9 Ocak 2014 Perşembe

Efsanevi Kadın Savaşçılar



Efsanevi Kadın Savaşcılar  Amazonların Başkenti Samsun-Terme

Bugün kendileri hakkında az çok bilgi sahibi olduğumuz Grek yazarların İSKİTLER diye adlandırdığı İranlıların SAKALAR dediği; Çin Seddi’nden Tuna Nehri’ne, Anadolu içlerinden Afrika’ya kadar çok geniş bir coğrafyada M.Ö. 1000 yıllarından M.S. 200 yıllarına kadar tarih sahnesinde yer almış Atlı Kavimler Medeniyeti’ni oluşturan kavimlerin ana grubunu görüyoruz.

Sakalar(İskitler) çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgilere göre farklı şive ve lehçeleriyle birlikte Türkçe konuşmaktadırlar ve Sakalar (İskitler) sözünün, belirtilen bölgede yaşayan Türk Boyları için kollektif bir isim olarak kullanıldığını anlıyoruz. (Konu hakkında daha geniş bilgi, Dr. İlhami Durmuş’un, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları: 141, İSKİTLER (SAKALAR) kitabından edinilebilir.)

Proto-Türkler (Gaskalar, İskitler)

Bir noktada Proto-Türkler diyebileceğimiz Sakalar (İskitler) belki de tarihin henüz bilinmeyen devirlerinde Kafkasları aşarak Anadolu’ya gelen atalarının yolunu takip ederek tekrar Anadolu’nun içlerine ilerlemişlerdir. Karadeniz bölgesinde yaşadığı bilinen ilk topluluk Gasgalar’dır.  Gaskalar da İskitler gibi Proto-Türkler olarak adlandırılmaktadır. Bu konuda arkeolojik kazılar yapıldıkça bilgilerimiz artacaktır. Ancak, mevcut kazı ve kalıntılardan yine de bazı ipuçlarını yakalamak mümkündür.

Samsun-Bafra/İkiztepe Örenyeri’nde kazılar yapan Prof. Dr. Önder Bilgi, kazılar hakkında verdiği bilgilerde; “M.Ö. 4000 yıllarına tarihlenen yerleşimlerin bulunduğu İkiztepe’deki mezarlıkta gömülmüş bulunan insanların kemiklerinin antropolojik açıdan incelenmeleri, bunların Akdeniz ırkının özelliklerini taşımadıklarını gösterdiğini belirtmektedir. Bu bilgilerden, Akdeniz Irk’ından farklı olduğu ve Karadeniz kıyıları boyunca bir taraftan Güney Rusya ve Bulgaristan’da yaşamış insanlarla diğer taraftan Kafkasya bölgesi insanları ile aynı ırktan geldiği anlaşılmaktadır.” Yine verilen bilgilerden İkiztepe ‘de kumaş dokumacılığı yapıldığı, pişmiş topraktan kaplar yapıldığı bunların süslendiği ve boyandığını anlıyoruz. Bir başka ilginç tespit te, İkiztepe’de yaşayanların günümüzden 4500 yıl kadar önce kafataslarında ameliyat yapacak kadar tıpta ileri gitmiş olduklarıdır.  

Terme’nin Adı

Amazonların merkezi kabul edilen Terme’nin adının Grek kaynaklarında ve aynı kaynakları esas alan yazarlarca Grek orijinli Themiskyra’dan geldiği belirtilmektedir. Ancak, Grekler'in koloniler kurmaya başladıkları M.Ö. 700 -600 yıllarına kadar ulaşılması mümkün olamayan ve efsanelere konu ettikleri Amazonlar ülkesi diye bildikleri Karadeniz Kıyılarında yaşayan Sakalar’ın dilindeki, Denizin Anası anlamına gelen TEMERİNDA sözünden geldiği ve bu sözün daha sonra Grekçede Themiskyra şeklinde söylenmiş olduğudur.

Karadeniz’de Grek Kolonileri

Grekler, Karadeniz bölgesine geldiklerinde Kızılırmak ile Terme arasında yaşayan Kappadokialı adını verdikleri bir halk ile karşılaşırlar. Bu halkı, Akdeniz kıyılarında oturan esmer Suriyelilerden ayırmak için Assyria'nın kısaltılmış şekli olan Suri, Siri veya Levkosuri terimini kullandılar (Strabon, X.3.9; Maksimova 1956, 22).  Bu terimi kullanmalarındaki neden, bu toplumda sünnet adetinin oluşu ve domuz etinin yenmemesiydi.

............ At, sığır ve koyun besleyen İskitler (Sakalar), domuz beslemiyorlardı (Heredotos IV:63). (Domuz beslememelerinin nedeni, domuz etini yememelerindendir.) İskitler hayat tarzlarının bir gereği olarak günlük hayatlarında pişmiş etle beslenmekte, kısrak sütü içmekte ve kısrak sütünden yapılmış bir çeşit peynir yemekteydiler (Hippokrates 1863:XCIV).

İskitler gelenek ve göreneklerine çok bağlı olup, yabancıların geleneklerine tamamen kapalıydılar (Herodotos IV:76). İskitlerin genç kadınları da ata binmekte, ok atmakta ve at üstünde kargı savurmaktaydılar. Ayrıca onlar üç düşman öldürmedikçe evlenemiyorlardı (Hippokrates 1863:LXXXIX).

İskitlerin bu gelenek ve görenekleri aynen Hunlar ve Göktürklerde de devam etmiştir. İskitler diğer Türk kavimleri gibi kımız içmişler ve sütü kurutarak kurut yapmışlardır (Togan 1981: 34). İskitlerin hayat tarzı Hunlardan başlamak üzere daha sonraki Türk devletlerindeki Türk topluluklarının hayat tarzıyla çok büyük bir benzerlik göstermektedir. (Dr. İlhami Durmuş, İskitler (Sakalar) 1993; 90) 

Amazonlar’dan Şehir Ve Yer Adları

Mitolojiye konu olan Amazonlar, Anadolu’daki şehir ve yerlere de ad olmuşlardır. Amasya’nın adının Amazonlardan ve Sinop’un adının da amazon kraliçesinin adından geldiği kaynaklarda belirtilmektedir. 

Yine mitolojiye göre, İzmir’i de kuranlar Amazonlar.

Dietrich Von Bothmer’in 1957’de yayımlanan “AMAZONS IN GREEK ART” kitabında Amazonları konu alan çok çeşitli kabartmalar, vazolar, süs eşyaları, ev eşyaları vb. araç-gereçlerin resimleri yer almaktadır.

Kovanlı Savaş Kazmaları

Alman araştırmacı, Vuslat Müller Karpe, “Atlı göçebelerden kalma Anadolu’daki kovanlı savaş kazmaları”  konulu çalışmasında şöyle demektedir:

M.Ö. 8./7. Yüzyılda yaşamış Avrasya’lı atlı göçebe savaşçıların izlerine Anadolu’da az da olsa rastlanmaktadır. Böyle bir savaşçıya ait mezar Amasya ili, Gümüşhacıköy ilçesi İmirler köyü yakınlarında kaçak kazılarla defineciler tarafından tahrip edilmiş bir şekilde saptanmıştır. Tüm buluntuları kurtarılamayan mezardan ele gecen, uzun bir demir kılıç, bronzdan at gemi ile yedi tane kovanlı ok ucu ve demir namlulu, bronz kovan saplı bir savaş kazması ile bunun tunçtan kabzası şimdi Amasya Müzesi’ndedir.

............Bu savaş kazmaları bir yakın savaş silahı olarak; göğüs, göğse yapılan mücadelelerde kullanılmış olmalı. Bu silah Sibirya’da, Altay’da, Tagar Kültüründe eski bir geleneğe sahip ve özellikle Minnussinsk’lerin mezarlarında ele geçmekte, İmirler’de ve İstanbul Müzesi’nde bulunan parçaların en yakın benzerleri Kazakistan’da Orenburg’da bulunmuştur. Bu tipdeki buluntulara güney Sibirya’da Yenisey bölgesinde rastlamak olasıdır.

Anadolu’da ele geçmiş olan bu savaş kazmalarını M.Ö. 7. Yüzyıla tarihleyebiliriz. Yazılı kaynaklara göre; önce Kimmerler daha sonra da İskitler kuzey Karadeniz ve kuzey Kafkasya’dan gelip geçici olarak Önasya’ya (Anadolu’ya dahil olmak üzere) gelmelerine karşın kovanlı savaş kazmaları her iki kavim için de tipik bir silah değildir. Her üç buluntuyu da Orta Asya ve günney Sibirya’da yaşamış atlı göçebe kültürlere bağlayabiliriz.  

Kimmerler
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 23-26 mayıs 1983 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirdiği 1. Araştırma sonuçları toplantısı metinlerinin yayımlandığı kitabın “Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler” başlığını taşıyan, M. Taner TARHAN (Prof. Dr.) imzalı yazıda şöyle denmektedir:

Kimmerler, Proto-Türkler olarak tanımlanan Ural-Altay kökenli bozkır göçebelerinin batı kolunu oluştururlar. M.Ö. ll. Bin yılbaşlarından M.Ö. Vlll. Yüzyıla kadar-merkez Kırım olmak üzere-Karadenizin kuzeyinde yaşamışlardır.

...........İskitleri anlatan antik çağ yazarları, Kimmerleri güney Rusya’nın ilk seçkinleri olarak tanımlarlar.

M.Ö. Vlll.-Vı. Yüzyıllar arası Kimmer kültür tarihinin üçüncü ve son devresini sınırlar; doğudan gelen İskitlerin baskısı sonucunda göç etmek zorunda kalırlar. Tarihi bakımdan İskit istilası, maddesel kültürün gelişimi yönünden de yeni bir devrin başlamasına neden olur. Güney Rusya’nın Tunç Çağı sona erer ve Demir Çağ başlar.

Kafkas geçitlerini aşan Kimmer göç dalgaları-yeni bir yurt edinmek amacıyla-Urartu topraklarına yayılarak Anadolu’yu istila etmeye başlar. Bunların ardından İskitler gelmektedir. Çağdaş Assur kaynaklarında bu olaylar hakkında ayrıntılı bilgiler mevcuttur. Assurlular Kimmerleri “Gimirrai”, İskitleri “İskuza/Asquzai” olarak adlandırmışlardır.

.............Frig devletini yıkan Kimmerler Lidya sınırlarına dayanır; bu arada bazı boylar Paphlagonia üzerinden (Strabo,1,3.21) Karadeniz sahillerine ulaşırlar; Miletos’unn güçlü kolonisi Sinope (Sinop) tahrip edilir ve bu yörede yerleşirler. (Herodot, IV,12; Pseudo-Skymnos,947 vdd.,krş. Arrianos, Bithynica, F 74). İlginç bir raslantı olarak, Grek kaynaklarında Sinop’un doğusundaki “Themiskyra” bölgesi Amazonların yaşadıkları topraklar olarak gösterilir. Gerçekte-bozkır göçebe kültürünün ve geleneklerinin gereği olarak-at üzerinde savaşan Kimmer kadınları, Grekleri dehşet içinde bırakmış ve bunlar-çeşitli yörelerde-birer mitos haline dönüşerek antik çağ kaynaklarında yer almış ve saygı görmüşlerdir. Kimmerler Karadeniz bölgesinde, doğuda Trapezus’a (Trabzon), batıda ise Herakleia Pontika’ya (Karadeniz Ereğlisi) kadar yayılırlar. Trabzon yakınındaki Ağırmış Dağ’ın antik çağda “Kimmerius Dağı” adını taşıması (Strabo, VII, 4.3) bunun bir kanıtıdır.

Sonuç

Bütün bunlar göstermektedir ki, Türkler Anadolu’ya, 1071’den çok önceleri gelmişlerdir. Mitos haline dönüştürülen Amazonlar, gerçekte Proto-Türkler olan Kimmer ve İskitlerin -ata binen-ok atan, savaşan- kadınlarıdır.

Diğer bir deyişle; Anadolu, Karadeniz binlerce yıldır Türklere yurtluk yapa gelmiştir. Zaman zaman bölgenin zengin kaynaklarından yararlanmak isteyen kolonistler olmuştur. Grekler de bu kolonistlerdendir. Ancak, bunlar hiçbir zaman halk kesimini oluşturmamış, kurdukları ticari kolonilerin surları dışına taşamamışlardır.

Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Anadolu’nun birçok bölgesinde olduğu gibi Karadeniz’de de insanlar bu dine ilgi göstermiş ve Hıristiyan olmuşlardır. Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun devlet dini olması ile birlikte de, Hıristiyan olan halk bir taraftan da asimile olarak Rumlaşmıştır. Bu insanlar kesinlikle Grek asıllı olmadıkları gibi Proto-Türkler dediğimiz Karadeniz’in yerli halkı olmuş Kimmerler ve İskitlerden başkası da değildir.

Mübadele döneminde Karadeniz bölgesinden Yunanistan’a göç etmek durumunda kalan bu insanların bir yüzyıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, Yunan toplumuna bir türlü ayak uyduramamış olmasının yegane nedeni budur. O insanlarla bizler bir araya geldiğimizde ise çok daha rahat kaynaşabildiğimizi görüyoruz.

Amazon Kadınları

Amazon kadınları bugün de Karadeniz bölgesinde yaşıyor. Ok atıp- kılıç savurmuyor ama çoğu defa gurbette olan erkeğinin yerine her işi yapıyor. Samsun’un Asarcık ilçesi köylerinde düğünlerde at yarıştıran kadınlar, Amazon kadınlarının kendisidir. Fındık çubuklarından ok-yay yaparak oyunlar oynayan çocuklar, Amazonlardan gelen bir geleneği yaşatıyor. Türk geleneğinde kadın her zaman erkeğinin yanında ve yokluğunda ise ailenin başındadır. Kağan öldüğünde devlet yönetimini üstlenen kadınlar vardır, bizim tarihimizde.  Ay Hatun bunlardan yalnızca birisidir.

Amazonların Başkenti Samsun-Terme
Terme başkent olmak üzere Karadeniz’de,  Anadolu’da yaşayan Amazonlar, öz be öz bizim insanlarımızdır. Bu toprakları binlerce yıl öncesinden yurt edinmişlerdir. Bölgede arkeolojik kazılar yapıldıkça, daha geniş bilgi ve belgeler elde edilecektir.
/Remzi KOZAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder