Zaten hiç anlamamışımdır. Özellikle bu kirleten yatırımları yapanların almakla zorunlu olduğu ÇED Raporu (Çevresel Etki değerlendirmesi) hangi şartlarda verilmez.. Yerli ya da yabancı bir noktayı gözüne dikmiş ve oraya o yatırımı yapacaksa, kim ne yaparsa yapsın; tepkiler bir yandan sürüyor, mahkemeler devam ediyor ama yatırım da bir bakıyorsun 'bacasını' çıkarmış bile.. Özellikle enerji santrallerinden bahsediyorum...
Geçtiğimiz gün Bartın'da bir termik santrale tepki haberini izliyorum. Yüzlerce çevreci toplanmış ve halka anlatım süreci için yapılan toplantıyı yaptırmıyor. Sonuçta ortalık karıştı ve çevreciler 'halka tanıtım' denilen en önemli toplantıyı yapamadılar.. Ama bakın bu toplantı yapılamadı diye 'O ÇED raporundaki süreç durmuyor'.. İşte en önemli nokta bu.. Böyle bir organizasyon yapıldı mı yapıldı... Tamam geç diğer maddeye şeklinde; işler yürüyor.. Halk kabul etti, etmedi hiç mi hiç önemli değil.. Önemli olan bilgilendirme toplantısının yapılması.. Mobil santralde de öyle oldu OMV'nin toplantısında da..
Şimdi dün yine ajanslardan bir haber düştü. Bakın haberin içeriği şöyle.. Samsun'da Cengiz İnşaat ve Borasco'nun termik santrallerinin enerji yatırımlarına yönelik Çevresel Etki değerlendirmesi "CED" süreci başladı. Cengiz İnşaat kapasitesini artırıyor, OMV de gaz boru hattı için halkı bilgilendirme sürecinde.. Yine ikisi için de ÇED ilan süreci başladı.. ÇED Başvuru Dosyası Çevre ve Orman Bakanlığı'na sunularak değerlendirme sürecine girmiş oluyor. Süre 10 gün. 10 Aralık'ta son buluyor.
İlki Tekkeköy'de, Diğeri Terme Akçay'da.. 10 gün içinde halkın görüşüne açılan süreçte, "Halkın görüşünü kim önemsiyorsa' usulen 'takvim başlatıldı'. Projeye ilişkin görüş, soru ve öneriler, değerlendirilmek üzere ÇED süreci tamamlanana kadar Valilik, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü veya Çevre ve Orman Bakanlığı'na bildirilme hakkınız da bulunuyor..
Yani bu konuda tepkilerini, önerilerinizi bildireceğiniz makamlar var. Sonuçta ne değişir biliyor musunuz kocaman bir hiç.. Çünkü kimsenin ne soru beklediği ne de görüş beklediği var aslında..
Eğer bu sorulara ve görüşlere önem verilseydi; "Hiç olmazsa açılan davalar var. Onların sonuçlarını bekleyelim derler, bu süreç beklemeye alınır ve böyle bir sürece de gerek olmazdı'.. Dostlar alış verişte görsün misali.. Yanı başımızda neler oluyor neler de; hepsi bir de 10 günlük bir süre içine sığdırılıyor...
Canımı sıkan en önemli şey ne aslında biliyor musunuz?... Çevreciler, kentin önderleri, bu olaylara tepki göstermesi gereken siyasiler; ne yazık ki bu olayları basın mensuplarından ve basın yayın organlarından öğreniyor.. Çarşamba Ovası 'bitirilme noktasına gelirken' kimsenin gündeminde bu konular yok... Tekkeköy Belediyesi'ne baksanıza. Hemen çevresinde mobil santraller, termik santraller uçuşuyor; onların kent konseyi 'kömür depolarıyla' uğraşıyor...
Tamam kirlilik yapan kömür depolarıyla uğraş ama santrallerin bacalarını görmüyorlar mı acaba..
/A.Yener CABBAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder