14 Aralık 2013 Cumartesi

Samsun’a Kar Yağıyor&Asgari Ücret Ortaoyunu

Kar  hatırlatıyor  bize  yaşamı.. Ev  bacaları  tütmeyen  insanların  kentinde,  bir  şenliğe  dönüştürüyor  yaşam  kar’ı.. Sosyal  medyada  bir  kar  fotoğrafları  serisi.. Bu da  benim  kışım  cinsinden  resimler.. Tablonun  bir  de  yoksulluk  yüzü  var.. Siyah, Ama  çok  yüzü..Kapitalizm  görmek  istemediği  yüzü, Soğuktan  donduran  yüzü, İçimizdeki  tanrı  olan  Vicdanlarımızı  zorlayan  yüzü..

Biz  sıcak  çaylarımızı  yudumlarken,  Başbakanın  asgari  ücret  ile  söyledikleri  geçiyor  radyodan… Kalplerimize  karlar  yağıyor.Siyah  karlar.. Yoksul  evlerinde,  yani  bu  kenttin  ışıltılı  yaşamlarının  biraz  ötesinde kulaklar  Asgari  ücret  Komisyonun  çalışmalarına  çevriliyor  gözler.. Bir  ortaoyunu  gerisi..

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2014 asgari ücretini belirlemek üzere ilk toplantısını yapıyor. Kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen bu toplantılardan çıkarmak istedikleri sonucu zaten önceden hükümet programları ile açıkladılar. AKP hükümeti 2014 programında asgari ücret için hedeflediği artış oranını, Ocak 2004 ve Temmuz 2004 dönemleri için %3 ücret artışı olarak açıkladı. Yani ilk altı ay için yapılacak 24 TL’lik ücret artışı, sefalette ısrar etmek anlamına geliyor.

Bu  ülkede  insandan  yana  olan  tek  İşçi  sendikası  DİSK’in  sesi yayılıyor  etrafa Asgari ücret konusunda çok temel iki noktada itirazımız var:

Birincisi, asgari ücretin tespit süreci tam bir ortaoyunundan ibarettir. İşçilerin ve asgari ücretle çalışanların iradesi antidemokratik yapıya sahip o masada yoktur. Bu ülkede 16 milyon ücretli çalışanın %44’ü asgari ücretle çalışmaktadır. Bir de kayıtdışı ve güvencesiz çalışanları, yani asgari ücrete bile erişemeyen milyonları düşündüğümüzde tablo daha net ortaya çıkmaktadır. Ailelerimizle birlikte düşündüğümüzde milyonlarca insanın yaşamını doğrudan belirleyen bir süreçten söz ediyoruz.

Bu nedenle asgari ücretin belirlenmesi sürecini devletin toplumla yaptığı en büyük toplumsal sözleşme süreci olarak adlandırmak yanlış olmaz. Ve bu süreç tamamıyla bir ortaoyununa dönmüştür ve hiçbir biçimde meşruiyeti yoktur. Komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcilerden oluşan 15 kişi var ama işçi temsilcileri de dahil tek bir asgari ücretli yok. Kısacası “Asgari Ücretli Olmayanlar Komisyonu”  diye tanımlamanın daha doğru olacağı bir oyun oynanıyor. Patronlar cephesini temsil eden TİSK’in yanında hükümet ise toplantıya Türkiye’nin en çok taşeron işçisini çalıştıran en büyük işvereni olarak katılıyor. Dolayısıyla kurulda 5 özel sektör işvereni ve 5 kamu işvereni olmak üzere toplam 10 işveren temsil ediliyor. İşçi kesiminin temsiliyeti ise sadece Türk-İş ile sınırlı.

İkinci temel noktaya gelelim. Asgari ücret, bilindiği gibi ödenmesi zorunlu olan en az ücrettir. Asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmaktadır. Peki asgari ücret belirlenirken bu tanıma uyuluyor mu? Hayır!

Araştırma Enstitümüz DİSK-AR’ın son hesaplamalarına göre açlık sınırı Kasım 2013 itibari ile 1121 TL’ye ulaştı. Yoksulluk sınırı 3 bin 544 TL seviyesinde. Evli, eşi çalışmayan bir işçinin asgari geçim indirimi ile eline geçen ise yalnızca 840 TL’dir. Bu ücretle işçi hangi temel ihtiyacını karşılayabilir? Araştırma dairemiz DİSK-AR’ın Asgari Ücret Değerlendirme Raporu’nu bugün basın ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.

İşçi ailesiyle beraber tüm gelirini beslenmeye ayırdığında bugünkü asgari ücret, asgari gıda ihtiyacının bile %75’ini, yani ayın dört haftasının üç haftasında karşılayabilmektedir. Bunun adı cinayettir! Barınma, ısınma, eğitim ve sağlık gibi tüm ihtiyaçların karşılandığı insan onuruna yakışan bir ücret, bugünkü asgari ücretin 4 katından bile fazladır.

Bölüşüm sürecine emekten yana müdahalenin en önemli aracı asgari ücret tespit süreçleridir. Çünkü asgari ücretin düzeyi tüm diğer ücretleri ve sosyal hakları da belirlemektedir. Tam da bu nedenle asgari ücret sistematik bir biçimde sefalet ücreti seviyesinde tutulmakta ve maalesef bu ülkenin Çalışma Bakanı 800 lirayla yaşanabileceğini iddia edebilmektedir. Bugün asgari ücrete müdahale etmek, egemenlerin, sermayenin bölüşümden kendileri adına daha fazla pay alma çabalarına vurulacak bir darbedir.

Asgari ücretin tespiti konusunda takınılan tutum tamamen sınıfsal bir içeriğe sahiptir. Uygulanan ekonomi politikaların sonucunda muhtaç duruma düşürülmüş geniş halk yığınlarına, çeşitli yardımları gündeme getiren hükümet yoksullukla mücadele ettiğini iddia etmektedir. Öte yandan aynı hükümet yoksulluğu yenmenin en önemli aracı olarak görülen asgari ücretin tespitinde ülke şartları, enflasyonla mücadele gibi öznel olmayan değerlendirmelerle ücret artışlarına ket vurmaktadır. Bu da yoksulluğun ve sefaletin sürdürülmesi anlamına gelmektedir.

Ve şimdi milyonlarca asgari ücretlilerin ve tüm emekçilerin bu durumu ortadayken, biz aralarında bir tane bile asgari ücretlinin olmadığı bu komisyon ortaoyununu tanımıyoruz!.. Bizim taleplerimiz çok açık ve nettir. Asgari ücret, işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, insan onuruna yakışan bir düzeyde tespit edilmelidir. Bunun için acilen yapılması gerekenler şunlardır:

1.Asgari ücretin belirlenmesi süreci artık bir ortaoyununa dönen bu tespit komisyonu yerine, ülke ölçeğinde bir toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır.

2.Görüşmeler kamuoyuna açık hale getirilmeli, anlaşmazlık durumunda işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanabilecekleri yasal zeminler oluşturulmalıdır.

3.Asgari ücretin herkese bölge, yaş, işkolu vb. ayrımı yapılmaksızın aynı oranda belirlenmesi esas alınmalı, Bölgesel Asgari Ücret uygulanması yolundaki girişimlerden vazgeçilmelidir.

4.Asgari ücret gelir dağılımını düzenleyici yönde belirlenmeli ve ekonomik büyümeden pay almalıdır.

5.Asgari ücretlinin geçim haddi ile enflasyon arasındaki uyumsuzluğun yoksullaştırıcı etkisi göz önüne alınarak, enflasyon verilerinde temel harcama kalemleri dikkate alınmalı, TÜFE sepeti emek örgütlerinin katılımı ile belirlenmeli ve denetlenmelidir.

6.Asgari ücretle çalışanlar için elektirik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır.

7.Sabah 06:00-09:00 ile akşam 18:00-21:00 saatleri arasında ulaşım parasız olmalıdır.

8.Eğitimde hiçbir ad altında para alınmamalı, eğitimin okul dışı giderleri devlet tarafından karşılanmalı, sağlık tümüyle parasız olmalıdır. 

Samsun’a  kar  yağıyor ufaktan…
Yoksul  evlerinin  bacaları  tütmüyor  uzaktan…

/Cem ŞAHAN
14 Aralık 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder