31 Aralık 2013 Salı

Bir Tenor Aranıyor

Türkiye'nin güler yüzlü bölgesinden tenor mizahı: Trabzon'da 'Bir Tenor Aranıyor' oyununa 12 iş başvurusu geldi! Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı gönderdi, 'veriler kitapçığını.' Geçen yıl, opera ve bale temsil sayısı 862'ye ulaşmış. 379 bin 48 seyirci opera ve bale izlemiş. Türkiye için açıkçası sevindirici ve yüksek bir rakam gibi geldi bana..

14. Devlet Tiyatroları-Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali' için gittiğim Adana'da, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin'e yorumunu soruyorum: 'Bu sayı sevindirici değil mi?' 'Devlet tiyatroları, 23 şehirde her gece perde açıyor' diye söze başlıyor ve şöyle devam ediyor: 'Opera da, devlet tiyatrolarının sahnesini daha sık kullanmaya başladı. Daha yoğun turne yapıyorlar.' Ardından şunu ekledi: 'Samsun Opera, Ordu'ya, Tarbzon'a sık sık turneye gidiyor, biletler de yok satıyor.' Duruyor, 'Anlatayım hadi' diyor.

Samsun Operası, Trabzon'da 'Bir Tenor Aranıyor'u sahnelemiş. Şehrin görünür yerlerinde afişler asılmış.

12 kişi iş için başvurmuş, demişler ki, 'Tenor nedir bilmiyorum ama elimden her iş gelir.'
Doğal, 'Temel fıkrası mı?' Evet ama başka 'gerçekler' de var. İşsiz insanın çaresizliğinin de bir göstergesi. Kaynak: Funda ÖZKAN/ Akşam

Funda hanım bu yazıya gazetesinde yer verdi. Ancak ben bu bayanın yer verdiği yazısında, fıkraya benzetmesinden ziyade, işsizlerin çaresizliğini iki cümleyle geçiştirmesine takıldım.. Demek ki, ülkemizde her şey anlatıldığı gibi güllük gülistanlık değil. İnsanlar evlerine aş götürebilmek için çaresizce iş arıyorlar. Yoksa, kimse bir oyunun adı olan 'Bir Tenor Aranıyor'u gördüklerinde gidip iş için müracaat ederler miydi? Buna çaresizlik ve işsizlik denmezde ne denir?.

Ülkemizde, refah içerisinde olan belirli bir kesim bulunurken, işsizlik ve çaresizlik içerisinde olan büyükçe de bir kesimin olduğunu unutmamak lazım.. Oturduğumuz yerden ahkam kesmek, kolay bir çaresizliği doğal temel fıkrası gibi yorumlamakta kolay: Gel gelelim ki vatandaşımız çaresiz.. Bir ekmek parası için sadece umutları var, o da bir iş bulabilmek..

Funda hanım, sosyetik şehirlerde yaşadığı şartlarda pek bunları görememekte olacak ki, değeri büyük olan işsizlik ve çaresizlik üzerine olan bu haberi, bir fıkra gibi algılamış, sonuna da lütfen bir kaç cümle işsizlikten bahsetmiş..

Hanımefendi, Karadenizlilerin zekasının ne kadar güçlü olduğunu bilemiyor sanırım.. Birde, bir insanın ilgi alanı değilse tenor, nedir bilmeyebilir her halde. Yapacak haber bulamadı bu hanımefendi ki, böylesine kanayan bir toplum yarasını fıkra gibi algılamış..

EEE ne diyelim, bir gün işsiz kaldığında belki Funda hanım da, Tenor olmak için müracaat eder, kim bilir..

Neydim dememeli, ne olacağım demeli..
/Mahmut ERDOĞAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder