31 Aralık 2013 Salı

Samsunda Park Sorunu Ve Çözüm Önerileri

Eskiden Almanyalılar geldiğinde onların gıcır, gıcır arabalarını seyrederdik. Şimdi ise, Almanyalılar geldiğinde onların arabalarına bakıp, vay be diyoruz. Nereden nereye. Bugün Ülkemizin her köşesinde, sıradan bir memur sıfır arabaya binebiliyor. Allaha şükürler olsun.

Fakat bu zenginliğin getirdiği önemli bir sorun,  bizi derinden etkiliyor. Arabalarımızı evlerimizin önüne park edemiyoruz. Yani araba bolluğu, bize Park sorununu ortaya çıkardı. Ne yapacağız, bu sorunu nasıl halledeceğiz diye kafa yormaya başladım. Eskiden ara sokaklarda, araba park etmek mümkün değildi. Büyükşehir park sorununu halletmek için kolları sıvadı. Ana caddelere Parkomatlar koydu. Bu uygulamanın ardından ana caddelerdeki esnaflarda bir rahatlama oldu. Olmaya oldu da, gel gör ki ara sokaklarda yoğunluk arttı. Bilhassa işyerlerinin yoğun olduğu mahallelerde, bu sorun artık dayanılmaz oldu. Artık evimizin önüne arabamızı park edemez iken, şimdi sokağımıza da arabalarımızı park edemiyoruz. Caddelerdeki iş yeri sahipleri de artık ara sokaklara arabalarını park etmeye başladı. Kabak ara sokaklarda oturanların başına patladı. Artık arabamızı acil bir durum olmadan yerinden kaldırmıyoruz. Kaldırırsak sokak, sokak park yeri arıyoruz. Biz böyleyiz. Bir problem çıktığında, problemiz çözmek için, biri bir söz söylüyor. Ardından hemen uyguluyoruz. Daha sonra, onun etkisinden meydana gelen olumsuzlukları çözmeye çalışıyoruz, bence bu da böyle bir olay.

Geçen sene, Bu zamanlarda Viyana da idim. Viyana da kaldığım 10 günlük süre içinde devamlı Viyana da ki yaşamı gözledim. Eğitimlerini, Sosyal yaşamlarını, Ekonomilerini ve de trafik sorunlarını, toplu taşıma sorunlarını gözledim. Adamlar o dar imkânlarla ne güzel çözümler bulmuşlar. Viyana da Yüzyıllık evler var. Sokaklar öyle düzenli ki, bir sokakta, ilerde ve geride bir ev göremezsiniz. Renkleri farklı bir ev göremezsiniz. Sıvası boyası olmayan asla, çatısı olmayan asla göremezsiniz. Adamlar elli yüz sene önce halletmişler sorunlarını, her şey düzen içinde. Ulaşım meselesine gelince,  Ana hatlarda tramvaylar var. Her tramvayın ulaştığı istasyonlarda otobüs seferleri var. Gideceğin yere otobüs, tramvay ve otobüsle ulaşabiliyorsun. Birde bir kural koymuşlar. Günlük haftalık aylık abonmanları var. Kaç araca binersen bin. Bilet alma yok. Sadece bazen biletçi biri, bilet soruyor. Eğer biletin yoksa 80 avro ceza var. Aylık abonman 30 avro. Biletsiz isen cezası 80 avro. Bizim gibi boşa istihdam yok.

Park sorununu da çözmüşler. Herkes aylık bir kart alıyor, 30 avro ödüyor. Bir ay boyu kendi mahallesinde arabasını park edebiliyor, başka mahallelere gitse, park etmek yasak, park hakkı öncelikle mahalle sakinlerinin. Başka bir mahalleye gidersen, Ana caddelere park edebiliyorsun. Bir tane kontrol memuru var. Arabaların kartlarına bakıyor. Kart süresi dolmuş, kartı olmayan veya başka mahallenin arabası ise ceza yazıyor. Herkes düzene uyuyor. Cezalar oldukça yüklü. Onlar zamanında park yerleri ayırmamışlar ama sokakları geniş olduğu için her iki tarafa da park yapabiliyorlar.

Biz yurt dışına gidiyoruz ama, gezmek, eğlenmek için. Sokaklara çıkıp halkın içinde gözlemler yapmıyoruz. Bundan dolayı da sorunların nasıl çözümlendiğini göremiyoruz. Bilgi, yeni nesillere aktarılmadıktan sonra bir anlamı olmaz ki. Bence park sorunlarında en önemlisi, yeni binaların giriş katlarına daire izni verilmemelidir. Bahçeli apartmanlara otopark için şartlar konulmalıdır. Bazı eski binaların bahçeleri var. Bu bahçelerin Otoparkla değerlendirilmesi gerekir, Otopark yapanlara uzun vadede faizsiz kredi sağlanması şarttır. Giriş katları boşaltılmalı, Apartmanların ortak alanları olarak alınmalı ve otoparka dönüştürülmelidir. İnşallah önerilerimiz ilgililer tarafından dikkate alınır.
/Mehmet ÖZEKMEKÇİ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder