30 Aralık 2013 Pazartesi

Samsun’da Opera Ve Mehmet Yılmaz


Yetmeler bilmez. Bu şehre o operanın gelmesinde hele hele gelip de toplumda karşılık bulmasında o kadar çok emek, o kadar çok çaba sarf edilmiştirki, ne tek tek anlatılması mümkün ne de unutulması.

Zaman işte. Bütün yaşananlar garip bir tebessüme karışıp, kayboluyor yüzünüzde…

Bugün eğer Devlet Opera ve Balesi Samsun’da,  halkta bir karşılık bulmuş, her bir programında koltukları dolmuşsa; bunda büyük katkıları olmuş Mehmet YILMAZ’ı unutmamak gerekir.

Vefa her ne kadar bir semt adı olarak kalsa da arada bir yüreği yoklamalı. Değil mi?

Sanatçı kimliğindeki niteliği ile insanı ilişkilerdeki yeteneği adeta Samsun’u tek tek operaya çekmiştir.

İligili ilgisiz birçok kişi ve kurumu operaya karşı makul ve hatta seyircisi yapmıştır.

Gelmeyenlere gitmiş, gelenlerle hemhal olmuş bir isimdir.

Repertuvar seçiminden tutun da, aşka ve şiire müptela gönüllere has geceler, hep onun başının altından çıkmış ve operayı Samsun’un bir zamanların sineması haline getirmiştir.

Son kez geçen perşembe akşamı Seslerle Anadolu Müzikli Oyunu’nda seyredip dinledim kendisini. Oyunu diyorum zira sahneye koyan bizzat kendisiydi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdür yardımcılarından Sayın Şadi ERDOĞAN Beyin yazdığı harikulade metin, harikulade sahnelendi. Gah Ege’de zeybek, gah Karadeniz’de horon, Urfa’da sıra gecesi, İstanbul’da bir sadabat akşamı yaşadık. Ne Mevlana eksikti ne Pir Sultan. Karagöz bir yanda Hacivat bir yandaydı. Geleneklerle bölgeler canlandı, hafızalar tazelendi. Türküler bir pencereden, dansalar diğer pencereden girdi içeri. Mehterin tarihi şanı şerefi, Cumhuriyetin şanı şerefiyle bütünleşmiş, bir Anadolu Türkiyesi sahnelenmişti. Yazanı, yönetip sahneleyeni, oynayarak ya da başka bir şekilde emeği geçenleri tek tek tebrik ediyoruz.

Tekrarıydı ikinci kez seyredip dinliyordum ve üstelik bütün kadro turneler dahil ellinin üstünde tekrar ediyorlardı performanslarını. Tekrar sahnelense üçüncü defa tekrar seyredip dinleyebilirim.

Meddah olarak açmıştı perdeyi, Hekimoğluyla tüküsünü, bağlamasıyla çalıp söylediği Aşık Veysel nefesiyle tütsüledi.

Ve bir kez daha ona kıymet ve takdir etmişliğin keyfini yaşadım. Bir kez daha sanatçı kimliğiyle insan kimliğini; sevgiyle, saygıyla kucaklaştırmış bir adamı ve sanatını ayakta alkışlıyorum.

Lütfedip yazdıklarımızı okuyan dostlarımız iyi bilirler ki; bu kalemden kişilere has övgü çok kolay çıkmaz. Çıkmışsa eğer ya bir hakkın iadesi ya da mademki iltifata tabidir marifet ve eksik edilmiştir, eksik olmaması içindir. Zira ne menfaat çarkımız ne gönül hanemiz; al gülüm ver gülüm kokuludur.

Hemen yanı başımızdan, Ordu’dandır Mehmet Yılmaz, kısaca öz geçmişinden bahsettiğimde ne demek istediğimi daha iyi anlatmış olacağım: Belirttiğim gibi 66’lı ve Ordu doğumludur. İlk ve ortaöğrenimini Ordu’da tamamlar. Müzik eğitimine TRT İstanbul Radyosu Gençlik Korosu'nda başlar. 1984'te Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Şan Öğretmeni Saadet İkesus Altan ile çalışmaya başlar, ertesi yıl Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'nda Prof. Yalçın Davran'ın öğrencisi olarak eğitimini devam eder. 1988 yılında Kültür Bakanlığı Devlet Çok Sesli Korosu'na katılır, 1989 yılında da Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'ne sanatçı olarak atanır.  Mersin Devlet Opera ve Balesi´nin kurucu sanatçılarındandır. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya operalarında sahnelenen pek çok eserde rol aldı. Yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi. Samsun Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’nde de “Ali Baba ve 40 Haramiler” operasını sahneye koymuş ayrıca birçok çocuk oyunu da sahelemiştir. Önemli rejisörlerle de çeşitli eserlerde çalışmalar yapan sanatçımız hâlen Samsun Devlet Opera ve Balesi'nde solist sanatçı ve Başrejisörlük görevini sürdürmektedir ve Samsun ona, o da Samsun’a çok yakışmıştır.

Tekrar “Seslerle Anadolu” da emeği geçen her bir sanatçımızı ve teknik kadroyu ayrı ayrı kutlamak isteriz. Samsun Opera ve Balesi’nin hem sanatçı kadrosu hem teknik kadrosu gıpta edilecek bir kalitede. Başarıları daim olsun.

Bu arada protokole ortada yer ayırarak nihayet protokolü boyun fıtığı olmaktan kurtaran yönetimi ayrıca tebrik etmek lazım. Orta sıra düzenlemesi  ile güzel bir oturma sistemi kurulmuş. Tebrik ederiz.

Sağlıcakla kalın.
/Uğur DEDE
23.03.2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder