31 Aralık 2013 Salı

Müze’deki Tütün Denkleri

Geçtiğimiz hafta içinde yerel gazetelere bir fotoğraf yansıdı.
 O gazetelerin okuyucuları her halde şöyle bir göz atıp geçmişlerdir.
 Ama bana soracak olursanız;
 O fotoğraf beni taa.. 1965, hatta daha da öte 1960’lı yıllara götürdü..
 Ortaokullu yıllarım.
 Hafta sonlarını iple çekiyorum.
 Nedeni de köye gitmek.
 Bafra’da Yakıntaş köyünün Cingavur mevkiinde çiftliğimiz vardı.
 Ayrıca Bafra merkezde de bir evimiz mevcuttu.
 Ben merkezde ablam ile birlikte okula devam ediyorum.
 Hafta sonu olunca da köydeki annemin yanına gidiyorum.
 Okul hayatım sürdüğü sürece bu hep böyle devam etti.
 Neden her hafta sonu köye gidiyordum?
 Köyde koyunlar, tavuklar..
 Büyükbaş hayvanlarımız..
 İki adet de atımız vardı.
 O yıllarda köyde en büyük zevkim ata binip yeşil çayırlarda kendimce gezmekti..
 Yaz tatilinde ise çiftliğe ekinleri biçmek için Gerze yöresinden orakçılar, Bafra merkezden ise genellikle Roman vatandaşlardan oluşan tütün dizen “ipçiler” gelirdi.
 Kısaca, köyde çiftlik hayatında kalabalıklar vardı.
 Bu benim için o günlerin koşullarında “neşeli  günler” gibi bir hayattı.
 Henüz tan yeri ağarmadan ipçiler sırtlarındaki sepetlerle tarlaya inerler,
 Kırdıkları tütün demetlerini “Salaçlık” dediğimiz yerdeki hasırların üzerine dökerek dizmeye başlarlardı.
 O günlerde ipçilerimizin en büyük zevki radyodaki türkü ve şarkıları dinlemekti.
 Hele hele Radyo skeçlerinin saatleri ise heyecanla beklenirdi.
 1960 yılında bizim köydeki çiftliğimizde dışı mobilya görünüşlü aşağı yukarı 50/70 ebadında bir radyomuz vardı ve batarya (pil) ile çalışıyordu.
O yıllarda evinde bataryalı radyo olanlar parmakla gösterilecek kadar azdı.
 Piyasa zamanları ise bir başka heyecan yaşanırdı.
 Tütün denkleri akşamdan at veya öküz arabalarına yüklenir, sabahın erken saatlerinde Bafra’ya doğru yola çıkılırdı.
 Bugün gibi hatırlıyorum.
 1962 yılının tütün piyasasında, bugün  Bafra şehir stadının bulunduğu çayırlıktan Tekel tütün depolarının bulunduğu Şehir kulübünün olduğu yere kadar yüzlerce öküz ve at arabası kuyruğu oluşuyordu..
 Nerdeeennn.. nereye..
 Şimdilerde gerçekten tütün müzelik oldu..
 Daha 10 yıl öncesine kadar Samsun’dan Bafra’ya giderken yol kenarlarındaki tarlalarda tütün diken, tütün kazan ve tütün kıran kadın ve kız manzaraları görülebiliyordu.
 Aynı şekilde bu gibi manzaralar Kirazlık yöresini geçtikten  sonraki tarlalarda da gözlenebiliyordu..
 Samsun bölgesinde tütün demek para, altın demekti.
 Ülkemizi yöneten siyasiler hangi akla hizmet ederek altın yumurtlayan bu tavuğu kısırlaştırdılar bu güne değin anlamış değilim..
 Dünyada üretilen sigaraların tütünlerine katılan ve bu nedenle özelliği olan Bafra bölgesi tütünleri şu günlerde alıcı firmalar tarafından çokça aranmasına rağmen bulunamıyor..
 Nedeni ne ?
 Ne olacak önce kısıtlanan tütün ekim alanları yüzünden zarar eden tütün çiftçisi yatağını yorganını sırtına vurup gurbet ellere göç ettiği için..
 Bugün tütün üretimi Bafra bölgesinde sadece 20-25 bin dekar bir alanda üretiliyor.
 Bu şartlarda Büyükşehir Belediyesinin oluşturduğu kent müzesinin bir köşesine  tütün denkleri de koyması işte bizi çok eskilere kadar götürdü.
 Dünyanın sayılı tütün ihraç eden ülkemizde bugün tütün imalatının % 90.4’ü yabancıların elindeymiş.
 Tütün üretimi madem zararlıydı, biz bunun üretiminden vazgeçiyoruz da
 Elin gavuru niye vazgeçmiyor bunu anladınız mı?
 Benim anamın lafı yine aklıma geldi :
 “Kullanın kendinizi..
   Kullanmazsanız;
   Eller kullanır sizi.”
/Ferruh ÇETİN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder