Türkiye'nin güler yüzlü bölgesinden tenor mizahı:
Trabzon'da 'Bir Tenor Aranıyor' oyununa 12 iş başvurusu geldi! Kültür ve Turizm
Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı gönderdi, 'veriler
kitapçığını.' Geçen yıl, opera ve bale temsil sayısı 862'ye ulaşmış. 379 bin 48
seyirci opera ve bale izlemiş. Türkiye için açıkçası sevindirici ve yüksek bir
rakam gibi geldi bana..
14. Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana
Tiyatro Festivali' için gittiğim Adana'da, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi
Bilgin'e yorumunu soruyorum: 'Bu sayı sevindirici değil mi?' 'Devlet
tiyatroları, 23 şehirde her gece perde açıyor' diye söze başlıyor ve şöyle
devam ediyor: 'Opera da, devlet tiyatrolarının sahnesini daha sık kullanmaya
başladı. Daha yoğun turne yapıyorlar.' Ardından şunu ekledi: 'Samsun Opera,
Ordu'ya, Tarbzon'a sık sık turneye gidiyor, biletler de yok satıyor.' Duruyor,
'Anlatayım hadi' diyor.
Samsun Operası, Trabzon'da 'Bir Tenor Aranıyor'u
sahnelemiş. Şehrin görünür yerlerinde afişler asılmış.
12 kişi iş için başvurmuş, demişler ki, 'Tenor
nedir bilmiyorum ama elimden her iş gelir.'
Doğal, 'Temel fıkrası mı?' Evet ama başka
'gerçekler' de var. İşsiz insanın çaresizliğinin de bir göstergesi. Kaynak:
Funda ÖZKAN/ Akşam
Funda hanım bu yazıya gazetesinde yer verdi. Ancak
ben bu bayanın yer verdiği yazısında, fıkraya benzetmesinden ziyade, işsizlerin
çaresizliğini iki cümleyle geçiştirmesine takıldım.. Demek ki, ülkemizde her
şey anlatıldığı gibi güllük gülistanlık değil. İnsanlar evlerine aş
götürebilmek için çaresizce iş arıyorlar. Yoksa, kimse bir oyunun adı olan 'Bir
Tenor Aranıyor'u gördüklerinde gidip iş için müracaat ederler miydi? Buna
çaresizlik ve işsizlik denmezde ne denir?.
Ülkemizde, refah içerisinde olan belirli bir kesim
bulunurken, işsizlik ve çaresizlik içerisinde olan büyükçe de bir kesimin
olduğunu unutmamak lazım.. Oturduğumuz yerden ahkam kesmek, kolay bir
çaresizliği doğal temel fıkrası gibi yorumlamakta kolay: Gel gelelim ki
vatandaşımız çaresiz.. Bir ekmek parası için sadece umutları var, o da bir iş
bulabilmek..
Funda hanım, sosyetik şehirlerde yaşadığı şartlarda
pek bunları görememekte olacak ki, değeri büyük olan işsizlik ve çaresizlik
üzerine olan bu haberi, bir fıkra gibi algılamış, sonuna da lütfen bir kaç
cümle işsizlikten bahsetmiş..
Hanımefendi, Karadenizlilerin zekasının ne kadar
güçlü olduğunu bilemiyor sanırım.. Birde, bir insanın ilgi alanı değilse tenor,
nedir bilmeyebilir her halde. Yapacak haber bulamadı bu hanımefendi ki,
böylesine kanayan bir toplum yarasını fıkra gibi algılamış..
EEE ne diyelim, bir gün işsiz kaldığında belki
Funda hanım da, Tenor olmak için müracaat eder, kim bilir..
Neydim dememeli, ne olacağım demeli..
/Mahmut
ERDOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder