Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde, Müdür Mustafa
Cora, vekalet süresinin dolması nedeniyle, görevinden ayrıldı. Sayın Cora, bu
sürede Samsun'daki temaslarını sürdürüyor, veda ziyaretleri yapıyor. Samsun'da
Milli Eğitim, son 10 yıldır ciddi bir sıkıntı içerisinde. Eğitim camiasının çok
dışında olan insanlar bile, bu kurumda bir atıllık olduğunun farkında. Bunun
için fazla uzağa gitmeye gerek yok. Samsun'un son 10 yıldaki SBS, ÖSS
derecelerine bakmak, herhangi sorun olup olmadığını anlamak için yeterli.
Samsun'daki sıkıntıyı sürekli dile getiren eğitim
sendikaları, maalesef hiçbir girişimlerinden sonuç alamamıştır. Bu sendikaların
başında gelen ve Samsun'un yakından tanıdığı bir sima olan Türk Eğitim-Sen
Samsun Şube Başkanı Sayın Levent Kuruoğlu, her fırsatta, Samsun'daki
sıkıntıları dile getiren, çözüm önerileri sunan, eleştiren ama eleştirinin
muhtemel çözümlerini de sunan bir anlayışla hareket ediyor.
Sayın Kuruoğlu, geçtiğimiz günlerde bir
açıklamasında Samsun'da bir "eğitim krizi" yaşandığını söyledi.
Krizin ana nedeninin ise müdürlük makamı olduğunu savundu. Kuruoğlu, Samsun'a
"Samsunlu olmayan" müdürlerin atandığından dem vurarak, bu durumun
Samsun İl Milli Eğitim camiası için büyük bir sıkıntı yarattığını kaydetti.
Kuruoğlu'nun bu açıklaması çok doğru. Samsun'u
bilmeyen, Samsun’u tanımayan, toplum yapısını çözememiş, köylerinin isimlerini
dahi bilmeyen bir Müdür, Samsun'a ne kadar faydalı olabilir. Geçen sene
Salıpazarı'nda kar nedeniyle mahsur kalan öğrencileri hatırlayın. Eğer, oranın
kış koşullarını tahmin edebilen bir Müdür olsaydı, belki de orada ne
öğretmenler ne de öğrenciler 24 saati geçen sürede mahsur kalmayacak,
hayatlarının en zor anlarını yaşamayacaklardı. Ama olmadı, adeta Güney Doğu'yu
andıran bir manzarayla, Samsun; öğrencilerini "kurtaran" bir
operasyona imza attı, Türkiye gündemine yerleşti.
Sayın Cora'ya bugüne kadar yaptıkları için
"teşekkür" ediyoruz. Teşekkür ediyoruz ama, kangren olmuş
sıkıntılarla, çözüm bekleyen, biriken sorulanlarla uğurluyoruz kendisini. Bunun en basit örneği, Milli Eğitim'in kendi
öğretmenlerini bankaların kucağına atan sözleşmelere imza atan yöneticileri
barındıran bir yapıya sahip olmasıdır.
Farklı illerden Samsun'a tayin olan yada il içinde
yeri değiştirilen öğretmenlerin gittikleri okullardan banka promosyonu
alamamaları, banka promosyonlarının Başbakan'ın genelgesine rağmen öğretmenlere
verilmemesi, Milli Eğitim'in hesabında biriktirilmesi, promosyon sözleşme ve
bilgilerinin internet sitesi ve müdürlük tablolarında yayımlanmaması, şeffaf
olmaması belki de camia içindeki en belirgin ve bilinen sorun. Hatta, Milli
Eğitim'de bu sorun o kadar büyük ki, banka sözleşmelerini incelediğinizde,
müdürlüğün öğretmenleri bankalara bir "pazarlama" malzemesi gibi
sunduğunu, hiçbir itiraz hakkı bırakmadığını rahatlıkla görebilirsiniz.
Bir diğer çözüm bekleyen sorun da, özür grubu
öğretmenlerinin yaşadığı sıkıntılar. Eş durumundan, öğrenim özründen yada
hastalık özründen dolayı başka şehirden, köyden merkeze gelen öğretmenlerin,
Samsun'dan 80-90
kilometre şehir dışındaki köylere atanmaları İl Milli
Eğitim'in çözmesi gereken sorunların başında geliyor.
Öyle ki, bu öğretmenler, her gün ortalama gidiş
geliş toplam 5 saatini yollarda harcıyor. Merkezden köydeki okuluna gitmek
isteyen bir öğretmen, en az 3 vasıta değiştirerek okuluna varıyor. Bunun
yanında, günde 25-30 TL yol parası veriyor. Yani, devletin öğretmeni, maaşının
3'te 1'ini, yine devletin okuluna gitmek için yola harcıyor. Başka kurumlarda,
en ufak bir yol masrafının devlete ihale edildiğini düşünürsek, bu öğretmenlerin
isyanına kulak tıkamanın, sorunlarını çözmemenin, sorumluları nasıl bir vebal
altında bıraktığını gözler önüne seriyor.
Ayrıca, gittikleri okullarda, "Ne de olsa yeri
değişir" mantığıyla, "üvey evlat" muamelesi gören bu
öğretmenlerin, öğrencilerine daha faydalı olmak adına eğitici materyaller,
kitaplar alması gereken parayı, yola harcamaları ne kadar acı. Hele ki, bir çok
öğretmenin, devletin kendilerine tanımış olduğu yasal bir hak olan "süt
iznini" yollarda geçirmesi de çok ama çok vahim bir durum.
Bu yaşananların, bir dönem, Samsun il emrinde olan
bu öğretmenler gurubunun, yine İl Milli Eğitim'deki müdürlerin yasal olmayan
tekliflerle adeta, "ölümü gösterip sıtmaya razı etmesi" durumundan
başka bir izahı yok.
Milli Eğitim camiasındakiler de çok iyi
biliyorlardır ki, bir dönem Vezirköprü'ye göndermekle tehdit ettikleri
öğretmenleri, bugün Salıpazarı'na, Çarşamba'ya, Terme'ye göndererek, kendi
lehlerinde sorunu çözdüler.
Ama sorun çözülmedi, öğretmenler açısından daha da
derinleşti. Sayın Cora da maalesef bu sorunalar yaşanırken, kulaklarını tıkadı,
çözüm bulmayı bırakın, adım dahi atmadı. Belki de Sayın Cora, "ne de olsa
vekaleten buradayım" diyerek, çözüm bulmak istemedi.
Gelinen noktada, öğrencilerine yeterince enerji
veremeyen, zamanının büyük kısmını yollarda geçiren, maaşının yarısını yola
veren, karda kışta soğukta kilometrelerce yol giden, mesleğini bırakmayı dahi
düşünen, içlerindeki "idealizmi" öldüren bir öğretmenler güruhu
meydana getirildi.
O yüzden, Sayın Cora'ya giderayak, "teşekkür"
ediyorum. Samsun'a bıraktığı miras için...
/Miraç ÖZTÜRK
21 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder