Samsun’un düzenli yayınlanan yazılı ve görsel medyayla tanışması yaklaşık on yıllık bir geçmişe dayanıyor. Geçmiş yıllarda belirli aralıklarla düzensiz olarak yayınlanan ve bazıları işi şantaja kadar vardıran gazete dönemini iyi bilen ve bir gazeteci ile de can sıkıcı yazısı sonrası mahkemeye gitmiş birisiyim. O nedenle yazılı ve görsel medyanın Samsun için önemini ve ne derece gerekli olduğunu çok iyi anlıyor ve gelinen bu günkü düzeyi büyük bir mutlulukla izliyorum.
Ayrıca gazete çıkartmanın hem ekonomik, hem de mutfağı açısından ne kadar zor olduğunu da yakından bildiğim için, tüm yerel medya sahiplerini ve çalışanlarını takdirle anıyorum.
Bunun yanında çok iyi de bir yerel medya izleyicisiyim. Her gün yedi adet yerel gazete ile iki yaygın gazete okuyor, üç TV kanalımızı da olabildiği kadar takip ediyorum. Samsun hakkında söylemleri olan bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olarak da bunun sorumluluğum olduğunun bilincindeyim. Eğer Samsun ile ilgili zaman zaman çok iddialı sözlemlerim oluyor ve bunlar sizlere ulaşıyorsa bunu da güçlü yerel medyaya borçlu olduğumu biliyorum.
Ama bu, yerel medya açısından her şeyin mükemmel gittiği anlamına da gelmemelidir. Yıllardır moral anlamında ve köşe yazıları ile yerel medyaya destek olduğumu sanıyorum. Köşe yazılarım, röportajlarım, yerel medya sahip ve çalışanları ile olan sıcak ilişkilerim nedeniyle medyanın bir şekilde içersinde sayılırım. Yerel medyamızın çok daha iyi konumlara gelmesine sevineceklerin de başında gelirim. Bu nedenle tespit ettiğim bazı konuları değerli medya sahip ve genel yayın yönetmenlerine iletmenin yararlı olacağına inanıyorum.
•Ekonomik yönden medyanın çok sayıda muhabir bulundurmasının olanaksızlığı nedeniyle, yazılı ve görsel medyanın haber kaynağı çoğu kez, “HABER AJANSLARI” oluyor. Özellikle yazılı basının, haberleri bu ajanslardan (çoğunlukla aynı kaynaktan) almaları nedeniyle, resimler bir yana, yazılar dahi kelime ve imla hatasına kadar aynen basılıyor. Hiç muhabiri olmayan gazeteler için bunu yadırgamıyorum ama muhabiri olan gazeteler için bunu anlayamıyorum. Çünkü bir gazeteyi okuyanın diğer gazeteleri okuması mümkün değil. Ayrıca ajansın verdiği haberin yazılış yorumu her gazetenin yorum anlayışı ile bağdaşır mı? Eğer ajans belirli bir görüşü temsil ediyorsa, tüm gazete ve TV’lerin aynı haberi aynı yorumla vermesi toplumu güdümlemek olmaz mı? Oysa gelen haberler gazetenin genel yayın yönetmeni veya onun denetimi altında yazı işleri müdürü tarafından elden geçirilip yayınlansa gazetenin prestiji ve okuruna verdiği güven artmaz mı?
• Yerel yazılı ve görsel basının öncelikli konusunun Samsun olduğu gerçeğinden hareket edersek, özellikle görsel medyanın yerel haberleri anında vermesi olanağını iyi kullanılması gerekmez mi? Samsunlu, kentinde gelişen önemli bir olayı yaygın medyadan önce kendi kanallarında görmek ister. Taze bir örnek vereyim. Geçen Pazar akşamı saatler ilerlemiş. Samsunspor’un maçı İstanbul’da oynanıyor. Kentin biraz dışındayız. Maçın sonucunu teleteks dâhil bir yerden öğrenemiyoruz. Yerel kanallardan ( uydu yayını yapanları izleyemediğimiz için onları katmıyorum) maç sonucu almaya çalışıyoruz. Haberler yayınlanıyor, maçla ilgili tek bilgi yok. Gece haberlerinde dahi yer almaması ise şaşırtıcı. Oysa maç oynanırken, program akışı içersinde ekranın köşesinde maçın dakikası ve o an ki skoru yazılamaz mı? Bunu maçla sınırlı düşünmeyiniz. Çok daha önemli gelişmeleri de anında öğrenme olanağı Samsunluya sağlanmalıdır.
•Yerel gazeteler de son dönemlerde yeni bir akım başladı. Gazete sayfaların da önemli bir yeri bir gün önce yapılan düğün törenleri kaplıyor. Bunun nedeni ekonomik olsa dahi, özellikle iddialı gazetelerin ciddiyetine yakışmadığı konusunun çokça konuşulmaya başladığını söylemek istiyorum.
• Medya açısından bence en önemli konu, gündem yaratacak konuların cesaretle yayınlanabilmesidir. Eğer bunlar hangi nedenle olursa olsun göz ardı edilmeye başlarsa, o gazete veya TV Kanalına olan güven sarsılmaya başlar. Geçen hafta bu konuda iki önemli haber yazılı basının bir ikisi hariç görmezden gelindi. 08 Eylül Pazartesi günü hem Türkiye hem de Samsun için iki olay açısından önemliydi. Birisi “2008–2009 Eğitim ve Öğretim Yılının”, diğeri de yeni “Adli Yılın” başlayacak olmasıydı. Eğitim konusu değişik açılış tören haberleri ve mesajları ile yazılı medya da yeterince yer alırken, adli Yılın açılışı bir gazete hariç güme gitti. Adli Yıl’ın açılışı her yıl önemli mesajlara sahne olur. Bu törenlerde Türk Yargısı adına verilen mesajları bir kesim beğenirken bir kesim rahatsız olur. Sonuçta söylenecekler önemlidir. Bu konuda iki önemli tespitim var. Bu tür toplantı ve paneller görevli muhabirler dışında köşe yazarları ve daha önemlisi medyanın genel yayın yönetmenleri tarafından genellikle izlenmediği için haber içeriği, toplantıda ki muhabirlerin veya ajanslarının verdikleri ile sınırlı kalıyor. Oysa o gün, Baro Başkanı Sayın Ahmet Gürel, çok cesur bir konuşma ile Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntıları “NEDENLERİ” ile birlikte gündeme taşıdı. Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Sayın Çetin Aday ise, yargının sorunlarını dile getirdikten ve yargının bağımsız ve tarafsızlığının altını çizdikten sonra, TÜRK YARGISI’NIN, Anayasa’nın ilk maddelerinde yer alan “TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN LAİK, ÇAĞDAŞ BİR HUKUK DEVLETİ” OLDUĞU KONUSUNDA TARAFSIZ OLAMAYACAĞINI VE LAİK DEVLET YAPISININ KORUNMASI KONUSUNDA TARAF OLDUĞUNU bir yüksek yargı organının başkanı olarak büyük bir cesaretle vurguladı. Salı günü yedi yerel gazeteden sadece birisi bu iki konuşmayı manşet yapmış, ikisi ön sayfanın alt köşesinde küçük bir haber olarak verirken, bir ikisi de iç sayfalarda bu vurgulara değinmeksizin sıradan bir açılış töreni olarak vermişti.
•Yine geçen hafta, Samsun açısından hiç de alışık olunmayan bir sanayici işadamının meslek örgütünden istifa haberi patladı. Onun iki gün öncesinde de bir başka sanayici işadamının bu konuda önemli açıklaması vardı. Bu iki haberde garip bir şekilde bir gazete de manşet olurken diğerlerinde ya küçük bir haber oldu veya hiç yer bulamadı.
• Şimdi bir Samsunlu olarak sormak istiyorum. Bu kadar önemli ve içeriklerini tüm Samsunluların duymasında yarar olan bu haberler nasıl atlandı veya yazılamadı mı? Beğeneni olduğu kadar beğenmeyenin de olmasının doğal karşılanması gereken her iki haber de Samsun için çok önemliydi.
•Bunları yazmaktan amacım, eleştirmek ve böylesine özveri isteyen bir işi yapan çok değerli medya sahibi ve çalışan dostlarımı üzmek değildir. Amacım, medyanın biraz içinden ama daha çok dışından birisi olarak, gözlemlerimi ve dinlediklerimi aktarmaktır.
Son yıllarda hızla gelişen ve kalitesi yükselen yerel medyamızın çok daha iyi yerlere gelebilmesi için, Samsunlular olarak en azından abone ve okuyucu olarak desteklerimizi daha artırmamız gerektiği inancıyla iyi haftalar diliyorum.
/ Sadi SUBAŞI
15 Eylül 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder