Parti
teşkilatı, milletvekilleri, bakan, yerel medyada köşe yazarlığı yapan pek
çok arkadaşımız, STÖ’ler, Samsun’lular kısaca tüm organlar Yusuf Ziya Yılmaz’ın
adaylığına karşı çıkmasına rağmen, gücün doğru analiz edilemediği, kendilerini
siyaset bilimci olarak lanse eden kişilerin de halk tabiri ile ve amiyane
tabirle şapa oturduğu gerçeği bizzat başbakanın Yusuf Ziya Yılmaz adını
zikretmesi ile tescillenmiştir. Muhalefet partileri elbette silahlarına
sürecekleri mermiyi bin kez daha düşünecekler ve kentin geleceğinde söz sahibi
olabilmek için en güçlü olduklarına inandıkları kişiyi aday olarak öne
süreceklerdir.
Kentin sorunlarının neler olduğu konusunda bilimsel
tezler ortaya koymak anlamsızdır. İşsizlik, üretim kaynaklarının kısıtlı
olması, milyon dolarlar ile ifade edilen hizmete yönelik yatırımlar, teşvikle
kuşatıldığı için bir türlü belini doğrultamayan sanayi sektörü gibi alt alta
yazıldığında karamsar bir tablonun ortaya çıkacağı bir gerçektir. Ancak kentte
eksik olan en önemli faktör, kentteki lider eksikliğidir. Evet hükümette iki
dönemdir bir milletvekilimiz bakanlık mevkiinde görev yapmıştır ve halen
yapmaktadır. Ancak vatandaş ile devlet arasında ilk kontak noktası olan
belediye başkanının liderlik vasıflarına haiz olmaması durumunda, havanda su
dövülecektir. Bu nedenle Yusuf Ziya Yılmaz’ın bir kez daha aday gösterilmesini
partizan veya şahsi menfaat gözlükleri ile değil, kentin sosyo-psikolojik
ihtiyaçlarının göz önüne alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Bugün kentin varoşları olarak kabul edilen kenar
mahallelerimizde, yani Hastanebaşı, Kadıköy, Fevzi Çakmak, İlyasköy, Belediye
Evleri vs. gibi pek çok yerleşim bölgelerimizin kahvehanelerinde okey, tavla
veya kağıt oyunları oynayan kişiler arasında üniversite mezunlarının sayısının
bir hayli fazla olduğu göze çarpacaktır. Samsun için en çok sarf edilen
cümleler birlik ve beraberliğin tesis edilemediğidir. Bu noktada en önemli
görev elbette kenti yönetenler mevkiini işgal edenlere düşmektedir. Küçük bir
örnek verilecek olur ise, kentin en önemli markası olan Samsunspor
kongrelerinde protokol sıralarında hiçbir zaman 9 milletvekili bir arada
görülmemiştir.
Konu Samsunspor’a gelmişken, kulübümüz belirli bir
döneme kadar hiçbir zaman siyasi bir platformda yönetilmemiştir. 12 Eylül
öncesinin malum siyasi atmosferinde birbirleri ile sokakta kavga edenler,
Samsunspor yönetim kurulu sandalyelerine oturduklarında hangi dünya görüşüne
sahip olunursa olunsun kesinlikle ortak menfaatler konusunda uzlaşılmıştır.
Ortak menfaat ise her zaman Samsunspor’un çıkarları olmuştur. Ancak son
yıllarda perspektifin değiştiği gözden kaçmamaktadır.
Samsun’da eksik olan ikinci önemli faktör,
sorgulama müessesinin bir türlü işlev kazanamamasıdır. Vatandaş oyları ile
görevlendirdiği kişileri sorgulamalıdır. Bu kentin gençlerinin üniversiteleri
bitirdiklerinde neden kentlerine dönmediklerini, en çok ciro yapan işyerlerinin
neden kahvehaneler ve barlar olduğunu, teşvik kapsamlarından söz edildiğinde
neden hiç gündeme getirilmediği sorgulanmalıdır.
Milletvekillerimiz zaman zaman kentte esnaf
ziyaretleri yapmakta ve bakanımız ise çeşitli vesileler ile sık olarak kenti
ziyaret etmektedirler. Ancak bu ziyaretlerde ne yazık ki insanlar eleştiri
yapmak yerine, vekillerimize ve bakanlarımıza akşam hangi balık restoranında
ziyafet vereceklerinin planlarını yapmaktadırlar. Elbette bu tür yemeklerde ise
al takke ver külah kentin sorunları yerine partilerin sorunları gündeme
getirilir.
Bu nedenle kentin kanaat önderlerine her
zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Köşe yazarları, bilim adamları, STÖ’ler,
mesleki kurum ve kuruluş örgütleri hangi görüş sahibi olursa olsun kesinlikle
ortak değerler adına seslerini yükseltmelidirler. Ortak değerlerin başında ise
Samsunluluk bilinci ve şuuru gelmektedir.
Belki çocuklarımıza iş, yakınlarımızın başka bir
yere tayini, hastalarımıza devlet hastanelerinde yatak tahsisi gibi
beklentilerimizi dile getiremeyebiliriz. Ancak bu kentin temel sorunlarının
çözümlenmemesi noktasında 7’den 70’e bu kent adına ve bu kentte yaşayan her
bireyin kenti yönetenleri sorgulama hakkı vardır ve bu hak sonuna kadar
kullanılmalıdır.
/Süleyman
SALUR
05 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder