30 Aralık 2013 Pazartesi

Belde Ve Şehir İsimleri Üzerinden Bölünme


Son yılların en önemli psikolojik hareketlerinden biri de özellikle belde ve şehir isimleri üzerinden yapılmaktadır. Bu hafta kökenleriyle şehir isimlerimizi paylaşmak istiyorum. Ülke bütününe dair gerçekte olan ile iddia edilenler üzerinden ayrı gayrılığın ne kadar kifayetsiz olduğunu göreceksiniz.

Mesela Diyarbakır ile başlamak isterim. Dede Korkut kitabında Hamid  olarak bahsedilir. Bakır ülkesi anlamına gelmekte olan bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir'dir. Bekir'in memleketi anlamına da gelir. Bekir b. Va'il adlı Arap göçebe boyunun buraya yerleşmiş olması sebebiyle bu isim verilir. Amid veya Amed de eski adlar arasında yer alır ve “gelen veya bizim” anlamına gelir ancak yüzlerce yıldır bilinen ve en çok kulanılan Diyar-ı Bekir'dir.

Samsun; Yunanca "Amisos" kelimesinden gelme olduğu savunulsa da kelimenin kökeni, Yunan öncesi döneme dayanır. Yunanca olmayıp Palaskça olduğu Yunan tarihçileri tarafından da kabul edilmektedir. Amisos adının bölgeye deniz yoluyla gelen Yunanlılar tarafından verilmeyip, Amasia  (Amasya) gibi Anadolu menşeli bir kelime olduğu daha ağır basmaktadır. Roma İmparatoru Pompeius M.Ö. 64 yılında Amisos'a geldiği zaman şehrin ismini Pompeiopolis'e çevirmişse de bu isim kalıcı olmamış ve Amisos adı bundan sonraki dönemlerde de geçerliliğini korumuştur. Bugün kullandığımız "Samsun" adının ortaya çıkışı, Türklerin buraya hakim olmasından sonradır. XII. ve XIII. asırlardaki Türk kaynaklarında "Samsun" ismi kullanılırken aynı yıllardaki Batı kaynaklarında ise "Sampson" adı kaydedilmektedir. Gerek "Samsun" gerekse "Sampson" kelimelerinin Amisos'tan türetildiği şüphesizdir. Osmanlı dönemi kaynaklarında ise yazılış farkları olsa bile "Samsun" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu dönemde şehrin adı "Samsun olarak anılmakla birlikte, sancak adı olarak " Canik " kullanılmıştır.

Şırnak; Nuh’un Gemisi kalıntılarının olduğu öne sürülen Cudi Dağı’nın kuzeyinde Şehr-i Nuh adıyla kurulmuş, önceleri Şerneh, daha sonraki yıllarda ise Şırnak adını almıştır.

Hakkari; Osmanlı Devleti bu toprakları ele geçirdiğinde bu bölgede “Hakkâriye Beyleri” bulunuyordu. Yavuz Sultan Selim  bu beylere Osmanlı Devleti adına bölgeyi idâre etme hakkı tanıdı. 127 sene içinde 77 bey burayı Osmanlı Sultanının temsilcisi olarak idâre etti. Hakkâriye beylerine izâfeten bu bölgeye “Hakkâriye” dendi. Halkın dilinde bu kelime, zamanla “Hakkâri” şeklini aldı. Hakkâriye, Arapça “Hakarların şehri” demektir.  “hep güçlü, hep edebilen” anlamındadır.

Trabzon; Tabakhane ve Zağnos dereleri arasında kalan ve düzgün olmayan yüksek bir masa formundaki alan üzerinde, kentin bilinen en eski yerleşim kalıntıları tespit edilmiş isminin de bu nedenle verildiği bilinmektedir. Trabzon "Trapezus" sözcüğünden gelir. Anlamı dört köşedir.

Ordu; 1071’den sonra Anadolu Fâtihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah emrindeki Selçuklu Türk ordusu, fethettiği yerlerde, târihî Türk geleneğine uyarak beğendikleri yerlere derhal bir şehir kurmayı âdet edinmişlerdi. Ordu civârını fetheden Selçuklu Türkleri, bu bölgenin güzelliği karşısında hayran kaldılar ve Ordu’nun temelini attılar. Kurulan şehre “Ordu ili” dendi. Zamanla bu isim “Ordu” olarak yerleşti.

Ardahan; M.S. 628 yılında Hazar Türkleri’nin bir kolu ve Ardahan adının kaynağı olan Arda Türkleri yöreyi ele geçirmişlerdir.

Yozgat; İlin asıl adı Bozok olup zamanla Yozgat olarak değiştirilmiştir. Oğuzların Bozok koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte yöre Bozok ismiyle anılmıştır.

Gaziantep; eski adı Ayıntab'dır. Kelime anlamı, pınarın gözü demektir. Zamanla Antep olarak değişmiştir.

Balıkesir; balı çok anlamına gelir. Çünkü kesir Arapçada “çok “anlamına gelmektedir.

Sivas; kentin adı Farsçada “üç değirmen” mânâsına gelen “Sebast” kelimesinden gelmektedir; Sebast ismi zamanla halk dilinde Sivas olarak yerleşmiştir.

Çanakkale; Marmara ve Ege denizlerini birleştiren Boğazın doğu kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizin şekli tıpkı bir çanağı andırır. Bugünkü ismini buradan alır.

Adana; adına Hititlerin Kava Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kabilelerdeki bir yazıtta Adana ve çevresinden Uru Adania (Adana Beldesi) olarak bahsedilmektedir. Adana için kullanılan isimlerin karışıklıklara sebep olması nedeniyle 1878 yılında yayınlanan bir fermanla yöre adının Adana olarak yazılmasına karar verilmiştir.

İstanbul; isminin Stin-polis yahut İslambol kelimelerinden geldiği düşünülmektedir.Türkler burayı alınca Müslüman şehir anlamında "İslambol" adını vermiştir.

Ve Başkent Ankara; kaynaklarında Ankara'nın adı Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça "Üzüm" anlamına gelen Engür'den, ya da Yunanca'da Koruk anlamına gelen"Aguirada”dan türemiştir. Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare, Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini almıştır.

Diğer illerimizin isim köklerine baktığınızda görecekleriniz bunlardan farklı değildir. Gerçekleri çarpıtarak herkes işine gelen adı kullanamaz. Buna  en önce tarih izin vermz çünkü. İsimler sadece bir halkı bir milleti değil medeniyetleri ve iktidarı temsil ederler.

Sağlıcakla kalın…
/Uğur DEDE
07.09.2013


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder