Bir yöre, bir bölge, bir köy kullanımındaki çevresiyle birlikte anılır, hatırlanır ve şekillenir. Ki kırsal insanı sıladan bahsederken hep içini geçirerek derin nefesler alarak köyündeki çeşmeyi, çınar ağacını, köy meydanını, dereyi, ormanını hatırlar ve bunları şekillendirir kafasında. Kısacık ömründe insan yaşadığı yörenin güzelliklerini de kafasının içinde barındırarak ve muhafaza ederek tamamlar hayatını. Bu durum kentlerde yaşayanlar içinde böyledir. Herkes çocukluğundaki ilk mektebini, okul yolunu, evinin önündeki oyun oynadığı yerleri, gençlik heyecanlarını yaşadığı, kaçamak yaptığı mekânları unutmaz hafızasında devamlı taze tutar.
Ülkemiz son yıllardaki imar ve kentleşme süreciyle birlikte şekil değiştiren kimlik değiştiren bir değişkenliğe düçar olmuştur. Yerel yöneticilerin her kentleşme hareketini, ticari düşünmelerinin sonucunda ucuz, hatırlarda sadece sivriliklerin kalacağı kentler yaratılmış, hatırlarda ve hatıralarda kalanlar da basit, ucuz, insan muhayyilesinde olumlu iz bırakmayan yapı ve kent şekilleridir.
Şu anda cebinizde paranız var ise istediğiniz arsaya düşlediğiniz bir projeyi, dilediğiniz gibi kurabilirsiniz. Tabiidir ki dış ölçü şartlarına uymak kaydıyla. Seçtiğiniz arsa şayet yiğit, bir bina yapmaya müsait ve satışı cazip ise ilk aşamayı geçmiş ve müteahhitlikte ilk adımı atmış olursunuz. Bu yapıyı dilediğiniz malzemeyle kaplayıp dilediğiniz renge boyayıp huzura ve satışa çıkarabilirsiniz. Hatta binanızın cephelerine isminizi nakşederek ömür boyu adınızın reklâmını yapmanıza mani olacak ne bir yönetmelik ne de bir kanun vardır. Yapınız size ait özelliklerle ve sizin seçtiğiniz farklı malzemelerle insanların gözünün önünde yaşayıp gidecektir. İşte böyle bir serbestlik, böyle bir demokrasi vardır yapı sektörümüzde.
Şayet kazanması muhtemel olan bir parti mensubu iseniz veya Belediye Başkanlığını kazandıracak bir çevre yoğunluğunuz, bir meziyetiniz varsa o takdirde yaşadığınız kentin geleceğe taşınmasında istediğiniz gibi, meraklarınızı taşkınlıklarınızı ve zevklerinizi de nakşedebilirsiniz. Hatırlıyorum da seçilmiş bir belediye başkanı, bir dönemde, Kentin birçok köşesine sokak çeşmeleri koymak gibi bir zevk tatminine gitmişti. Gereğini hala anlayabilmiş değilim, hayvan severler bunun belki ihtiyaç olduğunu iddia edebilirler ama zaten kurulan çeşmeler insan trafiğinin yoğun olduğu ve sokak hayvanlarının hiçbir şekilde ulaşamayacakları yerlere tesis edilmişlerdi. Sonradan gereksiz olduğu düşüncesiyle Mecidiyeden başlamak üzere kaldırıldılar. Birkaç tanesi muhtelif yerlerde hala duruyor.
İhtiyaçları ve gerekleri doğru tespit eden, ileri görüşlü Başkanların Kente attıkları imzalar zaman içinde çok da doğru ve yerinde olabiliyor. İstanbul da Kadıköy deki Boğa Heykeli şu anda bölgenin hâkimi olmuş ve simge olmaktan öte adres tespitinde bir kent mobilyası niteliğindeki yerini almıştır meydanın ortasında. Belki o nokta için tasarlanmış bir obje değildir ama bölgenin hâkimi ve orijini olmuştur. Doğru tespittir. Şimdi tüm Kadıköy deki yönlendirme ona göre yapılmakta ve tariflenmektedir.
Bir yöneticilik olumsuzluğunu şu günlerde doğu Karadeniz deki Uzungölden duymakta ve yaşamaktayız. Son yıllarda muhteşem doğası nedeniyle bir turizm patlamasına neden olan Çaykaradaki UZUNGÖL, bir sivri akıllının müdahele etmesi neticesinde etrafına beton duvar çekilerek tabii şekli bozulmuş doğal yapısına yüksek istinat duvarlı çirkin de bir set çekilmiş. Şimdi de bu olumsuz görüntüyü kurtarmak için bu duvarı yeşilliklerle ve asmalarla sarmalama işlemi başlıyormuş. Bu ne aymazlık ve düşüncesizliktir. Bu düşüncedeki insanlar toplumu ve Kenti yönetmeye talip oluyor bıraktıkları çirkinliklerde gelecek kuşaklara miras olarak kalıyor. Yuh bize.
Yönetenlerimizi seçerken göstereceğimiz hassasiyetin nelere mal olacağını zaman geçince görebiliyorsak belki sonrasında daha dikkatli davranacağımız seçimler yaşayabiliriz.
İyi haftalar.
/Sacit ACAR
22.05.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder