Kuzeysu Kültür ve Sanat Dergisi'nde tiyatro ile
ilgili yazın ürünlerim yayınlanırdı.
İşte onlardan biri.
Başlık: Tarih Bildikçe
Ocak 1992 de yayınlanmış.
Okuyalım mı?
Okuyalım.
***
“Gölge Adam
Gazetesi” nde söylenirken öğrencilerime:
“Tarihleri
araştırıp anlayın, bugünün tarihini bilinçli yaşayın, yarının tarihi hazırdır.” demiştim.
İyi de etmişim.
Zira konservatuvarda Türk Tiyatro Tarihi dersini
verirken öğrenci arkadaşlarıma bu sözümün altını kırmızı kalemle çizmelerini
salık verdim.
Halen de veriyorum…
İdeal olan da öğrencilerin yurt ve tarih
gerçeklerini kavrayarak kendi tiyatro tarihlerini bilmeleridir.
Öyle ki, tiyatroyu daha ileriye götürmek için buna
zorunlular, hatta mahkûmlar.
Mahkumlar diyorum çünkü, tiyatro tarihimizi bilerek yarınlarımızın
tiyatrosunu bugünden daha güçlü kılmak zorundayız.
Bilmediğimiz varsa bunu da araştırıp öğrenmeliyiz.
Öğrendikçe bugünün tarihini bilinçli bir şekilde
yaşamalıyız.
Eğer bu olmuyorsa –vay- halimize!
Bakın Amerikan tarihine: iç savaş sonunda kölelik
kaldırılmış, feodalizm darbe yemiş ve burjuvazi kendi iktidarını kurarak
kapitalizmin yolunu açmıştır.
Biz Amerikan tarihini araştırmasak, bunu bilebilir
miydik?
Hayır.
Ya Ortaasya’daki kukla türlerini araştırmasak “Kol
Korçak” ve “İpli Kukla’ yı öğrenebilir miydik?
Hayır.
Peki ya: Türk tiyatrosunu etkileyen belli başlı
etkenlerden –yer, soy, imparatorluk, İslamiyeti ve çağdaşlaşmayı okumasak,
yaşamasak bunları anlayabilir miydik?
Hayır.
O halde kendi tarihimizi öğreneceğiz.
Bugünü akıllıca değerlendireceğiz.
Tamam mı?
Tamam.
Ama yarınların tiyatro tarihini nasıl hazırlayacağız?
Çağdaş medeniyet seviyelerini aşmaya çalışırken
tiyatroda bunu nasıl sağlayacağız?
Gel de şimdi Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun
söylediklerine katılma, evet ne demişti usta:
“İster antik
tiyatro yapıları, ister Orta Çağ’ın ilkel arabalı sahneleri ister, 'Ortaoyunu’nun
bir halatla seyirciden ayrılmış toprak sahneleri, ister çağımızın durmadan
geliştirilen inerli çıkarlı, dönerli kayarlı tekniğe dayalı sahneleri; hep
insanoğluna anlatılmaz hazlar, coşkular vermişlerdir. Sonuçta tiyatro
birbirinden farklı insanların değişik algılamalarla aynı doğruya yöneldikleri
sanatsal bir değişim yeri olmuştur.”
Şimdi bizim bu sanatsal değişimi yerinde yapmamız
gereken, diğer dünya ülkelerine örnek olurcasına bilinçli bir şekilde çalışmak
ve aydınlığa varmaktır.
Tabii tarihi bildikçe…
***
Evet 20 yıl önce bunları demişim.
Şimdi özeleştiri yapınca; 19. Ulusal Tiyatro
Festivali'ne kolay gelmediğimizi düşünüyorum…
Toplumun aydınlanmasına, kalkınmasına her kim ki
katkı veriyor.
Aydınlık Türkiyemizin geleceği parlıyor…
Bilinçli yurttaşlarla demokrasi rayına oturuyor…
Ya sanat?
Özgürlük ve doğruluk yolunu karanlıklar içerisinden
gösteriyor…
Halkla, halkımızla omuz omuza yaşıyor…
/Ersin ERGE
14.07.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder