30 Aralık 2013 Pazartesi

19 Mayıs

Karakalemle çizilmiş denizin; sarı saçlı, mavi gözlü dalgasıdır.
Tarih kapaklı bir özgürlük öyküsüdür bu şehir.
Fiili esaretten hürriyete açılan kapı,
Kula kul olmuş insanlığın iade-i itibarıdır.
Uzun lafın kısası, markanın ta kendisidir.
19 Mayıs...
Önü arkası sağı solu budur bu şehrin çünkü.
19 Mayıs olmasa sıradan olmayacak mıydı?
Jeopolitik, stratejik bütün değerlerin toplamı, 19 Mayıs’ın yanında hükümsüzdür.
Esasında Samsun’un anlaşılamamak gibi büyük bir sorunu vardır.
Bu sorun genelde Cumhuriyet içinde geçerlidir.

Mesela, Türkiye olarak önemli bir iş yaptığımız zaman bir zafer bir başarı yakaladığınızda “Osmanlı Ruhu” denilmeye başlar. Osmanlı ruhu…

Neden?

Zaferi işaret etmek için neden Osmanlıyı gösteririz?

Saltanattan aldığı güçle, imparatorluk ruhumudur Osmanlı ruhu?

Oysa ihtişamından ve inancımızdan dolayı kutsadığımız Osmanlı, daha bir beri taraftadır. Eski zamanın çapı ve kılıcıdır…

Şimdi fert fert Osmanlıda olduğumuzdan daha müreffeh daha özgür daha güçlü bir devlete sahibiz.

 Belki tekrar olacak ama yeri gelmişken bir kez daha hatırlatmadan geçemeyeceğim.

Osmanlı bu toprakları Cumhuriyete devrettiği 1920’lerde; tuvalet binasını bizden öğrenmiş diğer milletler tarımı makinelerle yaparken, bu halk ortaçağ teknolojisiyle tarım yapıyordu!

Hiç düşündünüz mü? O muhteşem yoksulluğu…

Yemen’e Fizan’a en kolay giden, gidip de gelmeyenler bu toprağın çocukları değil miydiler?

Koca koca binalarda yaşayanlar, hanlar hamamlar, boğazı bir kemer gibi kuşatan yalılar kimindi?

Bir attan daha ağır koşullarda çalıştırılan hottakların (yerli tarım işçisi) çalıştığı çiftlikler, zulum ile abad olmaya çalışan “Bey” diye şehirlere efendi tayin edilmiş sözüm ona soylulardan kaçta kaçı yerliydi?

Kaçta kaçı sendin canım kardeşim?

İnancınla, farklı fikir ve ideolojilerinle sorunlar yaşadın ama bu devlet saltanat gibi inancınla seni kendisine köleleştirmedi. Bir emri fermanıyla beğenmediği düşünce ve inançlarını topyekün harcamadı. Zor zamanlardı genç devletti onun da kendince delikanlı çağları oldu. Çok doğru çok yanlış bir arada iç içeydi. O günün dünyasını hiç hesaba katmadın. Herkese her şeye hak verdin de bir kendi ülkene hak veremedin! Sadece sana özel değildi korkular. Zaman zaman ötekileştin; tıpkı diğerleri gibi…

Şimdi birileri Osmanlıyı perdeleyerek bu devlete bu millete kinini ve nefretini kusuyor. Her bir yanlışa onlarca doğruyu feda etmişliğimiz bundandır!

Şimdi senin ülken, Türkiye; tek başına zafer çığlıklarını karşılayacak kadar güçlü ve kudretlidir. Bir o kadar yalnız bir o kadar da kimsesiz olsa da bu coğrafya da.

Cumhuriyetimizin, ağır aksak da olsa insan temel hak ve özgürlükler konusundaki aldığı mesafe…

Bütün inanç ve değerlere pay etmeye çalıştığı adalet…

Bütün bunlar Osmanlı’dan daha mı değersiz de ikide bir Osmanlı ruhu deyip durulur!

Türkiye, Osmanlıdan daha özgür ve daha bizdendir.

Sevinç çığlığımız “Türkiye!” değilse; özgürlük bizim neyimize, Samsun bizim neyimize, 19 Mayıs neyimize…

Sağlıcakla kalın…
/Uğur DEDE
18.05.2013



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder