18 Aralık 2013 Çarşamba

Ah bir ataş ver


1953 yılında batan Dumlupınar Denizaltısı'nda şehit olan Bafralı Kemal Acun`un yürek yakan hikayesi... 1953 yılında, 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece su üstünden seyreden Dumlupınar denizaltısı saat 02.10 sularında Çanakkale Boğazı Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç bandıralı yük gemisiyle çarpıştı.

Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar'a çarpmıştı. Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar'ın güvertesinde bulunan 8 asker denize düştü. Denize düşen 8 askerden ikisi pervaneye takılarak, biri boğularak yaşamını yitirdi. Olay yerine ilk olarak Gümrük Motoru geldi. Sağ kalan 5 asker Gümrük Motoru tarafından Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı. Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 askerden yalnızca 22'si kıç torpido dairesine sığınabilmişti.

Burada mahsur kalan 22 asker battı, şamandırasını su yüzüne fırlattılar. Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıra görüldü. Gümrük Motoru derhal şamandıranın yanına geldi. Gümrük Motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak ve "Alo" diyerek cevap bekledi. Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 asker olduklarını bildirdi.

Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi. Saat 11.00 sularında Kurtaran olay yerine geldi. 72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürdü. Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle çalışmalar sonuçsuz kalıyordu. Denizaltı yaklaşık 90 metre deniz tabanına oturmuş denizcilerde bunu basıncı gösteren saate bakarak görmüşlerdi. Tüm denizciler bilirdi ki bu derinlikten canlı kurtulmak asla mümkün olamazdı.

1929 Bafra doğumlu Astsubay Kemal Acun, Dumlupınar Denizaltısında şehit oldu. Bundan sonrasını, Şehit Astsubay Kemal Acun`un kuzeninin torunu Alper Palabıyık`tan dinliyoruz. Dedesinin kuzeni Kemal Acun`a hep dedem diyen Alper, aile büyüklerinden dinlediklerini bize aktardı.

Dedemin şehit olduğu denizaltıyla yapılan konuşmalar canlı bağlantıyla ulusal radyodan verilmekteymiş. İçeride 22 denizci varmış ve sadece sayıları bilinmekteymiş. Denizcilerin fazla konuşması zaten az miktardaki oksijenin tüketimini artıracağından mümkün olduğunca az konuşma yapmaktaymışlar. Bu yüzden kimlerin hayatta kaldığı bilinmemekteymiş. O yıllarda kasaba olan Bafra`nın büyük bir bölümü evimizin önüne kurulan radyodan haberleri takip etmekteymiş.

Radyo dinleyen ailem ve Bafralılar, seslerden dedemin sesini tanıyıp, buruk bir sevinç yaşamışlar. Batıkla konuşma bağlantısı kopunca tüm Bafra`yı bir ölüm sessizliği kaplamış... Sigara nefeslerinden ve çakmak seslerinden başka bir ses duyulmamış... Sonraki gün gıyabi cenaze töreni düzenlenmiş.

Beşiktaş`taki Deniz Müzesi`nde, felaketin ilk yıldönümünde dedemin gemiden denize çiçek atarken çekilmiş fotoğrafını görmüş, gurur, sevinç, üzüntü ve özlem duygularıyla harman edilmiş bir daha yaşayamayacağım bir his içinde kalmıştım. Aile büyüklerimin bana anlattığı rivayete göre denizaltıyla bağlantı tamamen koptuktan ve kurtarılmaları yönünde bir umut kalmadıktan sonra 22 kahraman denizci tekbir getirip vatan sağolsun dedikten sonra birbirlerini vurmuşlar.

Bafra`da doğup büyüyen Astsubay Kemal Acun biri kız üç kardeşin en büyüğüydü. Denizciliği çok seviyordu. Yeni evlendiğini eşini de çok seviyordu... Astsubay Kemal Acun, sevgili eşine doyamadan, henüz bir çocuk sahibi olmadan  şehit olmuştu. Sevgili eşi acı olaydan sonra İstanbul`a yerleşecek ve anılarıyla yaşayacaktı. Onlar şahadet şerbetini içerken radyolardan onların adına yakılan bir türkü ülkenin tüm insanlarının yüreklerini dağlıyordu.

AH BİR ATAŞ VER
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen salın (sallan) gel ben boyuna bakayım
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Ah vur ataşı gavur sinem
ko yansın Arkadaşlar uykulardan uyansın
Uzun olur gemilerin direği Ah çatal olur efelerin yüreği
Recep Yılmaz

Teşekkür: Yazının hazırlanmasında yardımcı olan Alper Palabıyık'a ve fotoğrafları göndererek katkı sağlayan Ferhunde Acun'a teşekkür ederim

Recep Yılmaz
18.12.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder