılmaz’ın futbolu pek fazla bilmediğini söyleyebiliriz. Asıl meselenin Sayın Başkanın istemese de bazı çevrelerin baskısına dayanamadığından bu görevi kabul etmesiydi.  Bu durum da Samsunspor’a zarar veriyordu. Samsunspor bu düşünce altında ezilip kalmıştı.

2001-2002 futbol sezonuna başlarken Samsunspor sıkıntılarla boğuşmaya başladı. Sezon başında İlhan ve Tümer’i Beşiktaş’a kaptıran Samsunspor yönetimi ne yapacağını şaşırmıştı. Bu futbolculardan dolayı çok büyük bir ekonomik kayba uğrayan Samsunspor çok sarsıldı. Bunun nedeni de Sayın Başkanın futbolu çok fazla bilmemesinden idi. Bu şartlarda lige başlayan Samsunspor’u zor günler bekliyordu. Takım sahada başarısız sonuçlar almaya başladı. Buna mukabil ekonomik sıkıntılar devreye girdi. Borcu yok denen Kulüp bir anda kendini borç batağında buldu. Bu tablo Samsunspor kamuoyuna bomba gibi düştü.
Kalın sağlıcakla…
(Devamı Yarın) 
/Nedim AYDIN

28 Ekim 2013 Pazartesi

Hayat Bayram Olsa


Bütün Dünya Buna İnansa, Birlik Olsa, Hayat Bayram Olsa

Çocukluğumuzun en vazgeçilmezlerinden biri soğuk kış günlerinde yanan soba ve kuzinenin üzerinde kestane pişirmekti. Soğumasını bile beklemeden sobanın üzerinden aldığımız kestaneler, elimizi, ağzımızı da yaksa bir çırpıda yer bitirirdik. Kuzineler öyle marifetli sobalardı ki, odun yanan soba kısmının dışında birde fırın kısmı vardı. Orada pişirilen kabağın tadına doyum olmazdı. Hele fos fos kabaran ekmek ve böreğe ne demeli.

Sadece bunlar mı? Kuzinenin üzerinde sürekli bulunanlar, fokur fokur kaynayan demlikten içtiğimiz bir bardak ıhlamur ağzımızda mis gibi bir tat bırakıyor, içimizi ısıtıyordu. Nedendir bilmem, babaannem soyduğu elmanın kabuklarını çöpe atmak yerine ıhlamur demliğinin içine atardı. Aslında bu, ıhlamura da farklı bir lezzet veriyordu.

Tabii kış mevsiminin tamamı bundan ibaret değildi. Bizim zamanımızdaki kışlar, şimdiki gibi çakma dediklerinden değildi. Evlerin saçaklarından metrelerce uzunluktaki buzdan oluşmuş sarkıtlar, bizim eğlence kaynaklarımızdan biriydi. Onları ne yapar eder koparır, mızrak gibi onunla oynardık.

Karla çok oynadığımız halde hiç eldivenimiz olmamıştı. Eski çorapları kat kat elimize geçirip eldiven niyetine kullanıyorduk. Kar fazla yağmışsa tıpkı bir tavşan gibi kar kütlesinin bir tarafından girip kendimize dehliz açıyor, metrelerce ileriden çıkıyorduk.

Annemlerin evde yaptığı pekmezler kışın çok işe yarıyordu. Boncuklaşmış karları bir tepsiye dolduruyor, pekmezi de onun üzerine döküyor ve kaşıkla yiyorduk. “Karsamba甝şimdi sadece Adana`da Bici Biciadıyla gülsuyu dökülerek yapılıyor. Şimdiki çocuklar için kış çok şey ifade etmiyor. Onlar bizim gibi kışın güzelliğini hiç yaşayamadılar. Belki atkıları, eldivenleri, kalın giysileri var ama onlar için kış soğuğundan korunulması gereken bir dönemin adı o kadar.

Uzun süren kış günlerinde yabani kuşlar her tarafı kapatan bembeyaz örtü yüzünden yiyecek bulamazlardı. Bizde mini mini bir kuş donmuştu pencereme konmuştu, misali ekmek kırıntılarını pencere kenarlarına koyar kuşların dikkatli bir şekilde gelerek onları alıp, yemesini izlerdik.

Bu arada kış günlerindeki ev gezmeleri de bütün hızıyla devam ederdi. Misafirliğe gidilecek evlerden müsait değiliz lafını hiç duymazdık. Bizimkilerin en çok ev gezmesine gittikleri yerlerden biri de Kemal ve Zeki Amcalardı. Onlar kardeşlerdi Kemal amcanın eşi de annemin yakın akrabasıydı. Biz çocukların ev gezmesinden en çok hoşlandığı evler onlarınkiydi. O evlerde hiç sıkılmazdık. Çocukları sıkmazlar onlara bağırmazlardı. Çoğu evden duyduğumuz öyle yapma günah, böyle deme günah gibi dini sözlerle bizi korkutmazlardı. Çocuklar o evlerde sadece eğlenebiliyor, güzel saatler geçirebiliyor, sohbetlere bile katılabiliyorlardı. Kağıt kalem bulduğumuzda yaşıtımız çocuklarla hayvan, bitki, eşya oyunu bile oynayabiliyorduk. O aileleri diğer ailelerden farklı kılan neydi? Son yıllara kadar hiç öğrenememiştim. Onları farklı kılan bir şey daha vardı. Çok tatlı dillilerdi. Annem onlara “bal dudak” derdi. Gerçekten annemin kullandığı ifade yerini çok iyi buluyordu. Öylelerdi saatlerce onları dinleseniz, hem bir şeyler öğrenir hem de bıkmazdınız.

Yıllar yılları kovalamış, fizik, kimya biyoloji derken tarih dersinde de Anadolu`da ne olmuş kim ölmüş, kim kalmış nasıl olmuş, bir şeyler öğrenmiştik. Kemal ve Zeki amcalar Bafralı değilmiş, Bafra`ya Çorum`dan gelmişler. Bu kadarını öğrenmiştim. Ama geri kalanını öğrenmem uzun yıllar alacaktı.

1932 doğumlu Kemal Amca babamı çok özlemiş ve işyerimize gelmişti. Kemal Amca`ya çok sevdiği sade kahvesini söylemiştim. Çocukluğumda ona çok kahve söylemiştim. Oradan alışkındım. Bu güzel sohbet eden adamla eskilerden konuşurken neden Çorum`dan Bafra`ya taşındıklarını sordum. Vazgeçmeyen bir tip olduğumu iyi bildiğinden anlatmaya başladı.

Birinci Dünya Savaşından önce Almanların kurduğu amele taburlarında Rum ve Ermeni erkekleri toplanıyor, yol ve inşaat işlerinde çalıştırılıyormuş. Kemal Amca`nın babası da amele taburlarına alınmış. Havza ilçesindeki yol inşaatında çalıştırılıyormuş. Her nasılsa bu Ermeni genci yıllarca kaldığı Havza`da, bir Türk kızını görmüş. Amele taburundan kaçıp Müslüman olmuş. Sevdiği kızla evlenip Bafra`ya yerleşmiş. İki çocukları olmuş. Çoğunun yaptığı gibi Müslümandan daha fazla Müslüman görünüp Müslüman tebaya kendini daha kolay kabul ettirme sevdasına hiç düşmediklerinden, onlara dönme lakabı bile vermişler. Sadece göründükleri olmuşlar ve tüm yaşamlarında da din yüzünden hiç bir tartışmaya girmeyip, ne kendilerini ne de başkalarını hiç üzmemişler.

Şimdi torun büyütüyoruz diyordu gülerek. Konuşmasından bir şeyi daha çok iyi anlamıştım. Bafra`da bilmediğim ve düşünemeyeceğim kadar kripto Ermeni vardı. Annem Müslüman olmuş, ya da olmuş görünen Ermeni ve Rumlar için onlar Türk olmuş derdi.

Bende her defasında itiraz eder anne Türk olunmaz bir insan neyse odur değişmez, değiştirilemez sadece din değiştirilebilir derdim. O da, ondan bir şey anlamaz, bir zaman sonra yine aynı şeyleri söylerdi. Benim Anadolu`mun güzel insanlarından bazıları biz çocukken oynadığımız saklambaç oyununu tüm yaşamları boyunca oynamıştı. Aslında bu oyun dünyanın çoğu ülkesinde oynanan oyunlardan bir tanesi değil miydi?

İnançların tamamın kutsallığı olmalıydı. insanları bölen, ötekileştiren şeyler yerine tüm inançların kabullenildiği kardeşçe ve özgür bir yaşam için çalışılmalı. Terörün her türlüsüne karsı, rengi dili, dini ne olursa olsun tüm insanlar birlikte olmalı. Eski sanatçılarımızdan Şenay`ın söylediği gibi “Bütün Dünya Buna İnansa, Birlik Olsa, Hayat Bayram Olsa”   

/Recep Yılmaz
28.10.2013