8 Ocak 2014 Çarşamba

Dün Nerede İdik? Bugün Neredeyiz?

Samsun’un geçmişine baktığımızda özellikle ekonomik anlamda uzun bir süre kalkınmışlıkta ilk 10 il arasında yer aldığı bilinmektedir. O dönemlerdeki kısıtlı imkanlara rağmen ticari platformlarda ön sıralarda yer alan kentimizde, bir dönem sonra taşlar yerinden oynamış hızlı bir iniş grafiği içine girilmiştir.

Oysa özellikle ulaşım ağı yönünden oldukça avantajlı bir konum oluşmuştur. Limanımız, iki ovamız, üniversite kenti olan kartvizitimiz, doğamız ve coğrafi avantajlarımız çöküşü önleyememiştir. AKP iktidarı döneminden önce uzun yıllar Samsun’lu bir milletvekilinin bakanlık koltuğuna oturamaması nedeniyle, Samsun’un Ankara’da hiçbir şekilde esamesi okunmamıştır.

1970 yılları ile 2010 yılları arasında Samsun’a yatırım anlamında devletin hiçbir katkısı olmamıştır. Bu dönemde Azot ve Bakır tesislerinin varlığından söz edilebilir. Ancak bu tesisler de bilahare özelleştirmelerin kurbanı olmuş ve kentin istihdam alanındaki en önemli hayat damarları kesilmiştir.

Neden bu hale geldik, neden Samsun en fazla göç alan kent konumunda iken özellikle 1980’li yılların ikinci döneminden itibaren neden en fazla göç veren iller kategorisine girmiştir. Kalkınmışlıkta 7. Sıralardan basamaklar 4’er 5 er inilerek neden 32. Sıralara kadar gerilemiştir.

İktidar partisine Türkiye’de en çok veren 3. İl olarak mükafatımız sadece bir bakanlık koltuğunun ihdas edilmiş olmasıdır. Ancak yaklaşık iki dönemdir Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Samsun’un uhdesinde kalmasına rağmen, ekonomik kazanımlar açısından hiçbir avantaj elde edilemediği de bir gerçektir.

Olayları siyasi bir bakış açısı ile değerlendirmemek gerekir. Ekonomik veriler kentin aynasıdır. Samsun kalkındı, dün şu halde idi bugün bu halde gibi tartışmalara girmek anlamsızdır. Samsun’un kalkındığını ve Türkiye’nin sayılı kentlerinden biri olduğunu iddia edenlere şu soruları yöneltmek gerekir.

 1970’li yıllarda kalkınmışlıkta ilk 7 il arasında iken , bugün neden 32. Sıralara kadar geriledik? Yollar mı kapandı, liman sahası plaja mı döndürüldü. Demiryollarımızı sökerek hurdalığa mı gömdük. Havaalanları pistlerimizi sadece helikopterlerin inebileceği sahalar haline mi getirdik? Yeşilırmak ve Kızılırmak nehirlerimiz kurudu mu? Ovalarımız artık futbol sahaları haline mi getirildi.

Savaşa giren ülkeler dahi 20-25 yıl sonra yeniden kalkınmış ülkeler arasına girerken, biz neden 40 yıldan bu yana sürekli kan kaybettik. İktidar partilerine değil de acaba muhalif partilere oy veren bir kent olsa idik, iktidar partileri Samsun’u kazanabilmek için yatırımların önünü açarlarmıydı? İktidar partilerine oy vererek hata mı yaptık.

“Samsun nasıl olsa bizim, siyasi etkinliklerimizi bizim olmayan illere yönlendirelim, o illere yatırım yapalım” mantalitesinin mi kurbanı olduk. Bu şekilde bir düşünceye sahip olunmasının nedeni bilindiği üzere iktidar partisine oy vermenin nimetlerinden hiçbir şekilde istifade edememiş olmamızdır.

Başta siyasi iradenin sonrasında ise kanaat önderlerinin kente sahip çıkması gerekir. Belediye başkanlarına bu konuda çok önemli görevler düşmektedir. Kentin ekonomik anlamda kalkınmasına yönelik projeler üretmek istihdam alanları yaratmak elbette belediyelerin asli görevlerini kapsamamaktadır. Ancak STÖ’ler, OMÜ ve mesleki tüm kurum ve kuruluşlar ile gerekli koordinasyon sağlanarak gerekli projelere öncülük misyonu üstlenilebilir.

Kirli yatırımları ön plana çıkararak kentin kalkınmasına katkıda bulunulduğunu iddia eden milletvekilleri, belediye başkanları, kanaat önderleri kısaca hangi kimlik ile olursa olsun bu kentin gerçeklerine haksızlık etmektedirler.

Yerel seçimlerin ardından kentin farklı bir kimliğe büründürecek projelerin anında gündeme getirilebileceği elbette düşünülmemektedir. Ancak bir şekilde milat ilan edilmelidir. Başarı ancak Samsun dışından yeni yatırımlar için cazibe merkezi haline gelebilecek önlemlerin alınması ile elde edilecektir.

/Süleyman SALUR
08 Ocak 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder