1 Ocak 2014 Çarşamba

Kurtarıcı İş


Bugün Samsunumuz öteki illere göre geri kalmış ise,  Samsunlu hemşehrilerimizin ellerini taşın altına koyarak sermayelerini getirip Samsun’da iş yaratmamasından olmuştur.


Huzur ve mutluluk arayan, bazen bulan bazen de umduğu ile mutlu olmak zorunda kalan biz insanoğlu için en iyi mutluluk, kuşkusuz kendi çabasıyla ürettiğinin kendisi ve başkaları için işe yaramasıdır. Onun için Tanrı insana üretecek güç vermiş ve bunu kullanmasını en önemli ilke ve görev olarak bildirip Kur'an'da "kurtarıcı iş"(amel-i salih) olarak 360 ayette doğrudan yinelemiştir. Aslında toplumlarda onur, saygınlık, etkinlik, güçlülük ve hoşgörülük bu üretici gücümüzü uygulamaya koymakla varlığımızı iyi biçimde sürdürdüğümüz her an kanıtlanıyor. Sözgelimi kendimizi başkalarına muhtaç durumdan kurtarmak bu çalışma ve çabayla oluyor; KURTARICI İŞ. AMA İŞ... İŞŞŞ...
          
Bugün ülkemizin en önemli sorunu bu. İş bulamayınca, aş bulamayız, yuva kuramayız. Kurarız da, ona yuva değil, işsizlikle boğuşmak yerine birbirine saldıran karşı iki cins oluşturmak ve bunların boğuşması ortasına melek çocuğu atarak cayır cayır yakmak ve tinerci yetişecek ortamı hazırlamak, ondan sonra da onları ıslah için veya suç işlemelerini önlemek için polis görevlendirme yolunu seçmiş oluruz. Görüyorsunuz; sorunlarımız ne denli basit ve kolayken biz nemelazımcılığımızdan ve üç boyutlu düşüncesizliğimizden sorun yaratıyor ve sorunları çözmek yerine onları daha da zorlaştırıyoruz.
          
Devlet ve yurttaş olarak iş ve aş olanağı yaratmak zorundayız. Ne sorun çıkarsa yoksulluktan çıkar, onun için Hz. Peygamber Muhammed (ASV)de "az kalsın ki yoksulluk küfür olayazdı" diyor; Yüce Rabbim "yoksulluk korkusuyla kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömmeyiniz" buyuruyor.

Bugün Samsunumuz öteki illere göre geri kalmış ise,  Samsunlu hemşehrilerimizin ellerini taşın altına koyarak sermayelerini getirip Samsun’da iş yaratmamasından olmuştur. Onun için birinci sorunumuz iş... işş...
          
En büyük düşmanımız işsizlik. Peki, işsizliği körükleyen herkesçe bilinen ve bir türlü kabul edilmeyen ve kabul edildiğinde önüne ciddi olarak geçilmeyen RÜŞVET-KAYIRMA VE YOLSUZLUK. VURGUN-TALAN... Bana göre işsizliği teşvik eden etkenlerin başında geliyor. Çünkü bu kötü eylemler önlenemeyince herkes işin sahtesine ve kolayına kaçıyor. Allah’ın yasakladığı yollarla fakirliğimizin artmasına neden oluyor. Vurgun, talan, rüşvet, yolsuzluk, kısa zamanda zengin olma, helal haram gözetmeden kazanma hırsı vesaire. Ağzımızın tadını ve aşımızın lezzetini bozan ama biz farkında değiliz. Farkında olduğumuzda “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor”. Ciddi yatırım yapmaya veya alınteri dökmeye çalışmıyor... O nedenle bu kötü eylemler bizi, ülkemizi ve geleceğimizi depremden daha kötü vuruyor. Ahlakımızı ve dinimizi bu kötü eylemler çökertiyor. Ama biz gereğini yapıyor muyuz veya ne zaman yapacağız? Belki bugün belki bugünden de yakın, yapmalıyız görevimiz ve sorumluluğumuzu. Allah’ın ayetlerine dikkat etmeyenler illa ahrette yanacak değiller ya, dünyada da yanabilirler. Bu yanma hepimizi vuruyor. Bilmem farkında olacak mıyız?  Bilmem ki, Hz. Muhammed’in buyurduğu “Hesaba çekilmezden önce kendimizi hesaba çekecek miyiz?” hadisini ilke edinecek miyiz? İnşallah ediniriz de bu üç ayların ilkinde doru yolu buluruz.
          
Cumanız aydın, işiniz verimli ve saygın, geçiminiz uygun ve Yüce Rabbimin bereketi üzerimize dolgun olsun. Amin!

/ Prof. Dr. Osman Zümrüt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder