2001 yılında özelleştirme kapsamına alınan Tekel,
ve ardından Azot ve Bakır işletmelerinin
bugün kentimizde halen faaliyette olduğunu düşünelim. İstihdam edilecek sayı bu
3 tesiste en az 5.000 kişi olacaktı. Bu işletmeler özelleştirildikten sonra
işten çıkarılanlar doğal olarak işsizler ordusunun bir neferi olarak
yaşamlarını idame ettirmeyi sürdürmektedirler.
-En fazla göç veren iller sıralamasında ilk
sıralardasınız.
-Başka illerin sınırlarına sokulmayan kirli
yatırımlar için cazibe merkezi haline getirilmişsiniz.
-Bölge müdürlükleriniz başka illere doğru yol
almış.
-İmar çarpıklıkları nedeniyle 21. Asırda 14 canı
yitirmişsiniz ve olay sümen altı edilmiş.
-“Yeşiliz, Karadeniz’in incisiyiz, maviyiz” gibi
yakıştırmalar iflas etmiş ve havanız kirli ve doğanız katledilmiş.
-Teşvik yasasının dışına itilmiş, cazibe merkezi
olarak ağzınıza bir parmak çalınmış, ancak bu trende kentimizi teğet geçmiş,
- Kalkınma Ajansı
olarak geliştirilen formül de yatırımcıyı cezbeden bir yapıda oluşmamış,
-Türk futbol tarihine gol kralları ve önemli
yıldızlar yetiştirmiş olan kentin en büyük markası tarumar olmuş ve bulunduğu
ligde dahi tutunup tutunamama hesaplarını yapacak hale gelmiş,
-İktidar yanlısı bir seçim stratejisi izlenmiş,
dolaysıyla sürekli iktidarın yanında olunmuş, ancak iktidar olmanın
nimetlerinden istifade edilememiş,
-Samsunluluk bilinci bir türlü oluşmamış.
Çizdiğimiz bu profil karamsarlık olarak
değerlendirilebilir. Elbette doğrular da vardır. Özellikle son 15 yıldan bu
yana Samsun’da gözle görülebilir gelişmeler yaşanmıştır. Görsel anlamda çok
mesafeler kat edilmiştir. Eleştirilerin odak noktasında olan siyasilerimizin
kente olan katkılarının neler olduğu konusunda sürekli tartışmalar sürer gider.
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç bulunduğu mevki itibariyle bu eleştirilerden
en çok nasibini alan kişidir. Samsunspor için basına yansımayan ancak bizzat şahit olduğumuz pek çok katkıları olmuştur. Ancak kulübün bu
noktalara gelmesinde payı olanlar konusu sadece yönetim zafiyetleri olarak
değerlendirilmiş ve sorgulama müessesesini geliştirmemiştir.
Yine değişik bir örnek verilecek olur ise; geçmiş
dönemde Enerji Bakanı olan Hilmi Güler kendi bölgesinde rüzgar enerjisi
santralleri için projeler üretirken, 1. Sınıf tarım arazisine sahip
topraklarımızda kirli yatırıma davetiye çıkarılmıştır. Kentin kronikleşen
sorunları malumdur. Yerel seçimlerde yine bildik tavırlar sergilenecek, eline
mikrofonu alan adaylar Samsun’u bir uzay kenti haline getireceklerdir. Ancak bu
kentin yerine getirilemeyecek vaatlerden fazlasına ihtiyacı vardır.
Bu kentin seçilmişleri veya seçileceklerinin asli
görevi öncelikle seçilmiş olduğu bölgeye hizmet üretmektir. Ancak kentin
geleceğine ilişkin projeler ve hizmetler üretilirken istişare olgusunu
unutmamak gerekir.
Samsun coğrafyası, ulaşım ağı, tarihi dokusu ile
ülkemizin en önemli kentlerinden biridir. “ 19 Mayıs kenti” gibi kendiliğinden
tescilli bir markaya sahiptir. Ancak fındık, mısır ve sebzelerimizin ekildiği
tarım alanlarının çeşitli baskılar ile tarım alanı olmadığına ilişkin
raporların oluşturulmasına zemin hazırlandığında, bu hastalık kentin diğer
olgularına da yansıyacak ve dolaysıyla kentin gelişmesine yönelik sağlıklı
kararlar alınamayacaktır.
Tekel-Azot-Bakır gibi işletmelerin yerini
alabilecek kapasitede tesisler üretilebildiğinde, Türkiye’nin ilk 500 firması
arasında yer alacak şirketlerimizin sayısı da artacaktır. İşsizlik azalacak,
dolaysıyla kent emekliler kenti apoletini sökecektir.
/Süleyman
SALUR
17 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder