İhtiyaçtan kaynaklanan çay ocakları insanların
görüşme, buluşma ve toplaşma merkezleri haline gelmiştir. Bazıları için elbette
ki maişet alanı, kazanç ocağı olmuştur. Bir süreden beri futbol maçlarının
izlenmesi için kahvehaneler(kıraathaneler), kafeteryalar ve benzer salonlar
hizmet vermektedir. Son zamanlarda bu hizmet çay ocaklarında da verilmeye
başladı. Neredeyse her mahallede bir iki çay ocağında futbol maçlarının
izlendiği ortamlar oluşturulmuştur. Aslında çay ocakları küçük sohbet
merkezleridir. Çay ocağında oturanlar aralarında günlük meselelerden, kendi
sıkıntılarından, ailevi problemlerinden, dini sorunlarından bahseder ve fikir
alış verişinde bulunurlar.
Çay ocağında oturmayı, dostlarımla konuşmayı, ağır
ağır çay yudumlarken toplumsal problemleri müzakere etmeyi severim.
Mahallemizdeki caminin etrafında neredeyse 10 tane çay ocağı vardır. Kitap
okuyup yorulduktan, yazı yazıp gerildikten, yemek yiyip ağırlaştıktan sonra
birkaç arkadaşı arayıp çay ocağında buluşmak ve çay içerken sohbet etmek rahatlık
vermektedir. Çay ocağı sohbeti insanı dinlendiriyor. Zihnin yeniden ivme
kazanmasını sağlıyor. Yeni yeni fikirleri daha rahatlıkla üretebilir hale
getiriyor. Peygamberimiz, boş vaktin kıymetinin bilinmesini tavsiye etmiştir.
Yorulduğumuz zaman dinlenmek boş vakit değildir. Vaktimizi boşa harcamak
yanlıştır. Vaktimizi boşa harcarsak, zaman israfıdır ki haramdır. İşi
değiştirmek, farklı konu ile ilgilenmek, meşguliyeti farklılaştırmak kişiyi
dinlendirir. Bunun için çay ocağı sohbetlerini önemsiyorum. Ancak çay
ocaklarında geçirilen zamanın nasıl değerlendirildiği bu anlamda önem arz eder.
Dedikodu yapmıyor, gıybet etmiyor, birisinin aleyhinde konuşmuyor, her hangi
birisinin rencide olacağı, onurunun kırılacağı, gururunun incineceği şeyleri
söylemiyorsak, birbirimize katkı sağlayacak tesellilerde bulunuyor, dini
bilgilendirme yapıyor, birbirimizin sıkıntılarına çözüm olabilecek fikirler üretebiliyor,
ihtiyacı olanlarını tespitini yapıp yardımcı oluyorsak yaptığımız sohbet
“Amel-i Salih” kapsamındadır ki bize sevap kazandırır. İşte böylesi çay ocağı
sohbetlerini önemsiyor, faydalı buluyor ve tavsiye ediyorum.
Dokuz ve on yaşında olan çocuklarımın ellerinden
tutup akşamları mahalle gezisi yapmak, namaz vaktine denk geldiğinde birlikte
camiye gidip namaz kılmak, hafta sonları sabah namazlarına gidip namaz sonrası
çay ocaklarında kahvaltı yapmak bizim geleneğimiz olmuştur. İki-üç yaşlarında
başlattığımız bu geleneğimiz nedeniyle, cami cemaatimiz ve mahalledeki çay
ocaklarında oturan komşu ve vatandaşlarımız çocuklarımızı da tanırlar.
Çocuklarımız büyüdükçe farklı ilgi alanları da oluşmaya başlamıştır. Sporla çok
fazla ilgilenmeye birisi olarak çocuklarımın küçük yaşta olmalarına rağmen
futbol seyretme arzularına da karşı duramıyorum. Bunun için önemli olduğunu
söyledikleri maçları seyretmek üzere yine ellerinden tutup onları mahalledeki
çay ocaklarına götürüyorum. Bunu yaklaşık beş altı aydan beri yapıyoruz. Çay
ocaklarında futbol maçı izletmenin “Çay Ocağı” kültürünü bozduğunu gördüm.
Futbol maçı izlerken izleyicilerin etrafından çocuk olup olmadığına bakmadan,
bundan rahatsız olanların varlığını dikkate almadan “sin-kaf”lı ifadelerle
konuşup bağırmaları en basitinden saygısızlıktır. Maç izleyen seyirciler
arasında ağza alınamayacak küfürler, iğrenç kelimelerle söylenen sözler,
saygısızca yapılan davranışlar oldukça çocuklar futbol izlemek için çay ocağına
götürülemez. Çocukların zihni böyle kirlenir ve zehirlenir.
Çay ocağı kültürünü dikkate alıp, bunun bir
medeniyet yansıması olduğunu göz önünde bulundurup, çay ocaklarında izletilen
futbol maçları nedeniyle izleyenlerin tavırları değerlendirildiğinde, bu
durumun söz konusu kültürle örtüşmediği anlaşılmaktadır. Çay ocakları buluşma,
görüşme, tanışma ve kaynaşma yerlerimiz olsun. Bunun için de aslına dönsün. Öz yapısı
neyi gerektiriyorsa öyle hizmet versin.
/Sami KESMEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder