17 Aralık 2013 Salı

Tekel-Azot-Bakır

2001 yılında özelleştirme kapsamına alınan Tekel, ve ardından  Azot ve Bakır işletmelerinin bugün kentimizde halen faaliyette olduğunu düşünelim. İstihdam edilecek sayı bu 3 tesiste en az 5.000 kişi olacaktı. Bu işletmeler özelleştirildikten sonra işten çıkarılanlar doğal olarak işsizler ordusunun bir neferi olarak yaşamlarını idame ettirmeyi sürdürmektedirler.

-En fazla göç veren iller sıralamasında ilk sıralardasınız.
-Başka illerin sınırlarına sokulmayan kirli yatırımlar için cazibe merkezi haline getirilmişsiniz.
-Bölge müdürlükleriniz başka illere doğru yol almış.
-İmar çarpıklıkları nedeniyle 21. Asırda 14 canı yitirmişsiniz ve olay sümen altı edilmiş.
-“Yeşiliz, Karadeniz’in incisiyiz, maviyiz” gibi yakıştırmalar iflas etmiş ve havanız kirli ve doğanız  katledilmiş.
-Teşvik yasasının dışına itilmiş, cazibe merkezi olarak ağzınıza bir parmak çalınmış, ancak bu trende  kentimizi teğet geçmiş,
- Kalkınma Ajansı  olarak geliştirilen formül de yatırımcıyı cezbeden bir yapıda  oluşmamış,
-Türk futbol tarihine gol kralları ve önemli yıldızlar yetiştirmiş olan kentin en büyük markası tarumar olmuş ve bulunduğu ligde dahi tutunup tutunamama hesaplarını yapacak hale gelmiş,
-İktidar yanlısı bir seçim stratejisi izlenmiş, dolaysıyla sürekli iktidarın yanında olunmuş, ancak iktidar olmanın nimetlerinden istifade edilememiş,
-Samsunluluk bilinci bir türlü oluşmamış.

Çizdiğimiz bu profil karamsarlık olarak değerlendirilebilir. Elbette doğrular da vardır. Özellikle son 15 yıldan bu yana Samsun’da gözle görülebilir gelişmeler yaşanmıştır. Görsel anlamda çok mesafeler kat edilmiştir. Eleştirilerin odak noktasında olan siyasilerimizin kente olan katkılarının neler olduğu konusunda sürekli tartışmalar sürer gider. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç bulunduğu mevki itibariyle bu eleştirilerden en çok nasibini alan kişidir. Samsunspor için basına yansımayan ancak  bizzat şahit olduğumuz  pek çok katkıları olmuştur. Ancak kulübün bu noktalara gelmesinde payı olanlar konusu sadece yönetim zafiyetleri olarak değerlendirilmiş ve sorgulama müessesesini geliştirmemiştir.

Yine değişik bir örnek verilecek olur ise; geçmiş dönemde Enerji Bakanı olan Hilmi Güler kendi bölgesinde rüzgar enerjisi santralleri için projeler üretirken, 1. Sınıf tarım arazisine sahip topraklarımızda kirli yatırıma davetiye çıkarılmıştır. Kentin kronikleşen sorunları malumdur. Yerel seçimlerde yine bildik tavırlar sergilenecek, eline mikrofonu alan adaylar Samsun’u bir uzay kenti haline getireceklerdir. Ancak bu kentin yerine getirilemeyecek vaatlerden fazlasına ihtiyacı vardır.
Bu kentin seçilmişleri veya seçileceklerinin asli görevi öncelikle seçilmiş olduğu bölgeye hizmet üretmektir. Ancak kentin geleceğine ilişkin projeler ve hizmetler üretilirken istişare olgusunu unutmamak gerekir.

Samsun coğrafyası, ulaşım ağı, tarihi dokusu ile ülkemizin en önemli kentlerinden biridir. “ 19 Mayıs kenti” gibi kendiliğinden tescilli bir markaya sahiptir. Ancak fındık, mısır ve sebzelerimizin ekildiği tarım alanlarının çeşitli baskılar ile tarım alanı olmadığına ilişkin raporların oluşturulmasına zemin hazırlandığında, bu hastalık kentin diğer olgularına da yansıyacak ve dolaysıyla kentin gelişmesine yönelik sağlıklı kararlar alınamayacaktır.

Tekel-Azot-Bakır gibi işletmelerin yerini alabilecek kapasitede tesisler üretilebildiğinde, Türkiye’nin ilk 500 firması arasında yer alacak şirketlerimizin sayısı da artacaktır. İşsizlik azalacak, dolaysıyla kent emekliler kenti apoletini sökecektir.

/Süleyman SALUR
17 Aralık 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder