Sözümüz elbette büyük metropolde yaşayan bir
Samsun’lu olarak, kentimizi nerede ise
ülkenin kalkınmada ilk 10 sıralarında yer almış gibi ilan eden
yöneticilerimizedir. Nasıl bir kenttir ki, 10 dakikalık metrekareye düşen
yağmur miktarının normalden fazla olduğu süreçlerde kent çamur deryasına döner.
İmar çarpıklıkları nedeniyle insanlar hayatlarını kaybederler. Kar yağar,
değişen bir şey yoktur. Hazırlıksız yakalanmaktan dem vurulur. Bir kent eğer
yağacak yağmura, yağan kara ve sert esen rüzgarlar esir olarak hayat felce
uğruyor ise, o zaman bu kentte yaşayanların yönetenleri sorgulaması gerekmez
mi?
Bu kentin insanları aylarca yağmur yağmaması için
duaya mı çıkmalı. Okulları tatil etmekle sorunlar elbette çözümlenemez. Alt
yapı eksikliğinin faturası elbette belediyelerimize çıkartılacaktır. Belediye
başkanlarımız, milletvekillerimiz kısaca bu kenti yöneten koltuklarını ve
mevkilerini işgal edenler, bu kenti hak edecek hangi icraatler sergiledikleri
veya sergileyemedikleri konusunda özeleştiri yapmalıdırlar. STÖ’lerin önemli bir bölümü ise
kuruluşlarının tabanlarını destekledikleri siyasi halıları ve perdelerı ile
kaplamak yerine, bu kentin sorunlarını gündeme getirecek platformlar
oluşturmalıdırlar.
Ovalarımızın neden enerji santralleri ile
katledildiğinin hesabını birileri vermelidirler. Nerede tütünümuz, ve diğer
tarım ürünlerimiz şeklinde bir soru yöneltmek acaba devlet kurumlarına hakaret
suçunu mu oluşturur. Bu arada ne yazık ki bu köşe yazarı olarak bir devlet
kurumunda yaşanan olumsuzlukları
köşemize taşıdığımız için hakkımızda dava açılmış bulunmaktadır. Üstelik
iddia edilen suç bir devlet kurumuna hakarettir.
Yani bırakın bir köşe yazarlığını bir vatandaş
olarak bir devlet kurumuna nasıl hakaret edilir anlayabilmiş değiliz. Olay
yargı sürecinde olduğu için açıklama yapmıyoruz. Ancak yargılanma süreci
sonunda, elimizdeki somut belgeler ile hangi kurum olursa olsun öncelikle
kamuoyuna karşı sorumluluğumuzu bir köşe yazarı olarak yerine getirmeyi
sürdüreceğiz.
Çünkü aslolan kurumlar değil kurumları
yönetenlerdir. Devletin kurumları baki yönetenler ise fanidir. Her kim o
kurumlarda yönetenler koltuklarına oturup görevlerini suistimal edecek
boyutlara taşıyor ise, hatalarının bedellerini bir şekilde ödemelidirler.
Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi çok önemli bir
bakanlık koltuğuna sahip olmak elbette Samsun için onur ve gurur vericidir.
Ancak neden uluslararası spor
organizasyonların planlaması yapılırken Samsun’un esamesi okunmaz. Bu tür
organizasyonlarda bölgemizde ilk akla gelen ilimiz Trabzon olur.
Bunu yazarken kesinlikle bölgecilik yaptığımız
düşünülmesin. Trabzon kenti nde
yaşayanlar da elbette spora olan yatkınlıkları ile ön planda
olmalıdırlar. Ancak bizden alınıp bu kente verilenler göz önüne alındığında
neyi ifade ettiğimiz anlaşılacaktır.
Yöneticiler bu kenti öncelikle hak
etmelidirler. 19 Mayıs ruhunu
yaşatabilmek için ekonomi, turizm, spor, sanayi ve tarım sektörleri kısaca
kentte katma değer yaratacak tüm enstrümanları aynı ahenk ve akort ile
yönetebilecek konularının uzmanı kişiler ile bu kenti geleceğe taşımak gerekir.
Siyasilerimizi uyaran ve eleştiren bir sistem
oluşturulmalıdır. Sivil Toplum Kuruluşlarının da Samsun’da vizyon ve
misyonlarına uygun tavır içinde oldukları söylenemez. Elbette istisna
kuruluşlar vardır. Her ne hikmetse yine istisnalar haricinde hiçbir Sivil Toplum Örgütü Samsun’un bir zamanlar
üreten tesislerin yoğun olduğu bir kent iken, bugün sadece hizmet üreten
tesislere muhatap bırakıldığını gündeme getirmez.
Bu kentin insanları neden büyük metropollere
taşınırlar, gençler üniversiteleri bitirdiklerinde neden geriye dönmezler? 19 Mayıs kenti imajını pekiştirebilecek
yatırımlara neden öncelik verilmez. Günü kurtaran projeler ile bu kentin
geleceğine katkıda bulunduğunu düşünenler, aslında bu kentin geleceğine ipotek
koyan zihniyetlerdir. Belediye başkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde,
kentimize gelen siyasi parti liderleri meydanlarda ki nutuklarında, Samsun için New York veya Paris gibi modern kentler
kimliğini çizerler. Oysa daha geçen yıl yaz ayında hayatını kaybeden 14 kişi
21.asırda ve bu kentin sokaklarında hayatını kaybetmiştir. Bu olumsuzluk da bu
kentin gerçeğidir.
/Süleyman
SALUR
15 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder