15 Aralık 2013 Pazar

Yönetenler Bu Kenti Hak Etmelidir

Sözümüz elbette büyük metropolde yaşayan bir Samsun’lu olarak,  kentimizi nerede ise ülkenin kalkınmada ilk 10 sıralarında yer almış gibi ilan eden yöneticilerimizedir. Nasıl bir kenttir ki, 10 dakikalık metrekareye düşen yağmur miktarının normalden fazla olduğu süreçlerde kent çamur deryasına döner. İmar çarpıklıkları nedeniyle insanlar hayatlarını kaybederler. Kar yağar, değişen bir şey yoktur. Hazırlıksız yakalanmaktan dem vurulur. Bir kent eğer yağacak yağmura, yağan kara ve sert esen rüzgarlar esir olarak hayat felce uğruyor ise, o zaman bu kentte yaşayanların yönetenleri sorgulaması gerekmez mi?

Bu kentin insanları aylarca yağmur yağmaması için duaya mı çıkmalı. Okulları tatil etmekle sorunlar elbette çözümlenemez. Alt yapı eksikliğinin faturası elbette belediyelerimize çıkartılacaktır. Belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz kısaca bu kenti yöneten koltuklarını ve mevkilerini işgal edenler, bu kenti hak edecek hangi icraatler sergiledikleri veya sergileyemedikleri konusunda özeleştiri yapmalıdırlar.   STÖ’lerin önemli bir bölümü ise kuruluşlarının tabanlarını destekledikleri siyasi halıları ve perdelerı ile kaplamak yerine, bu kentin sorunlarını gündeme getirecek platformlar oluşturmalıdırlar.

Ovalarımızın neden enerji santralleri ile katledildiğinin hesabını birileri vermelidirler. Nerede tütünümuz, ve diğer tarım ürünlerimiz şeklinde bir soru yöneltmek acaba devlet kurumlarına hakaret suçunu mu oluşturur. Bu arada ne yazık ki bu köşe yazarı olarak bir devlet kurumunda yaşanan olumsuzlukları  köşemize taşıdığımız için hakkımızda dava açılmış bulunmaktadır. Üstelik iddia edilen suç bir devlet kurumuna hakarettir.

Yani bırakın bir köşe yazarlığını bir vatandaş olarak bir devlet kurumuna nasıl hakaret edilir anlayabilmiş değiliz. Olay yargı sürecinde olduğu için açıklama yapmıyoruz. Ancak yargılanma süreci sonunda, elimizdeki somut belgeler ile hangi kurum olursa olsun öncelikle kamuoyuna karşı sorumluluğumuzu bir köşe yazarı olarak yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

Çünkü aslolan kurumlar değil kurumları yönetenlerdir. Devletin kurumları baki yönetenler ise fanidir. Her kim o kurumlarda yönetenler koltuklarına oturup görevlerini suistimal edecek boyutlara taşıyor ise, hatalarının bedellerini bir şekilde ödemelidirler.

Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi çok önemli bir bakanlık koltuğuna sahip olmak elbette Samsun için onur ve gurur vericidir. Ancak neden uluslararası  spor organizasyonların planlaması yapılırken Samsun’un esamesi okunmaz. Bu tür organizasyonlarda bölgemizde ilk akla gelen ilimiz Trabzon olur.

Bunu yazarken kesinlikle bölgecilik yaptığımız düşünülmesin. Trabzon kenti nde  yaşayanlar da elbette spora olan yatkınlıkları ile ön planda olmalıdırlar. Ancak bizden alınıp bu kente verilenler göz önüne alındığında neyi ifade ettiğimiz anlaşılacaktır.

Yöneticiler bu kenti öncelikle hak etmelidirler.  19 Mayıs ruhunu yaşatabilmek için ekonomi, turizm, spor, sanayi ve tarım sektörleri kısaca kentte katma değer yaratacak tüm enstrümanları aynı ahenk ve akort ile yönetebilecek konularının uzmanı kişiler ile bu kenti geleceğe taşımak gerekir.

Siyasilerimizi uyaran ve eleştiren bir sistem oluşturulmalıdır. Sivil Toplum Kuruluşlarının da Samsun’da vizyon ve misyonlarına uygun tavır içinde oldukları söylenemez. Elbette istisna kuruluşlar vardır. Her ne hikmetse yine istisnalar haricinde hiçbir  Sivil Toplum Örgütü Samsun’un bir zamanlar üreten tesislerin yoğun olduğu bir kent iken, bugün sadece hizmet üreten tesislere muhatap bırakıldığını gündeme getirmez.

Bu kentin insanları neden büyük metropollere taşınırlar, gençler üniversiteleri bitirdiklerinde neden geriye dönmezler?  19 Mayıs kenti imajını pekiştirebilecek yatırımlara neden öncelik verilmez. Günü kurtaran projeler ile bu kentin geleceğine katkıda bulunduğunu düşünenler, aslında bu kentin geleceğine ipotek koyan zihniyetlerdir. Belediye başkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde, kentimize gelen siyasi parti liderleri meydanlarda ki nutuklarında, Samsun için   New York veya Paris gibi modern kentler kimliğini çizerler. Oysa daha geçen yıl yaz ayında hayatını kaybeden 14 kişi 21.asırda ve bu kentin sokaklarında hayatını kaybetmiştir. Bu olumsuzluk da bu kentin gerçeğidir.

/Süleyman SALUR
15 Aralık 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder