30 Aralık 2013 Pazartesi

Sokak Sanatçısı İşportacı Mıdır?


Sokak sanatçıları, şehirlere renk, soluk ve güzellikler katar. Zevk verir. İnsana insan olduğunu, iç dünyasını, hayatın keşmekeşinde farklı ve güzel  bir başka dünya daha olduğunu hatırlatırlar. Daha sayabileceğiniz o kadar çok olumlu katkıları vardır ki saymakla tükenmez.

Gelin görün ki “Ben bilmem merkez bilir” kılıklı birbirinden ilgisiz onlarca insan, her şeye yetkin olduğu gibi bu sokak sanatçılarına karışmaya da yetkin kılınmışlar! Kaldırım ve sokakları doldurmuş onlarca tezgah, masa ve sandalye dururken, yalnız başlarına sanatlarıyla başbaşa sokak sanatçılarına takmış durumdalar.

Cümbüşüyle Hasan’dan hangi zararı gördünüz ya da ondan sokak sanatçısı olarak hangi geliri topladınız?

Çiftlik’te kemanıyla kulaklarımızın pasını silen gençten, Mecidiye’de kavalcı yaşlı amcadan,  Kurtuluş Yolu’ndaki bağlamacıdan,  Şehir Kulübü önünde gitarlarıyla biraraya gelmiş gençlerin şarkılarından hangi şehirli zarara uğradı, hangi kalem hesapta eksilme oldu?

Onları teşvik edip özel mekanlar özel kıyafetler hazırlatılması gerekirken; karşılaştıkları muamele, bu şehre yakışıyor mu?

Daha fazla uzatmadan sokak sanatçılarımızdan Fatih Küçük’ün  bu konuda gönderdiği elektronik postayı sizlerle paylaşmak istiyor ve Büyükşehir Belediyesi’nin bu sorunu sorun olmaktan çıkaracağına inanıyorum.

“Sayın Uğur Dede, yaklaşık 9 yıllık aktif sanat faaliyetlerimi bu şehirde başlatmış biriyim… Değerli köşenizde bu şehrin ayıbı olan paylaşacaklarıma yer verilmesini rica ediyorum.  Sanat ülkemizde varlığını ilerletecek en güç şeylerin başında gelir, hele ki bürokrasiyle daha da zor. Yıllar evvel “Avangard Sanat” adıyla  bir sanat merkezi kurdum ve  bu kentte önemli faaliyetlerde bulundum ama  kapatmak zorunda kaldım. Şimdi sokaklarda portre çiziyorum. Yıllar önce 5846 sayılı yasa kapsamında  sanatçı olarak vergisinden muaf olmak için çalışmalarımı heyete çıkarttım ve gelir vergisinden muaf oldum. Gelelim mevzuya sokakta portre çiziyorum hem geçimimi sağlamak hem de mutlu olduğum işi yapmak için. Sokakta resim, müzik, tiyatro yapmak suç; evet suç, açıklaması yok sadece suç. Bir gün sokakta otururken Büyükşehir’e ait zabıtalar yanıma gelip burada resim yapamazsın yasak dedi, hangi kanunun hangi maddesine göre diye sordum, ses yok yalnız kabalık vardı,  yasak! Zabıtalar bana deseler ki sen şu kanunun şu maddesini işgal ediyorsun çizemezsin amenna anlar ben de çizmem. Topla hadi topla diyorlar. Toplayacağınız kalem kağıttan öte bir şey değil ama toplanıp yok olan bir kültür bir yaşam ve insanı insanın yapacak en önemli değerlerden birisi olan sanat. Tanrı, kainatı en güzel estetik değerle yarattı bizler insana bunu aktarıyoruz, bu koca şehirde hayatında ilk defa sokakta ressam gören insanlar var, çizdiğim portreyi hayranlıkla izleyenler ve kendilerinde de bu estetik duyguyu harekete geçirecek bir örnek olarak görüyor. Velhasıl bir dilekçe yazıp Büyükşehir Belediyesi’ne bir köşede resim yapmak için izin istedim, dilekçeme bir buçuk iki ay olmasına karşı cevap gelmedi, sebebi şoför ayrılmış dosya aksamış vs. vs... yarın cevap verelim size dediler kültür daire başkanlığı zabıta daire amirliğine yollamış zabıta amiri cevap vermiş, olmaz sokakta resim yapılmaz işporta yasak, diye… Türkçede sözcüğe işporta kökünden çok İşportacı kullanımıyla rastlanmaktadır. Bu da sepet taşıyan, küfe taşıyan anlamındadır ve satıcılar için kullanılır. Ama günümüzde anlamı kaymış ve tezgah satıcıları için de kullanılır olmuştur.  Anlıyoruz ki sokak ressamlarına dek kaymış bu tanım.

…Ben vergiden muafım, çevreye ve insanlara zarar vermiyorum, yer işgal etmiyorum aksine şehre kültür ve sanat katıyorum o halde işportacı değilim diyorum. Derdimi anlatamıyorum. Siz anlarsınız halimizden lütfen sesimizi duyurur musunuz? Saygılarımla.”

Sokaklar caddeler arabalarla dolu. Artık sokaklarda oynayan çocuklarımız kalmadı hiç olmasa tek tük de olsa sanatçılarımız kalsın.

Güzel günlere uyanın…

Sağlıcakla kalın…
/Uğur DEDE
31.08.2013
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder