Artık Samsun’a kötülük yapıldığını, Samsun’u her
platformda savunmak ve temsil etmek üzere seçilmiş birisi söylüyorsa, bunun
üzerinde çok ciddi bir şekilde durmak gerekir.
Bu sözler iki hafta önce yerel TV Kanal S de canlı
olarak yayınlanan bir söyleşi programına katılan Samsun milletvekili sayın
Mustafa Çakır’a aittir. Sayın Osman Kara’nın yılan hikayesine dönen “Samsun
Tersanesi” konusunda, yeni iddialar ortaya atan sayın Çakır ile yaptığı söyleşi
sırasında, sayın Çakır, birilerinin Samsun’un önünü kesmeye çalıştığını, bunun
da Samsun’un gelişmesine zarar verdiğini söylüyordu.
Duyduklarıma inanamadım ve telefon ile bağlanarak
“kendisinin sıradan bir kişi olmayıp iktidar milletvekili olduğunu, bu kentin
iktidar partisine 7 milletvekili ile en çok milletvekili veren illerden birisi
olduğunu, partisinin tek başına iktidar koltuğunda oturduğunu, istediği yasayı
bir gecede çıkartacak meclis çoğunluğuna sahip bulunduğunu” hatırlattım.
“İktidar gücü ile her türlü adli ve mülki yetkiliyi
devreye sokma erkine sahip bir kişi olarak, bu suçluları ortaya çıkartmak ve
Samsunlunun önüne koymak görevinizdir” diyerek kendisini göreve davet ettim.
Gerçektende değişik platformlarda ve değişik
kişiler tarafından bu tür söylemler sık sık söylenir oldu. Gerek yazılarımda ve
gerekse Samsunlular olarak uğradığımız her haksızlığa karşı çıkarken zaman
zaman bu sözleri bende kullandım.
Bazı siyasetçiler bu suçlamayı daha çok eleştiri
getiren basın için kullanıyorlar.Ancak sayın Çakır’ın açıklamalarında gösterilen
hedefin bu olmadığı çok açıktı.Soruma net bir açıklama da getiremedi.Bir STK
başkanı olarak benim böyle bir gücüm olmadığı için, daha ileri boyutta bir
iddiada bulunmam olanaksızdır.
Ne var ki, değişik ortamlarda söylenen bu tür
sözler, daha çok, Samsunluyu üzen bazı dayatmalar ve bazı bölge müdürlüklerinin
bir şekilde Samsun’dan komşu illere kaydırılması olaylarında gündeme
gelmektedir. Ancak burada hatayı öncelikle kendimizde aramamız gerektiğine
inanıyorum.
Gerek siyasetçileri ve gerekse lobileri ile bizden
daha çok çaba harcayarak yatırımları ve olanakları kendi kentlerine kazandıran
hiçbir komşu ili bu başarılarından dolayı suçlayamayız. Tam tersine onların
yaptıklarını örnek almalıyız. Bu konudaki yetersizliğimiz sadece bugün olan bir
bir şey değil. Uzun yıllardır bu beceriyi gösteremediğimiz bir gerçek.
Eğer geçtiğimiz yıllarda siyasetçilerimizle, sivil
toplum kuruluşları ve Ankara, İstanbul gibi büyük illerdeki lobilerimizle
yeterli çabayı harcayabilseydik ve bu kente sahip çıkabilseydik, Samsun
Türkiye’de kalkınmış iller sıralamasında ki 5.6. sıralardan 32.sıralara
yuvarlanır mıydı? Önce bunu sorgulamalıyız.
Samsun siyasi güç adına iki kez fırsat
yakalamıştır. Birincisi, ANAP’ın en güçlü devrinde iktidar partisine, yanlış
hatırlamıyorsam, yedi milletvekili vermiş ancak, tek parti iktidar gücünün
olmayışı ve siyasetçilerimizin deneyimsizliği bu düşüşü engelleyememiştir.
İkinci şans bu dönemde yakalanmıştır.
Yukarıda anlattığım gibi iktidara verilen yedi
milletvekili ve iktidar partisinin mecliste büyük çoğunluğu sağlayacak şekilde
tek başına iktidara gelmesi, Samsun’u hükümet desteği yönünden çok avantajlı
duruma getirmiştir. Ancak geçen süreçte görünen o ki, Samsun bu siyasi
desteğinde karşılığını alamayacaktır.
Geçen süreçte, verilen sözlerin hiç biri henüz
gerçekleşmemiştir. Tersane işi halen belirsizliğini korumaktadır. Çevremizdeki
tüm iller teşvik yasasının olanaklarından yararlandırılırken, Samsun anlaşılmaz
bir şekilde dışlanmıştır.
Bazı bölge müdürlükleri ya kapatılarak veya isim
değiştirilerek başka illere taşınmaya devam etmektedir. Samsun’da işsizliğe
çözüm olabilecek hiç bir hükümet desteği sağlanamamıştır.
Büyük Şehir Belediye Başkanının geçen dönemde
kişisel becerisi ve iyi ilişki kurduğu diğer kurum ve kuruluşların da desteği
ile başardığı önemli projeler dışında, hükümetin desteği ile kotarılacağı iddia
edilen ve başarılmış ilave büyük bir proje yoktur.
Hükümet desteği ile başarılacağına inanılan raylı
sistem, katı atık,arıtma tesisleri gibi büyük projeler, hatta otogar nerede?
Anlaşılan, Samsun bu dönemde şansını iyi kullanamayacaktır. Bu kadar büyük ve
önemli desteği veren bu kentin insanlarını, bunları sorguladığı için suçlamaya
kimsenin hakkı yoktur. Bu eleştirileri yapan sivil toplum kuruluşlarını ve
basını “Samsun’a kötülük yapmakla suçlamak”en azından insafsızlıktır.
Bu kente teşvik verilmesini isteyenleri suçlayanlar
ve asıl desteği vermeleri gerekirken dışarıda seyirci kalanlar, umut arayışı
içindeki Samsunluları vaadlerle geçiştirenler, biraz da hatayı kendilerinde
aramalıdırlar diye düşünüyorum.
Sonuçta hepimiz bu gemideyiz. Bu gemi sağlıklı yol
alırsa bunun getirilerinden hepimiz yararlanacağız. Bu nedenle sorumluluk
üstlenenler azalan zamanı çok iyi değerlendirmek zorundadır.
Samsun açısından her şeyin dünden daha güzel
olmasını dilemek ve beklemek tüm Samsunluların en doğal hakkıdır sanıyorum.
İyi haftalar dileğiyle..
28 Agustos 2005
http://www.denizeczaneoptik.com/index.php?pg=makale&makid=21