Son yılların en önemli psikolojik hareketlerinden
biri de özellikle belde ve şehir isimleri üzerinden yapılmaktadır. Bu hafta
kökenleriyle şehir isimlerimizi paylaşmak istiyorum. Ülke bütününe dair
gerçekte olan ile iddia edilenler üzerinden ayrı gayrılığın ne kadar kifayetsiz
olduğunu göreceksiniz.
Mesela Diyarbakır ile başlamak isterim. Dede Korkut
kitabında Hamid olarak bahsedilir. Bakır
ülkesi anlamına gelmekte olan bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir'dir. Bekir'in
memleketi anlamına da gelir. Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya
yerleşmiş olması sebebiyle bu isim verilir. Amid veya Amed de eski adlar
arasında yer alır ve “gelen veya bizim” anlamına gelir ancak yüzlerce yıldır
bilinen ve en çok kulanılan Diyar-ı Bekir'dir.
Samsun; Yunanca "Amisos" kelimesinden
gelme olduğu savunulsa da kelimenin kökeni, Yunan öncesi döneme dayanır.
Yunanca olmayıp Palaskça olduğu Yunan tarihçileri tarafından da kabul
edilmektedir. Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından
verilmeyip, Amasia (Amasya) gibi Anadolu
menşeli bir kelime olduğu daha ağır basmaktadır. Roma İmparatoru Pompeius M.Ö.
64 yılında Amisos'a geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolis'e çevirmişse de bu
isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini
korumuştur. Bugün kullandığımız "Samsun" adının ortaya çıkışı,
Türklerin buraya hakim olmasından sonradır. XII. ve XIII. asırlardaki Türk
kaynaklarında "Samsun" ismi kullanılırken aynı yıllardaki Batı kaynaklarında
ise "Sampson" adı kaydedilmektedir. Gerek "Samsun" gerekse
"Sampson" kelimelerinin Amisos'tan türetildiği şüphesizdir. Osmanlı
dönemi kaynaklarında ise yazılış farkları olsa bile "Samsun"
kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde şehrin adı
"Samsun olarak anılmakla birlikte, sancak adı olarak " Canik "
kullanılmıştır.
Şırnak; Nuh’un Gemisi kalıntılarının olduğu öne
sürülen Cudi Dağı’nın kuzeyinde Şehr-i Nuh adıyla kurulmuş, önceleri Şerneh,
daha sonraki yıllarda ise Şırnak adını almıştır.
Hakkari; Osmanlı Devleti bu toprakları ele
geçirdiğinde bu bölgede “Hakkâriye Beyleri” bulunuyordu. Yavuz Sultan
Selim bu beylere Osmanlı Devleti adına
bölgeyi idâre etme hakkı tanıdı. 127 sene içinde 77 bey burayı Osmanlı
Sultanının temsilcisi olarak idâre etti. Hakkâriye beylerine izâfeten bu
bölgeye “Hakkâriye” dendi. Halkın dilinde bu kelime, zamanla “Hakkâri” şeklini
aldı. Hakkâriye, Arapça “Hakarların şehri” demektir. “hep güçlü, hep edebilen” anlamındadır.
Trabzon; Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında
kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde, kentin
bilinen en eski yerleşim kalıntıları tespit edilmiş isminin de bu nedenle
verildiği bilinmektedir. Trabzon "Trapezus" sözcüğünden gelir. Anlamı
dört köşedir.
Ordu; 1071’den sonra Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu
Süleyman Şah emrindeki Selçuklu Türk ordusu, fethettiği yerlerde, târihî Türk
geleneğine uyarak beğendikleri yerlere derhal bir şehir kurmayı âdet
edinmişlerdi. Ordu civârını fetheden Selçuklu Türkleri, bu bölgenin güzelliği
karşısında hayran kaldılar ve Ordu’nun temelini attılar. Kurulan şehre “Ordu
ili” dendi. Zamanla bu isim “Ordu” olarak yerleşti.
Ardahan; M.S. 628 yılında Hazar Türkleri’nin bir
kolu ve Ardahan adının kaynağı olan Arda Türkleri yöreyi ele geçirmişlerdir.
Yozgat; İlin asıl adı Bozok olup zamanla Yozgat
olarak değiştirilmiştir. Oğuzların Bozok koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye
akınıyla birlikte yöre Bozok ismiyle anılmıştır.
Gaziantep; eski adı Ayıntab'dır. Kelime anlamı,
pınarın gözü demektir. Zamanla Antep olarak değişmiştir.
Balıkesir; balı çok anlamına gelir. Çünkü kesir
Arapçada “çok “anlamına gelmektedir.
Sivas; kentin adı Farsçada “üç değirmen” mânâsına
gelen “Sebast” kelimesinden gelmektedir; Sebast ismi zamanla halk dilinde Sivas
olarak yerleşmiştir.
Çanakkale; Marmara ve Ege denizlerini birleştiren
Boğazın doğu kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizin şekli
tıpkı bir çanağı andırır. Bugünkü ismini buradan alır.
Adana; adına Hititlerin Kava Kitabelerinde
rastlanmaktadır. Bu kabilelerdeki bir yazıtta Adana ve çevresinden Uru Adania
(Adana Beldesi) olarak bahsedilmektedir. Adana için kullanılan isimlerin
karışıklıklara sebep olması nedeniyle 1878 yılında yayınlanan bir fermanla yöre
adının Adana olarak yazılmasına karar verilmiştir.
İstanbul; isminin Stin-polis yahut İslambol
kelimelerinden geldiği düşünülmektedir.Türkler burayı alınca Müslüman şehir
anlamında "İslambol" adını vermiştir.
Ve Başkent Ankara; kaynaklarında Ankara'nın adı
Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça "Üzüm"
anlamına gelen Engür'den, ya da Yunanca'da Koruk anlamına
gelen"Aguirada”dan türemiştir. Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare,
Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini almıştır.
Diğer illerimizin isim köklerine baktığınızda
görecekleriniz bunlardan farklı değildir. Gerçekleri çarpıtarak herkes işine
gelen adı kullanamaz. Buna en önce tarih
izin vermz çünkü. İsimler sadece bir halkı bir milleti değil medeniyetleri ve
iktidarı temsil ederler.
Sağlıcakla kalın…
/Uğur DEDE
07.09.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder