9 Ocak 2014 Perşembe

Samsunlu Olmak ya da Olmamak


Bonnie Bee diyor ki;
En güzel deniz : Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk : Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz : Henüz yasamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
Henüz söylememiş olduğum sözdür.
N. HİKMET

Samsunlu olmak, evet bu haftaki konumuz bu! Mehtap, Nalan, Benan, kızlar orada mısınız? Son günlerde sıkça duyar oldum,  bir ‘Samsunlu' lafıdır gidiyor.  Merak ediyorum, Samsunlu olmanın vaziyet-i icabı nedir?  ‘İstanbul Beyefendisi' olunur ya : -Şehabettin Bey, tam bir İstanbul beyefendisidir.

Buradan anlarız ki bu şahıs eski İstanbulludur ve şehir terbiyesi almıştır. Peki, bizim bu kentte mazimiz çok eski değilse, kalkıp bir yerlerden göç etmişsek biz ne yapacağız.? İllaki mazimiz çok eski mi olmalı?  Diyelim ki,  çok eski olduk:

-Efendim, anneannemin annesi Yasemin Sultan, 1890'lar da, bugünkü İstiklal Caddesi'nde doğmuş, büyük dedezademiz ile de o yıllardaki cemiyet ortamında aşina olunmuş ve netice itibariyle mutlu bir izdivaç vasıl olmuş.
                
İşte, 3 kuşaktır Samsunluyum. Biz, Samsunluyuz. Hikayemiz bu mudur?

Ben, kendimi bildim bileli Samsunluyum.  Gözümü dünyaya açtığımda  Kökçüoğlu Mahallesi'ni görmüş, 3-5 yıl sonra soluğu Selahiye'de almışız. Selahiye Mahallesi demiyorum, dikkatinizi çekerim, Selahiye'de. Övünmek gibi olmasın, Samsun'un Cenubu'nu iyi bilirim. (Cenub yani güney. Affınıza sığınırım, eski topraklar iyi bilir bu lafı, arada sırada Lisan-ı Farisi kelam eylerler, çok da hoşuma gider.) Hikatımıza devam edelim, Çetin Bahadır ustaya bir nispet değil bu lafım,dedim ya severim bu söylemleri.

Samsunluyum diyordum, 3-5 kuşak öteye gidemesem de evet bu kentte doğmuşum. Ve bu kenti de çok severim. Bazen rüyalarıma bile yansıyor bu sevgim: -Kardeşim bu Bafra Ovası'daki meyveler niye yerlerde çürüyor? -Fena olmaz mı,  meyve suyu fabrikası kursak, fena olmaz mı Samsun'a yatırım olsa,hem de insanlar iş sahibi olsa?' şeklinde söylenmişliğim, rüyalarımda ‘Hanımın Çiftliği'ni kurmuşluğum vardır.  İnsan psikolojisi, kim bilir ne düşünüyordum? Allah kimseyi Mobbing'e uğratmasın,  hiç mi hiç erinmem, Tahran'a gider, Samsun Pidecisi'ni orada bile kurarım.

İşte, kent sevgisi başka bir şey. Binlerce kişi hep birlikte usul usul yaşıyoruz. Emek harcıyoruz o kente, anılar biriktiriyor,  dostlar ediniyoruz. Aradan yıllar geçiyor ve soruyorlar:
- Bilader ( Berader) sen nerelisin?
-Erzurumluyum ama yıllardır burada yaşıyorum.
 -Oooo, Samsunlu olmuşsun artık,
 -Nerelisin? Bayburt.
-Nerelisin? Trabzon.
 -Nerelisin? Falan şehir.

Bana göre, bir kente ait olmak, o şehirde doğmuşluğunla var olmak değil bu kente karşı ne hissettiğinle, ne yaşadığınla alakalıdır. Yani, bir kenti önce sevmekle alakalıdır. Sizde de olur mu böyle hisler, bilemem. Şehir dışından ne zaman dönsem Ankara yolundaki hemen solda yıllardır bize ‘Hoş geldiniz' diyen (isim kullanmayalım reklam olmasın) kocaman avizeyi gördüğüm zaman içimde başlar bir çocuk telaşı. Ve geldim işte!

Şehirden binlerce kilometre ötede bir 55 plaka gördüğümüzde içimiz içimize sığmaz ya, Erol Evgin'in eskimeyecek muhteşem şarkısında olduğu gibi bir kelebek uçar ve gelir konar omzuma:
İşte öyle bir şey!

Hoşçakalın!

 /Yasemin ŞİMŞEK
05.06.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder