17 Ocak 2014 Cuma

Bir Cenaze Töreninin Düşündürdükleri


İşadamı Galip Öztürk’ün, hakkın rahmetine kavuşan babası Hacı İsmail Öztürk’ün cenaze töreninde oluşan kalabalığa, sevilen bir işadamımızın babasının cenaze törenine iştirak eden akrabaları, eş, dost ve tanıdıklarının iştirak etmesi mantığı ile bakmamak gerekir. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen insanlar, Galip ve Talip Öztürk kardeşler nezdinde bu cenaze töreninde önemli mesajlar vermişlerdir.

Cenaze törenindeki atmosfer, doğup büyüdüğü kent dahil olmak üzere Türkiye’nin hemen her bölgesine yapılan eğitim kurumları için ve 1000 kişiyi açan yardıma muhtaç çocuklarımıza verilen burslar için, ve devam eden ilim ve irfan yuvalarına yapılan bağışlar için, insanlık adına yapılanların karşılıksız kalmayacağının en güzel örneğidir. Diğer yandan Kuran-ı Kerim’de Zilzal suresinin 7.ayetinde de “kim bir zerre miktarı hayır işlerse onu görecektir” denilmektedir. Özellikle eğitime, yardıma muhtaç insanlara yapılan yardımların bu dünyada da ve ahiret aleminde de karşılığının olacağı muhakkaktır.

Hoca’nın sormuş olduğu “İsmail Efendiyi nasıl bilirsiniz” sorusuna verilen “İyi biliriz, Allah razı olsun” cevapları, bana göre sadece cenaze töreni adabı içinde ifade edilen cümleler değil, küçüğünden büyüğüne cenazeye iştirak eden herkesin canı gönülden duaları ve seslenişleri olmuştur.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Yusuf Yılmaz ile merhumun defnedildiği köye, aracımızı yola park ederek yürümeye başladığımızda, attığım her adımda kendi kendime mırıldanıyorum.  Bu küçücük sevimli köyden bir hemşehrimiz yola çıkıyor, tabiri caiz ise tam sıfırdan başlayarak Türkiye’nin sayılı işadamlarından biri oluyor. Üstelik bu hemşehrimiz ne bir üniversite mezunu ne de bir akademik kariyere sahip. Okuduğu okulun adı “Hayat Üniversitesi”

Samsun’dan yetişip büyük metropollere taşınan pek çok işadamı hemşehrimiz mevcuttur. Ancak doğup büyüdüğü kente yatırım yapanlar sıralamasında istisnalar hariç olmak üzere hiçbiri yer almaz. Bir iki işadamımızın imkânları dâhilinde kentimizde kendi adlarını taşıyan eğitim kurumları bağışlarının da takdirle karşılanması gerekir.

Elbette Samsun’da kazanıp büyük metropollere taşınan işadamlarımızın, Samsun’dan yola çıktıklarında kafalarında, büyük kentlerin kültürel imkanlarına, veya eğlence aleminin neon ışıklarına koşmak şeklinde düşünceler oluşmamıştır. Özellikle 40 yıldan bu yana kentte ekonomik bir çöküntü yaşanmış ve nitekim kalkınma parametreleri de bu çöküşü rakamlar ile teyit etmiştir. 7. sıralardan 37. sıralara kadar gerileyen bir Samsun fotoğrafı içinde, yatırım yapılabilecekler alanlar bir yana, mevcut yatırım enstrümanları da devlet ile kapatılmıştır.

Samsun bilindiği üzere her seçim döneminde siyasi iktidarlara el vermiş fakat verdiğimiz eller iktidar partilerince sadece tokalaşmak amacı ile tutulmuştur. Teşvikli iller kapsamına alınmayışımız, önce Cazibe Merkezi olarak ilan edilip bilahare “pardon yanlış anlatmışız, cazibe merkezi değil, Kalkınma Ajansı olacağız demek istemiştik” gibi kargaları telef eden açıklamalar ile karşı karşıya kalan Samsun, yeni bir seçim dönemine girildiğinde elbette yine çeşitli vaatler yumağı ile sarılacak ve yine el uzatmamız istenecektir.

X parti veya y parti hiç fark etmez. Samsun için TBMM çatısı altında görmek isteyeceğimiz milletvekili tipi, Samsun için yaşayan, hisseden ve gören, projeler üreten, ekonomik dinamizmi sağlamak adına gecesini gündüzüne katan, Samsun’u sadece muayyen günlerde ve törenlerde değil, 24 saat hafızalarından silmeyen milletvekili profilleridir. Çünkü Samsun’lular Karadeniz’e özgü kadirşinas ve kanaatkâr bir yapıdadır.

 Yani bir verir bin alırsınız Samsun’lulardan. Hizmet eden unutulmaz. Bugün 1960’lı yıllarda Samsun milletvekili olarak uzun yıllar görev yapmış bir İlyas Kılıç partili veya partisiz tüm Samsunluların hala dün gibi belleklerinde yaşıyor ise, bunu hak eden insanın da bir meziyeti var demektir. TBMM çatısı altında 5 dönem milletvekilliği yapan tek isim olmuştur.

Kentlerin gelecekleri, siyasilerin ve yönetenlerin yaptıkları ve yapmadıkları ile şekillenir. Eğer yönetenler istikbal ve ikballerini ikinci plana alıp, ülkesinin ve kentinin geleceğine yönelik plan ve projeler üretebiliyor ise, isimleri öncelikle gönüllere kazınır. Tıpkı İlyas Kılıç gibi. Yanlışlar ise yine belleklerimizdedir. Tıpkı Kemal Vehbi Gül’ün Samsun gibi mimarlık okullarında örnek gösterilen bir kentin dokusunu tahrip ederek mimari katliamlara muhatap bırakması gibi.

İşadamlarımızda siyasilerimiz gibi yaptıkları ve yapmadıkları ile anılırlar. Son yıllara damgasını vuran Galip Öztürk sadece eğitim ve ticari anlamda değil sosyal alanlarda da Samsun’un ve Samsunspor’un yanında olmuştur. Her yıl yaklaşık olarak 1 trilyonun üzerinde Samsunspor’a maddi katkıda bulunmaktadır. Ayrıca ilçelerimizdeki diğer kulüplere de çeşitli vesileler ile yardım elini uzatmaktadır.

Tütün tüccarları ile anılan kentimiz, bugün ne yazık ki, işadamlarımızdan çeşitli sektörlerde yatırım yapılmasını bekleyen, istihdam yükünün gittikçe ağırlaştığı, üreten yerine tüketen hizmet sektörlerinin ön plana çıkarıldığı bir kent haline dönüşmüştür. Yatırım olarak soframıza getirilen lokmalar ise boğazımızda düğümlenmekte ve hayat damarlarımızı tıkamaktadır.

 Enerji koridoru olarak ilan edilen ve bunun yanı sıra sağlık sektöründe ön plana çıkarılacağı ifade edilen Samsun her yönü ile gelişmeye açık avantajlara sahiptir. Kara, hava, deniz ve 2011 tarihinde başlanacak demiryolları projesi, kalkınma anlamında bir can simidi olabilir. Ancak simidi susama bulamak gerekir. Zift ve katrana bulandığında karın ağrıtmak bir yana, insanların hayatlarının da dumura uğramasına neden olur.

Bu nedenle önemli bir ders niteliğindedir rahmetli Hacı İsmail Amcamızın cenaze töreninde oluşan birkaç binler. Hayır ve hasenatın kullar nezdinde takdiridir. Çocuklarının doğup büyüdükleri kent başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yapılan hayır yardımları ile isimlerinin gönüllere kazılmasının göstergesidir. Sadece işadamı Galip Öztürk’ün babasının hakkın rahmetine kavuşması nedeniyle yanında bulunmak ve acısını paylaşmak olmamıştır.

Samsun’lular işadamı, politikacısı, sanayicisi, Üniversitesi ve tüm yönetenleri ile bir gönül seferberliği oluşturduğunda, bütün problemlerin üstesinden rahatlıkla gelebilecektir. Yine müreffeh ve tüm Türkiye’nin gıpta edilebileceği noktalara taşınabiliriz. Ancak bu yolda ilerlerken kirli yatırımlara öncelik veren her tür görüş ve anlayışa set çekilmelidir. Siyasi ve kişisel rant uğruna değerlerimiz heba edilmemelidir.
/Süleyman SALUR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder